Harun Yahya

Allah'ın Detay Sanatı (46-49)



Beyaz Köpek Balıklarının Gözlerindeki Üstün Detay











Beyaz köpek balıkları avlarını gözleri ile takip ederek yakalarlar. Sıcak mercan kayalıklarında gezinirken bu canlılar için hiçbir sorun yoktur. Avlarını kolaylıkla görürler. Ancak serin okyanusların beyaz köpek balıkları için bir sorun oluşturması gerekmektedir. Çünkü genel olarak soğuk su, kimyasal işlemleri yavaşlatıcı bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla köpek balığının gözlerinin de soğuk okyanus sularında, hızla hareket eden avları takip etmede zorlanması gerekir.

Şimdiye kadar defalarca gördüğümüz gibi, bu örnekte de    Allah, canlının karşı karşıya kalacağı bu zor ortamda benzersiz ve hayranlık uyandıran bir çözüm yaratmıştır. Beyaz köpek balıklarının gözleri kendileri gibi soğukkanlı değildir. Bu türde, vücut kaslarının ısısı doğrudan gözlere aktarılır. Bu sayede söz konusu canlılar, en hızlı hareket eden balıkları hatta fok balıklarını bile rahatlıkla yakalayabilirler.

Bedeninde ısı tutamayan soğukkanlı bir canlının, kendi gözüne ısı iletmeyi başarmasında düşündürücü pek çok detay vardır. Köpek balığında yaratılan bu sistem, bu canlının bulunduğu ortamı da, ona göre özel bir donanımı da yaratan Yüce Allah'ın eserlerinin ve kudretinin her yerde hakim olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Bu üstün yaratılış örneği insan için çok büyük bir nimettir. Çünkü insan, kendisindeki ve etrafındaki yaratılış delilleri ile Allah'ın üstün varlığını görür ve anlar. Bir köpek balığında, balığın haberi bile olmayan kompleks ve detaylı bir sistemin olması, insana Allah'ın varlığını hatırlatan bir vesiledir.

İnsana bir gerçek olarak sunulan her üstün yaratılış delili,    Allah'a yakınlaşıp O'nu yüceltmesi için bir sebeptir. Bir insan, gördüğü güzellikler ve nimetler üzerinde ne kadar düşünürse,  Allah'ın Yüceliğini o kadar iyi anlayıp kavrayacaktır. Akıllı ve şuurlu bir insan, etrafını sarıp kuşatmış olan sayısız nimeti sürekli olarak görmeli, bunların Allah'ın insanlara birer hatırlatıcısı olduğunu sürekli olarak düşünmelidir.

Göklerde İlah ve yerde İlah O'dur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü Kendisi'nin olan (Allah) ne Yücedir. Kıyamet-saatinin ilmi O'nun Katındadır ve O'na döndürüleceksiniz. (Zuhruf Suresi, 84-85)

Tek Bir Hücredeki Kusursuz Sistem











Vücudumuzda 30 bin civarında farklı protein olduğu tahmin edilmektedir. Ve henüz bunların sadece %2'sinin vücuttaki görevleri tam anlamıyla çözülebilmiştir. Geri kalan %98 de çok özel görevler gerçekleştirirler ama bunlar insan için hala bir bilinmeyendir. Tek bir hücrenin sahip olduğu farklı çeşitlerdeki protein sayısı bir milyardan fazladır.

Sahip olduğumuz "tek bir" hücrenin içindeki bir milyar proteini bir saniyede bir tane saymak kaydıyla, gece gündüz durmaksızın ve hata yapmaksızın saymak yaklaşık 32 senemizi alacaktır. Uyumak, yemek yemek gibi zaruri ihtiyaçlarınızı hesaba katarsak, tek bir hücrenin içindeki proteinleri saymaya ömrümüz muhtemelen yetmeyecektir. Tek bir hücremizi oluşturan proteinleri bir ömür boyunca saymayı başaramayız.

Bedenimizdeki bu kompleks yaratılış ancak Allah dilediği için böyledir. Allah'ın her şeyi yaratmaya kadir olduğunu, ancak insanın, kendi bedenindeki tek bir hücreye dahi hakim olamayacağını her insanın bu örneklerle bilip görmesi gerekmektedir. Yaratılmış olan her varlık, onların sahip olduğu her kusursuz detay, insanın kendisi de içinde olmak üzere çok büyük birer mucizedir.

Allah'ın nimetlerini görüp değerlendirmek, onların verdiği mesajı anlayabilmek vicdan kullanmayı gerektirir. Ancak samimi bir insan etrafında yaratılmış sayısız detaya bakarak, Allah'ın yaratmadaki üstünlüğünü görüp takdir edebilir.

O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz. O, sizi yeryüzünde yaratıp-türetendir ve hepiniz yalnızca O'na (döndürülüp) toplanacaksınız. O, yaşatan ve öldürendir; gece ile gündüzün aykırılığı (veya ardarda gelişi) da O'nun (kanunu)dur. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız? (Müminun Suresi, 78-80)

Birbirine Mesaj İleten Hücrelerdeki Mükemmel Detay










Beyindeki 100 milyar hücre, 100 trilyon bağlantı ile haberleşir. Bu bağlantı, Allah'ın dilemesiyle, elektron taşıma özelliğine sahip çeşitli enzimlerin vesilesiyle gerçekleşir.





Beyindeki kusursuz sistem, bir insanın Allah'ın üstünlüğünü anlaması için tek başına yeterlidir. Beyin, daha önce de belirttiğimiz gibi 100 milyardan fazla sinir hücresi ile donatılmıştır. (http://www.tesolgreece.com/nl/73/7305.html) Algılamak, görmek, hissetmek için bu 100 milyar sinir hücresinin birbirleriyle iletişiminin sağlanması gerekmektedir. 100 milyar hücre, toplam 100 trilyon bağlantı yoluyla iletişim kurmaktadırlar.

Bu hayret verici iletişimin sağlanma yolları da son derece etkileyicidir. Sinir hücreleri arasında özel bir sıvı vardır ve bu sıvıda çok özelleşmiş bazı kimyasal enzimler yer alır. Bu enzimler "elektron taşıma" özelliğine sahiptirler. Elektrik sinyali bir sinirin ucuna ulaştığında, elektronlar bu enzimlere yüklenir. Enzimler de sinirler arası sıvıda yüzerek taşıdıkları elektronları diğer sinire aktarırlar. Elektrik akımı böylece bir sonraki sinir hücresine geçerek akmaya devam eder. Bu işlem saniyenin çok küçük birimlerinde gerçekleşir ve elektrik akımı en ufak bir kesintiye uğramaz.

Eğer bu enzimlerden bir tanesi görevini yapmayacak olursa, iletilmesi gereken mesaj beyninize gitmeyecektir. Yani elinize doğru bakmanıza rağmen, elinizin görüntüsü beyninize ulaşmayacaktır. Ve eğer günün birinde bu enzimler herhangi bir sebeple fonksiyonsuz kalsalar, beyindeki 100 milyar sinir hücresi de fonksiyonsuz kalacaktır. Eğer bu enzimler günün birinde mesajı götürmeleri gereken yerlere götürmek yerine, rastgele dağıtmaya karar verseler, beyindeki bu karmaşa, tüm algı sistemini altüst edecek, dış dünya ile olan bağlantı felce uğrayacaktır.

Her şeyi tesadüflerin eseri olarak değerlendiren evrimci mantığına göre, beyinde sürekli olarak böyle bir karmaşanın gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Çünkü bu özel sistemi yönetenler, şuurlu varlıklar değildir. Sistemin sahip olduğu düzen, şuurlu şekilde meydana gelmemektedir. Eğer evrimcilerin iddia ettikleri gibi her şey rastgele gerçekleşiyorsa, sinir hücrelerinde gerçekleşebilecek herhangi bir rastgele iletişim sırasında art arda sayısız karmaşık olaylar meydana gelmesi gerekmektedir. Ancak olağanüstü durumlar dışında, yeryüzündeki milyarlarca insanın beyninde böyle bir karmaşa yoktur. Her birinin sahip olduğu her bir sinir hücresinde, tüm sistem hatasız işler. İşte bu, söz konusu evrimci mantığı tümüyle ortadan kaldırmaktadır. Saniyenin küçük birimlerinde, hemen her an, enzimler görevlerinin başındadırlar ve hata yapmadan hareket ederler. Proteinlerin oluşturduğu şuursuz varlıkların bu benzersiz görevi yerine getirmeleri elbette ancak Allah'ın ilhamıyladır.

Beynimizdeki her sinir, her enzim, her protein, her elektron, kısacası her şey Allah'ın eseridir. Burada örneği verilen şey, yaratılmış sayısız detaydan sadece bir tanesidir. Allah, tüm varlıkları her an kontrolü altında tutan ve her an rahmeti ile kuşatandır.

O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik. Bu, Allah'ın yaratmasıdır. Şu halde, O'nun dışında olanların yarattıklarını Bana gösterin. Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler. (Lokman Suresi, 10-11)

Eşsiz Bir Mucize: Kristal Kar Taneleri











Bir maddeyi oluşturan moleküller ve atomlar, en düzenli şekillerini katı haldeyken elde ederler. Birbirlerine bağlanarak meydana getirdikleri şekiller, üç boyutlu geometrik şekillerdir ve peşpeşe meydana getirdikleri prizmalardaki açıların belli oranları vardır. Bu oranda asla bir hata, bir sapma, bir değişiklik olmaz. Eğer bir maddenin 3 santimin milyonda biri kadarlık bir alanında bile, atomlar söz konusu mükemmel ve kusursuz geometrik düzenlemeye sahip iseler, bu madde kristaldir.

Bir kar tanesi küçük bir toz tanesi etrafında oluşmaya başlayan bir kristaldir. Büyüklüğü sadece birkaç mikron kadardır. Meydana gelen bu mikroskobik şekil altıgendir ve oluşan bu kristal, köşelerinden itibaren küçük kollar uzatarak gitgide gelişir. Hava soğudukça, ortam değiştikçe, kristal büyür, oluşan yapı üzerinde kılcal uzantılar oluşur. Kar tanelerini meydana getiren atomlar, birbirlerine gevşek bir bağ ile bağlanırlar. Bu durum kristallerin birbirlerine farklı şekillerde bağlanmalarına sebep olmaktadır. Bu farklılık o kadar büyüktür ki, yeryüzüne birbirinin aynısı olan bir çift kar tanesinin düşme ihtimali oldukça zordur.

Yeryüzüne sadece bir yıl içinde düşen kar tanelerinin sayısını bir düşünelim. Bunu tahmin edebilmemiz oldukça zordur. Sadece tek bir yağış sırasında tek bir alana düşen kar tanelerinin sayısını bile tahmin etmekte güçlük çekeriz. Her yıl yeryüzüne sayısı belirlenemeyecek kadar çok kar tanesi düşmektedir ve bunların tümü birbirlerinden farklı şekillere sahiptirler. Trilyonlarca minik taneye birbirinden farklı şekil verebilmemiz imkansızdır. Bu durumda, yine Allah'ın yarattığı mükemmel bir detayın, bir olağanüstülüğün sergilenmekte olduğu açıktır. Kainatın Yaratıcısı olan Allah için kuşkusuz birbirinden çeşitli kar tanelerini yaratmak çok kolaydır. Bu örnek, Allah'ın her şeyi çeşit çeşit yaratmaya kadir olduğunun, yeryüzünün her yanında olduğu gibi dilediği zaman mikroskobik detaylar üzerinde de mükemmel incelik ve zerafet sanatını insanlara tanıtacağının delilidir. Allah, bir zerafet, güzellik ve nimet olarak yağan kar tanelerinde Kendi detay sanatını sergileyerek kudretini ve yarattığı güzellikleri insanlara göstermektedir.

Allah bir ayetinde şöyle bildirmiştir:

Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. (Yunus Suresi, 6)

İnsana gösterilen Allah'ın delilleri çok fazladır. Bu delilleri görebilmek için insanın ön yargısız ve samimi şekilde Allah'a yönelmesi gerekir. Allah, insanın görüşünü, anlayışını ve takdir etme gücünü bu vesile ile kuvvetlendirebilir. Yoksa insan körleşir, kendisine verilmiş nimetlerin güzelliğini fark edemez ve bu nedenle ahirette hüsrana uğrayabilir. Böyle bir hüsran ile karşılaşmamak için, insana hazır olarak sunulan bu güzel nimetlerin gerçek sahibi olan Allah'a sürekli olarak kalpten yönelmek gerekmektedir.

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü