Harun Yahya

Evrim'in Ardındaki Hedef



Evrim Teorisi'nin geçirdiği bu süreç bize önemli bir şey göstermektedir: Evrim, bilim adamlarının araştırmaları sonucunda farkettikleri bir gerçek değildir. Tam aksine, Evrim, bilim adamları tarafından sürekli olarak ispat edilmeye çalışılmaktadır. Bilim çevrelerinin büyük bir bölümü, Evrimin varlığına önce inanmakta, sona da bunu ispatlamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ortaya attıkları Evrim modelleri bir bir çürük çıkmakta, ancak yine de bu teoriyi savunmaktan vazgeçmemektedirler.

Bu durumun en ilgi çekici örneklerinden birini, Türkiye'deki en ünlü Evrimcilerden biri olan Prof. Dr. Ali Demirsoy'un Kalıtım ve Evrim adlı kitabında yazdığı ilginç mantıklarda görebiliriz. Demirsoy, Evrim'in en büyük çıkmazı olan Organik Evrim'in en önemli aşamasının, yani bir proteinin "tesadüfen" oluşmasının imkansız olduğunu itiraf etmekte, ancak "doğaüstü güçler"in (Allah'ı kastediyor) varlığını kabul etmektense, bu imkansız mantığı kabul etmenin daha "bilimsel" olduğunu söylemektedir:

"Özünde bir Sitokrom-C'nin (canlılığın oluşması için şart olan enzim) dizilimini oluşturmak için olasılık sıfır denecek kadar azdır. Yani canlılık eğer belirli bir dizilimi gerektiriyorsa, bu tüm evrende bir defa oluşacak kadar az olasılığa sahiptir, denebilir. Ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler görev yapmıştır. Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir. O halde birinci varsayımı irdelemek gerekir."(Kalıtım Evrim, sf. 61)

Ali Demirsoy'un dediğine göre, bir "bilimsel amaç" vardır: Ve bu amaç, ne olursa olsun, canlıların yaratılmış olduklarını reddetmeyi gerektirmektedir. Canlıların yaratılmış olduklarını kabul etmektense, Demirsoy ve benzerleri, sıfır olasılık taşıyan tesadüfleri kabul etmeyi tercih etmektedirler. Demirsoy, üstteki satırlarının ardından, "bilimsel amaca daha uygun" olduğu için kabul ettiği bu olasılığın ne denli gerçek dışı olduğunu şöyle itiraf eder:

"... Sitokrom-C'nin belirli aminoasit dizilimini sağlamak, bir maymunun daktiloda hiç yanlış yapmadan insanlık tarihini yazma olasılığı kadar azdır (maymunun rastgele tuşlara bastığını kabul ederek)."

Bu satırlarda anlatılan mantık bize şunu gösterir: Evrim bilimsel bir amaç için savunulmamaktadır. Demirsoy"un "bilimsel amaç" dediği şey, gerçekte bilimsel değildir. Çünkü bilimin genel tanımına göre, bilim adamı, önceden doğru olduğunu kabul ettiği bir şeyi ispatlamak için değil, doğru olanı bulabilmek için yola çıkar. Oysa Evrim'e gelince bunun tam tersi bir durum ortaya çıkmaktadır: Evrim, her ne olursa olsun ispatlanmaya, doğruluğu kabul ettirilmeye çalışılan bir tür inanç haline gelmiştir.

Bu durumda kolaylıkla şu sonuca varabiliriz: Evrim, "bilimsel" amaçlar için değil, siyasi amaçlar için savunulmaktadır. Bir başka deyişle, Evrim, bazı güçlerin çıkarlarına uygun bir tür ideolojidir ve bu nedenle, ne olursa olsun savunulmaktadır. Evrimden asla vazgeçmeyen ve tüm kariyerini bu kuru teoriyi ispat etmek için kullanan bilim adamları da, sözkonusu güçlerin birer üyesidirler ya da bu güçler adına çalışmaktadırlar. Evrimin öncülüğünü yapan bu bilim adamları, onlardan ve akademik çevrelere özenle yerleştirilmiş olan Evrimci "resmi ideoloji"den etkilenen diğer pek çok bilim adamı tarafından da izlenmektedir.

Peki acaba Evrim, hangi siyasi amaçlara hizmet etmekte, hangi çıkarları korumaktadır? Hangi güçler, kendilerine sağladığı bu çıkarlar karşılığında Evrim'i sürekli olarak ayakta ve gündemde tutmaya çalışmaktadırlar?

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü