Harun Yahya


76. Kurbağaların Perde Ayakları

 




kurbağa



Resimde görülen perdeli ayaklar ağaç kurbağalarına havada uçabilme avantajı sağlar.




Allah yarattığı canlılara çoğu zaman çok ilginç özellikler verir. Alışılmadık hareketler yapan bu canlılardan bir tanesi de Borneo ve Sumatra'nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan ilginç bir kurbağa türüdür. Zayıf bacakları ve parmaklarının arasında perde olan bu küçük ağaç kurbağasının en önemli özelliği, perdeli ayaklarını kullanarak süzülerek uçabilmesidir. Ağaçların üstünden uçarken, inişini yavaşlatmak istediğinde ayaklarını 4 adet paraşüt gibi kullanır. Ayak parmakları arasındaki ağları genişleterek, vücut yüzeyini neredeyse iki katına çıkartır. Uçan kurbağalar bir ağacın üzerine inmeden önce 12 metre kadar havada süzülebilmektedirler. Hatta, bacaklarını hareket ettirerek ve perde ayaklarının şeklini değiştirerek yönlerini de ayarlayabilmektedirler.

Tonny Seddon, Animal Movement, Nature Watch Series, s.49


 

77. İbrik Otu Bitkisi

 

ibrik otu bitkisi Böcekçil bitkilerden ibrik otları hemen hemen bütün tropik bölgelerde yetişirler. Bu bitkilerde diğer etçil bitkilerde olduğu gibi hareketli bir kapan düzeneği yoktur. Bunlar avlarının kendi ayaklarıyla gelip tuzağa düşmesini beklerler. İbrik otunun yaprak uçları üstte birleşerek, karnı ve ağzı geniş, ortadaki boyun bölümü dar olan ibrik biçiminde bir yapı oluşturur. Uzunluğu türe bağlı olarak 3.5 ila 50 cm. arasında değişen bu ibriğin içinde 1 litreye kadar sıvı birikebilir. İbriğin ağzı içeriye doğru kıvrık, üstü de kaygan bir maddeyle kaplıdır. Bazı türlerde bu ibriğin üstünde yine yapraktan bir kapak bulunur. Genellikle parlak yeşil üstüne, kırmızı benekli olan ibriğin canlı renkleri ve içindeki balözünün kokusu böcekler için çok çekicidir. Buna aldanan böcekler ibriğin dudak kısmına konar ve kaygan yüzeyde tutunamayarak içindeki sıvıya düşüp boğulur. Bitki de bu sıvının yardığımıyla böceğin kendisine yarayan bölümlerini sindirir.

Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 4, s.8


 

78. Cadı Makiler




cadı maki maymunu



Gece yaşayan canlılardan olan cadı makilerin yüzlerine göre son derece büyük olan gözleri karanlıkta güven içinde
hareket etmelerini sağlar.




Endonezya ve Filipinler'deki ormanlarda yaşayan ve Cadı Maki olarak adlandırılan maymun türü ağaçlarda çok hızlı hareket etmesiyle bilinen bir canlıdır. Bu küçük maymunlar dik ağaçlara hızla tırmanabilen ve büyük bir sıçrayışla ağaçtan ağaca atlayan çok çevik hayvanlardır. Parmak uçlarındaki vantuz gibi emici yastıkçıklar dallara sıkıca tutunmalarını, uzun ve püsküllü kuyrukları ise daldan dala sıçrarken dengelerini yitirmemelerini sağlar. CadıMaki ağaçlarda yaşamasını kolaylaştıran bu özelliklerinden başka, iyi bir avcı olmasını sağlayan başka özelliklerle de donatılmıştır. Örneğin top gibi yusyuvarlak olan başını 180 derece döndürebilir, Cadı Makiler gece hayvanlarıdır. Bu yüzden son derece büyük gözlere sahiptirler. Başlarının geniş dönme açısı ve keskin görüşlü gözleri sayesinde karanlıkta kolaylıkla avlanırlar. Allah her canlıyı bulunduğu ortama uygun özelliklerle donatmıştır. Cadı Makiler de gece karanlığında ormanda rahat hareket edecek özellikler ile birlikte Allah tarafından yaratılmışlardır.

John Mac Kinnon, The World's Wild Places, Borneo, s.78-79


 

79. Balta Balıkları

 

uçan balık Balta balığı alışılmamış bir balıktır, çünkü uçabilmektedir. Bu balık tıpkı bir kuş gibi derin bir göğüs kafesine sahiptir. Güçlü kaslarının bulunduğu bölgede, kanat gibi çırpabileceği yüzgeçleri vardır. Bu özellikleri sayesinde suyun hemen üzerinde oldukça uzun mesafeleri aşarak uçabilmektedir.

Tonny Seddon, Animal Movement, s.53


 


80. Deniz Ördekleri

Deniz ördekleri karayı hiç görmeden aylar boyunca denizde kalabilirler. Diğer tüm kuşlardan farklı gaga yapılarına sahip olan penguenler gibi, bir deniz ördeği de içtiği sudaki ve yediği besinlerdeki tuzu atabilmek için özel bezlere sahiptir. Sıvı halindeki tuz ördeğin gagasından boşalır ve bu şekilde vücuttaki fazla tuz atılmış olur.

Zoobooks, Ağustos 1998, s.14




deniz ördeği





 

81. Isırgan Otlarının Tehlikeli Kesecikleri

 

ısırganotu Isırganotu denen otsu bitkilerin yapraklarının üst yüzeyinde pek sert olmayan ince tüyler ve her tüyün dibinde yakıcı bir sıvı içeren küçük kesecikler bulunur. Bu kesecikler bitkinin savunma mekanizmasıdır. Bitkiye bir canlı dokunduğu anda bu tüylerin keskin uçları o canlının derisini deler ve keseciklerde bulunan yakıcı sıvı deliklerden içeriye sızarak deriyi kızartır, kaşıntı ve ağrıya neden olur.

Temel Britannica Ansiklopedisi, 8. Cilt, s.239


 

82. Geckoların Vantuz Ayakları

 




geko



Bir camı dahi kıracak kadar güçlü olan vantuz ayakları geckoları birçok tehlikeden korur.




Çoğu zaman bir insan için yapılması imkansız olan işleri hayvanlar büyük bir başarıyla yaparlar. Örneğin bazı hayvanlar bulundukları yerde çok sağlam bir şekilde tutunabilecekleri özelliklere sahiptirler. Örneğin bir geckonun ayakları, tırmandığı yüzeyin 100 milyondan fazla noktasıyla aynı anda temas etmesini sağlar. Gecko'ların yüzeye tutunmaları o denli güçlüdür ki, camın üzerindeki bir gecko'yu yerinden kımıldatmak imkansızdır. Bu yönde yapılacak herhangi bir girişim, Gecko'nun yerinden koparılamamasına ve camın kırılmasına sebep olacaktır. Bu konudaki başka bir örnek olan ağaç kurbağalarının da ön ve arka parmaklarının her birinde emme yastıkları bulunur. Bu yastıklar özel kaslar tarafından hareket ettirilmektedir. Ayrıca yastıkların yüzeyi, kurbağanın uzun süre yaprakların altında tutunmasını sağlayacak zamk gibi bir madde de üretmektedir.

Tonny Seddon, Animal Movement, Nature Watch Series, s.46


 

83. Orkidelerin Tuzağı

 

Coryanthes orkidesiCoryanthes orkideleri, döllenmek için özel olarak hazırlanmış karmaşık bir üreme sistemine sahiptirler. Arıları tuzağa düşüren kompleks bir kapanla polenleşmeyi gerçekleştirirler. Resimde görülen orkidenin dikey kenarlı odacıklarında bir sıvı vardır. Bu sıvı, böcekleri etkileyen ve onları uyutan bir maddedir. Bu yüzden çiçeğin yakınında dolaşan arılar kaçınılmaz bir şekilde içine düşerler. Çiçeğin içine düşen böcek için tek bir çıkış yolu vardır. Dar bir yokuş şeklinde bir doku olan ve seviyesi böceğin düştüğü sıvının yüzeyiyle aynı olan bu tek çıkış yolunu bulana dek böcekler bu sıvının içinde yüzerler. Çıkış yolunu bulmaya çalışırken arı polenlerin bulunduğu stigmanın (tepecik) ve erkeklik organının altından geçer. Bu sırada çiçeğin iki polen kesesi böceğin arka kısmına yapışır. Bu arada böcek dışarı çıkış yolunda ilerler ve sonunda çiçekten dışarı çıkar. Arı uçar, fakat genellikle aynı tecrübeyi başka bir çiçek üzerinde aynı tuzağa düşerek tekrar yaşar. Arı yeni çiçeğe gittiğinde çiçeğin tepeciği polenleri erkeğin sırtından alır ve bu şekilde döllenme başlar.

Linda Gamlin ang Gail Vines, The Evolution of Life, s.63


 

84. Boynuzlu Köpek Balıkları

 

boynuzlu köpekbalığı Boynuzlu köpek balıkları, Pasifik ve Hint Okyanusları'nın dip bölgelerindeki kumluklarda yaşarlar. Bu köpek balığı türünün kıvrımlı bir burnu, sivri uçlu omurgaları ve tuhaf görünüşlü yüzleri vardır. Yavru boynuzlu köpek balıkları yumurtadan çıkmadan önce, spiral şeklindeki bir yumurta kesesinin içerisinde gelişimlerini yaklaşık 9 ay kadar sürdürürler. Boynuzlu köpek balıkları yumurtalarının bulunduğu 1.5 cm uzunluğundaki spiral keselerini akıntıya kapılıp sürüklenmemeleri için bir alg yatağı ya da kayalıklardaki yarıklara yerleştirirler. Yumurtadan çıkan yavrular kendilerini yüzgeçlerinde bulunan dikenlerini kullanarak korurlar.

The Cousteau Society, Dolphin Log, Temmuz 1992, s.12


 

85. Yelyutan Kuşları

 

yelyutan kuşu Yelyutanlar (sağanlar) kırlangıçlara çok benzeyen kuşlardır. Adlarını, hızla uçarken gagalarını sonuna kadar açmalarından alan yel yutanların bu davranışlarının amacı hemen hemen tek besin kaynakları olan havadaki böcekleri yakalamaktır. Saatlerce uçabilen ve saatte 100 kilometrelik bir hıza ulaşabilen yelyutanların bacakları dallara tüneyemeyecekleri kadar küçük ve zayıftır. Yere indiklerinde yeniden havalanmakta büyük güçlük çektiklerinden kayaların yan yüzlerine ya da duvarlara tutunarak dinlenirler. Yelyutanların yuvası, yapışkan tükürükleriyle birbirlerine tutturdukları dal parçalarından, otlardan ya da tüylerden oluşur. Hurma yel yutanı (Cypsiurus parvus) hurma ya da başka palmiye ağaçlarının yaprağında tüylerden düz bir yuva hazırlar; yumurtalarını da bu yastıkçığa yapıştırır. Yuva yaprakta dikine ve bazen başaşağı duruyor bile olabilir. Güneydoğu Asya ve Güney Pasifik Adaları'nda yaşayan Callocalia cinsinin üyeleriyse mağaralara rafı andıran küçük yuvalar yaparlar. Yine Callocalia cinsinin üyeleri çıkardıkları sesin yankısını değerlendirerek mağara içinde ya da dışında uçuş güvenliklerini sağlayabilirler. Bilindiği kadarıyla bu özelliği taşıyan başka bir kuş yoktur. Benzer özellik yarasa ve yunuslarda da görülür. Yelyutanların sonar işlevi gören sesleri kısa patlamalar halinde çıkar ve insan kulağının da duyabileceği bu seslerin frekansı 1.500-5.500 hertz arasında değişir.

Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 19, s.140


 

86. Gelincikler

gelincik Gelincikler çok hızlı hareket eden canlılardır. Hareketleri o kadar atik ve akıcıdır ki, gelinciğin bulunduğu alanı dikkatle gözleyen bir kimse bile gelinciğin hareket ettiğini güçlükle fark edecektir. Gelincik hızla yol kenarındaki çalılara dalar ve yiyecek bir şey olması ihtimaliyle her deliğe, her yarığa kafasını sokarak yolunda ilerler. Bu grubun hepsi yırtıcı hayvanlardır. Öyle ki kendilerinden büyük, tek başına dolaşan hayvanları dahi kolaylıkla öldürebilirler. Gelinciklerin bazı türleri kış ayları için postlarını değiştirirler. Kuzey Amerika'daki Least gelinciğinin ve Kuzey Avrupa'da yaygın olarak bulunan Avrupalı Gelinciğin tüylerinin rengi kışın beyaza döner. Bazı diğer Asya türleri de daha açık renk bir posta bürünürler. Koyu tüyleriyle karda kolay bir av olabilecek gelincikler Allah'ın onlara verdiği bu özellik sayesinde kışın güven içinde hareket ederler.

Christopher O'Toole & John Stidworthy, Mammals, The Hunters, s.46-49


 

87. Yağmurcun Kuşlarının Özellikleri

 

yağmurcun kuşları Pek çok canlı, yaşadığı ortamla hemen hemen aynı renkte olacak şekilde yaratılmıştır. Bu renk uyumu onlar için mükemmel bir korunma sağlar. Kamuflaj yapan canlılardan bir tanesi olan yağmurcun kuşlarının tüylerinin rengi hatta desenleri bile çevrelerine son derece uygundur. Yağmurcunlar çok hızlı uçarlar ve ıslığa benzer melodik bir ötüşleri vardır. Tehlikeyi sezdiklerinde ıslık sesi çıkararak hemen sürüdeki diğer kuşları da uyarırlar. Genellikle yerdeki bir oyuğa yuva yapan yağmurcunlarda hem erkek, hem de dişi kuluçkaya yatar. Yumurtadan çıkan yavrulara dişi ve erkek kuş birlikte bakarlar. Bundan başka bazı yağmurcun türleri uzak yerlere göç ederler. Örneğin Amerika altın yağmurcunları (Pluvialis dominica) göç sırasında Kuzey Kutup Bölgesi'nden Arjantin ve Avustralya'ya kadar gidebilirler.

Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 19, s.69


 

88. Dalgıç Pelikanlar

 

Beyaz pelikanlar (Pelecanus onocrotalus), gruplar halinde balık tutarlar. Genellikle hep birlikte suyun içindeki balık sürüsünün etrafını kuşatırlar. Bu şekilde toplu bir hareketle balıkların kaçmalarını engellemiş olurlar.

Prof. Peter JB Slater,The Encyclopedia of Animal Behaviour, s.130




beyaz pelikan





 

89. Allamanda Çiçekleri

 

allamanda çiçeği Canlılar arasındaki uyum Allah'ın sonsuz gücünü ve üstün aklını kanıtlayan delillerden sadece bir tanesidir. Bu uyum çiçeklerle böcekler arasında olduğu gibi çoğu zaman çok şaşırtıcı şekillerde ortaya çıkar. Çiçeklerin nektarları genellikle boyuncuk denen organlarının dip kısımlarında bulunur. Bu organın boyu ise çiçeklere göre değişiklik gösterir. Boyuncuğun çok uzun olduğu bazı çiçeklerin döllenmek için özel ağız yapısı olan böceklere ihtiyaçları vardır. Örneğin Allamanda çiçeklerinin nektarını ancak boyuncuğun dibine ulaşmayı başarabilen uzun dilli böcekler ya da arılar toplayabilir. Özellikle uzun dilli arılar Allamanda çiçeklerinin sürekli ziyaretçilerindendir.

Robert, R. Halpern, Green Planet Rescue, s.23


 

90. Gölcük Kayakçısı

 

gölcük kayakçısı Su üstünde yürümek insanlar için imkansızdır. Oysa pek çok canlı Allah'ın onlara verdiği özel vücut yapıları sayesinde bu işi rahatlıkla başarmaktadır. Örneğin gölcük kayakçısı uzun, ince bacaklarını yayarak suyun üzerinde yürür. Her bir ayağı suyu iterken, yüzeyde küçük bir çukur oluşur. Bu şekilde oldukça geniş bir alana vücut ağırlığını yaymış olur. Yapılan gözlemler ve incelemeler sonucunda gölcük kayakçısının ayaklarının su yüzeyi tabakasını kırmadığı anlaşılmıştır. Gölcük kayakçısı bu sayede diğer canlılardan farklı olarak su üstünde yürümeyi başarabilmektedir.

Tonny Seddon, Animal Movement, s.23

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü