Harun Yahya

Sonsuz Zaman Allah'ın Hafızasında Saklıdır



Maddenin, aslıyla hiçbir zaman muhatap olmadığımızı ve gördüğümüz herşeyin beynimizde oluşan bir algılar bütünü olduğu gerçeğini tam olarak kavrayamayan bazı insanlar, çeşitli yanılgılara düşmekte, bu gerçekten yanlış sonuçlar çıkarmaktadırlar. Örneğin bir kısmı, maddenin hayal olduğuna dair izahları "madde yok" denmiş gibi algılamaktadır. Bir kısmı ise, maddenin ancak biz gördüğümüz zaman hayal olarak var olduğunu, ancak görmediğimizde yok olduğunu sanmaktadır. Bunların hiçbiri doğru değildir.


shadow, man 



Öncelikle, "madde yok" veya "insanlar, ağaçlar, kuşlar... bunların hiçbiri yok" demek kesinlikle doğru değildir. Çünkü bunların hepsi vardır, ve hepsini Allah yaratmıştır. Ancak Allah tüm bu varlıkları kitabın başından beri anlattığımız gibi bizim için bir görüntü, algı olarak yaratmıştır. Yani Allah, bu varlıkları yarattıktan sonra onları, kendi başlarına var (kaim) olan sabit varlıklar kılmamıştır. Her birini her an yaratmaya devam etmektedir.
Biz görsek de görmesek de bu varlıklar Allah'ın hafızasında sonsuza kadar bulunmaktadırlar. Bizden öncekiler gibi bizden sonraki varlıkları da Allah tek bir an içinde zaten yaratmıştır. Zamanın bir algı olduğu konusunda anlatıldığı gibi, zamanı da Allah yaratmıştır ve Allah zamandan münezzehtir. Dolayısıyla bizim için gelecekte var olacak olan varlıklar da aslında Allah Katında "tek bir an" içinde yaratılmışlardır ve şu anda vardırlar. Ancak biz zamana bağımlı olduğumuz için onları henüz görmeyiz.
Gelecekte görebileceğimiz veya bizim için gelecekte var olacak varlıklar nasıl Allah'ın hafızasında her an mevcut iseler, geçmiştekiler de aynı şekilde, hiç kaybolmadan Allah'ın hafızasında mevcutturlar. Örneğin, sizin cenin olarak anne rahmindeki haliniz, okuma yazmaya başladığınız günkü haliniz, ilk karnenizi elinize aldığınız an, ilk araba kullandığınız an, bir gün otobüste yer verdiğiniz yaşlı hanımın yüzündeki gülümsemenin olduğu an gibi geçmişte yaşadığınız tüm anlarla birlikte gelecekte yaşayacağınız tüm anlar da şu anda Allah'ın hıfzındadır ve hiç kaybolmadan sonsuza kadar kalacaklardır.

   
 


people



Yaşadığımız Her An Allah Katında Saklıdır, Kaybolmaz, Canlı Olarak Durur
caterpillar
Resimde gördüğünüz kelebeğin daha yumurta olduğu anından koza haline, kozadan çıkıp uçmaya başladığı andan ölüp çöplere karıştığı haline kadar her hali, şu anda Allah Katında canlı olarak mevcuttur. Kelebek, Allah'ın hafızasında şu anda kozadan çıkmakta, şu anda uçmaya başlamakta ve şu anda ölerek yere düşmektedir.

    

Söz gelimi yolda yürürken ayağınıza takılan bir taş parçası, kaderde, siz daha doğmadan önce, ayağınıza takılacağı zaman belirlenmiş şekilde yaratılmıştır. O taşın daha büyük bir kayadan parçalandığı, bütün girinti ve çıkıntılarının oluştuğu her aşama Allah Katında, siz daha o taş ayağınıza takılmadan önce mevcuttur.  Aynı şey bir çöp kutusu içinde gördüğünüz ölü bir kelebek veya başınıza ağaçtan düşen kuru bir yaprak için de geçerlidir. Kelebeğin, daha tırtıl halinden, kozadan çıkışına, kanatlarını kuruttuğu andan yerdeki çöpe karıştığı ana kadar hepsi, kaderde sonsuz evvelden bellidir. Allah Katında bu kelebeğin canlı halleri ve ölü hali hiç kaybolmadan durmaktadır ve sonsuza kadar durmaya devam edecektir.


Tüm Olaylar "Levh-i Mahfuz" İsimli Kitapta Kayıtlıdır



Önceki bölümde de anlattığımız gibi Allah, bizim için geçmiş ve gelecek olan tüm olay ve varlıkları, tek bir anda yaratmıştır. Kuran'da, tüm insanların ve varlıkların kaderlerinin Allah'ın Katında, Levh-i Mahfuz olarak isimlendirilen "Ana Kitap"ta saklandığı şöyle bildirilmektedir:
Şüphesiz o, Bizim Katımızda olan Ana Kitap'tadır; çok yücedir, hüküm ve hikmet doludur. (Zuhruf Suresi, 4)
... Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır. (Kaf Suresi, 4)

Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın. (Neml Suresi, 75 )

Allah, başka ayetlerinde de göklerde ve yerde olan herşeyin bu kitapta olduğu gerçeğini şöyle haber verir:

İnkar edenler, dediler ki: "Kıyamet-saati bize gelmez." De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır." (Sebe' Suresi, 3)

Ayetlerde de bildirildiği gibi, evren yaratıldığından beri var olan canlı cansız herşey, gerçekleşen her olay Allah'ın yaratmasıdır ve dolayısıyla O'nun bilgisindedir; yani tüm bunlar Allah'ın hıfzındadır. Levh-i Mahfuz da Allah'ın Hafız sıfatının bir tecellisidir.


Geçmiş ve Gelecek Aslında "Şu An" Yaşanmaktadır



     

pyramid
Geçmişte kalmış olan olaylar, "şu anda" Allah'ın hafızasında çok canlı ve net olarak yaşanmaktadır. Örneğin, piramitleri inşa eden işçiler malzemeleri şu anda taşımaktadırlar, şu anda yorulmakta, şu anda susayarak su içmektedirler.

    


Allah Katında zaman olmadığı için, bütün olaylar tek bir anda gerçekleşmektedir ve o "şu an"dır. "Şu anda" bizim için geçmiş ve gelecek olan tüm olaylar Allah Katında, bizim olayları gördüğümüz netlikten çok daha net ve canlı olarak yaşanmaktadır. Örneğin, Hz. Yunus şu anda gemideki kura sonucunda denize atılmaktadır, Hz. Yusuf şu anda kardeşleri tarafından kuyuya atılmaktadır, şu anda zindandaki ilk yemeğini yemekte, zindandan şu anda çıkarak yürümektedir. Hz. Meryem şu anda Cebrail ile konuşmakta, Hz. İsa şu anda doğmaktadır. Hz. Nuh, gemisinin ilk çivisini şu anda çakmakta, Hz. Nuh ve ailesi şu anda gemiden Allah'ın kendileri için seçtiği topraklara inmektedirler. Hz. Musa'nın annesi onun beşiğini şu anda suya bırakmakta, Hz. Musa şu anda çalılıkta Allah'tan ilk vahyini almakta, deniz şu anda ikiye yarılmakta, inananlar şu anda denizden geçerken, Firavun şu anda ordusuyla birlikte boğularak ölmektedir. Hz. Musa şu anda Hızır ile buluşup görüşmektedir, Hızır da yetim çocukların duvarını şu anda onarmaktadır. Hz. Zülkarneyn'den kendilerini korumak için bir set inşa etmelerini isteyenler, taleplerini şu anda ona iletmektedirler ve Hz. Zülkarneyn kıyamete kadar delinemeyecek ve aşılamayacak olan seddi şu an inşa etmektedir. Hz. İbrahim babasına şu anda nasihat etmekte, putperest kavminin putlarını şu anda kırmaktadır ve kavminin kendisini attığı ateş Hz. İbrahim'e şu anda serinlik vermektedir. Hz. Muhammed (sav) şu anda Cebrail'den vahiy almakta, tam şu anda Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürülmektedir. Lut kavmi şu anda yerle bir olmaktadır. Cennet ehli şu anda tahtlarda oturmuş karşılıklı sohbetler etmektedir. Cehennem ehli ise şu anda ateşe sunulmakta, büyük bir azap ve telafisi olmayan bir pişmanlık içinde acı çekmektedir.

   
 


egypt
Hz. Musa ve yanındakiler şu anda yarılan denizden geçerek kurtulmaktadırlar. Firavun'un ordusu şu anda kapanan denizin içinde boğulmaktadır. Hz. Nuh'un gemisi ve Hz. Süleyman'ın sarayı şu anda inşa edilmektedir. Ve tüm bu olaylar bizim bildiğimizden çok daha net ve canlı olarak şu anda Allah'ın hafızasında mevcut bulunmaktadırlar.





banana
Bir muz ağacının tohumunun toprağa düşmesinden muzların ağaçtan toplanmasına, o muzların paketlenerek markete getirilmesine, marketten satılıp nihayet bir evin meyve sepetine yerleştirilmesine kadar her anı, tek bir an olarak Allah'ın hafızasında saklıdır. Her anı Allah'ın Katında canlı olarak yaşanmaktadır. Muzun hiçbir hali Allah Katında yok olmaz, sonsuza kadar saklı durur.

    


Allah bu görüntülerin tamamını, "şu anda", bizim bilemeyeceğimiz daha keskin bir netlikte görmekte ve duymaktadır. Allah bizim duyamadığımız dalgaboyundaki sesleri de duymakta ve göremediğimiz görüntüleri de görmektedir. Bizim şahit olduğumuz ve olmadığımız tüm olaylar ve tüm sesler Allah Katında her an hazırdır ve tüm canlılığı ile her an yaşanmaktadır. Bunların hiçbiri hiçbir zaman kaybolmaz, her zaman Allah'ın hafızasında tüm detayları ile yaşanır.
     

building, crash
Bu yıkılan binanın her anı Allah'ın hafızasında her an hazır durmaktadır. Binanın ilk temelinin atıldığı andan, yıkılıp yerle bir olduğu ana kadar her anı sonsuza kadar kaybolmadan hazır duracaktır.

    

Bu gerçek sizin hayatınız için de geçerlidir. Örneğin dedenizden size kalan evin temeli aslında şu anda atılmaktadır. Babanız bu evde şu anda doğmaktadır. Sizin ilk konuşmaya başladığınız an da şu andır. Bugününüzden tam 10 sene sonra yediğiniz yemeği aslında şu anda yemektesiniz.
Tüm bu örneklerin karşımıza bir kez daha çıkardığı gerçek şudur: Hiçbir an, hiçbir kare, hiçbir olay, hiçbir varlık yok olmamıştır ve olmayacaktır. Nasıl televizyonda izlediğimiz bir film, film şeridine kaydedildiyse, çeşitli karelerden oluşuyorsa ve bu kareleri bizim görmememiz onların olmadığı anlamına gelmiyorsa, bizim "geçmişte yaşanmış" veya "gelecekte yaşanacak" dediğimiz olaylar için de aynı şey geçerlidir.
Fakat bir noktanın yanlış anlaşılmaması çok önemlidir: Bu sahnelerin hiçbiri bir hatıra ya da bir anı gibi veya hayal gibi değildir. Bunların tümü, aynen şu an yaşadığınız an gibi canlıdır. Herşey diri olarak korunmaktadır. Biz yalnızca Allah bize bu algıları vermediği için onları geçmiş, bitmiş olaylar olarak görürüz. Ve Allah dilediği an bize bu görüntüleri gösterebilir, bu olaylara ait algıları vererek bize de bu olayları yaşatabilir.
Bu örneklerde de görüldüğü gibi, Allah için geçmiş, gelecek, şimdi hepsi birdir. İşte bu nedenle Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz. Nitekim ayette de Rabbimiz bu gerçeğe şöyle dikkat çekmiştir:

Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır, (herşeyden) haberdardır. (Lokman Suresi, 16)

Allah, Cennette Dileyene Geçmişi Aynısı ile Gösterebilir



Cennetteki bir kul eğer isterse, Allah ona dünya hayatından olayları, aynısı ile gösterebilir. (Doğrusunu Allah bilir) Örneğin cennetteki bir insan Allah'tan ölmüş olan köpeğinin canlı halini, yanmış olan evinin yanmadan önceki halini, Titanik gemisinin batmadan önceki halini görmek istediği takdirde Allah ona bunların hepsini gösterecektir. Hem de o anki en canlı halleriyle. Örneğin Titanik, denizde yol alırken, o anda civarında bulunan tüm balıklar yine aynı yerlerinde olacak, içinde bulunan insanlar yine aynı konuları, aynı kelimelerle konuşuyor olacaktırlar. Veya geçmişte yaşamış büyük uygarlıklar, en ihtişamlı dönemleriyle, yapılarıyla, zenginlikleri ile bir bütün olarak görülebileceklerdir. İnka medeniyetini merak eden bir insan, bu medeniyetin her dönemini istediği an görebilecektir. Allah'ın hafızasında her olay sonsuza kadar aynı canlılıkta yaşanmaya devam ettiği için, insan merak ettiği herşeyi aynısı ile hazır bulacaktır.

   
 


businessman
Yaşanan Hiçbir An Allah Katında Yok Olmaz





camera
İnsan Yaşadığı Her Anı, Bir Filmin Kareleri Gibi Sırası Geldikçe İzler

    



Allah bir ayetinde "... Orda nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir." (Fussilet Suresi, 31) diyerek cennette insanın dilediği herşeye sahip olacağını bildirmektedir. İnsanlara üzüntü vermeyecek, onları neşelendirip keyiflendirecek, dünyaya ait her görüntüyü ve olayı, Allah, cennetteki kullarına diledikleri takdirde gösterecektir. Bu, Rabbimizin cennete layık kulları için hazırladığı büyük bir nimetidir.


Bu Konunun İnsanlar İçin Önemi



Bu konu, insanlar için büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü, bizim gün içinde yaşadığımız ve hatta akşam olduğunda dahi unuttuğumuz her konuşmamız, her tavrımız, her bakışımız, aklımızdan geçirdiğimiz her düşünce, Allah Katında unutulmaz ve aynısı ile muhafaza edilir. Örneğin, bir arkadaşıyla sohbet ederken, dedikodu yapan bir insan bunu önemsemez, hatta unutur. Ancak onun dedikodu yaptığı an Allah Katında sonsuza kadar kalır. Veya, içinden Müslümanlar aleyhine bir düşünce geçen bir insanın o düşüncesi, onu düşündüğü andaki yüz ifadesi, içinden geçirdiği cümleler, Allah Katında sonsuza kadar durur. Veya, kendisi aç olmasına rağmen fedakarlık yaparak bir dostunu doyuran bir insanın fedakarlığı, o anki durumu, bakışı, düşünceleri de Allah Katında kaybolmadan sonsuza kadar kalacaktır. Ya da karşısına çıkan bir zorluğa Allah rızası için sabreden, kendisine sıkıntı veren bir kişiye güzel söz söyleyen kişinin güzel ahlaklı davranışı da hiçbir zaman kaybolmadan sonsuza kadar muhafaza edilir. Ve Allah, ahiret gününde, herkesi yaptığı bu iyi ve kötü davranışlardan sorguya çekecektir. İnsanların, kendileri yaptıkları halde unuttukları şeyler, hiç unutulmadan veya bir değişikliğe de uğramadan karşılarına çıkacaktır. Hatta bazı kimseler, sorgulama sırasında kendisine verilen kitabın ne kadar detaylı olduğuna şaşıracak ve şöyle diyeceklerdir:

(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. (Kehf Suresi, 49)

Bu nedenle, bu gerçeğin farkında olan bir insan, her tavrının ve düşüncesinin sonsuza kilitlendiğini, sonsuza kadar Allah'ın hafızasında var olmaya devam edeceğini hiç unutmamalı ve ahiretteki sorgulamadan korkup sakınmalıdır.

   
 





Julian Barbour, memory




Julian Barbour, insanın her anının hiçbir zaman kaybolmadığını ve sonsuza kadar diğerleri ile birlikte yaşamaya devam ettiğini söylüyor. İnsanın hayatının sonsuza kadar yaşanmaya devam ettiği yer ise Allah'ın hafızasıdır.




Zamansızlığı ve Sonsuzluğu Anlatan Bir Fizikçi
The End of Time (Zamanın Sonu) kitabının yazarı ünlü fizikçi Julian Barbour, Discover dergisi tarafından yapılan bir röportajında, bu bölümde değindiğimiz konuların bilimsel gerçekler olduğuna dikkat çekmektedir. Julian Barbour'un "Buradan Sonsuzluğa" başlığı ile yayınlanan röportajında belirttiği konular ve yazıyı hazırlayan Discover dergisi yazarı Tim Folger'ın yorumlarından bazıları şöyledir:

Barbour'a göre bu an ve içerdikleri -Barbour'ın kendisi, Amerikalı ziyaretçi ve uzak galaksilere kadar olan herşey- hiç değişmeyecek. Ne geçmiş var ne de gelecek. Aslında zaman ve hareket illüzyondan başka birşey değil. Barbour'ın evreninde her bireyin yaşamındaki her an -doğum, ölüm ve bunların arasında olan herşey- sonsuza kadar var olmaktadır. Barbour şöyle diyor, "Yaşadığımız her an aslında sonsuz."

Evrenin mümkün olan her konfigürasyonu, geçmiş zaman ve gelecek, ayrı ayrı ve sonsuza kadar var oluyorlar. Zamanda yolculuk eden tek bir evrende yaşamıyoruz. Aksine bizler -veya kendimizin farklı versiyonları- herhangi bir zamanda, herşeyi içeren evrende, birçok statik ve sonsuza kadar süren tabloda aynı zamanda bulunuyoruz. Barbour bunların her birine olası durağan yaşam konfigürasyonları yani "şimdi" diyor. Her "şimdi" eksiksiz, kendi kendini içeren zamansız, değişmeyen bir evren. Aslında her biri sonsuza dek sürüp giderken bizler yanlışlıkla "şimdi"leri çabucak geçip gidiyor gibi algılıyoruz, çünkü evren kelimesi tüm olası "şimdi"leri kapsamak için fazlasıyla ufak. Barbour bunun için yeni bir kelime türetti: Platonia. Bu isim, duyularımızla algıladığımız fiziksel dünya sabit olarak akıyor gibi gözükse de, gerçekliğin sonsuz ve değişmeyen şekillerden meydana geldiğini iddia eden eski bir Yunan filozofunu şereflendiriyordu.
(Barbour) Gerçeklik anlayışını sinema filminin şeritlerine benzetiyor.
Her kare, ince uzun çimenleri, mavi gök yüzündeki bulutları, Julian Barbour'ı, şaşkınlık içindeki bir Discover yazarını, uzaktaki galaksileri içeren olası bir "şimdi" yi içeriyor. Ve herhangi bir karedeki hiçbir şey hareket  etmiyor ve değişmiyor.
"Bu hayatınızın önemli anlarını hatırlamaya benziyor" diyor. "Bazı sahneleri enstantane fotoğraf gibi çok net hatırlarsınız. Bir keresinde kendini vuran bir adama gitmek zorunda kaldığımı hatırlıyorum. Hala kapıyı açtığımda adamın merdivenlerin dibinde elinde silah kanlar içinde yerde yatarken gördüğüm sahneyi hatırlamakta hiç zorlanmıyorum. Hala bir fotoğraf gibi aklımda basılı durumda. Bu şekilde hatırladığım daha birçok anım var. İnsanların güçlü görsel hafızaları vardır. Eğer bu bir enstantane fotoğraf değilse o zaman hatırladığınız bir filmden birkaç sahne de olabilir. Belki de en önemli hatıralarınızı düşünürsünüz. Bunları bir saniyede düşünüp, bitirmezsiniz. Hepsini aklınızın gözünden enstantane fotoğraflar olarak geçirirsiniz, öyle değil mi? Yavaş yavaş yok olmazlar. Herhangi bir süreklilikleri varmış gibi de görünmezler. Sadece oradadırlar, tıpkı bir kitabın sayfaları gibi. Bir sayfanın kaç saniye sürdüğünü soramazsınız. Salise veya saniye sürmez; sadece oradadır."
Barbour sakince kaçınılmaz itirazları bekliyordu. O zaman bir nevi bir kareden diğerine geçmiyor muyuz? Hayır. Evrenin bir statik düzeninden diğerine geçiş yoktur. Evrenin bazı konfigürasyonları sadece "şimdi"yi oluşturan geçmiş diye nitelendirilen hatıralarla, bilinç parçaları içerir. Hareket illüzyonu meydana gelir çünkü bizlerin çok az farklı birçok versiyonumuz -ki bunların hiçbiri hareket etmez- aynı anda maddenin çok az farklılık gösteren düzenlemeleriyle birlikte bu evrenlerde bulunurlar.
Her versiyonumuz farklı bir kare görür benzersiz, hareketsiz, sonsuz bir "şimdi". Benim görüşüme göre herhangi iki anda hiçbir zaman aynı değiliz." diyor Barbour. "Barbour'un evinin yanındaki kilisede, İngiltere'de çok nadir bulunan duvar resimlerinden bazıları var. 1340 yılında tamamlanan bir resimde, 12 yy.'da yaşamış olan ve inançları Kral II. Henry ile çatışan başpiskopos Thomas à Becket'ın öldürülüşü canlandırılmış. Duvar resmi kralın kılıcının Becket'in kafasını vücudundan ayırdığı anı yakalamış. Kan kesilen yerden fışkırıyor.
Eğer Barbour'ın teorisi doğruysa, o zaman Becket'in şehit edildiği an, tıpkı kendi ölümümüz gibi hala sonsuz bir 'şimdi' olarak evrenin herhangi bir konfigürasyonunda var olmakta; anlaşılamayacak kadar muazzam büyüklükteki, donmuş bir yapının sayısız parçasından bir tanesi. Yaşadığımız tüm deneyimler sonsuza kadar sabit kalacaklar, tıpkı ölümsüz bir mücevherdeki kristaller gibi. Arkadaşlarımız, ailemiz, çocuklarımız, her zaman oradalar.
"Her zaman tek bir ana kilitleniyoruz" diyor Barbour. Zamanın içinden geçmiyoruz. Aksine her yeni an tamamen farklı bir evren. Tüm bu evrenlerde hiçbir şey hareket etmiyor veya yaşlanmıyor çünkü hiçbirinde zaman yok. Evrenlerden biri sizin bebekken annenizin yüzüne bakarkenki halinizi saklıyor. Bu evrendeki durağan görüntüde hiçbir yere hareket etmiyorsunuz. Diğer bir evrende ise sonsuza dek ölümden bir nefes uzakta olacaksınız. Tüm bu evrenler ve daha birçoğu, yan yana hayal edilemeyecek bir boyut ve çeşitteki kozmozda daima var olmakta. Böylece de ölümsüz sizden sadece bir tane yok, aksine birçok var: emeklemeye başlarken, havalı züppe, iyice yaşlanıldığında. Trajik olan -belki de hayırlı olan- bu versiyonların hiçbirinin kendi ölümsüzlüğünün farkında olmaması. Sonsuza kadar 14 yaşında olup yurttaşlık dersinin bitmesini beklemeyi ister miydiniz?" (Tim Folger, "Buradan Sonsuzluğa, Discover, Aralık 2000, s.54)
Julian Barbour'un yukarıdaki açıklamaları, bu bölümde anlatılanların bilimsel yönünü son derece iyi vurgulamaktadır. Bu açıdan kitabın konusu ile büyük bir paralellik içindedir. Ancak belirtilmesi gereken önemli bir nokta şudur: Barbour, geçmişte yaşanan hiçbir anın kaybolmadığını, ancak bu olayların kare kare fotoğraflar gibi şu anda mevcut olduklarını belirtmektedir.
Gerçekten de geçmiş ve gelecek, Allah'ın hafızasında her an hazır bulunmaktadır. Ancak bunlar kare kare fotoğraflar gibi değildir; şu anda fiilen yaşanmaktadırlar. Örneğin şu anda Hz. Yusuf'un kardeşleri fiilen Hz. Yusuf'u kuyuya bırakmaktadırlar. Mısır piramitleri şu anda fiilen inşa edilmekte, işçiler taşları yerleştirmektedirler. Nasıl biz şu anı fiilen, canlı olarak yaşamaktaysak, yine bu an içinde, Allah Katında tüm geçmiş ve gelecek canlı olarak fiilen yaşanmaktadır.
Günümüzde fizik alanındaki gelişmelerle bilimsel olarak da ispatlanan bu gerçekler, Kuran'da zamansızlık ve sonsuzluk hakkında bildirilen ayetlerle büyük bir uyum içindedir. Allah'ın yaratışındaki bu büyük mucize, Allah'ın sonsuz kudretini ve yüceliğini gösteren olağanüstü bir bilgi, üzerinde önemle düşünülmesi ve kavranılması gereken büyük bir hakikattir.

 

 
 
 





Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü