Harun Yahya

Esnek ama sağlam bir yapı: İskelet


 

İskelet başlı başına bir mühendislik harikasıdır. Vücudun yapısal destek sistemidir. Aynı zamanda beyin, kalp, akciğer gibi hayati organların korunmasını sağlar ve iç organlara destek olur. İnsan vücuduna hiçbir yapay makina tarafından taklit edilemeyen üstün bir hareket kabiliyeti verir.Vücudun taşınması ve korunması gibi önemli bir görevi üstlenen kemiklerimiz, bu işi rahatlıkla yerine getirebilecek kapasitede ve sağlamlıkta yaratılmışlardır. Hatta bu yönde oldukça geniş bir güvenlik payı bırakılmış ve vücudun muhatap olacağı zor durumlar da hesaba katılmıştır. Örneğin; uyluk kemiği, dikey durumda bir ton ağırlığı kaldırabilecek kapasitededir. Nitekim atılan her adımda bu kemiğimize, vücut ağırlığımızın üç katı kadar bir yük binmektedir. O halde, kemik denen bu yapıyı, bu kadar kuvvetli kılan nedir?

Sorunun cevabı kemiklerin eşsiz yaratılışında gizlidir. Kemiklerin iç yapısı, insanların binalarda ve köprülerde kullandığı kafes yapı sistemine göre inşa edilmiştir. Yalnız arada önemli bir fark vardır; kemik içindeki sistem, insanın geliştirdiğinden çok daha üstün ve karmaşıktır. Bu sayede kemikler, hem son derece sağlam, hem de insanın rahatlıkla kullanabileceği hafiflikte olurlar. Eğer aksi olsaydı, yani kemiklerin içi, dışı gibi sert ve tamamen dolu olsaydı, hem kemik ağırlığı insanın taşıyabileceğinin çok üzerinde olurdu, hem de kemiğin yapısı gevrek ve sert olup en küçük bir darbede çatlayabilir veya kırılabilirdi.

Kemiğin yapısının bir başka özelliği de vücudun gerekli bölgelerinde esnek olmasıdır. Örneğin göğüs kafesi, kalp ve akciğer gibi hayati organları korurken, bir yandan da akciğerlere havanın dolmasını ve boşalmasını sağlayacak şekilde genişler ve büzülür. Kemiklerimizin bu mükemmel tasarımı, bizim son derece rahat bir hayat sürmemizi, çok zor hareketleri kolaylıkla ve hiç acı duymadan yapabilmemizi sağlamaktadır. Bu insanın yaşamını rahat sürdürebilmesi için çok önemli bir özelliktir. İşte bu durumda insana düşen hiç kuşkusuz ki onu yaratmış ve herşeyi emrine vermiş olan Allah'ı bilmesi ve O'na şükredici olmasıdır.İskeletin hareket kabiliyeti de üzerinde durulması gereken önemli bir ayrıntıdır. Her adım atışımızda omurgamızı meydana getiren omurlar birbiri üstünde hareket ederler. Bu sürekli hareket ve sürtünme, omurların aşınmasına neden olabilir. Oysa bunu önlemek için her bir omur arasına disk denen dayanıklı kıkırdaklar yerleştirilmiştir. Bu diskler amortisör görevi yapar. Dahası her adım atışta, vücut ağırlığı yüzünden yerden vücuda bir tepki kuvveti gelir. Bu kuvvet, omurganın sahip olduğu amortisörler ve "kuvvet dağıtıcı" kıvrımlı şekli sayesinde, vücuda zarar vermez.

Kemikleri birbirine bağlayan eklemler kaygan bir yapıya sahiptirler. Ancak bu eklem yerleri bir ömür boyunca hareket ettikleri halde yağlanmaya ihtiyaç duymazlar. Bu anti-statik yapı ise düzenin elde edemeyeceği bir verimliliğe sahiptir.

Eklemlerin sürtünme yüzeyleri, ince ve gözenekli bir kıkırdak tabakasıyla kaplanmıştır ve bu tabakaların altında ağdalı ve kaygan bir sıvı bulunur. Kemik, eklemin bir yerine baskıda bulunursa bu sıvı gözeneklerden dışarı fışkırır ve eklem yüzeyinin "yağ gibi" kaymasını sağlar.Tüm bunlar insan bedeninin çok mükemmel bir tasarımın, daha doğrusu üstün bir yaratışın ürünü olduğunu göstermektedir. İnsan bu mükemmel tasarım sayesinde birbirinden çok farklı hareketleri büyük bir hız ve rahatlık içinde yerine getirir.

Herşeyin bu kadar mükemmel olmadığını mesela tüm bacağımızın tek bir uzun kemikten meydana geldiğini düşünün. Yürümek büyük bir sorun haline gelecek, son derece hantal ve hareketsiz bir bedenimiz olacaktı. Bir yere oturmak bile güçleşecek, bu tür hareketler sırasındaki zorlamalar nedeniyle bacak kemiği kolaylıkla kırılabilir hale gelecekti. Oysa insanın iskeleti, vücudunun her hareketine izin verecek, bu hareketleri kolaylaştıracak bir yapıdadır.İskeletin sahip olduğu tüm özellikleri Allah yaratmıştır ve halen de yaratmaktadır. Allah, kusursuz bir yapıyla yarattığı insanı bu gerçek üzerinde düşünmeye davet eder.İnsana düşen bu gerçeği düşünmek ve kendisini yaratmış olan Allah'ı bilip O'na şükretmektir. Bunu yapmadığı takdirde ise büyük bir kayba uğrayacaktır.

Kemikleri ilk kez yaratıp sonra da onlara et giydiren Allah, bunu bir kez daha yapmaya kadirdir. Bu gerçek Kuran'da şöyle ifade edilir:İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki:


"Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir." (Yasin Suresi, 77-79)

Masaüstü Görünümü