Harun Yahya

Sonuç



İster genç, ister yaşlı olsun, insanların çoğunun bu dünyadan beklediği, yalnız başarılı, güvenli, konforlu ve lüks bir hayat değildir; aslında herkes bunlara sahip olmaktan zevk duyar. Fakat herşeyin üstünde insanlar yaşamlarının bir anlamı ve amacı olmasını isterler. İşte müminlerle inkarcılar bu önemli noktada birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Müminler için bu yaşam Allah'ın hoşnutluğunu kazanabilmeleri için tek fırsatları olduğundan, hayatlarının sonuna kadar kendilerine Allah'ın rızasını kazanmayı amaç edinirler.

İnkarcılar ise, bu değersiz olan dünyadan olabildiğince faydalanmak için çeşitli amaçlar edinerek hayatlarının sonuna kadar dünyayı elde etme arzusuyla yaşarlar. Bu yüzden, müminlerin yaşadığı gerçek mutlulukla, cahiliye toplumunun yaşadığı sahte mutluluk arasında çok büyük farklılıklar vardır. Mümin bu dünyanın gerçek mahiyetinin, kendi yaratılış amacının, Allah'ın kendisini denediğinin ve O'na kulluk etmekle sorumlu olduğunun bilincindedir. Bu yüzden, hayatı boyunca gerçek yurdu olan cenneti umar ve Allah'ın rızasını kazanıp, Allah'ın rahmetine ve mükafatına daha çok layık olmaya çalışır. Mutluluk ise, Allah'ın salih kullarına bu samimi imanlarından ve bağlılıklarından dolayı, hem dünyada hem de cennette verdiği çok büyük bir nimettir. Müminlerin mutluluklarının ve huzurlarının kaynağı sadece imanlarıdır. Allah, samimi imanlarına karşılık, onların kalplerine mutluluğu ve huzuru bir nimet olarak hissettirmektedir. Müminlerin yaşadığı, şartlara bağlı bir mutluluk değil, imanın getirdiği manevi mutluluktur. İnkar edenler ise, iman etmedikleri sürece hep mutsuz olacaklardır. Allah inkarlarına karşılık bu insanların kalplerini mutsuz ve sıkıntılı kılacağını bildirmiştir:

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir. (Enam Suresi, 125)

İnkar edenler, dünyaya karşı olan tutkulu sevgilerini terk etmedikleri sürece, imanın kendilerine vereceği huzuru ve mutluluğu, asla yaşayamayacak ve bilemeyeceklerdir. Allah bu kimselerin ahiret günü bu yüzden duyacakları pişmanlıklarını "Ve derler ki; "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." (Mülk Suresi, 10) sözleriyle dile getireceklerini ve iman etmemelerine gerekçe olarak dünya hayatlarındaki mutsuzluklarını öne süreceklerini bildirmiştir:

Ayetlerim size okunuyorken, yalanlayanlar sizler değil miydiniz? Dediler ki; "Rabbimiz, mutsuzluğumuz bize karşı üstün geldi, biz sapan bir topluluk imişiz." (Müminun Suresi, 105-106)

Müminler ise, Allah'ın rızasına uygun bir yaşam sürdükleri için, Allah ahiret günü onları içinde sonsuza kadar kalacakları, nimetlerle donatılmış cennetlere sevk edecek ve müminler cennet bekçileri tarafından şu şekilde karşılanacaklardır:

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevk edildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki; "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin" (Zümer Suresi, 73)

Mutlulukları daha dünyada başlayan müminler, cennete girmeleriyle birlikte, mutluluğun ve kurtuluşun en büyüğüne kavuşacaklardır. Allah'ın kendileri için hazırladığı cennetlerde, Rabbimiz’in rızasını, sevgisini ve rahmetini kazanmanın verdiği mutluluk ve sevinç ile sonsuza dek eşsiz nimetler içinde yaşayacaklardır...

 


Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)


 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü