Harun Yahya

Kuran'da Tarif Edilen Allah Korkusu





Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.
(Al-i İmran Suresi, 102)

Ayette belirtilen "Allah'tan nasıl korkup sakınmak gerektiği" Kuran'da son derece açık ve ayrıntılı bir biçimde tarif edilmiş bir konudur. Korkunun ne şekilde, nasıl bir ruh halinde ve ne şiddette olması gerektiği de Allah'ın ayetlerinde bir bir anlatılmıştır. Zaten Kuran'ın indiriliş amaçlarının en önemlilerinden biri de budur:



İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)

Şimdi Allah korkusunun nasıl olması gerektiğini yine Kuran ayetlerinden görelim.


Allah Korkusu Nasıl Arttırılır?




Adnan Oktar’ın Denge Tv Röportajı, 9 Aralık 2009

ADNAN OKTAR: ... Allah korkusu durduk yere gelişmez, bunun sebepleri vardır, mesela cömert olmak, fakirlere yardım etmek, bu Allah korkusunu arttıran bir şeydir. Fakirlerin borcunu ertelemek veyahut tamamen silmek, Kuran’da bu belirtilen bir ahlak özelliğidir yani borcu tamamen affetmek. Eğer bunlar yapılırsa, iman hakikatlerine ağırlık verilirse, Kuran okunursa, Kuran’ın derinlikleri iyi kavranırsa, tevekkül de insanlarda gelişecektir.
Tevekkül bereket getirir, rahatlık getirir, mesela ağaçlar tevekkül eder, Allah onlara olduğu yerde yiyeceklerini verir. Ama mesela kurtlar, tilkiler tevekkülsüzdür, hep aç gezerler dikkat ederseniz dağlarda, yani günlerce aç gezdikleri olur hırslı oldukları için. İnsana tevekkülsüzlük yakışmaz, Allah’a tam teslim olup rızkının Allah’tan olduğunu bilerek bu paniği, bu tedirginliği tamamen içlerinden atmaları gerekir.



 

Adnan Oktar'ın Çay TV'deki Canlı Röportajı, 19 Ocak 2009

ADNAN OKTAR: Tefekkür insanın düşünmeye karar verdiğinde yine Cenabı Allah’ın verdiği o büyük nimeti kullanacak, samimiyetini ve vicdanını kullanacak. Samimi olarak düşünüldüğünde, mesela bir hücrenin yapısı veyahut bir sivrisineğin hayatı, yaşantısı, akılcı düşünüldüğünde nefes kesecek gibidir, çok heyecan verecek bir yapı ortaya çıkar. Hücreyi incelediğimizde yine öyle nefesimiz kesilir. Adeta bir şehir gibidir insan hücresi. İstanbul şehrini andırır. Öyle bir yapılanması vardır. Biz bundan hayretlere düşeriz. Hayrete düşünce Allah’a sevgimiz daha artar. Allah’tan korkumuz daha artar. Allah’tan korkumuz artınca da Allah’ın gösterdiği yola, yani İslam’a titizliğimiz daha da artar. Ve mükemmel ahlaklı oluruz.


Gücünün Yettiği Kadar Allah'tan Korkmak





Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin... (Tegabün Suresi, 16)
Allah Kuran'da insanlara sonsuz kudretini, makamının yüceliğini ve üstünlüğünü, Kendisi'ne karşı gelenler için hazırladığı azabın şiddetini ve büyüklüğünü detaylı olarak anlatmıştır. Artık bundan sonra kişiye düşen bu gerçekleri samimi olarak ve derin derin tefekkür etmesi, niyetinde ve yaptığı işlerde hep bu gerçeklerin bilincinde bir tavır göstermesidir. Bunu da ayette belirtildiği gibi gücünün yettiği derecede yapmaya çalışmalıdır. Yani gücünün yettiğince Allah'ın büyüklüğünü takdir etmeli, gücü yettiğince Rabbimiz’in tehdit ettiği azabın -cehennem azabının- büyüklüğünü, boyutlarını ve sonsuzluğunu tefekkür etmelidir. Bunun sonucunda kalbinde doğal olarak Allah korkusu oluşacaktır. Böylece mümin Kuran'da emredilen ibadetleri yapmamaktan, haram kılınan şeyleri ise yapmaktan gücü yettiğince korkup sakınacaktır. Zira korkup sakınacağı şeyler de Kuran'da kendisine detaylı olarak bildirilmiştir:



Böylece Biz onu, Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkup-sakınırlar ya da onlar için düşünme (yeteneğini) oluşturur. (Taha Suresi, 113)
Burada belirtilmesi gereken çok önemli bir nokta daha vardır: Allah korkusu elde edilmesi zor olan, birtakım aşamalardan geçerek kazanılacak bir his değildir. Aksine şuuru açık, düşünen her insanın aksi mümkün olmayacak şekilde derinden hissettiği bir duygudur. Bir insanın gerçek Allah korkusunu elde edebilmesi için tek bir samimi tefekkürü bile yeterli olabilir. Kişi yalnızca bir an ölümü, ölümden sonra karşılaşacaklarını düşünüp, Allah'a karşı saygı dolu bir korku hissedebilir. Bu, tamamen insanın düşünmesine ve aklını kullanmasına bağlıdır.

İçi Saygı ile Titreyerek Korkmak



Allah diğer dünyevi korkularla karıştırılmaması için, Kuran'da Kendisi'nden korkan bir müminin hislerini ve ruh halini de tarif etmiştir. Müminin Allah korkusu başka hiçbir korkuya benzemeyen, son derece içli ve saygı dolu bir korkudur. Bu korku diğer korkular gibi insana sıkıntı ve azap veren bir korku türü değildir. Tam tersine, insana kulluğunu ve aczini hatırlatan, onun aklını ve şuurunu açıp geliştiren, insanı çok üstün bir ahlak seviyesine ulaştıran bir korkudur.

Bu korku müminin ahirete olan özlemini artıran, ümit ve şevkini körükleyen bir korkudur. Allah korkusu, müminin Allah'a olan yakınlığını ve sevgisini kat kat artıran, ona büyük manevi hazlar yaşatan asil bir duygudur. Kuran'da iman edenlerin taşıdıkları bu içli ve saygı dolu korkudan pek çok ayette bahsedilir:



Gerçek şu ki, Rablerinden gayb ile (O'nu görmedikleri halde) içleri titreyerek-korkanlara gelince; onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır. (Mülk Suresi, 12)

... Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar. (Rad Suresi, 21)

Görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek korku duyan' ve 'içten Allah'a yönelmiş' bir kalp ile gelen içindir. (Kaf Suresi, 33)

Ki onlar (o peygamberler) Allah'ın risaletini tebliğ edenler, O'ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 39)


Umutla Beraber Korku Duymak



Mümin Allah'tan korkarken Allah'ın şefkatini, merhametini, bağışlayıcılığını, O'nun lütfeden, tevbeleri kabul eden olduğunu da hatırından çıkarmaz. Bu da onun korkarken, bir yandan da içinde çok şiddetli bir umut taşımasına sebep olur. İçindeki Allah korkusu, Allah'ın bu sıfatlarını da çok derin ve geniş bir biçimde tefekkür etmesine, Allah'ın üstünlüğünü ve büyüklüğünü çok daha iyi takdir edebilmesine, dolayısıyla Allah'a daha fazla yakınlaşmasına vesile olur. Allah'ın merhametinin, şefkatinin, bağışlamasının büyüklüğünü daha iyi idrak eder.

İşte gerçek mümin Allah'a korku ve umut dolu bir ruh hali içinde yönelir ve dua eder:



Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Secde Suresi, 16)
Bu da Allah korkusunun hiçbir zaman ümitsizliğe, karamsarlığa düşürmeyen bir duygu olduğunun göstergesidir. Müminlerin sürekli bir umut içinde olmaları gerektiği Kuran'ın pek çok yerinde belirtilmiştir:



... O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. (Araf Suresi, 56)

De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Zümer Suresi, 53)


Umutsuzluğun ise inkar edenlerin bir vasfı olduğu yine ayetlerde bildirilmiştir:



Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı 'yok sayıp inkâr edenler'; işte onlar, benim rahmetimden umut kesmişlerdir; ve işte onlar, acı azab onlarındır. (Ankebut Suresi, 23)

Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir. (Mümtehine Suresi, 13)



Gerçek Huzur Ve Mutluluğun Kaynağı Allah Korkusu Ve Allah Sevgisidir





Adnan Oktar’ın Kral Karadeniz Tv’deki Canlı Röportajı, 16 Ocak 2009
ADNAN OKTAR: Mutluluk Allah sevgisiyle, Allah korkusuyla olur, bunun dışında kalplerin felahı yoktur, Allah açıkça ifade etmiş, net ifade etmiş Allah, kalpler ancak, şeytandan Allah’a sığınırım “kalpler ancak Allah’ın zikriyle felah bulur” diyor. Başka türlü mümkün değildir insanın mutlu olması, imkânsızdır.



Allah Korkusunun Müminlere Kazandırdığı Özellikler



Adnan Oktar'ın Kral Karadeniz Tv'deki Canlı Röportajı (30 Mart 2009)
ADNAN OKTAR: Allah korkusu güzel ahlakla ilgili bütün fonksiyonlarımızı, bütün özelliklerimizi yönlendiren en önemli güçtür. Mesela eğer Allah korkusu olmasa, insan sabıra gerek duymayabilir. Çileye tahammül edemeyebilir. Affetmeyebilir. Yani iradesini birçok noktada kullanmayabilir. Nasıl olsa Allah beni affeder der, var ya Kuran’da da biliyorsunuz, zaten cennete giderim ben, gidebilirim der. Ama Allah korkusu olunca her şeyi kontrollü hale getiriyor. Mesela namaza kalkmayabilir, oruç tutmayabilir, sevdikleri için bir fedakarlık yapmayabilir. . . Bunlar da olmadığında, sevginin zeminidir bunlar, aşkın zeminidir, tutkunun zeminidir, tamamı ortadan kalkar, insan adeta kof hale gelir. Allah korkusuyla insan muazzam detaylar kazanır. Yani çalışkanlık kazanır, dürüstlük kazanır. Mesela Allah korkusuyla insan doğru söyler. Allah’tan korkmazsa çıkarı için çok rahat yalan söyleyebilir.

SUNUCU: Günümüzde oluyor da zaten.

ADNAN OKTAR: Tabi dürüst olmanın kökeninde Allah korkusu var. Allah’tan korktuğu için doğru konuşur. Mesela şahitliği doğru yapar. Yani birçok fitneyi, fücuru, kargaşayı, insanın ruhundaki anarşiyi Allah korkusu önler. Cennetten daha çok zevk almamıza vesile olur. Yoksa, öbür türlü insanda bir matlık, durgunluk meydana gelir.


 


Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü