Harun Yahya

Bölüm 15: Evrim Bir Aldatmacadır



Evrim teorisini geçersiz kılan daha pek çok bilimsel gerçek vardır. Ama bu kitapta, özellikle evrimin temel iddialarına cevap verilmiş ve verdiğimiz bilimsel deliller açık bir gerçeğe işaret etmiştir: Evrim teorisi, sadece materyalist felsefenin yaşatılması için savunulan, bilim maskesine büründürülmüş bir aldatmacadır. Bilime değil, beyin yıkamaya, propagandaya ve sahtekarlıklara dayanan bir aldatmaca...

Önceki sayfalarda değindiğimiz bazı temel gerçekleri şöyle özetleyebiliriz:

Evrim Teorisi İlk Aşamada Çökmüştür



Evrim teorisi daha temelinden çökmüş bir teoridir. Çünkü evrimciler henüz canlılık için gerekli olan tek bir proteinin bile oluşumunu açıklayamamaktadırlar.

Daha ortada tesadüfen meydana gelebilecek tek bir protein yokken, bu proteinlerin milyonlarcasının tesadüflerle bir düzen içinde birleşerek canlı hücresini oluşturmaları, bu hücrelerin yine tesadüflerle trilyonlarcasının oluşup bir araya gelerek canlıları, bu canlıların balıkları, balıkların karaya çıkarak sürüngenleri, kuşları ve memelileri oluşturmaları ve böylece yeryüzündeki milyonlarca farklı türün meydana gelmesi bilimsel kesin olarak imkansızdır. Evrimciler, proteinin meydana gelişini açıklayamamış ve iddiaları için tek bir delil dahi getirememişlerdir.

Gerçekte evrimciler, evrimi ispatlama uğruna gösterdikleri çabalarla, evrim gibi bir sürecin yeryüzünün hiçbir döneminde yaşanmadığını ve yaşanamayacağını bizzat kendi elleriyle ortaya koymuşlardır. Kainat, en küçük zerresinden en büyüğüne kadar, tesadüflerle açıklanamayacak kadar komplekstir ve eşsiz bir düzen içindedir. Bunu, kör tesadüflerin gerçekleştirmediği açıktır. Bütün bu kompleksliği, o komplekslik içindeki olağanüstü sanatı ve düzeni yoktan var eden, Yüce Rabbimiz olan Allah'tır.

Fosiller, Evrimi Yıkıma Uğratmıştır



Darwin, umudunu fosillere bağlamıştı. Kurguladığı ve evrim adını verdiği hayali senaryonun kanıtlanabilmesi için, türler arası hayali geçişi gösteren, ara geçiş formlarının varlığı gerekiyordu. Bunu kendi döneminde göremeyen Darwin, ileriki yıllarda bu fosil delillerle karşılaşılacağını ummuş ve Türlerin Kökeni kitabında şu itirafı yapmıştı: "...Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir (evrim) süreci ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu, benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır."

Darwin'in korktuğu başına gelmiştir. Jeoloji ve paleontoloji bilimi, hem Darwin'i hem de onu izleyen Darwinistleri haksız çıkartmıştır. Çıkarılan her fosil, evrimi yıkıntıya uğratmış, canlıların mükemmel formlarıyla yaratıldıklarını ortaya koymuştur. Şu anda 700 milyondan fazla fosil bulunmaktadır. Bu fosillerin tek bir tanesi bile ara geçiş formu değildir. Bulunan fosillerin tamamı, eksiksiz, tam ve mükemmel canlılara aittir ve evrim teorisini kesin olarak yalanlamışlardır.

Darwin'in umudunu bağladığı fosiller, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, tüm detayları, incelikleri, yaşları ve miktarlarıyla evrimi yıkıma uğratmıştır. Bu muhteşem gerçek üzerine Darwinist propaganda artık ne imkan, ne ortam ne de takipçi bulabilmektedir.

Evrim Teorisi Gelecekte de Doğrulanamaz



Geçmişte, evrimci bilim adamlarının tek avuntuları bilimin zamanla evrime dair açmazların cevabını vereceği hayaliydi. Ancak şu anda evrimciler, geçen zamanın sürekli olarak aleyhlerinde işlediğini görmektedirler. Gelişen bilim böyle bir iddianın gerçek dışılığını, giderek daha net ve açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bilim, her geçen gün evrimi, daha güçlü delillerle reddetmektedir.

Bu durum, Darwinist propagandanın da inandırıcılığını kaybettiğini göstermekte, evrimciler her geçen gün taraftar kaybetmektedirler. İşte bu nedenledir ki geçmiş yıllarda bir kısım basını diledikleri biçimde kullanan evrim lobisi, artık kolay kolay evrim haberleri çıkaramamakta, saçma kayıp halka hikayelerini insanlara dayatamamaktadırlar.

Evrimci çevrelere en büyük darbe ise, tüm çabalarına ve Darwinist diktatörlüğün baskılarına rağmen, halkta ve bilim dünyasında büyük bir uyanışın gerçekleşmiş olması ve insanların büyük bir çoğunluğunun evrimi reddetmesidir. İnsanlar, teknolojinin de yardımıyla, gerçek bilimsel delillere ulaşabilmekte ve evrim safsatasının mantıksızlığını kısa bir araştırma sonrasında kolayca anlayabilmektedirler. Böylelikle evrimcilerin basit iddialarla halkı aldatma politikası, bugün bir altyapı bulamamaktadır. Evrim, sadece bilimsel anlamda değil, sosyal anlamda da çöküşe uğramıştır.

Evrimin Asıl Çıkmazı: Ruh










Evrimin asıl açmazı ruhtur. Evrimciler, canlılar arasındaki fiziksel benzerlikleri spekülasyon malzemesi olarak kullanırlar; ancak insan ruhu karşısında açıklamasızdırlar.





Yeryüzünde birbirine benzeyen pek çok canlı türü vardır. Örneğin, ata ya da kediye benzeyen farklı türler olabilir. Böceklerin de bir çoğu birbirine benzer görünümlüdür. Fakat bu benzerlikler hiç kimsede bir şaşkınlık yaratmaz.

Ancak nedense insanla maymun arasındaki bazı yüzeysel benzerlikler, kimi insanlarda son derece ilgi uyandırır. Öyle ki bu ilgi kimi insanları evrim teorisinin gerçek dışı senaryolarını benimsemeye kadar iter. Oysa, bir maymunla bir insan arasındaki yüzeysel benzerlikler hiçbir şey ifade etmez.

Aradaki yüzeysel benzerlik dışında maymunun insanlara diğer hayvanlardan daha fazla bir yakınlığı söz konusu değildir. Hatta zeka açısından kıyaslanırsa, bir geometri mucizesi olan peteği üreten arı veya bir mühendislik harikası olan ağı üreten örümcek insana maymundan daha yakındır. Hatta bazı yönlerden üstündür bile...

Evrimcilerin bir türlü değinmek istemedikleri gerçek ise şudur: İnsanla maymun arasındaki asıl fark ruhtur. Maymun Allah'ın ilhamıyla hareket eden, fakat ruha sahip olmayan bir hayvandır. İnsan ise irade sahibi, bilinçli, düşünebilen, konuşabilen, akledebilen, karar verebilen, muhakeme yapabilen bir varlıktır. Bütün bu özellikler de onun sahip olduğu "Ruh"unun işlevleridir. İnsanla diğer hayvanlar arasındaki uçurumu doğuran en önemli fark da işte bu "Ruh"tur. Hiçbir fiziki benzerlik, insan ile diğer bir canlı arasındaki bu en büyük farkı kapatamaz. İnsan, Allah'ın verdiği ruhu taşıyan bir varlıktır ve bu özelliğiyle canlılar dünyasında tektir. Fiziki detaylarla dikkatleri dağıtmaya çalışan evrimciler, bu ruh gerçeği karşısında daima suskundurlar. Çünkü ruh, fiziksel hiçbir şeyle açıklanamayan, metafizik olan ve bu nedenle materyalizmi temelinden çökerten, reddedemeyecekleri müthiş bir gerçektir.

Allah, Dilediği Şekilde Yaratır



Şunu belirtmek gerekir: Allah, kuşkusuz canlılar alemini evrimi vesile ederek de yaratabilirdi. Böyle bir yaratılma olsaydı, bu durum mutlaka Kuran ile bizlere haber verilir ve bilimsel deliller de bunu en açık ve detaylı şekilde gösterirdi. Böyle bir durumda ise, bu gerçeğin ilk savunucuları kuşkusuz bizler olurduk.

Hiç şüphesiz ki Allah, dilediği şekilde yaratmaya kadirdir.

Fakat Kuran'a ve kainattaki bilimsel delillere baktığımızda, evrimle yaratılışa dair hiçbir delil göremeyiz. Kuran'da yaratılışın "Ol" emri ile bir anda gerçekleştiği belirtilir; bilimsel delillere baktığımızda da bu ani yaratılışın izlerini görürüz.

Şu durumda evrim, bir yaratılış delili olduğu için değil, bir kısım çevrelerin yaratılış gerçeğini kendilerince geçersiz kılmak için başvurdukları bir aldatmaca olduğu için savunulmaktadır. İşte bu sebeple, mutlaka bilimsel delillerle yalanlanmalı, bu ideolojik mücadeleye ideolojik ve bilimsel cevap verilmelidir. Bir kısım bilim adamlarının evrim teorisini, bilimsel amaçlarla değil, sadece ideolojik-materyalist amaçlarla savunuyor olduğu unutulmamalıdır. Zaten amacı bilim olan her kişi, teorinin geçersizliğini hemen görebilecektir.

Gerçek çok açıktır. Tüm canlılık çok kusursuz bir düzenin, çok üstün bir yaratılışın ürünüdür. Bu ise bizlere bir Yaratıcı'nın varlığını, hem de sonsuz bir güç, bilgi ve akla sahip bir Yaratıcı'nın varlığını ispatlar.

O Yaratıcı, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan herşeyin Rabbi olan Allah'tır.

Peki onlar, Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedirler. (Al-i İmran Suresi, 83)








Sanattan anlayan, sevmeyi, sevilmeyi bilen ruh sahibi bir varlık, evrimin sahte mekanizmalarıyla açıklanamaz.





 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü