Harun Yahya

4. Yakınlarının Dilinden



Yakınlarının, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk hakkında anlattıkları onun dine olan samimi bağlılığını bizlere gösteren en güzel örneklerdendir.









Rönesans dergisinin Şubat 1991 sayısında, Ata'nın yakınlarıyla yapılan ropörtajlara yer verilmiştir. Yakınları Atatürk'ün dindar kişiliğini şöyle anlatmışlardır:

Ülkü Adatepe (Manevi Kızı)










Atatürk manevi kızlarından Ülkü'yü çok seviyor ve onunla gezmekten büyük zevk alıyordu.





Annemi Zübeyde Hanım büyütmüştür. Onun anneme anlattığı bir anıyı aktarayım; Atatürk, 25 Ağustos'ta Kocatepe'ye çıktığı zaman orada şöyle dua ediyor: "Allah'ım, senin bana verdiğin fikir ve zekayla ben bütün planlarımı gerçekleştirdim. Bundan sonrası artık senin mukadderatın…"

O, Allah'ına inanan bir insandı. Paşa, Ramazan'da Dolmabahçe'de veya Çankaya'da olduğunda anneme, 'Vasfiye, oruç tutuyor musun?' diye sorar, annem "tutuyorum"dediğinde de çok memnun kalırmış. Bana hastalandığımda dua ettirirdi, kendisi de ederdi. Çok iyi hatırlıyorum; paratifo geçiriyordum, çok üzülmüş ve beni kurtarması için Allah'a dua etmiş.

Annesi Zübeyde Hanım da çok dindarmış. Anneme daha yedi yaşındayken Kuran dersleri aldırmaya başlamış. Kız kardeşi Makbule Hanım'ın da namazını devamlı kıldığını biliyorum.








Mustafa Kemal Atatürk ve annesi Zübeyde Hanm





Safiye Ayla



Annesi Zübeyde Hanım da, ablası Makbule Hanım da çok dindar insanlardı, namaz kılarlardı. Atatürk, tam dindar, Müslüman bir aile ortamında yetişti.

Atatürk de dindar bir insandı. Çok beğendiği Hafız Yaşar vardır. O Kuran okurken gözlerinden yaşlar boşanırdı. Hatta bütün hocaları toplayıp, ayetleri okuyup izah ederek incelemeler yapardı. Bana 'Allah'ın sana verdiği bu lütfu unutma ve bununla şımarma, mütevazı ol, daima Allah'a şükret.' derdi. Kendisine "Paşam sen şunu yaptın, sen bunu yaptın' diyenlere de 'Bana Allah yardım etti.' derdi.

Vasfi Rıza Zobu



Peygamber (sav)'e çok hürmet ederdi. Peygamber (sav)'in çok sağlıklı bir muhakemeye vakıf olduğuna kaniydi. Bir gece Hz. Peygamber (sav)'in askeri dehasından bahsediyordu...

Onun dine, fikre karşı saygılı bir kişiliği vardı. Kuran'a çok hürmeti vardı. Yanında üç hafız vardı; Hafız Yaşar, Hafız Hüseyin ve Hafız Mehmet. Ben o hafızları onun yanında, Çankaya'da tanıdım. Saygıyla dinlerdi. Onun karşı olduğu, yobazlardı.

Cemal Kutay










Cemal Kutay





Dünyada Atatürk kadar İslam Dinini mana ve mefhumuyla kavramış ve onu aslına iade etmek için büyük kavga yapmış başka bir insan yoktur.

Mustafa Kemal, 1300 sene sonra Hz. Muhammed (sav)'in ruhunu şadedecek esasları getirmiştir. Mustafa Kemal'e 'dinsiz' diyenler Allah'tan utansınlar. Bugün secdeyi Rahman'a alın koyabiliyorlarsa bu, onun sayesindedir. Bugün en geçerli olan meallerden ikisi Ömer Rıza Doğrul ve Ahmet Hamdi Akseki mealleridir. İkisini de Mustafa Kemal yaptırmıştır. O'nun ismini kullananları affetmezdi; 'O büyük adama layık olamazsa ne olacak?' derdi.

Cemal Kutay şöyle bir olayı da aktarıyor;

Bir gün Ertuğrul Yatı'nda ressam İbrahim Çallı Ata'nın yanındadır. 'Şu renkleri tuale almak mümkün müdür?' der. Çallı; 'Tabii, Gazi Hazretleri' diye cevap verir. 'Demek ki siz bu renkleri alabiliyorsunuz' diye tekrarlar Gazi. Çallı; 'Deneyelim ve görelim' der. Ayrılacağı zaman Atatürk, Cevat Abbas'a şunları söyler: 'Söyleyin bu adama bir daha gelmesin. Ne zaman ki haddini bilir, Allah'la boy ölçüşmeye kalkışmaz. Sıraya girer kul olarak, bunu da ispat eden bir eserle gelir, ben o zaman onun affedilmesine şahitlik ederim.'

Füreyya Koral (Kılıç Ali'nin İlk Eşi)



Laikti. Laiklik, dinsizlik değildir. O inançlıydı. Namazını bilmiyorum, ama ilk meclis zamanı kıldığını duymuştum. Kuran'ın Türkçeye çevrilmesi, dinin anlaşılmasına vesile olan büyük bir hizmettir. O, dinin politika aracı olarak kullanılmasına ve istismarına karşıydı. Ve buna hiçbir zaman izin vermedi.

Sabiha Gökçen (Manevi Kızı)










Manevi kızları Ülkü ve Sabiha Gökçen'le





Bir sabah, Ata'nın elini öpmek üzere yanına girdim. İşleri ile meşguldu. Bir süre ayakta bekledim, birden derin bir iç geçirdi ve 'Allah' dedi. (O bunu sık sık tekrarlardı.)

Atatürk hakkında evvelce çok şeyler duymuştum, bu tesirle olacak, bir hayli şaşırdım. O'nun ağzından Allah kelimesini duymak beni şaşırtmış ve heyecanlandırmıştı.

Ata'nın yüzüne şaşkın bir şekilde bakmış olacağım ki; 'Sen dindar mısın?' diye sordu. Ben de ailemden aldığım din terbiyesiyle 'Evet, dindarım' dedim ve bu cevabımı nasıl karşılayacağını anlamak için ürkek ürkek yüzüne baktım. Cevabım hoşuna gitmişti. 'Çok iyi… Allah büyük bir kuvvettir. O'na daima inanmak lazımdır.' dedi ve bu konuda uzun uzun izahat verdi. Ben de o zaman anladım ki, Atatürk hakkında söylenenlerin aslı yoktur ve Ata bütün söylenenlerin hilafına dindar bir insandır. 47

 


Dipnotlar



47. S. Arif Terzioğlu, Yazılmayan Yönleriyle Atatürk,  s. 88, 89

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü