Harun Yahya

Hz. İbrahim (as)'ın Hanif Dinine Uymak



Müslümanlar ve Kitap Ehli -Museviler ve Hıristiyanlar- farklı şeriatlara sahiptir. Ancak gerek Musevi ve Hıristiyanlardan gerekse Müslümanlardan samimi olarak iman edenler, aynı temel iman esaslarına göre yaşarlar: Allah'a kesin bir bilgiyle iman etmek; Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmamak; Allah'ın rızası, rahmeti ve Cenneti için yaşamak. Tüm toplumlar Allah'ın kendilerine emrettiklerini eksiksiz olarak yerine getirmekle ve Allah rızası için Rabbimiz'e gönülden teslim olup hayır işlerinde yarışmakla sorumludurlar. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan, kesin bilgiyle ahirete iman eden ve salih amellerde bulunan her üç İlahi dinin mensupları da, aslında Rabbimiz'in Hz. İbrahim (as)'a indirmiş olduğu hak dinde birleşirler.




beyaz pembe çiçekler




Hz. İbrahim (as), Allah'ın kendisini dost edindiği mübarek ve seçkin Peygamberlerden biridir. Gönderildiği toplumu, Allah'a şirkten vazgeçerek, Bir ve Tek olan Rabbimiz'e iman etmeye davet etmiş; samimiyet ve güzel ahlakı ile tüm iman edenlere örnek olmuş, salih bir kuldur. Kuran'da Allah, iman edenlere, Hz. İbrahim (as) gibi gönülden teslim olup sadece Kendisi'ne iman etmelerini bildirmiştir:

İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel dinli kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)

Kuran'da Hz. İbrahim (as)'ın dininin "hanif" bir din olduğu bildirilmektedir. Hanif kelimesi, "Allah'ın emrine teslim olup, Allah'ın dininden hiçbir konuda dönmeyen, ihlaslı kişi" anlamındadır. Kuran'da Rabbimiz, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'e, Hz. İbrahim (as)'ın hanif dinine uymasını ve insanları bu dine davet etmesini şöyle bildirmiştir:

Sonra sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dinine uy. O, müşriklerden değildi." (Nahl Suresi, 123)

De ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı bir tanıyan (Hanif)ler olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi." (Al-i İmran Suresi, 95)

Hz. İbrahim (as)'dan sonra gelen oğulları, torunları ve onun soyundan olan diğer salih müminler, Allah'ın Hz. İbrahim (as)'a vahyettiği hak dine uymuşlardır. Bu gerçek Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilmektedir:

Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti. Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diye benzer bir vasiyette bulundu.) Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlah'ı olan tek bir İlah'a ibadet edeceğiz; bizler O'na teslim olduk" demişlerdi. (Bakara Suresi, 130-133)

Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı gibi "Müslüman" kelime olarak "Allah'a teslim olan kişi" anlamındadır. Hz. İbrahim (as)'ın "hanif" dini, Allah'a teslim olan Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında ortak bir kelimedir. Hz. İbrahim (as)'a iman, ona duyulan sevgi ve saygı, Museviler ve Hıristiyanlar için olduğu gibi, Müslümanlar için de son derece önemlidir. Ancak unutmamak gerekir ki, Allah'a olan coşkulu imanı, derin sevgisi, Rabbimiz'in bütün emirlerine gönülden boyun eğişi, itaati ve üstün ahlakı ile tüm inananlara örnek kılınmış olan Hz. İbrahim (as)'a en yakın olanlar, hiç şüphesiz, ona ve tebliğ ettiği ahlaka uyanlardır. Rabbimiz Kuran'da şöyle buyurmaktadır:




beyaz orkide




Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu Peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir. (Al-i İmran Suresi, 68)

Dolayısıyla Allah'a gönülden iman eden Musevi ve Hıristiyanların, Hz. İbrahim (as) ve ona uyan salih müminler gibi, yalnızca Allah'a yönelip dönmeleri; Hz. İbrahim (as)'ın gösterdiği güzel ahlakı, samimiyeti ve derinliği örnek almaları gerekir. Şüphesiz inananların Peygamberlere olan sevgilerini, itaatlerini ve yakınlıklarını göstermelerinin en güzel yollarından biri, onlar gibi salih olmak için çaba göstermektir. Müslümanlar ise, Rabbimiz'in Kuran'da emrettiği gibi, tüm Peygamberlere indirilenlere aralarında hiçbir ayrım yapmadan iman etmektedirler.

Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile Peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız. (Bakara Suresi, 136)

Ayrıca şunu da hatırlatmak gerekir ki, tarih boyunca tüm Peygamberler Allah Katında hak olan tek bir din ahlakını insanlara tebliğ etmişlerdir. Hz. İbrahim (as), Hz. Yakup (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as), Hz. İsa (as), Hz. Nuh (as), Hz. Şuayb (as) ve diğer Peygamberlerin hepsi, insanları Bir ve Tek olan Allah'a katıksızca iman etmeye, yalnızca O'nun rızası için yaşamaya ve O'nun emirlerini yerine getirmeye davet etmişlerdir. Bir ayette şöyle bildirilmektedir:

O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri etti (bir şeriat kıldı)... (Şura Suresi, 13)

Görüldüğü gibi, Musevilere ve Hıristiyanlara –bazı hüküm farkları olmakla birlikte- indirilen din özünde aynıdır. Her üç dinin mensupları birbirlerini Hz. İbrahim (as)'ın torunları olarak görürler. Musevi ve Hıristiyanlar da tıpkı Müslümanlar gibi, hiç şirk koşmadan Hz. İbrahim (as)'ın hanif (Tevhid; tek bir Allah'a inanıp yalnızca O'na kulluk etmek) olan dinine uymakla yükümlüdürler.

Bir Kuran ayetinde Rabbimiz, tüm iman edenlere Hz. İbrahim (as)'ın dinine uymakla yükümlü olduklarını şöyle bildirmektedir:

Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi." (Bakara Suresi, 135)

Musevi ve Hıristiyanların kutsal kitaplarında yer alan pek çok ifade, emir ve ahlaki yükümlülüklerin (dejenere olmamış kısımlarının) Kuran-ı Kerim ile son derece mutabık olması da önemli bir işarettir. (Detaylı bilgi için bkz. Gelin Birlik Olalım, Harun Yahya)




yunus



Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
(Enam Suresi, 48)





 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü