Harun Yahya


Hz. Mehdi'nin Çıkış Alametleri



29- Hz. Mehdi’nin Çıkış Zamanı Belli Midir? Hadislerde ve İslam Alimlerinin Açıklamalarında Hz. Mehdi’nin Hangi Dönemde Çıkacağı Haber Verilmiştir?



Hadislerde Hz. Mehdi'nin İslam ahlakını hakim etmek için, kıyamet kopmadan önce yeryüzüne mutlaka geleceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra yine hadislerde verilen bilgilere göre, Hicri 1400'lü yıllar, Allah'ın izniyle Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne dönüşü, Hz. Mehdi'nin gelişi, Deccal'in çıkması ve Hz. İsa'ya yenilmesi, tüm dünyada insanların kitleler halinde İslam'a yönelmesi gibi büyük olayların gerçekleşeceği olağanüstü bir dönemdir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, hadis ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz. Mehdi'nin gelişiyle ilgili çeşitli tarih ve dönemler vardır.


1. Her Yüz Senede Bir Müceddid Gönderilmesi



Öncelikle Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyaçlarına göre açıklamak üzere bir “müceddid” yani "dini canlandıran, yenileyen" şahıs gönderileceğinden söz edilmiştir:

Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

Büyük İslam alimi İmam Rabbani'nin bu konudaki açıklaması ise şöyledir:

HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir (canlandıracaktır). (Mektubat-ı Rabbani, 1/520)

Bediüzzaman Said Nursi de bu konu hakkında şunları söyler:

Ashab-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in Müstedrek'inde ve Ebu Dâvud'un Kitab-ı Sünen'inde, Beyhaki "Şuab-ı İman"da tahric buyurdular (meydana koydular): "HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ YENİLEYEN) GÖNDERİYOR..." (Barla Lahikası, s. 119)

Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası'nda Hicri 1200'lü yılların "müceddidi"nin Hazreti Mevlana Halid, olduğunu söyler. Bu açıklamasının devamında, Risale-i Nurlar'ın da Hicri 1300'lü yıllar için bir "müceddid" hükmünde olduğunu şöyle ifade eder:

Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek Risale-i Nur eczaları (bölümleri) aynı vazifeyi görmüş... Kanaat verir ki –nass-ı hadis (hadisin açık ifadesi) ile- Risale-i Nur tecdid-i din (dini yenileme, canlandırma) hususunda bir müceddid hükmündedir. (Barla Lahikası, s. 121)

Bediüzzaman Hicri 1400'lü yılların "müceddidi"nin ise Hz. Hz. Mehdi olacağını müjdelemiştir:

Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ'NİN ŞAKİRTLERİ (TALEBELERİ) OLABİLİR. (Şualar, s. 605)

Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden "bir asır sonra" ancak Hz. Mehdi vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir. Kendisinden bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400'lü yıllarda Hz. Mehdi'nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır.


2. Hz. Mehdi "İkinci Bin"de Gelecektir



Büyük İslam alimi İmam Rabbani, Hz. Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra Hicri ikinci binin içinde geleceğini bildirmektedir. Bu konuyla ilgili İmam Rabbani’nin pek çok açıklaması mevcuttur:

Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa'nın (as) MEHDİ'NİN (ra) BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR. (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611)

Resulullah (sav)'in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah (sav)'in irtihali (vefatı) üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, MEHDİ'NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsül Resulullah (sav) müjdelemiştir. Hz. İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir (inecektir). (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440)

Hz. Muhammed'in vefatından bin sene geçtikten sonra, Hicri ikinci bin yılına girilir. İmam-ı Rabbani'nin yukarıdaki açıklamalarına göre ikinci bin yılı içerisinde Hz. Mehdi gelecektir. İkinci binin başlangıcından içinde bulunduğumuz Hicri 14. yüzyıla kadar geçen üç yüz yılda Hz. Mehdi ve Hz. İsa gelmemişlerdir.


3. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi'nin, Hicri 1400'lü Yıllarda Geleceğini Haber Vermiştir



Peygamber Efendimiz (sav) bazı hadislerinde Hz. Mehdi'nin geliş tarihi olarak da açıkça 1400 yılını vermiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:

İnsanlar 1400 senesinde Mehdi'nin yanında toplanacaklardır. (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)

Peygamberimiz (sav)'in, Hz. Mehdi'nin çıkış tarihi olarak hadislerinde açıkça Hicri 1400 tarihini vermesi, Hz. Mehdi'nin çıkışının çok yakın olduğunu bize bildirmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)


4. Bediüzzaman'a Göre Hz. Mehdi Hicri 1400'lü Yıllarda Görev Yapacaktır



Bediüzzaman'ın da, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Hz. Mehdi'nin geliş zamanı olarak Hicri 1400'lü yılların başlarına işaret edilmiştir. Bediüzzaman bir sözünde, Hz. Mehdi'nin Asr-ı Saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir:

İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler. (Sözler, s. 318)

Bediüzzaman'ın ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400 sene sonrası" Hicri 1400'lü yılların başlarına, yani Miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.

Bediüzzaman, Hicri 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde on bin kişiye verdiği hutbesinde, Hicri 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına dikkat çekmektedir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir:

Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam'ın mukadderatına (kaderine) nazar eden (göz atan) Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet (müsbet ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (medeniyetin iyiliklerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, s. 25)

Şam'da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Hz. Mehdi'nin göreve başlamasının 1371 tarihinden 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise Hicri 1401-1411, Miladi olarak da 1980-1990 yılları arasıdır.

Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin, inkarcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir.

Bediüzzaman'ın ahir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da şöyledir:

YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SADIK (fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK. (Hutbe-i Şamiye, s. 23)

Bediüzzaman'a göre fecr-i sadık'ın çıkacağı yıllar:


1371 + 30 = 1401 = 1981

1371 + 40 = 1411 = 1991


Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir. (En doğrusunu Allah bilir)

Bediüzzaman Said Nursi'nin Hz. Mehdi'nin çıkışı hakkındaki bir diğer sözü ise şöyledir:

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, s. 57)

Bediüzzaman Said Nursi, "hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat" diyerek Hz. Mehdi'nin kendi döneminde henüz gelmediğini bildirmektedir. Ayrıca Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini de haber vermektedir. Bediüzzaman Hicri 1300'lü yıllarda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır olan Hicri 1400'lü yıllar Hz. Mehdi'nin çıkış zamanıdır.


30- Hz. Mehdi'nin Çıkışından Önce Dünyanın Durumu Nasıl Olacaktır?



Ahir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli belalar gelir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)

Mehdi'den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)

Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)

Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 21-22)

Dünya herc-ü merc (fitne, dağınıklık) içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)

Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve bu katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Hz. Mehdi gelince, insanlar onu aşk ve muhabbetle kucaklayacaklardır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)

Mehdi çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 39-40)

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi gelmeden önce bazı Müslüman ülkelerde, din ahlakından uzak, zalim ve acımasız karakterli kişilerin iktidarda olacağına işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün İslam dünyasının bir bölümünde iktidarda olan yöneticiler, Müslüman halka eziyet etmekte, baskıcı ve despot rejimleri ile insanları ezmektedirler. Bir kısmında ise, ehil olmayan yöneticiler nedeniyle halk çeşitli belalara maruz kalmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar, ülke yönetimindeki liderler tarafından baskı altına alınmakta, çeşitli zorluk ve sıkıntılara maruz bırakılmaktadırlar. Müslümanların dinlerini özgürce yaşamaları ve ibadetlerini yerine getirmeleri engellenmekte, ekonomik sıkıntılar yaşamı zorlaştırmaktadır.

Peygamberimiz (sav)'in Hz. Mehdi'nin gelişi ile ilgili bildirdiği hadislerin büyük bir kısmında, Hz. Mehdi gelmeden önce dünyada karmaşa, güvensizlik ve huzursuzluğun hakim olacağı üzerinde durulmaktadır. Savaşlar ve çatışmaların yanı sıra, toplu katliamların yaşanacak olması da bu dönemin belirgin özellikleri arasındadır. Ayrıca hadiste katliamların yaygın olacağına, yani tüm dünya çapında yaşanacağına dikkat çekilmektedir.

Geçtiğimiz yüzyılda iki büyük dünya savaşı yaşanmış ve sırf bu savaşlarda 65 milyon insan hayatını kaybetmiştir. 20. yüzyıl boyunca siyasi nedenlerle katledilen sivillerin sayısının 180 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Bu, daha önceki yüzyıllarla kıyaslandığında olağanüstü derecede yüksek bir rakamdır.

Hz. Mehdi'nin çıkışı ile ilgili hadislerde katliamların yaygınlaşmasından bahsedilirken, bu katliamların masum insanları hedef alacağına özellikle dikkat çekilmiştir. Günümüzde hemen hemen tüm savaşlarda asıl hedef sivil halk olmaktadır. Katliamlar ve terör eylemleri de asıl olarak sivil ve masum halka yönelik olarak gerçekleştirilmekte, çoğunlukla çocuklar, yaşlılar ve kadınlar katledilmektedir. Özellikle kendilerini savunma imkanı olmayan bu insanların seçilmiş olması katliamların çapının geniş, hayatlarını kaybeden insanların sayısının yüksek olmasına neden olmaktadır.

"Fitne" kelimesi ise "savaş, karışıklık, kavga, ihtilaf" gibi anlamlara da gelmektedir. Kelimenin bu anlamları düşünüldüğünde özellikle son bir asırdır, hadiste de ifade edildiği gibi "kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılan" savaşlar, iç çatışmalar, kargaşalar dünyanın dört bir yanında bitip tükenmeden devam etmektedir. Özellikle geride bıraktığımız 20. yüzyıl "Savaşlar Yüzyılı" olarak anılmaktadır. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl ise savaşlar ve terör olayları ile başlamıştır ve halen de bunlar dünyanın dört bir yanında devam etmektedir.

Ahir zamanda, savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe yaşayan insanlar tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair inançlarını yitirirler. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ'ın başlayıp, İslam ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini kaybeder ve fitnelerin artarak devam edeceğine inanır.

Nitekim günümüzde de bu ruh halinin örnekleri sık sık görülmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)'in Hz. Mehdi'nin gelişi ve Altınçağ'da yaşanacak olan güzelliklerle ilgili çok sayıda hadisi olmasına rağmen birçok kişi böyle bir dönemin yaşanmayacağını zannetmektedir. İşte bu zan da ahir zaman alametlerinden biridir. Altınçağ, bu ümitsizlik halinin insanlar arasında yaygınlaştığı bir zamanda, Allah'ın insanlara olan rahmeti sayesinde başlayacaktır.


31- Hz. Mehdi’nin Gelişinden Önce Ekonomik Açıdan Nasıl Bir Ortam Olacaktır?



Fakirler çoğalacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 455)

Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, s. 440)

Deccal'in zuhurundan üç yıl önce, son derece buhranlı günler olacak, açlık hüküm sürecektir… (Kıyamet Alametleri, s. 220)

Deccal'ın çıkmasından önce gökyüzü üç sene yağmurunu tutar. Birinci senede normal yağmurun üçte birini tutup üçte ikisini yağdırır. Yeryüzü bitkisinin üçte birini bitirmez. İkinci yılda gökyüzü normal yağmurunun üçte ikisini yağdırmaz. Yeryüzü de bitkisinin üçte ikisini bitirmez. Üçüncü yılda ise gökyüzü yağmurunun tamamını keser, yeryüzü de bitkisinden hiçbirini bitirmez. (Ebu Davud, İbni Mace, Taberani; Geleceğin Tarihi 3, s. 241)

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi öncesinde yeryüzündeki halklar arasında açlık ve fakirliğin yaygınlaşacağı bildirilmiştir. Hiç şüphesiz tarih boyunca açlık ve sefalet hep var olmuştur. Ancak ahir zamanda fakirlik tüm dünya genelinde çok büyük bir artış gösterecektir. Ve bu durum da Hz. Mehdi'nin gelişinin habercisi olacaktır. Kuran’da bu durumun Allah’ın bur adetullahı olduğu şöyle haber verilmektedir:

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz. (Araf Suresi, 94)


32- Hz. Mehdi'nin Gelişinden Önce Müslümanların Başlarında Manevi Bir Lider Olacak Mıdır?



Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)

O'nun çıkacağı yıl insanlar hacca başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. (Kıyamet Alametleri, s. 168-169)

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz. Mehdi'nin ortaya çıkacağı dönemde İslam ümmetinin başında bir halife yani manevi bir lider bulunmayacağı bilidirilmektedir. Hz. Mehdi, hadislerde tarif edilen böyle bir dönemden sonra ortaya çıkacak ve tüm Müslümanların manevi lideri Hz. Mehdi olacaktır.


33- Hadislerde Hz. Mehdi’nin Çıkışından Önce Gerçekleşecek Olaylar Hakkında Bilgi Verilmiş Midir?



Hz. Mehdi'nin çıkışından önce gerçekleşecek olan olaylar hakkında Peygamber Efendimiz (sav)'in pek çok hadisi bulunmaktadır. Bu hadisler birçok büyük İslam aliminin kitaplarında bizlere nakledilmiştir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin çıkışının alametleri olan bu olayları haber veren hadisler, içinde bulunduğumuz dönemin ortam ve şartlarını açıkça tarif etmekte ve çok yakın geçmişte arka arkaya gerçekleşen bazı kritik olayları mucizevi bir biçimde haber vermektedir.

Gerek Hz. Mehdi'nin çıkışı, gerekse kıyamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda gerçekleşmeleri belirli bir döneme işaret etmektedir. Ve tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir)


34- Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametleri Birbiri Ardınca mı Gerçekleşecektir?



Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerinin bildirildiği hadislerde, bu alametlerin arka arkaya, "bir tesbih taneleri" gibi meydana geleceği ifade edilmektedir. Gerçekten de bu alametler, birbiri ardınca ve Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği şekilde meydana gelmektedir. Hadislerde belirtildiği gibi, dünyanın dört bir yanında kargaşa ve anarşi artmakta, arka arkaya fitneler meydana gelmekte, katliamlar ve büyük felaketler yaşanmakta, yokluk ve açlık artmakta, insanlar büyük sıkıntılar çekmektedir. Tüm bu alametlerin arka arkaya belirli bir dönem içinde gerçekleşiyor olması, Müslümanların asırlardır gelişini bekledikleri Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışının çok yaklaştığını göstermektedir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Ben Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali'ye dedim ki, "Bu işin önünde alametler var mıdır?" – ki Mehdi'nin zuhurunu kast ediyor- Dedi ki, "Evet." Dedim, "Nedir onlar?" Dedi ki, "Beni Abbas'ın helakı, Süfyani'nin ortaya çıkması, Beyda'da batma." Ben yine, "Bu işin uzamasından korkuyorum" dedim. Dedi ki, "Bu iş tesbih taneleri gibi arka arkaya meydana gelir." (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 34)

Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların ardarda kopması gibi. (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)

Çok acıklı durumlar ve elim manzaralar görülür. Fitneler arka arkaya devam eder... (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 36)

Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder… (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)


35- Hz. Mehdi’nin Gelmesinin Yakınlaştığını Gösterecek Olan Alametler Nelerdir?



1) Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerinin Arka Arkaya Meydana Gelmesi



Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların ardarda kopması gibi. (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)


2) Fitnelerin Çoğalması



Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek: "Ey insanlar, emiriniz artık Mehdi'dir" demesine kadar devam edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)


3) Hz. Mehdi’nin Çıkışından Önce Yaygın Katliamlar Meydana Gelmesi



Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… Ölümler ve katliamlar yaygın hale gelecek… (Camiü's-Sagir, 3:211, Müsned, 2:492, 4:391, 392)


4) Dünyanın Her Yerini Karışıklık ve Kargaşanın Kaplaması



Dünya herc-ü merc* içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin (düşmanlığın) kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)

(*) Herc-ü Merc: İnsanlar arasında meydana gelen fitne, fesat, darmadağınık, karmaşık, allak bullak ortam.


5) Kadınlar ve Çocukların Dahi Katledildiği Fitnelerin Yaşanması



Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)

Bu fitnelerin en sonuncusu günahsız insanların öldürülmesidir ki, artık o zaman kendisinden herkesin razı olacağı bir gidişatta olan Hz. Mehdi çıkar.(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri,
Kahraman Neşriyat,s. 38)


6) Hz. Mehdi Yolların Kesildiği Bir Dönemde Çıkacaktır



Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman... (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40)


7) Müslümanlara Baskının Artması



Rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak, Al-i Muhammed'e düşman kesilir... (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 37)

Benden sonra halifeler olur. Halifelerden sonra emirler, emirlerden sonra zalim melikler gelir. Son olarak da Ehl-i Beytimden birisi çıkar. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 84)


8) Mescid ve Camilerin Yıkılması



Süfyani kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli adamlardan bir ordu düzenler ve bunlar her tarafa zulmederler. O, medrese ve mescidleri yıkar, rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 35)


9) Haramların Helal Sayılması



Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra bütün haramların helal sayılacağı bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdi'ye evinde otururken gelecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)


10) Allah'ın Açıkça İnkar Edilmesi



Alenen ve apaçık Allah Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi (a.r.) gelmez. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 27)


11) İran-Irak Savaşı



Ahir zamanda meydana gelecek önemli bir savaş hadiste şöyle haber verilir:

Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)

Hadiste belirtilen Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları İran-Irak Savaşının gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir:

Şevval ayında ayaklanma...

İran Şahı'na karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8 Eylül 1976)'de olmuştur.

Zilkade'de harp konuşmaları ve Zilhicce'de ise harp vaki olacak...

Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştır.


12) Afganistan'ın İşgali



Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdisinin yardımcılarıdır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)

Talikan'a yazık oldu...

Hadiste Afganistan'ın Hz. Mehdi zamanında işgal edileceğine işaret olabilir. Gerçekten de Rusların Afganistan'ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Bilindiği gibi hadislerde Hz. Mehdi'nin yüzyıl başlarında çıkacağı haber verilmiştir. Hz. Mehdi'yle ilgili diğer pek çok alametin de Hicri 1400 ve Hicri 14. yy başlarına denk gelmesi bu tarihlerin Hz. Mehdi'nin çıkışı hakkında önemli bir işaret taşıdığını göstermektedir.

Orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır...

Rivayetin bu bölümünde Afganistan'ın maddi zenginlik kaynaklarına dikkat çekiliyor olabilir. Bugün Afganistan'da çeşitli sebeplerle işletilmeye açılmamış büyük petrol yatakları, demir havzaları ve kömür madenleri tespit edilmiştir.


13) Çölde Batan Ordu Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerindendir



Ancak bu ordu çöle girdiğinde, Zulhüleyfe denilen yerde öylesine toprağa gömülecektir ki, onların üstte olanları alttakileri, altta olanların üsttekileri kıyamete kadar göremeyeceklerdir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)


14) Fırat'ın Suyunun Kesilmesi



Mehdi'nin alametlerindendir: Fırat Nehrinin durdurulması. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 39)


15) Ramazan'da Ay ve Güneş Tutulmaları



Mehdi için 2 alamet vardır ki, bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın ikincisi de ortasında Güneş'in tutulmasıdır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)

Ramazan'ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 199)

Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır, o ayın ilkinde ise Ay kararacak... (Mektubat-ı Rabbani, 2/1163)

... Güneş'in oruç ayının ortasında, Ay'ın ise sonunda tutulması... (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)

Ramazan'da iki defa Ay tutulması olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)

Mehdi'nin gelişi Razaman ayında Ay'ın iki kere tutulmasına sebep olacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 200)

Mehdi'nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Şarani, s. 440)

Yukarıdaki rivayetlerde dikkati çeken en önemli nokta Ramazan ayının ortasında hem Güneş tutulmasının, hem de bir ay içinde "Ay"ın ve "Güneş"in iki kere tutulmasının imkansız olduğunun fark edilmesidir. Bu, normal şartlarda gerçekleşmeyecek bir durumdur. Eğer bu hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayetler arasında çeşitli farklılıklar olduğu göze çarpar. Yukarıdaki 1, 2 ve 3. rivayetlerde Ay, Ramazan'ın birinci günü, 4. rivayette ise sonuncu günü tutulacaktır. Buna göre, yukarıdaki hadis rivayetlerinin toplamından çıkan ortak sonuçlar şunlardır:

1. Ramazan ayında Ay ve Güneş tutulmaları olacaktır.

2. Bu tutulmalar ortalı, yani 14-15 gün arayla olacaktır.

3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktır.

Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında (Hicri 1401'de) Ramazan ayının 15. günü Ay, 29. günü de Güneş tutulmuştur. Yine "ikinci olarak", 1982 yılında (Hicri 1402'de) Ramazan ayının 14. günü Ay, 28. günü de Güneş tutulmuştur.

Ayrıca bu hadisede "Ay"ın Ramazan'ın tam ortasında DOLUNAY halinde tutulması ve dikkatleri çekecek bir alamet olarak belirmesi de son derece anlamlıdır.

Bu olayların Hz. Mehdi'nin diğer çıkış alametleriyle aynı dönemde meydana gelmesi ve Hicri 14. yüzyıl başlarında, üst üste iki yıl (1401-1402) mucizevi bir tarzda tekrarlanması rivayetlerin işaretinin bu olaylar olabileceğini kuvvetlendirmektedir.


16) Kuyruklu Yıldızın Doğması



Mehdi'nin çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 200)

O yıldızın doğması, Güneş ve Ay tutulmasından sonra olacaktır.(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

Hadislerde belirtildiği gibi:

- 1986 yılında (Hicri 1406'da) yani 14. yüzyıl başlarında "Halley" kuyruklu yıldızı Dünyamızın yakınından geçmiştir. Bu kuyruklu yıldız parlak, ışıklı bir yıldızdır.

- Hareket yönü doğudan batıya doğrudur.

- 1981 ve 1982 (1401-1402) yıllarında meydana gelen Ay ve Güneş tutulmaları olayından sonra ortaya çıkmıştır.


17) Kabe Baskını ve Kabede Kan Akıtılması



Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 169)

İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. Mina'ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır.(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35)

Yukarıdaki hadislerde "onun çıkacağı yıl" cümlesi kullanılarak, Hz. Mehdi'nin çıkış tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat çekilmektedir. 1979 yılında, hac sırasında gerçekleşen Kabe baskınında aynen böyle bir katliam yaşanmıştır. Çok ilginçtir bu kanlı Kabe baskını da Mehdi'nin diğer alametlerinin gerçekleştiği dönemin tam başında yani Hicri 1400 yılının ilk gününde, 1 Muharrem 1400 (21 Kasım 1979) tarihinde meydana gelmiştir.

Yine hadis-i şerifte kanların akacağından bahsedilerek öldürme olayına dikkat çekilmiştir. Baskın sırasında Suud askerleri ile saldırgan militanlar arasında meydana gelen çarpışmada 30 kişinin öldürülmesi, bu rivayetin kalan kısmını da doğrulamıştır.

1979 (Hicri 1400)'da gerçekleşen bu Kabe baskınının ardından 7 sene sonra Hicri 1407 yılında, Hac sırasında çok daha büyük kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu hadisede caddelerde gösteri yapan hacılara saldırılarak 402 kişi katledilmiş, çok fazla kan akıtılmıştır. Beyt-ül Muazzama'nın yanında, Müslümanların (Suudi Arabistan askerleri ile İranlı hacıların) birbirlerini öldürmeleri ile büyük günahlar işlenmiş, harama girilmiştir. Bu kanlı olaylar, ilgili hadislerde tarif edilen ortamla çok büyük benzerlikler taşımaktadır:

Resulullah buyurdu: Ramazan'da bir seda, Şevval'de bir ses, Zilkade'de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina'da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar.(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)


18) Doğu Tarafından Bir Ateşin Görülmesi



"İkdiddurer" isimli kitapta Mehdi'nin zuhur alametleri bahsinde geçiyor: Doğuda, semada üç gece görünen büyük bir ateşin çıkması. Mutad (alışılmış) şafak kızıllığı gibi olmayan bir kırmızılığın semada görülüp ufukta yayılması. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)

Bilindiği gibi Temmuz 1991 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgali sonrasında, Kuveyt'e ait petrol kuyularını ateşe vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezi’ni çok büyük bir ateş sarmıştır.

Ateşe verilen iki kuyu, Türkiye'nin bir günde çıkarabildiği kadar petrol veriyor ve dumanlar 55 km. uzaklıktaki Suudi Arabistan'dan bile görülebiliyor. (Hürriyet, 23 Ocak 1991)


19) Sahte Peygamberlerin Çoğalması



Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Tirmizi, Fiten: 43; Ebu Davud, Melahim: 16)

Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah'dan Resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 36)


20) Dinin Şahsi Çıkarlar İçin Kullanılması



Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16)

Her birisi kendisinin Tek Mabud olan Allah'tan resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 36)


21) Büyük ve Hayret Verici Şeylerin Meydana Gelmesi



Onun zamanında büyük hadiseler vuku bulacak. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)

Onun zuhur mebdeleri ve mukaddimeleri (çıkış alametleri) Resulullah Efendimizin irhasatına benzer. (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)

-İrhasat: Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğinden evvel meydana gelen olağanüstü hallerdir ki, bunlar peygamberliğine delil teşkil eden olaylardandır.

Onun zamanında nice hayret veren haller zuhur edecektir. (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)

Hz. Muhammed (sav)'in doğumundan önce büyük ve olağanüstü olaylar meydana gelmişti. Doğduğu gece yeni bir yıldız doğmuş, ateşe tapan İran Padişahlarının sarayının 14 burcu yıkılmış, İran'da 1000 yıldır yanmakta olan Mecusi ateşi sönmüş, Semavi Vadisi sel suları altında kalmış, Save Gölü kurumuştu.

Yukarıdaki rivayetlerde işaret edildiği gibi, Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışı da, Peygamber Efendimiz (sav)'inkine benzeyecektir. Onun çıkışı döneminde de büyük ve harika olaylar olacaktır. Son 100 yıldır dünya üzerinde meydana gelen büyük olayların bazıları şöyledir:


Kabe basıldı ve çok sayıda Müslümanın kanı akıtıldı.

2500 yıllık İran şahlığı yıkıldı ve İran Şahı Rıza Pehlevi öldü.

Hindistan'ın Bombay kentinde bir fabrikadan sızan gaz 20.000 kişinin ölümüne yol açtı.

İki Müslüman ülke olan İran ve Irak arasında 8 yıl sürecek bir savaş başladı.

Ruslar, Afganistan'ı işgal etti.

Mexico City şiddetli bir depremle yerle bir oldu.

Kuzey Kolombiya'daki Nevado Del Ruiz yanardağı 400 yıldır ilk kez patladı. Eriyen kar ve buzun oluşturduğu çamur yüzünden Armero kenti haritadan silindi. 20.000 kişi öldü.

Bangladeş'teki sel 25.000 kişinin ölümüne sebep oldu.

Hıristiyanlığın merkezi Roma'yı sular bastı.

1986'da Çin'de tarihinin en büyük orman yangını oldu.

Hindistan Başkanı Gandi, Mısır Devlet başkanı Enver Sedat, İsveç Başbakanı Olof Palme öldürüldü.

Papa II. Jean Paul vuruldu.

1980 yılı başlarında ilk AIDS vakaları tespit edildi. Şu ana kadar on binlerce kişinin ölümüne sebep olan bu hastalığa "Çağın Vebası" ismi verildi.

1986'da uzay mekiği Challenger fırlatılışından sonra infilak etti.

26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santralı'nda şimdiye kadar görülen en büyük nükleer kaza meydana geldi. Birçok Avrupa ülkesi yayılan radyasyondan etkilendi.

Ozon tabakasının delinmesi Dünya iklimi üzerinde çok olumsuz etkiler bıraktı.

Sovyetler Birliği yıkıldı ve Gorbaçov'la birlikte Bağımsız Devletler ortaya çıktı.

Irak'ın Kuveyt'i ilhak etmesinden sonra yıllarca sürecek olan Körfez Savaşı başladı.

Ermenistan'daki depremde kent harabeye dönüştü. 500.000 kişi evini terk ederken, ölü sayısı 40.000'i aştı.

1989 yılında Çin'de komünist bölükler tanklarla öğrencilerin üzerine yürüdü, Tiananmen meydanında 2000 öğrenci öldü.

Soğuk Savaş'ın sembolü olan Berlin duvarı inşasından tam 28 yıl sonra yıkıldı.

1990 yılında Kabe'deki tüneldeki izdihamda 1400'den fazla hacı hayatını yitirdi.

1991 yılında Bangladeş'te meydana gelen sellerin sonrasında yaklaşık 139.000 kişi öldü, on milyonlarca kişi evsiz kaldı.

Son 20 yıldır Amerika'da fırtınalar, kasırgalar, hortumlar ve seller durmak bilmedi. Binlerce insan öldü, milyonlarcası evini terk etti ve zarar her seferinde milyar dolarlarla ölçüldü.

Bosna ve Kosova'daki katliamlarda yüz binlerce Müslüman öldürüldü ve yüz binlercesi yurtlarından çıkarıldı.

Ebola virüsü on binlerce kişinin ölümüne sebep oldu.

El Nino tüm dünya ülkelerine çok büyük felaketler getirdi.

19 Ekim 1987'de Londra Borsası çöktü. Yaşanan büyük panik sonucunda 50 milyar sterlinlik değer kaybı yaşandı.

19 Nisan 1995'de ABD'nin Oklahoma kentindeki Federal Binaya yapılan bombalı saldırıda 168 kişi öldü.

22 Mart 1997'de Hale-Bopp kuyruklu yıldızı, saatte 160 km. hızla Dünya'nın 195 milyon km. yakınından geçti. Çıplak gözle izlenebilen Hale-Bopp'un geçişi, tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı.

10 Mayıs 1997'de İran'daki 7.1 şiddetindeki depremde 1500 kişi öldü.

4 Şubat 1998'de Afganistan'daki 6.1 şiddetindeki depremde 5 bin kişi hayatını kaybetti.

25 Ocak 1999'da Kolombiya'daki 6 şiddetindeki depremde 1171 kişi hayatını kaybetti.

21 Eylül 1999'da Tayvan'daki 7.6 şiddetindeki depremde 2100'den fazla kişi hayatını kaybetti.

11 Eylül 2001'de ABD'ye, tarihin en büyük terörist saldırısı düzenlendi: İki yolcu uçağı, sabah mesaisinin başladığı saatlerde 18 dakika arayla New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin bulunduğu iki gökdeleni vurdu. Ardından bir başka uçak Pentagon'a düştü. Saldırıda beş binin üzerinde insan öldü.

Hindistan'da büyüklüğü 7.9 olan bir deprem meydana geldi ve binlerce kişi yaşamını yitirdi.

Avrupa'da yaşanan aşırı sıcaklar 10 binlerce insanın ölümüne neden oldu.

60.000 senede bir gerçekleşen bir olay meydana geldi ve Mars gezegeni Dünya'ya en yakın konuma geldi.

Kasım 2003'te dünyanın en kurak bölgelerinden olan Mekke'de meydana gelen sel felaketinde 12 kişi yaşamını yitirdi.


26 Aralık 2004'te Güney Asya'da meydana gelen son 40 yılın en büyüğü, 1900 yılından bu yana en büyük beşinci olan 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından meydana gelen tsunami, 225 binin üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan bir felakete sebep oldu. Tsunamiler, Güney Asya ülkelerinden Endonezya, Sri Lanka, Hindistan, Malezya, Tayland, Bangladeş, Myanmar, Maldiv Adaları ve Seyşel Adaları'nı hatta 5 bin km uzaklıktaki bir Afrika ülkesi olan Somali sahillerini bile vurdu.


22) Güneşten Bir Alametin Belirmesi



Mehdi, Güneş'ten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)

Güneş bir alamet olarak doğmadıkça Mehdi çıkmaz. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)

Güneş'te böyle büyük bir patlama olayı ilk kez, içinde bulunduğumuz yüzyılda meydana gelmiştir.

Güneş Tutulması

11 Ağustos 1999 yılında gerçekleşen Güneş tutulması yüzyılın son tam Güneş tutulmasıdır. İlk kez bu kadar çok insan Güneş tutulmasını, hem de bu kadar uzun bir süre izleyebilmiş, inceleme fırsatı elde etmiştir. Bu tutulmada dikkat çeken bir nokta da Türkiye'nin bu tam tutulmanın en iyi izlendiği ülkelerden birisi olmasıdır. Bartın'dan Silopi'ye kadar, yaklaşık olarak 12 şehir ve 100 ilçe tutulmayı gözleyebilmiştir.


23) Büyük Şehirlerin Yok Olması



Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)


24) Depremlerin Çoğalması



…Depremler çoğalmadıkça, fitneler zahir olmadıkça, cinayetler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz. (Kıyamet Alametleri, s. 109)


36- Hz. Mehdi’nin Çıkmayacağının Söylenmesi ve Gelişinden Ümit Kesilmesi, Hz. Mehdi'nin Çıkış Alametlerinden midir?



Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zaman alametlerinden birinin de, insanların "Mehdi'nin gelmeyeceği yönünde bir ümitsizliğe kapılmaları” olduğu bildirilmiştir. Hadislerdeki işaretlere göre, ahir zamanda savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe yaşayan kimi insanlar, tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair inançlarını yitireceklerdir. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ'ın başlayıp, Kuran ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini kaybedecek ve fitnelerin artarak devam edeceğine inanacaktır. Peygamberimiz (sav) hadislerinde “Hz. Mehdi gelmeyecekmiş, Hz. Mehdi yokmuş” gibi sözler söylenmesinin Hz. Mehdi’nin çıkış alametlerinden olduğunu şöyle bildirmiştir:

İnsanların ümitsiz olduğu ve "Hiç Mehdi falan yokmuş" dediği bir sırada Allah Mehdi'yi gönderir... (Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)

...Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar... (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)

Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)


37- Sahte Mehdilerin Çıkması Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerinden midir?



Hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışından önce, birçok sahte kurtarıcılar, Mehdiler ve Hz. İsa olduğunu iddia eden insanlar ortaya çıkacaktır. Bu gibi kişilerin ortaya çıkması ise insanların Hz. İsa ya da Hz. Mehdi olduğunu söyleyen herkese şüphe ile yaklaşmalarına neden olacak olabilir.

Hz. İsa’nın ve Hz. Mehdi'nin tanınmamalarında bu sahte şahısların varlığı önemli bir etken olacak olabilir. Bu tür sahte kurtarıcıların çıkışına şahıt olmaları insanların Hz. Mehdi’yi de uzun süre tanımamasına neden olabilir. Ancak hiç unutmamak gerekir ki sahte Mehdilerin ortaya çıkışı da Hz. Mehdi'nin gelişinin önemli bir alameti ve müjdesidir. Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde bu müjde şu şekilde haber verilmektedir:

Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Tirmizi, Fiten: 43; Ebu Davud, Melahim: 16)

Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah'dan Resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 36)

Sahte mehdilerin ve mesihlerin bir kısmı çıkmıştır, bir kısmı da ilerleyen yıllarda çıkacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.) Şüphesiz, sahte mesihlerin yalanlarının tümüyle ortaya çıkacağı günler ise çok yakındır. Çünkü Peygamberimiz (sav) yalancıların ardından Hz. İsa'nın geri dönüşünü ve Hz. Mehdi’nin gelişini de müjdelemiştir.


38- Hz. Mehdi, Kendisinin Mehdi Olduğunu Söyleyecek midir?



Hadislerde Hz. Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirilmektedir. Bu da Hz. Mehdi’nin, kendisini hiçbir zaman Mehdi olarak ilan etmeyeceğini göstermektedir. Hatta insanlar ona gelip “alametler sende mevcut, sen Mehdi’sin” dedikleri halde o yine reddedecektir. Ancak “ölümle tehdit” edildikten sonra, insanların kendisine biat etmesini kabul edecektir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu konu şöyle bildirilmektedir:

İnsanlar nihayet Mehdi'ye gelirler ve Rükun ile Makam arasında, kendisi istemediği halde ona biat edeler. "Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz" derler. Yer ve gök ehli ondan razı olur. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 31)

Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. Medine halkından bir kişi koşarak Mekke’ye çıkar. Mekke halkından bir grup onu, istememesine rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. Hacer-i Esved’le Makamı İbrahim arasında ona biat ederler. (Sünen-i Ebu Davud, 5/94; El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)

Neticede istemediği halde Ehli Bedir sayısınca insan ona, Rükun ile Makam arasında biat eder. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 34)

... Ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz, ona biat ediniz. Çünkü o yerde de gökte de Mehdi'dir. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 35)

... Onu tekrar Mekke’de bularak yine, “Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim” derler. Bunun üzerine o “Ben aradığınız değilim” der ve tekrar Medine’ye gider. Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner. Mekke’de kendisini Rükün da bularak şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğunu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun” derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40)

Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir ve “Bizim için kalk artık”der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez. (İbn Ebi Şeybe, c. VII, s.531; Abdurrezzak H. 20771, c. XI, s. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52-53)

Hz. Fatima’nın soyundan gelen Mehdi, Mekke’de meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52-53)

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü