Harun Yahya


Kuş Fosillerinden Örnekler




Darwinistlerin Kuşların ve Uçuşun Kökeni Aldatmacası





fosiller, evrimcilerin hayali çizimleri, ara geçiş fosili



Evrim senaryosunun iddialarından biri de kuşları kapsamaktadır. Bu senaryoya göre sudaki canlılardan -amfibiyenlerden- bir kısmı sürüngenlere dönüşüp tam bir kara hayvanı haline gelmiştir. Bu canlılardan bir kısmı da kuşlar grubunu oluşturmuşlardır.
Evrimci iddialara göre kuşlar, günümüzden yaklaşık 150-200 milyon yıl önce, sözde sürüngen atalarından türemişlerdir. Kuş adayı olan bu hayali canlılar, tam birer kuş olana kadar aşama aşama yeni özellikler kazanmışlardır. Dolayısıyla uçma yeteneği de senaryo gereği aşama aşama bugünkü mükemmel halini almıştır. Ancak evrimcilerin yaşadıklarını varsaydıkları yarı kuş-yarı sürüngen canlıların izine -1.5 asırdır süren çabalara rağmen- hiçbir yerde rastlanmamıştır. Yeryüzü katmanlarında yarısı pul yarısı tüy kaplı derileri olan ya da tek kanatlı veya yarım kanatlı ara geçiş formlarına rastlanmadığı gibi, iddiaların tersine sadece mükemmel yapılardaki, kusursuz, tam canlılara ait fosiller bulunmuştur.
Elbette ki bu durum evrimcilerin iddiaları açısından son derece düşündürücüdür. Çünkü bu bilim dışı hikayeyi doğrulayan hiçbir delil olmamasına rağmen, evrimciler bu iddialarını ısrarla sürdürürler; bir gün bu hayallerinin gerçek olacağı umudunu taşırlar. Evrimcilerin bir türlü gerçekleşmeyen hayallerine destek sağlama çabaları, ilerleyen bölümlerde detaylı olarak değineceğimiz çarpıtmalardan, taraflı yorumlardan öteye gidememiştir.


Dino Kuslar

A. Dino- Kuşlar Sadece Hayal Ürünüdür

B. Hayali Çizim

(1) Fosil kayıtlarında çok sayıda örneklerini gördüğümüz tam bir dinozor.
(2, 3, 4) Böyle yarı gelişmiş canlıların geçmişte yaşadıklarına dair en ufak bir delil yoktur.
(5) Binlerce örneğini gördüğümüz tam bir kuş.

Evrimcilerin, kuşların dinozorlardan evrimleştiklerini ispatlayabilmeleri için, aşağıdaki resimlerde görülen sözde ara geçiş formlarının fosillerini bulmuş olmaları gerekirdi. Ancak, fosil kayıtlarında dinozorlara ve kuşlara ait birçok fosil bulunmasına rağmen, hayali dino-kuşlardan eser yoktur.
Evrimcilerin "ara geçiş formu çıkmazı", kuşların kökeni için de söz konusudur. Evrimcilerin iddialarına göre kuşlardan evvel, "tek kanatlı", "yarım kanatlı" canlıların yaşamış olması gerekmektedir. Oysa böyle canlılar yaşamış olsaydı, fosil kayıtlarının bunu destekliyor olması gerekirdi. Ancak evrimci senaryoların kahramanı bu canlılar, hayali çizimlerden ve hiçbir bilimsel delile dayanmayan haberlerden öteye gidememiştir.





Kuşlarda gördüğümüz harika özellikler evrimi yalanlıyor






fosiller, evrimcilerin hayali çizimleri, ara geçiş fosili


Yeryüzünde on binden fazla kuş türü yaşamaktadır. Bu kuşların her biri birbirinden farklı özelliklere sahiptir. Şahinin keskin gözleri, geniş kanatları ve sivri pençeleri vardır. Yüzlerce metre yükseklikte süzülürken, yukarıdan yavru bir tavşanı fark edebilecek kadar keskin gözlere sahiptir.
Birkaç yüz gramlık yağmur kuşları, her yıl kışı geçirmek üzere 4.000 kilometrelik yolu 88 saat boyunca kanat çırparak ve okyanus üzerinde rotalarını şaşırmadan katederler.
Papağanlar ses taklidi yetenekleri ile en zeki birkaç canlıdan biridir. Papağanlar, çok farklı bir ses organı anatomileri olduğu halde -örneğin dişleri ve dudakları olmamasına rağmen- insanların çıkardığı seslere çok benzer sesler çıkarabilmektedirler.
Bilinen en küçük kuş olan sinek kuşu, uzun gagasıyla çiçek nektarları ve çiçeklerin içinde bulunan küçük böceklerle beslenebilir. Besin alabilmek için çiçeğin önünde havada asılı olarak kalması gerekir ve sahip olduğu özel yaratılışla bunu yapabilen tek kuş sinek kuşudur.
Baykuş ise ince ama keskin olmayan tüylerindeki özel yaratılış sayesinde, geceleri yaptığı av uçuşları sırasında tam bir sessizlik elde eder. Bugün baykuşun kanatları, hava türbülansını -gürültüyü- engellemesiyle bilim adamlarının taklit etmeye çalıştıkları tasarımlar arasında yerini almıştır.
3.5 metrelik kanatları ile en uzun kanat sahibi olan albatroslar yaşamlarının %92'sini açık denizlerde geçirirler ve neredeyse hiç karaya inmezler. Albatrosların çok uzun süre hiç durmadan uçabilmeleri ise, kanatlarını olabildiğince geniş açıp, kanat çırpmadan, hava akımlarını kullanmalarıyla mümkün olur.
Kuşların sahip oldukları özellikleri zaman içinde yavaş yavaş kazanmış olmaları mümkün değildir, çünkü böyle bir sürecin ara aşamalarında hayatta kalmaları imkansızdır. Nitekim evrimcilerin iddia ettikleri gibi aşama aşama mükemmelleşen bir canlı yoktur; aksine farklı canlı grupları, yeryüzü katmanlarında ilk belirdikleri andan itibaren şu anki mükemmel halleriyle bulunmaktadır.









Tüm bunlar, kuşların yaratıldığının bilimsel kanıtlarıdır. Bu kanıtlar, insanlara Kuran'da öğretilen bir gerçeği teyit etmektedir: Bu canlıları, sahip oldukları yeteneklerle ve buna uygun tasarımlarla yaratan, herşeyin Yaratıcısı olan Allah'tır. Kuran'da Allah "... O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur..." (Hud Suresi, 56) ayetiyle canlılar üzerindeki hakimiyetini bildirmektedir.
Kuşlar da sahip oldukları kusursuz özellikleriyle göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'ın sanatının ve ilmininin örneklerini sergilemektedir.





Confuciusornis Sanctus


Dönem: Kretase
Yaş: 125 milyon yıl
Bölge: Çin
Evrim teorisi, kuşların küçük yapılı ve etobur theropod dinozorlardan, yani bir sürüngen türünden türediği iddiasındadır. Oysa hem kuşlarla sürüngenler arasında yapılan anatomik karşılaştırmalar hem de fosil kayıtları bu iddiayı yalanlamaktadır. Resimlerde görülen fosil, ilk örneği 1995 yılında Çin'de bulunan, Confuciusornis olarak adlandırılan soyu tükenmiş bir kuş türüne aittir.
Confuciusornis'in 125 milyon yıllık fosili bu canlı hakkında bize çok önemli bilgiler vermektedir. Dişleri olmayan, gagası, tüyleri ve iskelet yapısı günümüz kuşlarıyla aynı özellikleri gösteren Confuciusornis'te uçuşta kuyruk tüylerine destek olan yapı da bulunmaktadır.
Özetle, Archæopteryx ile yaklaşık olarak aynı dönemde yaşamış olan Confuciusornis günümüzde yaşayan kuşlarla çok büyük benzerlik gösterir. Confuciusornis, kuşların evrimi senaryosunu kesin olarak yıkmıştır.



Darwinistlerin kamuoyuna "en eski uçan dinozor" olarak lanse ettikleri bu fosil, gerçekte çok sık rastlanan gagalı bir kuş türüne aittir.
125 milyon yıl öncesinden günümüze kadar ulaşan Confuciusornis'in bütün özellikleri canlının evrimleşmediğini, ilk ortaya çıktığı andan itibaren uçucu bir kuş olduğunu bize göstermektedir.
Milyonlarca yıl öncesinden günümüze ulaşan Confuciusornis benzeri fosiller dinozor-kuş evrimi senaryolarını kesin olarak geçersiz kılmaktadır.
Evrimcilerin bu gerçeği kabullenmemekte direnmeleri, teorinin körü körüne savunulan bir iddiadan ibaret olduğunu ortaya koyması bakımından son derece önemlidir.




 




Confuciusornis Sanctus


Dönem: Kretase
Yaş: 125 milyon yıl
Bölge: Çin
125 milyon yıl önce yaşamış, sık rastlanan gagalı kuşlardan biri olan Confuciusornis'in dişleri yoktur, gagası ve tüyleri ise günümüz kuşlarıyla aynı özellikleri göstermektedir. İskelet yapısı da günümüz kuşlarıyla aynı olan bu kuşun kanatlarında pençeler bulunmaktadır. Ayrıca kuyruk tüylerine destek olan "pygostyle" isimli yapı bu kuşta da görülmektedir.
Bütün bunlar günümüzde yaşayan kuşlarda da var olan özelliklerdir.





Bu ve benzeri fosiller, farklı kuş türlerinin birbirlerinden evrimleştiklerini göstermez. Aksine, günümüz kuşlarının ve Archæopteryx benzeri bazı özgün kuş türlerinin beraberce yaşadıklarını ispatlamaktadır. Bu kuşların bazılarının, örneğin Confuciusornis veya Archæopteryx'in soyları tükenmiş, günümüze ancak belli sayıda kuş türü gelebilmiştir. Soyu tükenen kuşlar evrimciler tarafından spekülasyon konusu haline getirilmeye çalışılmaktadır. Ancak Darwinistlerin çabaları nafiledir çünkü fosil kayıtlarında çok detaylı olarak görüldüğü gibi Confuciusornis günümüz kuşlarından farksızdır.
Kuşların ve diğer uçucu canlıların kara canlılarından evrimleştiğine dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Aksine, sahip oldukları kompleks yapılar ve bunların fosil kayıtlarında aniden ortaya çıkışı, tüm bu canlıların gerekli uçuş sistemleriyle birlikte yaratıldıklarını göstermektedir.


 





Confuciusornis


Dönem: Kretase
Yaş: 120 milyon yıl
Bölge: Çin
Evrim teorisi, kuşların küçük yapılı ve etobur theropod dinozorlardan, yani bir sürüngen türünden türediği iddiasındadır. Oysa hem kuşlarla sürüngenler arasında yapılan anatomik karşılaştırmalar hem de fosil kayıtları bu iddiayı yalanlamaktadır.
Resimde görülen fosil, ilk örneği 1995 yılında Çin'de bulunan, Confuciosornis olarak adlandırılan soyu tükenmiş bir kuş türüne aittir. Günümüz kuşlarına çok büyük bir benzerlik gösteren Confuciosornis, evrimcilerin on yıllardır öne sürdükleri kuşların evrimi senaryosunu yıkmıştır.


 





Liaoxiornis


Dönem: Kretase
Yaş: 140 milyon yıl
Bölge: Çin
Evrimcilerin kuşların kökeni konusundaki iddialarını geçersiz kılan bulgulardan biri de resimde görülen Liaoningornis kuşu fosilidir. İlk olarak Çin'de Kasım 1996'da bulunan, 130 milyon yaşındaki Liaoningornis isimli bu kuşun varlığı paleontologlar Lianhin Hou, Martin ve Alan Feduccia tarafından Science dergisinde yayınlanan bir makaleyle duyuruldu.
Liaoningornis, günümüz kuşlarında bulunan uçuş kaslarının tutunduğu göğüs kemiğine sahipti. Diğer yönleriyle de bu canlı günümüz kuşlarından farksızdı. Tek farkı, ağzında dişlerinin olmasıydı. Bu durum, dişli kuşların, hiç de evrimcilerin iddia ettikleri gibi ilkel bir yapıya sahip olmadıklarını gösteriyordu. Nitekim Alan Feduccia, Discover dergisinde yayınlanan yorumunda, Liaoningornis'in, kuşların kökeninin dinozorlar olduğu iddiasını geçersiz kıldığını belirtmişti. (Old Bird", Discover, 21 Mart 1997)


 





Liaoxiornis


Dönem: Kretase
Yaş: 120 milyon yıl
Bölge: Çin
Elde edilen tüm fosiller kuşların hep kuş olarak yaşadıklarını, herhangi bir canlıdan türemediklerini göstermektedir. Kuşların kara hayvanlarından türediği iddiasında olan Darwinistler de aslında bu gerçeğin farkındadırlar. Kanatların ve uçma mekanizmasının evrimsel süreçle ve mutasyon gibi rastlantısal mekanizmalarla nasıl meydana geldiğini açıklayamazlar.
Türk biyolog Engin Korur, kanatların evrimleşmesinin imkansızlığını şöyle kabul eder:
"Gözlerin ve kanatların ortak özelliği ancak bütünüyle gelişmiş bulundukları takdirde görevlerini yerine getirebilmeleridir. Başka bir deyişle, eksik gözle görülmez, yarım kanatla uçulmaz. Bu organların nasıl oluştuğu doğanın henüz iyi aydınlanmamış sırlarından birisi olarak kalmıştır." (Engin Korur, "Gözlerin ve Kanatların Sırrı", Bilim ve Teknik, Sayı 203, Ekim 1984, s. 25)



Kanatların; kuşun göğüs çıkıntısına sağlam bir biçimde tutturulmuş olması, kuşu havaya kaldırmaya, havadaki dengesini ve her yöne hareketini sağlamaya elverişli bir yapıda olması zorunludur. Kuşun kanat ve kuyruk tüylerinin hafif, esnek ve birbiriyle orantılı bir yapıda olması, kısaca uçuşa imkan veren mükemmel bir aerodinamik düzende işlemesi de şarttır. İşte evrim, bu noktada büyük bir açmaz içindedir: Kanatların bu kusursuz yapısının nasıl olup da birbirini izleyen rastlantısal mutasyonlar sonucu meydana geldiği sorusu tümüyle cevapsızdır. Bir sürüngenin ön ayaklarının, genlerinde meydana gelen bir bozulma (mutasyon) sonucunda nasıl kusursuz bir kanada dönüşeceği evrim teorisiyle asla açıklanamamaktadır.
Önceki sayfadaki alıntıda da belirtildiği gibi, "yarım kanatla uçulmaz". Dolayısıyla eğer herhangi bir mutasyonun bir sürüngenin ön ayaklarında belirsiz bir değişim yaptığını varsaysak bile, bunun üzerine yeni mutasyonlar eklenerek "tesadüfen" bir kanat oluşmuş olabileceğini öngörmek tamamen akıl dışıdır. Çünkü ön ayaklarda meydana gelecek bir mutasyon, canlıya çalışır bir kanat kazandırmadığı gibi, onu ön ayaklarından da mahrum bırakacaktır. Bu ise, bu canlının, diğer türdeşlerine göre daha dezavantajlı (yani sakat) bir bedene sahip olması anlamına gelir.
Kaldı ki, biyofizik araştırmalara göre, mutasyonlar çok nadir gerçekleşen değişimlerdir. Dolayısıyla, bu sakat canlıların milyonlarca yıl eksik ve vasıfsız kanatlarının küçük küçük mutasyonlarla tamamlanmasını beklemeleri, her yönden imkansızdır.


 





Confuciusornis


Dönem: Kretase
Yaş: 120 milyon yıl
Bölge: Çin
Günümüzdeki kuşların aynısı olan Confuciosornis Sanctus ismi verilen bu kuşla ilgili olarak Science et Vie isimli dergide şu yorum yer almıştır:
"Confuciosornis Sanctus adı verilen fosili inceleyen Çinli ve Amerikalı paleontologlara göre, ortada birinci dereceden bir keşif söz konusuydu. Bir tavuk büyüklüğündeki bu uçucu kuş 157 milyon yaşındaydı...Yine de Archæopteryx’ten daha yaşlıydı." (Jean Philippe Noel, “Les Oiseaux de la Discorde”, Science et Vie, no: 961, s.83, Ekim 1997)
Bu keşfin anlamı açıktır, Confuciosornis'in kuşların sözde atası olduğu öne sürülen bir canlıyla aynı dönemde yaşamış olması ve günümüzdeki kuşlara büyük benzerlik göstermesi, evrimcilerin iddialarını geçersiz kılmıştır.




Kuşlar ve sürüngenler arasında birçok yapısal farklılık bulunur. Bunlardan en önemlilerinden biri kemiklerin yapısıdır. Evrimciler tarafından kuşların atası olarak kabul edilen dinozorların kemikleri, büyük ve cüsseli yapıları nedeniyle kalındır ve içleri dolguludur. Buna karşın yaşayan ve soyu tükenmiş tüm kuşların kemiklerinin içleri boştur ve bu sayede çok hafiftir. Bu hafif kemik yapısı, kuşların uçabilmesinde büyük önem taşır.
Sürüngenler ve kuşlar arasındaki bir diğer farklılık da metabolik yapıdır. Sürüngenler canlılar dünyasında en yavaş metabolik yapıya sahipken, kuşlar bu alandaki en yüksek rekorları ellerinde tutarlar. Örneğin bir serçenin vücut ısısı hızlı metabolizması nedeniyle zaman zaman 48°C'ye kadar çıkabilir. Diğer tarafta ise sürüngenler kendi vücut ısılarını bile kendileri üretmez, bunun yerine vücutlarını güneşten gelen ısıyla ısıtırlar. Sürüngenler doğadaki en az enerji tüketen canlılar iken, kuşlar en fazla enerji tüketen canlılardır.
Alan Feduccia, bir evrimci olmasına karşılık, bilimsel bulgulara dayanarak kuşların dinozorlarla akraba olduğu teorisine kesinlikle karşı çıkmaktadır. Feduccia sürüngen-kuş evrimi tezi hakkında ise şöyle demektedir:
"25 sene boyunca kuşların kafataslarını inceledim ve dinozorlarla aralarında hiçbir benzerlik görmüyorum. Kuşların dört ayaklılardan evrimleştiği teorisi, paleontoloji alanında 20. yüzyılın en büyük utancı olacaktır." (Pat Shipman, "Birds Do It... Did Dinosaurs?", New Scientist, 1 Şubat 1997, s. 28)


 





Messel Kuşu


Dönem: Eosen
Yaş: 50 milyon yıl
Bölge: Almanya
Resimde görülen kuş fosili, ünlü Messel Oluşumu'nda bulunduğu için bu isimle anılmaktadır. Kara canlılarından tamamen farklı bir yapıya sahip olan kuşların hiçbir vücut mekanizması kademeli evrim modeliyle açıklanabilir durumda değildir. Herşeyden önce kuşu kuş yapan en önemli özellik olan kanatlar evrim teorisi için çok büyük bir çıkmazdır. Evrimciler bizzat kendileri, bir sürüngenin uçabilmesinin imkansızlığını ve bu iddianın fosil kayıtlarıyla çeliştiğini dile getirmektedirler. Örneğin kuş bilimci Alan Feduccia şöyle söylemektedir:
"Kuşları ağır, yere bağımlı, kuyruğu ve önde kısalmış ön ayaklarıyla bir sürüngenden nasıl türetebilirsiniz? Biyofizik açısından bu imkansız".
(Anonim "Jurassic Bird Challenges Origin Theories" Geotimes, vol.41. (Ocak, 1996) sf. 7 )
Kuşların fosilleşmesi, kemik yapıları nedeniyle (kuş kemiklerinin içi boştur) genellikle zor olan bir süreçtir. Almanya'daki Messel Oluşumu'nda ise tüm uzuvlarıyla birlikte iyi korunmuş kuş fosillerine sıkça rastlanır. Resimde görülen Messelornis Cristata en çok bulunan kuş örneklerinden biridir. Yaklaşık bir su tavuğu boyutlarında olan bu kuş, genellikle turnaların familyasına dahil edilir. Kısa tüyleri, uzun bacakları ve kısa tırnakları vardır. Kuyruk tüyleri ise oldukça uzundur. Baş kısmında, miğferi andıran bir ibik bulunur. Toplam iskelet uzunluğu 25 - 30 cm.dir.





 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü