Harun Yahya


15.

albatrosKuşların kanatları yaşadıkları koşullarla tam bir uyum içindedir. Albatros, deniz kırlangıcı ve kılıç kırlangıçları hayatlarının büyük çoğunluğunu uçarak geçirdikleri için uzun ve ince kanatlara sahiptirler. Bu kanatlarla okyanus rüzgarlarında kolaylıkla süzülebilirler. Şahinlerin, kartalların ve akbabaların ise geniş, dışa doğru meyilli tüylü kanatları vardır. Onlar da bu kanatları ile sıcak karalar üzerinde rahatlıkla süzülebilirler.

The Guinnes Encylopedia of the Living World, s.136


 

16.

 

Kızıl fırıncı kuşuKızıl fırıncı kuşunun (Furnarius rufus) ismi ekmek fırınına benzeyen yuvasından kaynaklanır. Erkek ve dişi, bu sağlam yuvayı, çamur, bitki ve tükürük kullanarak inşa ederler. Yuvanın yapımı aylarca sürer ve çift bu yuvayı bir sonraki sene tekrar kullanmaz. Giovanni G. Bellani,

"Quand L'oiseau Fait Son Nid", s.93


 

17.

 

Balıklar parazitlerinden temizlenmek için birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Temizleyici balıkların sırt yüzgeçleri bir vantuz gibidir. Oxyjulus californica yani senyoritalar bu balıkların en bilinenleridir. Temizleyici balık çok rahat bir şekilde bazen balığın ağzına girerek dişlerini, bazen de balığın solungaçlarını temizler, bu sayede karnını doyurmuş olur.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı 237, Ağustos 1987, s.3


 

18.

 

kaplumbağa yumurtasıBir dişi kaplumbağa bir seferde 100 veya daha fazla yumurta yumurtlar. Bunlardan küçük olanları gelişmeden ölür. 2 ay sonra yumurtadan çıkan yavruların bulundukları çukurdan yeryüzüne çıkmaları için 80 cm. gibi bir yokuşu tırmanmaları gerekmektedir. Bu 80 cm.'i tırmanmak yavruların 4 gününü alır.

International Wildlife, September-October 98, s.32


 

19.

 

kuş tüyleri temizlikKuşların tüyleri sürekli bakım gerektirir. Kuşlar da tüylerini suda yıkarlar ve toz kullanarak kabartırlar. Çoğu kuşta kuyruğun bedene bağlandığı yerin yakınında bir yağ bezi bulunur. Kuşlar gagalarıyla o bölümden yağı alarak sürünürler. Böylece tüyleri su geçirmez hale gelir. Balıkçıl, papağan ve tukan gibi kuşlarda bu bez bulunmaz. Bu kuşlar da, tüylerinin bakımını bir kısım tüylerinde bulunan ince bir tozla yaparlar.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s. 128


 

20.

 

Tüm kurbağalar büyük gözlere ve göz kapaklarına sahiptirler. Birçoğunun da gözlerini yağlayacak ve temizleyecek özel bir zarı vardır. Ayrıca karadayken suyu kolay bulmalarını sağlayacak, mavi ışığa duyarlı göz yapıları da vardır.

The Guinnes Encylopedia of the Living World, s.130


 

21.

 

jacanaJacana denen kuşların büyük ayakları vardır. Kuşun ayakları ağırlığını dağıtır ve böylece Jacana suyun üzerinde yüzen büyük zambak yapraklarının üzerinde düşmeden yürüyebilir. Bu sayede gölcüğün ortasında rahatlıkla hareket ederek su böcekleri ve küçük balıklarla beslenir.

ZooBook, Animal Wonders, January 98, Vol.15 N.4


 

22.

 

Kırmızı taçlı kuş gibi yağmur ormanlarındaki birçok kuş, besininin önemli bir bölümünü incir ağaçlarından sağlamaktadır. Bundan başka Polyrhachis karıncaları da incir dallarının üzerinde buldukları besinleri yuvalarına taşırlar. Bu karıncalar ağaçlardan yuvalarına giderken incir tohumlarının yayılmasında çok önemli bir görev almış olurlar. İncir tohumunu taşıyan karınca bu tohumları daha sonra yemek için biriktirir. Yedikleri tohumlar zarar görmüş olur, fakat karınca yuvasında kalanlar filizlenip olgun bir incir ağacı olma şansı bulur.

National Geographic, April 1997, s.41


 

23.

kuş yuvasıÖrdek, kaz ve kuğuların birçoğunun yuvaları, dişinin göğsünden yolduğu tüylerle kaplıdır. Bu, tüyler endüstride yalıtkan olarak kullanılır.

Giovanni G. Bellani, "Quand L'oiseau Fait Son Nid", s.56


 

24.

 

Kök ve filizin büyüme yönünün önemi, tohum toprak yüzeyine doğal olarak düşmüş olsa da, bir çiftçi tarafından toprağın altına ekilmiş veya oradan geçen hayvanların ayaklarıyla taşınmış olsa da değişmez. Tohum -toprağın birkaç santimetre altındayken de- yönü ne olursa olsun kökün ve filizin ucu her zaman dikey olarak büyür. Tohumdan çıkan ilk kök ve filiz oldukça karmaşık yerçekimine ve ısıya duyarlı yol gösterici sistemlerle donanmışlardır. Topraktan çıkan filiz kendini bazen büyük bir bitkinin gölgesi altında veya bir kayanın dibinde bulabilir. Bu durumda büyümeye devam ederse, güneş ışığını alamayacağından fotosentez yapması zorlaşacaktır veya kayaya çarpacağından filizinin ucu zarar görecektir. Eğer filiz, yeryüzüne çıktığında kendini böyle bir ortamda bulursa, hemen ışığa ve yerçekimine duyarlı sistemler devreye girer ve bitki ışık kaynağına doğru büyüme yönünü değiştirir.

Malcolm Wilkins, Plant Watching, s.9


 

25.

 

yalıçapkınıYalıçapkını kuşu, küçük balıkları kolay yutabilmek için baş tarafından yani kılçıklarının yönünde yutar. Fakat balıkları yavrularına yedirecekleri zaman, kuyruklarından tutar ve onların rahatça yutabilecekleri yönde ağızlarına verir.

Giovanni G. Bellani "Quand L'oiseau Fait Son Nid", s.100


 

26.

Güney Asya'nın bataklık ormanlarında yaşayan dünyanın en büyük çiçeği Rafflesia kendisi gibi dev yapılı Amorphophallus çiçeği ile birlikte yaşar. Kırmızı, sarı ve mor gibi son derece canlı renklerle süslenmiş olan bu harika görünüşlü çiçekler oldukça kötü kokuludurlar. 8-10 kg. arasındaki ağırlığıyla bilinen Rafflesia, mantarlar kadar dayanıklıdır. Dev cüssesine rağmen ağırlığı fazla olmadığı için, mantar gibi ağaçların kökleri üzerinde rahatlıkla asalak olarak yaşayabilir. Rafflesialar asalak olarak yaşamaları sayesinde, bataklıktan karşılayamadıkları mineral ihtiyaçlarını da beraber yaşadıkları bitkiden karşılamış olurlar.

International Wild Life, March-April, s.20


 

27.

köpekbalığıKöpekbalıkları kendi çevrelerindeki 30 metrelik bir alanın dışında göremezler ve koku alamazlar. Ama su içinde ses dalgalarını yayan en zayıf çırpıntıları dahi hemen algılayabilirler. Köpekbalıklarının vücutlarının iç kısımlarında uzanan mukozada, çok duyarlı olan sinir uçları bulunur. Bu sinir uçları algıladıkları dalgaları beyne iletir ve böylece balık ses kaynağına doğru yönelir. Köpekbalıklarının yüzme kesesinde ve solungaçlarında suyu dalgalandırarak oksijen taşınmasını sağlayan kapak da bulunmaz. Bu nedenle köpekbalıkları yaşamlarını sürdürebilmek için sürekli hareket etmek zorundadırlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:209, Nisan 1985, s.10


 

28.

 

Bazı balıklar sahip oldukları 500 voltluk elektrik yükü ile avlarını öldürürlerken bazı balıklar da 2 ya da 3 voltluk elektrik sinyallerini sadece haberleşme için kullanırlar. Elektrik yükünün boşalması ile oluşan sinyallerin enerji kaynağı, balığın kuyruğunda yer alan bir "elektrik üretici"dir. Bu sinyaller hayvanın gövdesinin arka bölümüne dağılmış olan binlerce delikten yayılır ve suda anlık bir elektrik alanı oluşturur. Çok yakında bulunan nesnelerin bu elektrik alanının biçimini bozması ise, balığın çevredeki nesnelerin büyüklüğü ve iletkenliği ile ilgili bilgiler edinmesini sağlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:207, Şubat 1985, s.3


 

29.

papağan balığıPapağan balığı beslenme ve sindirim için bazı özel teçhizatlara ihtiyaç duyar. Papağanınkine benzer sert gagası mercan kayalıklarından algleri kazımasına, daha fazlasını aradığında da kayalardan büyük parçaları koparmasına yardımcı olur. Gırtlağındaki özel dişler kaya parçacıklarını öğütmesini; algleri ve birer mercan hayvanı olan küçük polipleri parçalamasını sağlar. Mercan yıkıntılarının yığınları üzerinde görülen diş izleri balığın o bölgede beslendiğinin kanıtıdır. Kayayı ısırdıktan ve parçaladıktan sonra yemeği sindirir ve kum olarak geri çıkarır. Büyük bir papağan balığı bir yılda mercan yapılardan bir yada iki ton kum üretir.

The Ocean World of Jacques Cousteau, Quest for Food, s.46

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü