Harun Yahya


Evren nasıl meydana geldi?



Evren nedir biliyor musunuz? Evren dünyamızı, güneşi, ayı, gezegenleri, yıldızları içinde barındıran uçsuz bucaksız büyüklükteki uzaydır.


uzay


Siz milyonlarca, milyarlarca kilometre yol gitseniz de uzayın sonuna ulaşamazsınız. Çünkü uzay tarif edilemeyecek kadar büyüktür.

İşte bu sınırsız uzayın içinde bizim dünyamız bulunmaktadır. Ayrıca bizim dünyamız gibi, güneş, ay ve milyarlarca yıldız vardır.


uzay


Peki bütün bunlar nasıl meydana gelmiştir? Örneğin güneş nasıl var olmuştur? Veya dünyamız nasıl ortaya çıkmıştır?


dünya




Dünyamız





ay




Ay





 

Güneş




Güneşimiz






Bu soruya iki türlü cevap veren vardır. Bu cevaplardan bir tanesi doğrudur, diğeri ise yanlıştır. Yanlış cevap verenler aynı zamanda evrim teorisine de inanan kişilerdir. Şimdi arka sayfada size önce yanlış cevabı, sonra da doğru cevabı söyleyeceğiz.

bilgisayar

Bir arkadaşınız, büyük bir kutunun içine biraz toprak, biraz taş,
biraz su koyup, birkaç sene bekledikten sonra kutunun içinden
bir bilgisayar çıktığını söylese. Herhalde kahkahalarla gülersiniz.


YANLIŞ CEVAP:

Yanlış cevap verenler şöyle derler: Evren zaten hep vardı ve kendi kendine oluşmuştu. Yani birçok madde kendi kendine bir araya gelerek güneşi, yıldızları, dünyayı, denizleri, ağaçları, nehirleri, dağları tesadüfen oluşturmuştu.

Sizce bu çok mantıksız değil mi? Bir arkadaşınız gelip size şöyle bir şey söylese: "Ben büyük bir kutunun içine biraz toprak, biraz taş, biraz su koymuştum. Sonra birkaç sene bekledim ve bu kutunun içinden bir bilgisayar çıktı." Siz onun bu sözüne inanır mısınız? Herhalde arkadaşınızın şaka yaptığını veya yalan söylediğini düşünürsünüz.

İşte evrimciler böyle açıkça yalan söylerler. Bir bilgisayar bile tesadüfler sonucunda kendi kendine oluşamaz. Önce biri bilgisayarın nasıl olacağını planlar, hangi parçaların kullanılacağını belirler. Sonra çok büyük fabrikalarda, yüzlerce işçi, mühendis, teknisyen bir araya gelirler. Çok büyük makinaları kullanarak bilgisayar yaparlar. Yani siz bir bilgisayar gördüğünüzde bunun kendi kendine orada belirmediğini bilirsiniz. Bilgisayarın akıllı birileri tarafından yapıldığı çok açıktır, değil mi?

Güneş, dünya ve diğer gezegenler bilgisayardan çok daha büyüklerdir. Öyle ise bilgisayarı yapan biri olduğuna göre, güneşi, dünyayı, ayı ve yıldızları da yaratan bir güç vardır.

DOĞRU CEVAP:

Doğru cevabın ne olduğunu anladınız mı? Güneşi, dünyayı, gezegenleri, yıldızları Allah yaratmıştır. Evrende her şey çok kusursuz ve düzenlidir. Çünkü tüm evreni Allah yaratmış, her şeyi olması gereken yere yerleştirmiştir.


Allah Evreni Nasıl Var Etti?



Bilim adamları son yıllarda çok önemli bir şey buldular. Bu önemli şey şuydu: evren var olmadan önce hiçbir şey yoktu. Ne yer, ne hava, ne su, ne yıldızlar, boşluk bile yoktu. Bu yokluk içinde ise küçücük bir nokta vardı. Ancak bu nokta gözle bile görülemeyecek kadar küçüktü. Bu noktanın içinde bir sürü madde sıkıştırılmıştı. Sonra bir anda bu nokta patladı. Nokta patlayınca içine sıkıştırılmış olan bütün maddeler fırladılar ve sonra bu fırlayan maddeler birleşerek önce atomları, sonra bu atomlar birleşerek yıldızları, güneşimizi, dünyamızı ve diğer gezegenleri oluşturdular. İşte bu patlamaya bilimadamları "Büyük Patlama" adını verdiler. Ve büyük patlama sonucunda evrendeki her şey oluştu.


evren


Şimdi burada çok önemli bir konuyu düşünmeniz gerekiyor. Diyelim ki siz bir balonun içine yap-boz oyununuzun bütün parçalarını dağınık olarak doldurdunuz. Sonra balonu şişirdiniz ve bir anda balonu patlattınız. Yani "Büyük Patlama" oldu. Peki balonun içine doldurduğunuz yap-boz parçaları ne olur? Odanın ortasında sizin bile yapamayacağınız güzellikte bahçeli bir ev veya havaalanı oluşturabilirler mi? Yoksa dağınık olarak odanın etrafına mı saçılırlar?

Tabi ki balon patlayınca içindeki yap-boz parçaları odanıza dağınık olarak saçılır. Yap-boz parçalarının bir ev veya bir havaalanı oluşturabilmesi için sizin onları düzenlemeniz gerekir.

İşte, "Büyük Patlama"yı yaratan, Büyük Patlama'dan sonra uzaya saçılan maddeleri düzenleyen, bu maddeleri bir araya getirerek güneşi, dünyayı, gezegenleri, yıldızları yaratan Allah'tır. Yani hiçbir şey yokken, Allah bir anda "Ol" emrini vermiş ve tüm gezegenleri, dünyamızı ve güneşi yaratmıştır. Tek bir gezegenin bile yaratılması çok zordur. Ancak Allah milyarlarca gezegen ve yıldızı bir kerede yaratmıştır. Çünkü Allah çok üstün ve güçlüdür. Allah'ın gücü her şeye yeter. Allah bir şeyi istediği zaman, onu hemen yapabilir.

Allah, bizlere Kendisini ve yarattıklarını tanıttığı Kitabı olan Kuran'ı göndermiştir. Ve biz her şeyin en doğrusunu Kuran'a bakarak öğrenebiliriz. Örneğin "Allah her şeyi nasıl yaratmıştır" diye sorduğumuzda, Allah Kuran'da bize şöyle cevap verir:

"(Allah) Gökleri ve yeri yoktan yaratandır... O, her şeyi yaratmıştır. O, her şeyi bilendir." (Enam Suresi, 101)


Allah Dünyayı Bizim İçin Yarattı



Gördüğünüz gibi dünyamızı, güneşi, yıldızları ve ayı Allah yaratmıştır. Peki dünyamızın üzerinde canlılar nasıl oluşmuştur? Bir düşünün koskocaman bir gezegen var ama üstü bomboş. İnsan yok, hayvanlar yok, çiçekler ve böcekler de yok. 

Dünyamız üzerinde canlıların yaşayabilmesi için pek çok özellikle süslenmiştir. Bu özellikleri dünyaya veren de Allah'tır. Yoksa hiçbirimiz var olamazdık. Ne siz, ne anne babanız, ne de arkadaşlarınız burada olmazlardı.

Şimdi, dünyada canlıların yaşayabilmesi için Allah dünyayı nasıl yaratmış sırayla görelim:

1. Bir düşünün… Evrendeki her şey ne kadar düzenli. Güneş tam bizi ısıtacak, bize ışık verecek bir yere yerleştirilmiş. Eğer Güneş olmasaydı, dünyamızda hiçbir canlı olmazdı. Ne siz, ne hayvanlar, ne de diğer canlılar yaşayamazlardı.

2. Bir de Allah, Dünyamız'ın Güneş'e uzaklığını en iyi şekilde ayarlamış. Eğer Dünya Güneş'e biraz daha yakın olsaydı, Dünyamız sıcaktan kavrulurdu ve biz yine olamazdık. Eğer Dünya Güneş'e biraz daha uzak olsaydı, o zaman da dünyanın her yeri buz kaplı olurdu ve yine canlılar yaşayamazlardı. İşte bu yüzden diğer gezegenlerde hayat yoktur. Çünkü bu gezegenler ya güneşe çok yakındırlar ya da çok uzaktırlar.

3. Sizin de bildiğiniz gibi tüm canlıların yaşayabilmeleri için nefes almaları gerekir. Nefes alabilmek içinse havada oksijen olması gerekir. Havada insanların nefes alması için tam gereken miktarda oksijen vardır. Biraz daha az veya biraz daha fazla oksijen olsaydı, ne biz ne hayvanlar ne de bitkiler yaşayamazdık. Çünkü demin de dediğimiz gibi hepimiz yaşamak için nefes alıp vermek zorundayız. Ve bunun için de mutlaka oksijene ihtiyacımız var. 

4. Bizim yaşamamızı sağlayan en önemli şeylerden biri de sudur. Hiçbir canlı susuz yaşayamaz. Bu nedenle Allah dünyanın büyük bir kısmını su olarak yaratmıştır. Dünyanın dörtte üçü sularla kaplıdır. Oysa diğer gezegenlerin hiçbirinde ve geceleri gökyüzünde gördüğünüz Ay'da su yoktur. Sadece Dünya'da canlıların olması için gerekli her şey vardır.


manzaralar


Bizim dünyada yaşayabilmemizi sağlayan binlerce olay vardır. Bunlardan bir tanesi bile olmasa dünyada tek bir canlı kalmaz. Peki bu binlerce olay tesadüfen bir araya gelmiş ve böyle dünya gibi bir yeri oluşturmuş olabilir mi? Elbette ki hayır. Bunların hiçbiri tesadüfen gerçekleşemez. Allah dünyayı insanlar için yaratmıştır. Onun için de dünya bizim için en uygun yerdir.

Dünya ve tüm evren tesadüfen oluştu diyenlere şöyle bir soru sorabilirsiniz? Diyelim ki, kumsalda oyun oynuyorsunuz ve birdenbire büyük dalgalar gelmeye başladı ve siz hemen evinize döndünüz. Birkaç saat sonra dalgalar geçince tekrar kumsala döndüğünüzde ise çok şaşırtıcı bir manzarayla karşılaştınız. Kumsalda harika bir kumdan şehir yapılmış. Evler, hastaneler, havaalanı, otobüsler bile unutulmamış. Hatta insan şekilleri bile konmuş. Yanınızdaki arkadaşınıza bunların burada nasıl oluştuklarını sordunuz. O da size "biraz önce gelen büyük dalgalar bu kumdan şehri yapmış olabilir" diye cevap verse ne düşünürsünüz? Arkadaşınızın hayal gördüğünden şüphe etmez misiniz?






kumdan kale




Kumsalda oyun oynuyordunuz ve birdenbire büyük dalgalar gelmeye başladı. Siz hemen evinize döndünüz...







SİZCE BU MÜMKÜN MÜ?







Birkaç saat sonra dalgalar gelince tekrar kumsala döndüğünüzde çok şaşırtıcı bir manzarayla karşılaştınız. Kumsalda harika bir kumdan kale yapılmış. Biraz önce gelen büyük dalgalar bu kumdan kaleyi "tesadüfen" yapmış olamaz. Böyle güzel ve düzenli bir yapının tesadüfen oluşması İMKANSIZDIR! Tıpkı yeryüzündeki canlıların tesadüfen oluşmasının imkansız oluğu gibi...







İMKANSIZ!










Ya da şaka yaptığını düşünüp gülebilirsiniz. Çünkü bu kadar mükemmel bir kumdan şehri denizdeki dalgaların tesadüfen oluşturması imkansızdır. Belli ki bu işi iyi bilen biri gelip kumdan şehri yapıp gitmiştir.

Ama bazı insanlar, hem de bazıları profesör veya bilimadamı olmalarına rağmen bu kadar komik bir şeyi kabul ederler. Onlar, "kumdan şehri dalgalar oluşturdu" demezler ama, "güneşi, yıldızları, dünyayı bir araya gelen küçücük madde parçaları yani atomlar kendi kendilerine, tesadüflerle oluşturdu" derler. Çünkü bu insanlar her şeyi Allah'ın yarattığını söylemek istemezler. Doğru olana inanmayarak, yanlış olanı savunurlar. Size kitabın sonlarına doğru bu insanların kimler olduklarını daha detaylı olarak anlatacağız.


Dünyayı çepeçevre koruyan zırh: Atmosfer




atmosfer



Göktaşları, gezegen veya yıldızlardan kopan taşlardır. Uzayda dolaşan bu taşlar zaman zaman gezegenlerin yüzeyine düşer ve bu gezegenlere büyük zarar verirler. Ama Allah Dünyamız'ı koruyucu bir zırhla kapladığı için bize hiç zarar veremezler.

Atmosfer tüm Dünya'nın çevresini koruyucu bir zırh gibi kaplar. Atmosfer sayesinde birçok tehlikeden haberimiz bile olmadan korunuruz.

.





Dünyaya her gün pek çok göktaşı düştüğünü biliyor musunuz?

Göktaşları diğer gezegenlere düştüklerinde dev büyüklükte kraterler açarlar. Ancak dünyaya düştüklerinde dünyaya zarar gelmez.

Peki ama, neden göktaşları uzaydaki diğer gezegenlerin yüzeylerine büyük hasarlar veriyorlar da dünyaya hiçbir zarar veremiyorlar?

Bunun sebebi dünyamızı saran atmosferdir. Atmosfer tüm Dünya'nın çevresini koruyucu bir zırh gibi kaplar. Uzaydan atmosfere giren bir göktaşı yanarak küçülür. Göktaşı dünya yüzeyine iyice yaklaştığında artık epeyce küçülmüştür. Böylece göktaşı dünya yüzeyine vardığında çok çok küçülmüş, hatta bazen tamamen yok olmuş olduğundan bizlere zarar vermez.

Atmosfer sadece göktaşlarının zararlarını önlemekle kalmaz. Ayrıca Güneş'ten gelen zararlı ışınları da emer. Eğer bu zararlı ışınlar yeryüzüne ulaşsalardı, yine canlıların yaşaması mümkün olamazdı.

Burada bahsettiğimiz bu iki özellik bile bize atmosferin gelişigüzel oluşmadığını gösterir. Yeryüzündeki canlılara karşı çok şefkatli ve aynı zamanda da sonsuz gücü olan Allah, atmosferi yaratmıştır. Ve bizi bu atmosferle tehlikelerden korumaktadır.


Atomlar Düşünebilir mi?



Biraz önce size anlattığımız gibi,  Büyük Patlama'dan sonra, önce ATOMLAR ortaya çıktı. Peki siz atomun ne olduğunu biliyor musunuz?

İlk önce atomun nasıl bir şey olduğunu tarif edelim. Atomu sizin oynarken kullandığınız bilyelere benzetebiliriz. Ama şu ana kadar hiç görmediğiniz kadar ufak bilyelerdir bunlar.

Şimdi etrafınıza bir bakın! Gördüğünüz her şey aslında bu bilyelerin yani atomların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Şu an oturduğunuz koltuk, elinizdeki kitap, anneniz, okuldaki öğretmeniniz, seyrettiğiniz televizyon, mutfaktaki elmalar, karpuzlar, çikolatalar, köpeğiniz, su, bahçenizdeki çiçekler, oyuncaklarınız, hatta kendi vücudunuz da atomlardan yapılmıştır. Ayrıca size geçen bölümde anlattığımız evreni oluşturan yıldızlar, güneşler ve bu arada üzerinde yaşadığınız dünya da tıpkı sizin gibi atomlardan oluşmuştur. Gezdiğiniz her yerde, bulunduğunuz her köşede atomlar vardır.

atomlar

Ama siz bu atom dediğimiz küçük varlıkları göremezsiniz. Çünkü onlar sizin hayal dahi edemeyeceğiniz kadar küçüktürler. Öylesine küçüktürler ki en büyük mikroskoplarla bir tanesini dahi görmek mümkün değildir. Bir atomun ne kadar küçük olduğunu anlatmak için size şöyle bir örnek verelim:

Elinizde bir anahtar olduğunu düşünün. Kuşkusuz bu anahtarın içindeki atomları görebilmeniz mümkün değildir. "Atomları mutlaka görmek istiyorum" diyorsanız, elinizdeki anahtarı dünya kadar büyütmeniz gerekecektir. Elinizdeki anahtar dünya boyutunda büyürse, işte o zaman anahtarın içindeki her bir atom bir kiraz büyüklüğüne ulaşır ve siz de onları görebilirsiniz.

Peki acaba Büyük Patlama'dan sonra ortaya çıkan atomlar nasıl olup da bir araya gelmişlerdir? Yani atomlar cansızdır. Akılları, zekaları yoktur. Karar veremezler. Örneğin "haydi biz şimdi bir araya gelelim de bir yıldız oluşturalım" veya "hadi birbirimize yaklaşalım da dünyayı meydana getirelim" diyemezler. Bunu şöyle de örneklendirebiliriz: Daha önce bahsettiğimiz bir yap-boz oyunu vardı. Yap-boz oyununun parçaları cansızdır ve onlar da atomlar gibi karar veremezler. Onları etrafa dağıtacak olsanız, onlar da "haydi bir araya gelip bir kale resmi veya bir insan resmi ortaya çıkaralım" diye düşünemezler.

O halde yine soralım: Atomlardan oluşan bu yıldızlar, gezegenler, insanlar, hayvanlar nasıl ortaya çıkmıştır? Atomlar karar vermediyse, onları kim bir araya getirmiştir?

Elbette etrafınızdaki hiçbir şey bir rastlantı sonucu oluşamaz. Atomları bir araya getiren Allah'tır. Allah atomlardan tüm uzayı, gezegenleri, yıldızları, Dünya'yı, hayvanları, bitkileri, insanları yaratmıştır.


Atomlardan Nasıl İnsanlar Oluşur?



Atomlar bir araya gelip insanları oluştururlar dedik, ama mutlaka siz de bunun nasıl olduğunu merak etmişsinizdir. Önce atomlar bir araya gelip HÜCRE'leri oluştururlar. Yine yeni bir şey öğreniyoruz: Acaba hücre nedir?

Tüm canlıların bedenleri hücrelerden oluşur. Hücreler de atomlar kadar olmasa da çok küçüktürler ve gözle görülmezler. Bu küçüklüğü şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: On bin (10.000) tane hücreyi bir araya getirirsek sadece bir toplu iğnenin başı kadar yer kaplarlar. İşte bu yüzden siz onları göremezsiniz. Ama insanların, karıncaların, kedilerin, güllerin, ağaçların etrafınızda gördüğünüz CANLI olan her şeyin içinde hücreler vardır. Örneğin siz de trilyonlarca hücrenin bir araya gelmesiyle meydana geldiniz.

 





bebek evreleri




1. gün           1. hafta           1. ay             2. ay            3. ay              4. ay              6. ay             8. ay









 

Peki bu trilyonlarca hücre nereden geldi?

Küçük kardeşinize bir bakın. 2 sene önce ortada yoktu, sonra birdenbire var oldu ve yavaş yavaş büyüdü. Bu çok şaşırtıcı olay acaba nasıl gerçekleşti?

Küçük kardeşiniz ilk önce annenizin karnında tek bir hücre olarak meydana geldi. Ama bu tek hücre, içinde çok önemli bilgiler saklıyordu. Kardeşinizin şu an olduğu hale gelmesini sağlayacak bütün bilgiler bu hücrenin içinde vardı; göz rengi, saç rengi, boyunun uzunluğu…

 

bebekler

 

Sonra o hücre biraz büyüdü. Ve birden bölünmeye başladı. İlk önce ikiye bölündü. Ama burada çok şaşıracağınız bir şey oldu ve hücre ikiye bölündüğü halde içindeki bilgiler bölünmedi. Yani ortaya çıkan iki hücrede de aynı bilgiler oluştu. Bundan sonra her bölünen hücre için de aynı şey oldu ve sürekli aynı bilgilere hiç eksilmeden sahip olan bir sürü hücre meydana geldi. Sonra bunlar da bölündüler, sonra diğerleri de bölündüler… Bu böyle sürdü ve en sonunda milyonlarca hücre oldu.

Ama burada daha da şaşırtıcı, hiç ummayacağınız bir olay gerçekleşti!

bebek

Bu hücreler içlerinde aynı bilgi olmasına rağmen, farklı farklı görevler aldılar. Bir bölümü kardeşinizin derisini oluşturan hücreler oldular. Başka bir bölümü kasları, diğerleri iskeleti, diğerleri beyin sinirlerini meydana getirdiler.

Hücreler çoğaldıkça, bir top şeklinde olan hücre yığını da şekillendi, biçim aldı. Üstteki resimlerde görüldüğü gibi önce kardeşinizin başı, incecik kolları ve bacakları ortaya çıktı. Hücreler büyümeye ve bölünmeye devam ettiler ve 9 ay sonra tam bir bebek haline geldiler. İşte siz o aşamada kardeşinizle ilk kez tanıştınız.

Buraya kadar anlattıklarımız sizi çok şaşırtmıştır. Belki de hücreler neden farklı görevler aldılar, nasıl olup da böyle düzgün bir şekle girdiler diye düşünmüşsünüzdür. İşte tüm bunları yapan Allah'tır. Hücreler küçücük, gözle görülmeyen varlıklardır. Atomlar gibi onların da kendi başlarına karar almaları, bir araya gelip bir insan oluşturmaları mümkün değildir. Kardeşinizin ve diğer tüm insanların, hücrelerin tesadüfen bir araya gelmeleriyle oluştuğunu düşünmek kuşkusuz son derece saçmadır.

Her şeyin Yaratıcısı olan Allah tüm insanları kusursuzca yaratmıştır. Ve bize gönderdiği Kitap'ta insanların bu konuyu düşünmeleri gerektiğini şöyle haber vermiştir:

İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu düşünmüyor mu? (Meryem Suresi, 67)

Kardeşiniz ve diğer tüm insanlar gibi siz de tek bir hücreyken büyüdünüz, büyüdünüz ve koskocaman bir insan haline geldiniz. Ve şu anda da dünyada güzel bir yaşam sürdürüyorsunuz. Bunların tümünü Allah'a borçlusunuz. Allah sizi çok seviyor ve size sürekli güzel nimetler veriyor. O halde sakın sizi yaratan Allah'a şükretmeyi unutmayın.

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü