Harun Yahya

Allah'ın Detay Sanatı (36-40)



İnsan Beyni ve Sahip Olduğu Üstün Enerji











Beyin, yaklaşık olarak %80 su, %10 yağ ve %8 proteinlerden meydana gelir. Geri kalan bölümünü ise, karbonhidrat, tuz ve diğer mineraller oluşturmaktadır. Beyindeki her sinir, elektrokimyasal sinyaller alarak işler. Sinir ağları, çok sayıdaki bağlantılarını zayıflatarak veya güçlendirerek anıları saklarlar. Ve bunun sonucunda da hafıza oluşur. Alışılmadık durumlarla karşılaşılması, örneğin ilk defa bakılan bir portre, hücrelerin kendi aralarında farklı düzenlemelere girmelerine neden olur. İlgili sinirler aniden bağlantılarını güçlendirir ve karşılaşılan durumu tanımlamaya çalışırlar. Kaydedilen veriler, ikinci deneyimde, işlemin daha hızlı gerçekleşmesini sağlar. Dolayısıyla aynı portreye ikinci defa bakıldığında portre artık tanıdık gelecektir. Yaşam boyu tekrarlanan işlemler, genel bir görüntü olarak beyinde saklanır. Beyinde hafızaya kaydedilen her an, 100 milyar sinirin saatte 400 km hızla yaptığı 1000-500.000 arasındaki bağlantı vesilesiyledir.

Bu müthiş kapasiteye sahip olan beyin, loş bir lambayı aydınlatabilecek kadar enerji kullanmaktadır. Vücut ağırlığının sadece 50'de biri olan beyin, vücudun tüm oksijen ve glikoz ihtiyacının 1/5'ini tüketmektedir. Beyin öylesine önemlidir ki, kalpten çıkan ilk kan ona gönderilir, herhangi bir sebeple bedende kalan az miktarda kan ise, öncelikle onu hayatta tutmaya çalışır. Kalp, damarlar ve tüm diğer organlar, adeta bu gerçeği bilirler.

Beyinde meydana gelebilecek en küçük bir hasar, insanı sakat bırakabilir veya öldürebilir. Beyin öylesine hassastır ki, elektrik sinyallerinin tek bir sinire ulaşamaması, insana dış dünyayı hissettiren duyularından bir tanesini kaybettirebilir. Beyindeki tek bir nokta bile tesadüfen oluşamayacak, tesadüfen değişemeyecek kadar kusursuz bir donanım ve organizasyona sahiptir.

İnsan beynindeki bu mükemmellik insana verilmiş büyük bir nimettir. Bu büyük nimet, kullarına karşı iyiliği çok olan (Berr), kusursuzca var eden (Bari) ve kudret sahiplerinin üzerinde olan (Mütekebbir) Allah'ın üstün yaratma sanatıdır.

O, size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten rızık indiriyor. İçten (Allah'a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Mümin Suresi, 13)

Atomdaki Hayranlık Uyandırıcı Detay











Atom, çekirdeğinde birbiri ile yapışık haldeki proton ve nötronlar ile çekirdeğin çevresinde hızla dönen elektronlardan oluşur. Çekirdek, nötronun yüksüz olması ve protonun artı yüklü olması sebebiyle artı yüklüdür. Elektron ise, protonun taşıdığı artı yük oranında eksi yük taşımaktadır.

Eğer proton ve elektronun elektriksel yükleri eşit olmasaydı evrendeki tüm atomlar, protondaki fazla artı elektrik nedeniyle, artı yüklü hale gelecek ve birbirlerini iteceklerdi. Bunun sonucunda ise insanlar da dahil olmak üzere yeryüzündeki her şey, tüm denizler, dağlar, Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegenler ve evrendeki bütün gök cisimleri aynı anda sayısız parçaya ayrılıp yok olacaktı.

İnsan sakin yaşamı boyunca, ne birbirini çekmekte olan atomaltı parçacıklarının, ne çekirdek etrafında hızla dönen elektronların, ne de bunların içindeki hassas denge ve güçlerin farkındadır. Bir atomun, ayrılan en küçük parçasında bile öyle nefes kesici detaylar vardır ki, tüm bunları insandan, insanın bildiği her türlü dünyevi güçten çok daha büyük bir gücün, mutlak irade sahibi olan Allah'ın var edip yarattığı açıktır.

İnsan, oldukça hassas ve inceliklerle dolu bir sistemin içinde yaşamasına rağmen hiçbir zaman zorluk ve endişe içinde değildir; çünkü bu hassas sistem, kusursuz şekilde yaratılmıştır. Buna rağmen çoğu insan sahip olduğu bu nimetlerin farkında değildir. Eğer bu nimetlerden biri elinden alınsa, insan o zaman ne kadar aciz olduğunu ve o güne kadar büyük bir rahmetle kuşatıldığını anlayabilir. Ancak imtihan olarak yaratılan dünya hayatında önemli olan, insanın nimet ve rahmet içindeyken şükredici olması, Allah'a yönelmesidir. Bu dünya hayatının yaratılma amaçlarından biri, hangi insanların nimetleri hakkıyla takdir edebileceğini, hangilerinin gaflet içinde nankörlük edeceğini belirlemek içindir. Aklını kullanan ve iman eden bir insan için yapılması gereken, bütün bu nimetleri Yüce Allah'ın dışında bir gücün veremeyeceğini bilmek ve bunu sürekli olarak tefekkür etmektir.

O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)

Muhteşem Isı Reseptörlerini Kullanan Sivrisinekler











Etrafta bir canlının varlığını anlayabilmek için o canlının ısı yayması sivrisinekler için yeterlidir. Çünkü sivrisinekler oldukça hassas ısı reseptörlerine sahiptirler. Çevrelerindeki her şeyi ısılarına göre farklı renklerde algılarlar. Bu algılama ışığa bağlı olmadığı için bir sivrisinek için karanlık bir odada kan damarlarını seçebilmek hiç de zor değildir. Sivrisineğin ısı reseptörleri 0.05 C derece kadar küçüklükteki ısı farklılıklarını bile hissedebilecek kadar hassastır. (http://www.colostate.edu/Depts/Entomology/ courses/en507/papers_1997/roachell.html)

İnsan, böyle bir yeteneğe sahip değildir. Allah bu üstün yeteneği, insandan kat kat küçük bir sivrisineğe vermiş ve bununla yön bulmasını, kendisine yiyecek sağlamasını ve tehlikelerden korunmasını sağlamıştır. Büyüklüğü 1 cm'yi bile bulmayan bir canlıda bu üstün algı sistemini var edecek Allah'tan başka hiçbir güç yoktur. Yeryüzünde, ısıya göre hareket edebilecek böylesine küçük ve kusursuz bir mekanizma meydana getirip sonra ona can verebilecek hiçbir irade yoktur. Bunun, kör tesadüflerin bir eseri olarak kendi kendine gelişmiş olduğunu iddia etmek ise kuşkusuz son derece mantıksızdır.

Tarafsız düşünebilen mantıklı her insan, herhangi bir tesadüfi olayın, değil mükemmel yapıdaki kompleks sistemleri oluşturmak, aksine onu bozup yıkıma uğratacağını bilir. Bu gerçek apaçık ortadadır. Sivrisinekte üstün nitelikteki ısı algılama sistemini yaratan, her şeye şekil ve suret veren, onları her an kontrolü altında tutup gözetleyen, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tır.

Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere: "Allah'tan korkup-sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır. (Nisa Suresi, 131)

Üstün Hafızasıyla Fındıkkıran Kuşu











Şu ana kadar tespit edilmiş, hafızası en güçlü kuş, fındıkkıran kuşudur. Bu kuş, Kuzey Amerika'da büyük kayalık dağların çevresinde ve Büyük Kanyon'da yaşar. Besin maddesi ise çam fıstığıdır. Ancak bu fıstıklar, sadece Eylül ayının birkaç haftasında yenilebilir durumdadırlar. Dolayısıyla, kuşun diğer zamanlar için fıstıkları saklaması gerekmektedir. Bunun için yer belirler. Çam ağaçları ile kuşun fıstıkları saklamak için belirlediği yer arasında kimi zaman 20 km'yi aşan uzaklıklar olabilmektedir. Fındıkkıran kuşu, çamlardan topladığı fıstıkları, saklamak amacıyla belirlediği yerlere gömmeye başlar. Fıstığı tek hamlede sert toprağın içine sokar ve bazen de işaret için üzerine bir taş bırakır. Hareketli geçen 3 hafta boyunca fındıkkıran kuşu sürekli olarak fıstık toplar. Uçtuğu sırada yer şekillerini, uğradığı ağaçları, kaya yamaçlarını mucizevi şekilde hatırlar ve bunları kafasında canlandırdığı haritaya ekler. Fındıkkıran kuşunun, bu kısa ve verimli dönem boyunca Büyük Kanyon'un yüzlerce kilometrelik alanına dağıtarak gömdüğü 100 bin fıstığın yerini ezberlemesi gerekmektedir.

Fındıkkıran kuşu, önündeki aylar boyunca beslenebilmek için ezberlediği haritaya ihtiyaç duyacaktır. Eğer gömdüğü fıstıkların nerede olduğunu hatırlayamazsa hayatta kalamaz. İşaretleri birer fotoğraf şeklinde hatırlaması da zordur, çünkü kar manzarayı değiştirmiştir. Dolayısıyla bıraktığı işaretler de yok olmuştur. Ama bu durum, kuşun kafasını karıştırmaz. Gömdüğü yaklaşık 100 bin fıstığın %90'ını bulur. (http://www.colostate.edu/Depts/Entomology/ courses/en507/papers_1997/roachell.html)

Bir kuşun, yemesi gereken besinin yılın belli bir döneminde sona ereceğini, bu nedenle hayatta kalması için bunları saklaması gerektiğini bilmesi kuşkusuz imkansızdır. Ona, besin maddesini, kış için belirli yerlere gömmesi gerektiği öğretilmemiştir. 100 bin fıstığı gömdüğü yerleri tek tek aklında tutması gerektiğini bilmesi mümkün değildir. Ancak bu canlı, bunların tümünü mükemmel şekilde yapar. Çünkü yeryüzündeki her varlık gibi o da Allah'ın ilhamıyla hareket eder. Bir yıl boyunca, hakkında hiçbir belirti olmayan binlerce fıstığı hiç zorlanmadan bulabilmesi için ona tüm bunları yapmasını ilham eden, onu yaratıp var eden Allah'ın gözetimine ve yardımına ihtiyacı vardır.

Yarattığı varlıklar üzerinde gözetici olan ve onlara sınırsızca, hesapsızca ve bilinemeyecek yerlerden sürekli olarak rızık veren Allah'ın yaratması gözler önündedir. Küçücük bir kuşta sergilenen bu detay, Allah'ın büyüklüğünü ve Yüceliğini bir kez daha en güzel şekli ile sergilemiştir.

Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki onu ve sizi Allah rızıklandırır. O, işitendir, bilendir. (Ankebut Suresi, 60)

Bize Nimet Olarak Verilmiş Hayranlık Uyandırıcı Bir Detay: Deri











Bize düzgün bir görüntü veren, bedenimizin içinde süren olağanüstü hareketliliği gizleyen ve dış dünya ile bağlantımızı sağlayan en önemli duyulardan birini, "hissetmeyi" sağlayan kusursuz bir kılıftır deri. İçinde algılayıcı sinirler, dolaşım kanalları, havalandırma sistemleri, ısı ve nem ayarlayıcıları gibi sayısız faktör görev yapar. Deri; hem sağlam, hem de esnektir. Bir başka deyişle, bir arada olması neredeyse mümkün olmayan iki özelliğe birlikte sahiptir.

Deri, vücutta 2m2'lik bir alanı kaplar ve ağırlığı 3 kg'dır. Deri hücreleri ortalama bir hafta yaşarlar. Sonra ölür ve yenilenirler. İnsanın yaşamı süresince 20 kg deri hücresi üretilir. Derinin her cm2'sinde temasları algılamayı sağlayan ve bulundukları yere göre değişik görevler üstlenen duyu hücreleri bulunmaktadır. Örneğin kaynar suya eliniz değdiğinde, alıcılar devreye girer ve ilk olarak sıcağı sonra da acıyı hissetmenizi sağlarlar. Derinin üzerindeki alıcıların 30.000 tanesi sıcaklığı algılarken, 3.500.000 tanesi de acıyı hisseder.

Deri, bir insanı sarıp kuşatan mükemmel bir kılıftır.

Dış etkenlerden olumsuz etkilenmeyen, müthiş bir esnekliğe sahip olan, her mm2'sinden vücuttaki sinirlere, oradan da beyne mesaj iletebilen, sürekli olarak yenilenen ve sinir ve damar ağından oluşan bir insanın suretini mükemmel kılan bu özel eser, açıkça bir mucizedir. Allah bu mucizeyi her insanda var eder. Allah, bu mucizenin en küçük parçasına bile his verir. Allah bu mucizeyi o kadar kusursuz yaratmıştır ki, günümüz teknolojisi ile bir benzerinin yapılması imkansızdır.

Allah yarattığı bu kusursuz kılıf ile bizleri korur, bizlere dokunma nimetini verir ve bizlere güzel suretler bağışlar. Bu mükemmel nimet ve kusursuz detay, Allah'ın üstün ilmi ile insana özel olarak yaratılmış ve ikram edilmiştir.

Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne Yücedir. (Mümin Suresi, 64)

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü