Harun Yahya

Bilim ve Teknik Dergisinin Bitkilerin Kökeni Hakkındaki Yanılgıları



Bilim ve Teknik dergisinin Haziran 2002 sayısında, "Çiçekli Bitkilerin Atası" başlıklı yazıda, Kuzey Çin'de bulunan bir bitki fosilinden söz edilmektedir. Yazıda, bu fosilin çiçekli bitkilerin atası olduğu öne sürülmekte, evrimciler için önemli bir çıkmaz olan çiçekli bitkilerin kökeni konusu bu fosille çözülmüş gibi gösterilmektedir.

Oysa, bu bitki fosili evrimcilerin hiçbir problemini çözmemekle birlikte, onlar için yeni problemler de doğurmaktadır.

Bulunan Bitki Fosili, Bir Ara Geçiş Formu veya Kayıp Halka Değildir






Nature dergisi




Bilim ve Teknik dergisinde, bulunan yeni fosilin çiçekli bitkilerin atası olduğu öne sürülmektedir. Ancak, fosili bulan ve inceleyen bilim adamları, bu fosilin bir "ata" olmadığını, kendine ait özellikleri bulunan, son derece kompleks özelliklere ve üreme sistemine sahip bir bitkiye ait olduğunu belirtmektedirler. Nature dergisinin 3 Mayıs 2002 tarihli internet sayfasında yayınlanan, Christopher Surridge imzalı, "Fresh bunch of old flowers" (Bir taze demet eski çiçek) başlıklı yazıda bu fosil için şöyle denmektedir:

Ancak Archaefructaceae bitki evrimindeki kayıp halka değil. Bu bitkiler evrimsel çıkmazdır- bilinen torunları yoktur.1

Science dergisinde ise, Archaefructaceae'nin günümüz çiçekli bitkilerinden bir farkı olmadığı belirtilmektedir. Yani çiçekli bitkiler, 125 milyon yıldır evrim geçirmemişlerdir, sadece ortaya farklı türler çıkmış, bazı türlerin ise soyu tükenmiştir. Dolayısıyla bu fosil, bitkilerin sözde evrimine hiçbir açıklama getirememektedir.

Ayrıca, bugüne kadar bilinen ilk çiçekli bitki fosili günümüzden 65 milyon yıl öncesine aitti. Yeni bulunan fosilin ise 125 milyon yıllık olduğu tespit edilmiştir. Evrimciler, 65 milyon yıl önce, ilk çiçekli bitkinin nasıl olup da birdenbire dünyayı doldurdukları sorusuna cevap bulamazlarken, şimdi daha da zor bir sorunun, 125 milyon yıl önce ilk çiçekli bitkilerin nasıl olup da birdenbire ortaya çıktıkları sorusunun cevabını vermek zorundadırlar. Darwin, günümüzden 150 yıl önce evrim teorisinin bu önemli problemini şöyle ifade etmiştir:

Bitki aleminin tarihinde (bilimsel sınıflama açısından) yüksek seviyeli bitkilerin açıkça aniden ve birdenbire gelişimleri kadar bana daha olağanüstü gelen bir olay yoktur.2

Darwin'in dile getirdiği bu olağanüstülülük evrimciler için büyük bir sorundur.




Nature



Nature dergisinin internet sayfasında Archaefructaceae’nin bitkilerin sözde evrimindeki kayıp halka olmadığı belirtilmektedir.





Bitkilerin Evrimi İddiasının Hiçbir Bilimsel Delili Yoktur



Her ne kadar Bilim ve Teknik dergisi, tek bir çiçekli bitki fosili ile bitkilerin evrimi hikayesinin çözüme ulaştığı gibi bir görünüm sunmaya çalışsa da, bitkilerin evrimi konusu çok büyük boşluk ve imkansızlıklarla doludur.

Evrimciler, bitkilerin oluşumuyla ilgili olarak tek bitkiden yüz binlerce çeşit bitki türünün ortaya çıktığını iddia ederler. Ancak evrimciler diğer konularda olduğu gibi bu konuda da iddialarını destekleyebilecek herhangi bir bilimsel delil sunamazlar.

Bugün bitkilerin evrimi senaryosu savunucularının düştükleri en büyük çıkmaz ilk bitki hücresinin nasıl olup da evrimleştiğidir. Bundan sonra ise, tek bir hücreden ilk bitki ve bu bitkiden binlerce çeşit bitkinin nasıl oluştuğu sorusu yine cevapsızdır. Böyle bir evrimi gösteren tek bir ara geçiş fosili dahi bulunmamaktadır; yarı oluşmuş organlara, sistemlere sahip hiçbir ilkel bitki fosili yoktur, bir bitkinin bir başka bitkinin atası olduğuna dair elde hiçbir kanıt yoktur. Dolayısıyla bitkinin hayali evrimi için çizilen evrim ağaçları tamamen hayal gücünün ürünüdür ve hiçbir bilimsel yanı yoktur.

Amerikalı biyolog Ranganathan B.G., Origins? adlı kitabında bu konuda şu itirafı yapmaktadır:

Ne geçmiş fosil kayıtlarında evrimi kanıtlayacak ara geçiş formuna ait organları yarı oluşmuş herhangi bir hayvana veya bitkiye ne de günümüzde evrimin hala devam ettiğini işaret eden yarı gelişmiş bir hayvana veya bitkiye rastlanmamıştır.3


Bitkilerin fosil kayıtları özel bir yaratışın lehinedir. Bitkilerin fosil kayıtları özel yaratılışın lehinde görünüyor. Bir orkidenin, bir su mercimeğinin ve bir palmiyenin aynı atadan gelmiş olmalarını aklınız alıyor mu? Üstelik bu tahmin için herhangi bir kanıtımız yokken. Evrimciler bir cevap vermek için hazırlanmalı, ama bence çoğu tartışma başlamadan bitecek.
Prof. Dr. Edred Corner


Eldeki fosiller ise, bitkilerin birbirlerinden bağımsız olarak, yeryüzünde aniden belirdiklerini göstermektedir. Bu durumu itiraf eden Cambridge Üniversitesi'nden evrimci Prof. Dr. Edred Corner'ın sözleri şöyledir:

…Hala ön yargısız olarak bitkilerin fosil kayıtları özel bir yaratışın lehinedir. Bitkilerin fosil kayıtları özel yaratılışın lehinde görünüyor. Bir orkidenin, bir su mercimeğinin ve bir palmiyenin aynı atadan gelmiş olmalarını aklınız alıyor mu? Üstelik bu tahmin için herhangi bir kanıtımız yokken. Evrimciler bir cevap vermek için hazırlanmalı, ama bence çoğu tartışma başlamadan bitecek.4

Evrimci olmasına rağmen Edred Corner'ın da itiraf etmekten kendini alamadığı gerçek aslında çok açıktır. Elbette ki tek bir bitkiden sayısız çeşitlilikteki bitkilerin ortaya çıkması imkansızdır. Bitkilerin her biri kendi türüne ait farklı özelliklere sahiptir. Renkleri, tadları, şekilleri, üreme biçimleri birbirinden farklıdır. Yapraklar dünyanın her yerinde fotosentez yapabilecekleri mekanizmalara sahiptirler. Benzersiz taşıma sistemleri dünyanın her yerindeki bitkilerde vardır. Bu kompleks ve basite indirgenemez mekanizmaların, evrimcilerin iddia ettikleri gibi, tesadüfen oluşması imkansızdır.

Bütün bunların bize gösterdiği tek bir sonuç vardır. Tüm canlılar gibi bitkiler de yaratılmışlardır. İlk ortaya çıktıkları andan itibaren bütün mekanizmaları eksiksiz olarak vardır.

Evrim Teorisinin Bitkilerin Kökeni Hakkındaki Çıkmazını Birçok Evrimci İtiraf Etmektedir



Chester A. Arnold, Michigan Üniversitesi'nde fosil bitkiler üzerine çalışmalar yapan bir botanik profesörüdür. Paleobotaniğe Giriş isimli kitabında şöyle demektedir:

Şimdiye kadar hiçbir modern bitkinin başlangıcından bugüne kadar olan evrimsel akrabalık tarihini izleme imkanımız olmadı.5

Daniel Axelrod ise The Evolution of Flowering Plants in The Evolution Life adlı kitabında şöyle demektedir:

Angiospermlere, yani çiçekli bitkilere yol açan ilkel grup, fosil kayıtlarında henüz tespit edilmemiştir ve yaşayan hiçbir angiosperm böyle bir bağlantıya dikkatleri çekmemektedir.6


Yapraklı taneler ve güzel kokulu bitkiler.
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
(Rahman Suresi, 12-13)


Sonuç



Evrimcilerin ifadelerinde de görüldüğü gibi, bitkilerin evrimleşerek meydana geldiklerine dair tek bir bilimsel delil bulunmamaktadır. Bitkiler, fosil kayıtlarında, günümüzdeki bitkilere benzer özelliklerle birdenbire belirmektedirler. Bu ise, onların diğer canlılar gibi yaratıldıklarını göstermektedir. Bilim ve Teknik dergisi, yaratılış gerçeğini kabullenmek istemediği için, her fosili evrim teorisine göre değerlendirmeye çalışmakta, ancak her seferinde bilimsel ve mantıksal yanılgılar sergilemektedir. Bilim ve Teknik dergisinin bundan sonraki sayılarında objektif değerlendirmeler yapabilmesini ve evrim teorisinin bilimsel çöküşünü görebilmesini umuyoruz.

 


Dipnotlar



1. http://www.nature.com/nsu/020429/020429-15.html 

2. Erik Stokstad, "Fossil Plant Hints How First Flowers Bloomed", Science,        Volume 296, sayı 5569, 3 Mayıs 2002, s. 821 

3. B.G. Ranganathan, Origins?, Carlisle, PA: The Banner of Truth Trust, 1988. s. 20 

4. E. J. H Corner, Evrim, Çağdas Botanik Düşünce, Macleod ve L S Copley         (Chicago, Quadrangle Kitaplar, 1961) 

5. Chester A. Arnold, Paleobotaniğe Giriş, New York: Mc Grow-Hill,1947, s. 7 

6. Daniel Axelrod, The Evolution of Flowering Plants in The Evolution Life, s. 264-274 (1959) 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü