Harun Yahya


16

 

yılan balığı Avrupa'daki ırmaklarda yaşayan yılan balıkları 6000 km.'lik uzun bir yolculuk yaparak Bermuda'nın güney batısında bulunan Sargossa Körfezi'ne gelirler. Ve buraya yumurtalarını bıraktıktan sonra ölürler. Çıkan larvalar da kendilerini, "Gulf Stream" adı verilen sıcak su akıntısına bırakarak tekrar Avrupa'ya doğru 6000 km.'lik bir yolculuğa başlarlar.

Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 5, s.1784


 

17

 

Fındıkkıran kuşları ölü ağaçların yumuşak tahtalarında yuva deliği açarlar. Yuva hırsızlarına karşı etkili bir korunma geliştirmişlerdir. Bir deliği açtıktan sonra, bir fındıkkıran yakındaki bir su birikintisinden çamur toplar ve yuva deliğinin girişini bununla sıvar. Tam bir fındıkkıranın kıpırdayabileceği genişlikte bir giriş bırakır. Böylelikle sığırcık gibi daha büyük kuşlar bu delikten yuvaya giremezler.

Russel Freedman, How Animals Defend Their Young? s.13


 

18

 

ağaçkakan Kanat çırpmak çok fazla enerji gerektirir. Bu nedenle kuşların enerjisi onlar için çok değerlidir ve bunu en ekonomik şekilde harcarlar. Örneğin bir ağaçkakan uçarken, düzenli olarak kanat çırpışlarını keser ve kanatlarını sıkıca vücuduna kapatır. Böylece kısa bir süre kanatlarının havaya karşı oluşturduğu direnci önler ve havada ilerlemeye devam eder.

David Attenborough, The Life of Birds, s.46


 

19

 

kuş kanatlı dev kelebek - Ornithoxtera Kuş kanatlı dev kelebeğin (Ornithoxtera) dişisi, yumurtalarını tek tek yaprakların üzerine bırakır. Yumurtadan çıkan tırtılların gövdeleri boyunca, altı sıra etli yumrucuk vardır. Ayrıca başlarında da "ozmeteryum" denilen Y biçimli ilginç bir organ bulunur. Bu organ vücuttaki salgı bezlerine bağlıdır. Tırtıl korktuğu zaman ozmeteryum içeri girip çıkar ve kötü bir koku salgılar. Bu sayede tırtıl düşmanlarını caydırmış olur.

Hayvanlar Ans., C.B.P.C Publishing, Böcekler, s.26


 

20

 

Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiştir. Bu, bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir. Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı, böcek bu yüksek sesten dolayı sağır olurdu.

Science et Vie, n.976, s.33


 

21

 

sinek kuşu Sinek kuşunun kalbi gün boyunca saniyede 500 ile 1.200 kez çarpar. Gece kalbi öylesine yavaşlar ki görünüşte sanki nabzı durmuştur ve hatta kuş nefes almıyor gibidir. Bunun benzerini kış geldiğinde kirpiler de uygularlar. Bu, onların kış uykusudur. Sinek kuşu ise her yıl 365 kez kış uykusuna yatmak zorundadır.

David Attenborough, The Life of Birds, s.59


 

22

 

sinek kuşu - kolibri Yakalı kolibri (Coeligena torguatua), çiçek tozlarıyla beslenen bir kuş türüdür, ama diğer kuşlardan farklı bir özelliğe sahiptir. Çoğu kuş gibi gagasını çiçeğin içine sokarak yiyecek toplamaz. Çiçek tozu toplarken özel bir yapısı olan dilini kullanır. Dilinin ortası, iç içe girmiş iki V harfi biçiminde baştan sona oyukludur. Uzun dilini çiçeğin içine soktuğunda, çiçek tozları toplanır ve dil, ağız içine çekilirken hiçbir yere sürtünmediği için, toplanan besinde kayıp olmaz.

Bilim ve Teknik, Sayı 309, s.634


 

Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar." (Rum Suresi, 26)

 

23

 

Bazı hayvanlar görsel sinyaller kullanırlar. Bir Virginia geyiği ilk tehlike işaretinde kuyruğunu yukarı doğru hafifçe vurur. Kuyruğunun alt tarafı tamamen beyazdır. Bu parça hayvanın tüm vücudu üzerindeki tek beyaz parçadır. Bu beyaz kısmın görünmesi sürüdeki bütün geyikleri aniden uyarır.

Russel Freedman, How Animals Defend Their Young? s.29


 

24

 

Sibirya semenderleri (Hynobias Keyserlingii), donmuş toprakların metrelerce derinliklerinde yıllarca kaldıktan sonra buzları çözülür ve normal yaşama dönerler. Bu canlıların –500C sıcaklıkta bile yaşayabildikleri saptanmıştır. Sibirya semenderlerinin tek problemleri ani donmadır. Çünkü bu canlıların soğuğa alışmak ve antifiriz maddelerini üretmek için zamana ihtiyaçları vardır. "Antifriz maddeleri" semenderin kanındaki hücrelerde bulunan suyun yerine geçerek, dokuların keskin buz kristallerinden zarar görmesini önler. Bazı hayvanlar bu işlemleri yaparken donmamak için glikoz kullanırlar. Sibirya semenderinin bu mekanizmasının nasıl işlediği ise tam olarak bilinmemektedir.

New Scientist, Cilt 139, s.15


 

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)

 

25

 

Yüksek hızlarda uçan kuşların özel kanat yapıları vardır. Havada uçan en "hızlı" kuş olan doğanlar, avlarına doğru hız aldıklarında, -ki bu genellikle başka bir kuş olur- öncelikle kanatlarını çırparak hızlarını artırırlar ve sonra alçalmalarının son aşamasında kanatlarını arkaya doğru iterler. Bu duruş, süpersonik jetlerin görüntüsünü andırır ve böylece saatte 320 km.'nin üstünde bir hıza ulaşırlar.

David Attenborough, The Life of Birds, s.57


 

26

 

Kemik dilli balık (Scleropages Leich Hardtii) Kemik dilli balık (Scleropages Leich Hardtii), Yeni Gine'de yaşar. Erkek balık, yumurtaları ağzında taşır. Bu durumda olması beklenen balığın sindirim salgılarının harekete geçmesi ve yumurtaların balık tarafından yenerek sindirilmesidir. Oysa böyle olmaz. Erkek balığın ağzında gelişimlerini tamamlayan yavrular yumurtadan çıktıkça suya atlar ve yeni hayatlarına başlarlar. Bu durum milyonlarca yıldan bu yana devam etmektedir. İştahı kesen, sindirimi temin eden ve salgıları durduran böyle bir düzenin nasıl çalıştığı henüz bilinmemektedir.

Bilim ve Teknik, Sayı 307, s.461


 

27

 

akçaağaç Akçaağaçların, özellikle Şeker akçaağacının genç dallarını ve yapraklarını zararlı canlılardan koruma yöntemi, çoğu zaman insanların ürettikleri böcek ilaçlarından çok daha etkilidir. Şeker akçaağacı, gövdesinde bol şekerli özsu olmasına rağmen, yapraklarına "tanen" denen bir maddeyi gönderir. Bu, böcekleri rahatsız eden bir maddedir. Tanenli yaprakları yiyen böcekler kurtulmak için hemen daha az tanenli üst yapraklara çıkarlar. Oysa üst yapraklar kuşların en çok uğradıkları yerlerdir. Buraya kaçan böcekler kuşlar tarafından avlanırlar. Şeker akçaağacı bu stratejisi sayesinde böcek saldırılarından az zarar görerek kurtulur.

Bilim ve Teknik, Sayı 304, s.226


 

28

 

karides Okyanus dibinde bulunan denizaltı vadilerinin içerisinde, okyanus tabanından fışkıran aşırı sıcak su kaynakları bulunur. Bu kaynakların çevresinde yaşayan bazı karides türleri, sıcak suyun yakınlarında yaşayan bakterileri yiyerek beslenirler. Birkaç santim boyundaki karideslerin arka kısımlarında, solungaç vazifesi gören iki odacık vardır. Bu iki odacığın arasındaki bölümün diğer hayvanların gözünde bulunan bir tür kimyasal maddeyi taşıdığı anlaşılmıştır. Karides vücudunun bu kısmıyla gerçek anlamda göremez; ama bu organ, bir tür "ışık algılayıcısı" olarak görev yapar.

National Geographic, Ekim 1992, s.105-109


 

29

 

Su örümceği bütün ömrünü su içinde geçirir. Su içinde yaşar, avlanır ve ürer. Buna rağmen bir su canlısı değildir. Yani sudaki oksijeni balıklar gibi alıp kullanamaz. Suda yaşayabilmek için çok ilginç bir yönteme başvurur. Örümceğin su dışına çıktıktan sonra tekrar ani suya dalışlarında irili ufaklı hava kabarcıkları ayaklarına ve vücudunun çeşitli yerlerine asılı kalır. En çok hava kabarcığı da karnının altında kalır ki örümcek bunu su altında "hava çanı" olarak milyonlarca yıldan beri kullanmaktadır. Bu çan havayla dolduktan sonra böcek haftalarca su yüzeyine çıkmaz ve bu çanda depoladığı hava sayesinde su altında yaşar.

National Geographic, Mayıs 1972, s.694


 

30

 

Kallima ınachus-kelebek Kallima ınachus isimli kelebek türü, üzerine konmaya alışkın olduğu ağacın yaprağının biçimini aynen alabilir. Ön ve arka kanatlarının şekli, yaprağın genel biçimini verecek bir yapıya sahiptir. İki kanadın, birbirleriyle uyum sağlayarak, gölgeli bir çizgi biçiminde yaprağın merkezi damarını oluşturmaları da son derece ilginçtir. Ayrıca arka kanatlarda familyanın başka hiçbir türünde bulunmayan ve yaprağın sapı izlenimini veren küçük bir uzantı bile vardır. Kelebeğin üzerinde ağacın yaprakları üzerinde serpilmiş durumdaki "küf" lekelerinin benzerleri de bulunur. Daha da ilginç olanıysa kanatların üzerinin yapraktakine benzer sedefimsi küçük gözeneklerle kaplanmış olmasıdır.

Bilim ve Teknik, Sayı 257, s.11

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü