Harun Yahya


National Geographic Tv’nin Evrim ve
Allah İnancı Hakkındaki Yanılgıları



26 Şubat 2003 tarihinde National Geographic TV'de, PBS televizyonunun yapımı olan Evrim (Evolution) adlı belgesel serilerinin din ve bilim konulu bölümü yayınlandı. Belgeselin diğer bölümlerinde olduğu gibi bu bölümünde de birçok yanıltıcı bilgi verilmekte ve evrim propagandası yapılmaktaydı. Bu yazıda National Geographic TV'nin yanıltıcı bilgileri açıklanmaktadır:


Din, bilimle değil evrimle çelişir



Belgesel boyunca evrimcilerin en klasik yanıltma taktiklerinden biri uygulanmakta, din ile evrim teorisi arasındaki çelişki, "din ile bilim" arasındaki çelişki gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. NCSE (Bilim Eğitimi Ulusal Merkezi)'nin başkanı Eugnie C. Scott'un belgeselde yer verilen, "insanlara inanç ile bilim arasında seçim yapmaları söyleniyor" sözleri bunun bir örneğidir.

Oysa, din bilimle değil evrim teorisi ile çelişmektedir. Ve evrim teorisi bilim değildir. Bu aslında defalarca açıklanmış, bilinen bir gerçektir. Ayrıca, evrim teorisine karşı çıkan, yaratılış gerçeğini savunan birçok bilim adamı olduğu da bilinmektedir. Ancak evrimciler bu tür kelime oyunları ile, dini, bilimsel gerçeklere karşıymış gibi göstermeye çalışırlar. Bunu yaparken de "evrime karşı olan bilime de karşıdır", "evrim teorisi olmadan bilim var olamaz", "evrim teorisine inanmayan dogmatiktir", "evrim teorisine inanmayan bilimsel değildir" gibi asılsız sloganlarıyla, evrime inanmayanları bilimsel olmamakla suçlamaktadırlar.

Evrim belgeselinde bu yöntem sıklıkla kullanılmış, evrim teorisine karşı çıkanların bilim çevresi dışından kişiler olduğu izlenimi verilmiştir. Örneğin belgesel boyunca evrim teorisine karşı olan, her şeyi Allah'ın yarattığına inanan bilim adamlarının görüşlerine hiç yer verilmemiştir. Belgeselde görüşüne yer verilen evrim karşıtı tek kişi Answers in Genesis adlı evrim karşıtı Hıristiyan kuruluşun başkanı olan Ken Ham'dir. Ancak, PBS televizyonunun belgeseli hazırlarken Ken Ham ile yaptığı 2.5 saatlik röportajda evrim teorisine getirdiği bilimsel eleştirilere özellikle yer vermediği görülmektedir. Dolayısıyla, National Geographic ve PBS televizyonu, evrim teorisini sadece Hristiyanlar tarafından karşı konulan sözde bilimsel bir gerçek olarak göstermekte, evrim teorisine getirilen eleştirileri bilerek geçiştirmekte ve bilimin aslında yaratılış gerçeğini delillendiriyor olduğunu görmezden gelmektedirler. Evrim teorisini eleştiren bilim adamlarının yaptıkları çalışmalar sonucunda ortaya koydukları indirgenemez komplekslik, kompleksliğin bilinç olmadan sağlanamayışı, fosil kayıtlarındaki boşluklar gibi pek çok bilimsel gerçek, PBS ve National Geographic tarafından kasten yok sayılmaktadır. Çünkü evrimcilerin bunlara getirebildikleri herhangi bir cevap yoktur.


NGC'nin Evrim Teorisi ve Sputnik Hakkındaki Büyük Gafı





Belgeselde ayrıca oldukça mantıksız bir iddia ortaya atılıyor ve ABD'deki okullarda yıllarca evrim teorisinin okutulmadığı, bu nedenle ABD'nin uzaya giden ilk ülke olamadığı, okullarında evrim teorisini okutan Rusya'nın bu konuda öne geçerek 1957 yılında Sputnik adlı uyduyu uzaya gönderdiği öne sürülüyordu. İddia bununla da kalmıyor ve şöyle devam ediyordu: "Okullarında evrim teorisi okutan Rusya'nın kendisini geçtiğini gören ABD, hemen okullarda evrim teorisini okutmaya başladı ve 1969 yılında Ay'a ilk kez ABD ayak bastı!"

Oldukça ciddiyetsiz ve son derece mantıksız olan bu iddia ile ilgili olarak öncelikle şunu belirtmekte fayda vardır: ABD'de evrim teorisinin bir dönem okullarda okutulmaması, buralarda bilimsel eğitim verilmediği anlamına gelmemektedir. Daha önce de belirtildiği gibi evrimciler kasıtlı olarak evrim ve bilim kelimelerini birbirinin yerine kullanmaktadırlar.

Ayrıca sözü edilen dönemde Amerikan okulları, tüm ülkelerin toplamından daha fazla Nobel Ödülü kazanan bilim adamları yetiştirmiştir. Bunun yanında, yine aynı dönemde, fizyoloji ve tıp alanında, tüm diğer ülkelerin toplamının iki katı kadar ABD'li bilim adamı Nobel ödülü almıştır.1 Eğer evrim bilim anlamına geliyorsa, o dönemde bu gelişmelerin hiçbirinin olmaması gerekirdi.

Uzaya araç gönderme gibi teknolojik bir gelişmenin, evrimle ilişkilendirilmesi kuşkusuz oldukça saçma ve zorlama bir iddiadır. Uzay bilimi günümüz koşullarının gözlemlenmesi üzerine kuruludur. Evrim teorisi ise geçmişle ilgili delili olmayan bir hikayeden ibarettir.

Ayrıca, ABD'nin uzay programı olan Apollo'nun yöneticisi Wernher von Braun'un dindar bir kişi olması da Evrim adlı belgeseli hazırlayanların "Evrim ve Sputnik" bağlantılarının mantıksızlığını bir kez daha vurgulamaktadır.


Sonuç: "Dinsiz Bilime İnanmak İmkansızdır"



National Geographic TV'de yayınlanan evrim belgesellerinde telkin edilmeye çalışılan sözde "din ve bilim çelişkisi" kesinlikle doğru değildir. Din, Allah'tan elçileri aracılığı ile insanlara ulaşan bilgilere dayanır. Bilimin konusu olan evreni ve doğayı ise Allah yaratmıştır. Dolayısıyla, her ikisi arasında bir çelişki olması imkansızdır. Ancak, Allah inancını kaldırmak isteyenler, özellikle son iki yüzyıldır din ve bilimi karşı karşıya getirmeye çalışmışlardır. Tahrif edilmiş olan Tevrat ve İncil'de bilimsel verilerle bağdaşmayan bilgilerin bulunması son derece doğaldır. Ancak Allah'ın vahyi olan Kuran hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Nitekim atom altı parçacıklar, anne karnındaki üç karanlık bölge, demir filizlerinin yeryüzüne göktaşları ile gelmesi ve kıtaların kayması gibi geçtiğimiz yüzyılda keşfedilen pek çok bilgi, yaklaşık 1400 yıl önce vahyedilmiş olan Kuran'da bildirilmiştir. (Detaylı bilgi için bkz. Kuran Mucizeleri ve Kuran Bilime Yol Gösterir, Harun Yahya)








Kendileri yaratılıp dururken, hiç bir şeyi yaratamIyan şeyleri mi ortak koşuyorlar? Oysa (bu şirk koştukları güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeğe. (Araf Suresi, 191-192)








Gerçek din hem bilimle uyum içerisindedir, hem de bilimi teşvik eder, Allah'ın varlığına iman eden bir bilim adamı, incelediği canlılardaki ve düzenlerdeki mucizeleri görerek, Allah'ın büyüklüğünü, yüceliğini, sonsuz kudretini daha iyi kavrar. 20. yüzyılın en önemli bilim adamlarından biri olan Albert Einstein'ın belirttiği gibi:


Derin bir imana sahip olmayan gerçek bir bilim adamı düşünemiyorum. Bu durum şöyle ifade edilebilir: Dinsiz bilime inanmak imkansızdır.2



DİPNOTLAR



1. www.discovery.org

2. Einstein, Science, Philosophy And Religion: A Symposium, 1941 ch. 13

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü