Harun Yahya

Yetenekli Sivrisinekler






sundew bitkisi, avcı bitkiler




Kanada'da 1920'li yıllarda yeni inşa edilmiş bir elektrik santralindeki bütün jeneratörler çok kısa bir süre sonra bozulmuştu. Sebep jeneratörlerin motorlarına sıkışmış yüz binlerce sivrisinekti. Acaba bu sinekleri jeneratörlere çeken şey neydi? Jeneratörler temizlendikten kısa bir süre sonra yine aynı olay tekrarlanınca, sineklerle ilgili olarak bir uzmana başvuruldu ve sorun bu sayede çözümlendi.

Jeneratörlere saldıranların tümü erkek sivrisineklerdi. Sebebi de bu makinelerin içinde kendilerine kur yapan dişilerin var olduğunu düşünmeleriydi! Jeneratörlerde oluşan ses ile dişilerin vızıltısını birbirine karıştırmışlardı. Jeneratörlerin hızının değiştirilmesiyle sivrisineklerin aklının karışması da önlendi.

Bu ilginç olay, sivrisineklerin çiftleşmesini sağlayan özel sisteme dikkat çekmektedir. Erkek sivrisinekler dişilerini çıkardıkları kanat seslerinden tanırlar, bu sayede dişileri bulur ve çiftleşirler.

Sivrisineklerin Benzersiz İşitme Yeteneği






sinek, kıskaç



Erkeğin dişisini havada tutmak için kullandığı kıskaçlar. Eğer bu kıskaçlar olmasaydı, çiftleşme gerçekleşemez, bu da sivrisinek neslinin sonu olurdu.





Sivrisineklerin çiftleşmesi havada uçarken gerçekleşir. Fakat erkekler erişkin birer sivrisinek olana kadar yani kısa yaşamlarının ilk 24 saati boyunca çiftleşemezler. Çünkü bu süre içinde antenleri henüz kurumamıştır. Sağır olan erkekler dişilerin kanat seslerini yani çiftleşme çağrılarını duyamazlar.

Sivrisineklerde işitme yeteneği çok gelişmiştir. Erkeğin kafasından çıkan 2 tane küçük, tüylü antende bulunan ve çok sayıda duyu hücresinden meydana gelmiş bir organ vardır. "Johnston organı" olarak adlandırılan bu sistem, ses dalgalarının titreşimlerini alır ve ayırt eder. Bu tüylü duyargalar yalnızca dik durumdayken ses titreşimlerine karşı duyarlıdır.

Dişi sivrisineğin kanatlarından çıkan ses erkek sivrisineği etkileyen en önemli faktördür. Dişinin kanat sesleri, erkeğin antenindeki reseptör (alıcı) hücreleri titreştirir ve sivrisineğin beynine elektrik sinyallerini gönderir. Dişiler kanatlarını erkeklerden daha hızlı çırparlar ve dişinin kanatlarından çıkan titreşimler erkeklerde çiftleşme isteğini artırır.

Sivrisineklerin bol olduğu yaz günlerinde etraftaki sesleri bir düşünelim. Taşıt sesleri, insan sesleri, hayvan sesleri… Kısacası insanın duyabildiği ve duyamadığı frekanslardaki pek çok ses. Bu kadar ses arasında erkek sineğin, dişisinin cılız kanat seslerini duyması oldukça zordur. Ama yine de erkek sivrisineğin hassas "kulakları", bütün bu seslerin arasından dişisinin sesini ayırt edebilir ve böylece erkek sivrisinek çiftleşmek için dişiye doğru uçar. Sivrisinek sürüsünün içine düşen bir dişi, erkeklerden biri tarafından fark edildiğinde, erkek sivrisineğin cinsel organının yanında bulunan özel kıskaçlarla tutulur ve çiftleşme genellikle havada kimi zaman da yerde gerçekleşir. Çiftleşmeden sonra erkek, sürüsüne geri döner ve bir süre sonra da ölür.

Bu noktada konuyu daha derin incelemek gerekir. Ortada çok ilginç bir sistem bulunmaktadır. Sivrisinekler karşı cinsi kanat çırpma sesinden tanımaktadırlar.

Öncelikle her dişinin kanatlarını daha yavaş, her erkeğin de daha hızlı çırpma ihtimali vardır. İşte bu noktada canlılardaki özellikleri tesadüflere bağlayan evrim teorisinin cevaplaması gereken bazı sorular ortaya çıkar.




sivrisinek gözü, sinek gözü




Eğer sivrisinekler tesadüfler sonucunda var olmuş olsalardı, doğan her sivrisineğin kanatlarını rastgele bir hızda çırpması beklenirdi. Çünkü erkeğin daha yavaş, dişinin daha hızlı kanat çırpmasını gerektirecek hiçbir sebep yoktur. Ancak her sivrisinek, adeta bir emre uyarcasına kendi cinsiyetini belli edecek hızda kanat çırpar. Gerçekte bu frekans farkının da tek başına bir anlamı yoktur. Eğer erkek sivrisinekte yaratılıştan bu frekanstaki sesi ayırt edip algılama yeteneği olmasaydı, dişi ne kadar kanat çırpsa da bunun erkek için bir anlamı olmayacaktı. Dişi sivrisineğin çıkardığı titreşimler, insan açısından ne kadar anlamsızsa, erkek sivrisinek için de o kadar anlamsız olurdu. Böyle bir durumda erkek sivrisinek, dişiyi algılayamayacağından çiftleşme de gerçekleşmezdi.

Kuşkusuz bunun tersi de mümkündür. Erkek sivrisinekte üstün bir algılama yeteneği olsa fakat erkek ya da dişi sivrisinekler farklı farklı frekanslarda kanat çırpsalardı, bu kez de erkekteki algılama yeteneğinin faydası olmazdı. Bu ise her iki durumda da sivrisineklerin daha ilk nesilde yok olması anlamına gelirdi.

Erkeğin kısacık ömrünü bir düşünelim. Daha embriyo safhasında genleri iş başındadır, ne zaman larvadan çıkacağı ve erişkin olacağı, "Johnston organının" nasıl olacağı ve hangi ses frekanslarını ayırt edebileceği tek tek DNA'sında yazılıdır. Sivrisinek ne olup bittiğini, dış dünyada nasıl bir ortam olacağını bilmezken vücudundaki genler aracılığıyla birer birer proteinler dokunmakta, sivrisinek dış dünyaya hazırlanmaktadır. Sonunda yavru dünyaya gelir. Bu andan itibaren geri sayım başlar ve kısacık ömründen; önce antenin kuruması için 24 saat geçer. Ardından da çiftleşme gerçekleşir ve erkek sivrisinek ölür. Görüldüğü gibi erkek sivrisinek, görevini mükemmel bir şekilde tamamlamıştır. Görüldüğü gibi canlının larvadan ne zaman çıkacağı, bulunduğu yerdeki havanın nem oranı ve buna bağlı olarak antenlerinin kuruma süresi, ardından da çiftleşme için gerekli tüm vücut içi fizyolojik reaksiyonların gerçekleşmesi için gereken enerjinin sağlanması ve daha pek çok detay bir üst akıl tarafından "önceden" bilinmeli ve sivrisinek DNA sına kodlanmalıdır.




sinek, duyarga
duyarga,sinek



Erkek sivrisineğin duyargaları. Bu duyargalar, erkeğin binlerce ses içinde dişisinin kanat sesini tanıyabileceği üstün bir yeteneğe sahip olarak yaratılmıştır.





Bu durum bizlere sivrisineklerin çiftleşmek için birbirlerini tanımalarını sağlayan sistemin, canlılığın yaratılışında; daha ilk sivrisinek çiftinden itibaren kusursuzca var olduğunu ve bu güne kadar değişmeden geldiğini gösterir. Yani bu sistemlerin tamamının bir anda ve toplu olarak sivrisinekte var edilmesi gereklidir. Bu denli hassas bir mekanizmanın birdenbire ortaya çıkmasının tek açıklaması ise yaratılıştır: Sivrisinekleri özel sistemleriyle birlikte Allah yaratmıştır.




sundew bitkisi, avcı bitkiler



1. Erkek Sivrisinek


2. Dişi Sivrisinek





Yaratılış Delilleri Üzerinde Düşünmek






giriş







giriş




Yaratılış delilleri insanları derin düşünmeye ve detaylardaki yüksek akla şahit olmaya yönlendirir. Allah kainatta, insana Kendi varlığını, sınırsız gücünü ve kudretini hatırlatacak sayısız deli yaratmıştır. Bu gerçeği fark edip bize sunulan deliller ve yaratılış harikaları üzerinde düşünmek ve Allah'ın gücünü takdir edebilmek son derece önemlidir. Her insan, yaratılış delilleri üzerinde düşünmek ve dünyada bulunuşunun gerçek amacını bilerek yaşamakla yükümlüdür. Allah insanın düşünerek bu amacı bulabileceğini bir ayette şöyle ifade etmiştir:

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. (Hac Suresi, 46)

Bir insanın Allah'ın varlığını kavraması son derece kolaydır. Bu konuda Allah Kuran'da Hz. İbrahim (as)'ı örnek verir. İbrahim Peygamber, Allah'ın bir ve tek ilah olduğunu vicdanı ile düşünerek kavramıştır. Müşrik bir kavmin içinde yetişmesine rağmen bu mübarek insan, kavminin taptığı putları bırakarak yalnızca Allah'a iman etmişti. Hz. İbrahim'in Allah'a kesin bilgi ile iman etmesiyle ilgili ayetler şu şekildedir:

Böylece İbrahim'e, kesin bilgiyle inananlardan olması için göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk. Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: "Bu benim Rabbimdir." Fakat (yıldız) kayboluverince: "Ben kaybolupgidenleri sevmem" demişti. Ardından Ay'ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: "Bu benim Rabbim" demiş, fakat o da kayboluverince: "Andolsun" demişti, "Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum." Sonra Güneşi (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce: "İşte bu benim Rabbim, bu en büyük" demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım."(Enam Suresi, 75-78)

Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi aklını, vicdanını doğru yönde ve temiz kullanan her insan Allah'ın varlığını açıkça anlar. Bu gerçeği fark ettiğinde de Allah'ın kendisini seveceğini, kendisinden memnun olacağını umduğu bir hayat sürmenin en doğru hareket olduğuna kanaat getirir. Allah ayetlerinde çok kısa olan dünya hayatının, sonsuz olan ahiret hayatına tercih edilmemesini söylemiştir: Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkupsakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (Enam Suresi, 32) Allah'ın kendisini kulluk için yarattığının bilincinde olan ve bu nedenle Allah'ın rızasını kazanacağını umduğu bir yaşam süren kişi hem dünyada güzel bir hayat yaşar hem de sonsuza kadar sürecek olan ahiretteki yaşamında cenneti umabilir.

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü