Harun Yahya


Ahlak Güzelliğinin Önemi







Ataturk





Şanlı bir geçmişe sahip olanAhlak Güzelliğinin Önemi milletlerin arkalarında tarih boyunca her zaman, üstün yetenekli ve çok yönlü liderler olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk de askeri ve siyasi olarak "sorumluluk alma" "sahiplenme", "fikir ve siyaset adamlığı" gibi özellikleri ile eşsiz bir liderdi.

Bugüne kadar pek çok kimse Atatürk'ün, başarılı liderlik özelliklerinin ardında, onun, yalnızca karizmatik kişiliği, yeteneği, zekası, karar verebilme gücü ve kendine olan güveni gibi özelliklerini aramıştır. Elbette Atatürk'ün başarısında bu dahiyane özelliklerin çok büyük katkısı vardır. Ancak Türkiye'nin 'uzun soluklu' liderinin başarısının ardındaki sırrı öğrenmek için asıl onun ahlaki özelliklerinin değerlendirilmesi gerekir.

Atatürk'ün hayatı, incelenecek olursa elde ettiği başarının onun ahlak güzelliğiyle son derece bağlantılı olduğu görülecektir. Atatürk, çöken bir imparatorluğun ardından, milletin bağımsızlığının tehlikeye girdiğini sezinlemiş ve bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için pek çok fedakarlıkta bulunmuştur.

Şu, göz ardı edilmemesi gereken bir noktadır ki, Mustafa Kemal'in vatanı ve milleti için yaptığı tüm fedakarlıklar, onun inançlı yapısı sonucu ortaya çıkan güzel ahlak özellikleridir. Güzel ahlakın kökeni ise dine dayanır. Dini değerlere inanmayan, vicdanı ile hareket etmeyen bir insanın, tehlike altında olan vatanını ve milletini kurtarmayı düşünmesi, gelecek nesil için canını bile severek ortaya koyması mümkün değildir. Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sav), "Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlakça en güzel olanıdır"5 buyurmuştur. Peygamberimiz (sav)'in bu sözü, Mustafa Kemal'in üstün ahlakının din ahlakına olan bağlılığından kaynaklandığının en güzel örneklerden birini teşkil eder.

Bir milleti birbirine kenetleyen en önemli bağ güzel ahlaktır. Toplumu oluşturan fertlerin güzel ahlaklı olması, toplumun genelini etkilediği gibi, sevgi, saygı, dürüstlük, fedakarlık, gibi ahlaki değerlerin yaşanması toplumu, her geçen gün daha da güçlü bir hale getirecektir. Ahlaki değerlerini ön planda tutmayı yaşam biçimi haline getiren insanlardan oluşan toplumda her zaman birlik, beraberlik ve dayanışma olur.

Güzel ahlakın bilinmediği toplumları ise, ahlaki dejenerasyon, içten içe kemiren korkunç bir hastalık gibi sarar. Sevgi, saygı, dürüstlük, fedakarlık yerine, çıkarcı ve egoist bir yapı hakim olur. Başka bir deyişle din ahlakının olmadığı yerde güzel ahlak da yoktur. Çünkü bir insanın güzel ahlaklı olmasını sağlayan Allah korkusu ve Allah sevgisidir. Ahlaki yapısı bozulan toplumlar eninde sonunda çökmeye mahkum olurlar. Tarihe baktığımızda bunun birçok örneğini görmek mümkündür.

Atatürk'ün, Türk Milleti'ne yol olarak gösterdiği Kuran ahlakı toplumda yaygınlaştığı zaman ise, yardımlaşma, adalet, fedakarlık, hoşgörü, dürüstlük gibi değerler daha fazla yaşanacak, toplumun fertleri dayanışma içinde daha da güçlü bir yapıya doğru ilerleyecektir. Yardımlaşma ve işbirliğinin olduğu toplumumuzda "birlikten kuvvet doğacak", yurdumuz dünya ülkeleri arasında hak ettiği yeri alacaktır.

 



Dipnotlar


5. Tirmizî, Rad 11, (1162); Ebu Dâvud, Sünnet 16, 4682

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü