Harun Yahya

I. Kitap:
Hinduizmin Karanlık Dünyası


Hinduizm
Hindu münzevileri (Sadhular) açlık, sefalet ve acı dolu bir hayat sonucunda "Brahma'ya ulaşacaklarına" inanırlar. Oysa onların "kendi kendine eziyet" halini alan bu sapkın uygulamaları İslam ahlakına tamamen aykırıdır. Allah Kuran'da "…Allah, kullar için zulüm istemez." (Mümin Suresi, 31) şeklinde buyurmaktadır.
Doğu Dinleri denildiği zaman ilk akla gelen çoğu zaman Hinduizm'dir. Çünkü Hinduizm yaklaşık 900 milyon takipçisiyle, İslam dini ve Hıristiyanlıktan sonra dünya üzerinde en fazla kişi tarafından kabul gören üçüncü dindir. Hindistan, Nepal ve Endonezya'daki nüfusun önemli bir bölümü başta olmak üzere, Hinduizmi dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'i kabul etmektedir. Hindistan nüfusunun yaklaşık yüzde 90'ını oluşturan 700 milyon kişi Hindudur.

Aslında Hinduizmi bir din olarak tanımlamak doğru değildir. Çünkü İslam dini, Hıristiyanlık ve Yahudilik Allah'ın vahyine dayalı hak dinlerken (Yahudilik ve Hıristiyanlık vahyedilmelerinden sonra tahrif edilmişlerdir), Hinduizm bir felsefe, yaşayış şekli, asırlardır süregelen batıl geleneklerden oluşan bir kültürdür. Bu nedenle de kitabın ilerleyen bölümlerinde Hinduizm batıl bir din olarak tanımlanırken, gerçekte asırlardır var olan putperest Hindu kültürü kastedilmektedir.

Tarih boyunca İndus Irmağı çevresinde değişik gelenekleri ve inançları olan farklı uygarlıklar yaşamıştır. Hindistan birçok kez istila edilmiştir. Bilinen en eski istilacılar ise Aryanlardır. Aryanlar, MÖ 2500-1500 yılları arasında kuzeybatıdan gelerek tüm Kuzey Hindistan'ı işgal etmişlerdir. Hindistan topraklarını sadece askeri anlamda işgal etmekle kalmamış, yeni bir Hindu uygarlığı oluşturmuşlardır. Bunu yaparken de bu topraklardaki yerleşik kültürün bazı geleneklerini koruyup, bazılarını değişitirip, Aryan kültürünü temel alarak yeni bir inanç meydana getirmişlerdir. Yerli Hindu halkı siyah tenli iken Aryanlar beyaz tenli, uzun boylu bir ırktır, bu nedenle de oluşturulan yeni kültür ırkçı temeller üzerine kurulmuş, beyaz olanlar kayırılmış, yerli halk ise aşağılanmıştır.

Aryanların MÖ 1000 yıllarında Sanskritçeyi kullanarak yazdıkları Vedalar ise, Hinduizmin ilk metinleri olarak kabul edilmiştir. Vedaların ardından zaman içinde farklı kişiler tarafından yeni metinler oluşturulmuş ve bunların hepsi biraraya getirilip Hindu dininin sapkın inançlarını anlatan sözde kutsal metinleri olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla Hinduizm Allah'ın vahyine değil, istilacı ve savaşçı bir topluluk olan Aryanların yazıtlarına dayanan "insan yapımı" bir inanıştır. İngilizlerin 1829 yılında Hindistan'ı istilasının ardından Hinduizm ismiyle anılacak olan bu din, gerek temel aldığı batıl metinler, gerek yıllardır süregelen ilkel gelenek ve töreler, gerekse tüm ritüel ve uygulamalarıyla karmakarışık bir hurafeler toplamıdır. Bu inanışı, tek bir kitaba bağlı olan, kuralları belirlenmiş, kurucusu olan bir inanç olarak tanımlamak da mümkün değildir. Hinduizm köyden köye, kasabadan kasabaya, hatta aileden aileye çok büyük farklılıklar taşımakta, bu farklılıklar da Hinduizmin "kişiye özel batıl bir yaşayış şekli" olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. History of Hindu Imperialism (Hindu Emperyalizminin Tarihi) isimli kitabın yazarı Swami Dharma Theertha bu durumu şu şekilde açıklar:

Açıkçası, kimin Hindu olduğunu ve Hinduizmin ne olduğunu tam olarak söyleyebilmek mümkün değildir. Bu sorular tekrar tekrar araştırmacılar tarafından değerlendirilmiş ve bu sorulara şimdiye kadar tatmin edici herhangi bir cevap verilememiştir. Hinduizm, teizm (Allah'ın varlığına inanma), ateizm, politeizm (çok tanrıcılık), Adwitizm, Dwaitizm, Saivizm, Vaishanavizm ve benzeri dinlerin her türünü içinde barındırır. Doğaya tapma, atalara tapma, hayvanlara tapınma, putlara tapma, şeytana tapma, sembollere tapma, kendi kendine tapma ve tanrıya tapmayı içerir. Birbirleriyle çelişen bu felsefeler herhangi bir sıradan insanın kafasını karıştıracaktır. Hinduizmin içinde barbar uygulamalar ve karanlık batıl inançlardan, en mistik ayinler ve dikkat felsefelere kadar tüm aşamalara ve çeşitlere yer vardır."3
Hinduizm
Sadhular (Hindu çilekeş) yarı çıplak, aç ve susuz bir şekilde sokaklarda yaşarlar. Saç sakalları birbirine karışmış, toz ve pislik içinde bir görünümleri vardır. Bu sefil yaşamı bir erdem olarak kabul ederler. Ancak ibadet adı altındaki bu uygulamaları, onlara, Allah'ın dilemesi dışında, ne dünyada ne de ahirette bir fayda sağlamayacaktır.

1947-1964 yılları arasında bağımsız Hindistan'ın ilk Başbakanı olan Pandit Nehru da Hinduizmi benzer şekilde tanımlamaktadır:

Hinduizm bulanık, keskin hatlarla tanımlanamayan, çok yönlü, her insana göre değişen bir inançtır. Onu tam olarak tanımlamak çok zordur. Hatta kelimenin gerçek tanımıyla bir din olup olmadığını söylemek de çok zordur. Bugünkü haliyle geçmişte de olduğu gibi en yükseğinden en alçağına kadar, hatta birbirine karşı ve birbiriyle çatışan her türlü inancı ve ibadeti içine almaktadır.4

Ayetler
Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkâr edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar...
(Kehf Suresi, 56)


Özetlemek gerekirse Hinduizm, putperestliğin ve batıl inançların en alçaltıcı şekillerine izin verebilmekte, şeytana, putlara, ağaçlara, dağlara, nehirlere, bitkilere tapanları batıl bir inanışın altında birleştirmektedir. Hatta öyle ki kişilerin istedikleri putlara tapınmalarını, kendi putlarını kendilerinin oluşturmasını, türlü hurafeler ve batıl inanışlar üretip bunları din olarak kutsallaştırmalarını mümkün kılmaktadır. Bu anlayış ise zaten her yönüyle sapkın olan Hinduizmi, yaklaşık 300 milyon farklı puta sahip, milyonlarca türevi olan, her yönüyle batıl, karanlık bir yaşam şekli haline getirmiştir. Üstelik bu, insanların yirmi dört saatini kontrol eden baskıcı ve totaliter bir yaşamdır. Batıl Hindu geleneklerini; aile hayatlarında, insanlar arasındaki ilişkilerde, kitabın ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak inceleyeceğimiz adaletsiz sosyal düzende, ırkçılığa varan çarpık milliyetçilik anlayışında, diğer toplumlara olan düşmanlıkta, ülke politikalarında, hatta nasıl yemek yeneceğinden nasıl yıkanılacağına kadar hayatın her alanında görmek mümkündür. Hindular tüm hayatlarını Hindu metinlerinde yazdığı şekliyle geçirdikleri takdirde "doğru yola" ulaşacaklarını zanneder, bundan dolayı çok büyük bir yanılgıya düşerler. Çünkü Hinduizmin hem dünya hayatı hem de ahiret hayatı için hiçbir güzellik vaat etmesi mümkün değildir. Hinduizm batıldır ve hak karşısında mutlaka yok olacaktır. Rabbimiz şu şekilde buyurmaktadır:
De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)


DİPNOTLAR



3. Swami Dharma Theertha, History of Hindu Imperialism, Madras, 1992, s. 178. http://www.geocities.com/Athens/Agora/4229/in15.html
4. Jawaharlal Nehru, The Discovery of India, New Delhi, 1983, s. 75. http://www.geocities.com/Athens/Agora/4229/in15.html

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü