Harun Yahya

Üretilen Sahte Deliller



Evrimciler milyonlarca yıl sürdüğünü iddia ettikleri Evrim'e, delil olabilecek tek fosil bile bulamayınca çareyi delilleri kendileri üretmekte buldular. Uzun araştırmalar sonucu elde edilmiş gibi gösterdikleri bu delilleri televizyon, basın ve ders kitaplarına sokarak milyonlarca kişiyi aldattılar. İşte bu sahtekarlıklardan birkaçı.

1- Piltdown Adamı Sahtekarlığı



1912 yılında, Charles Dawson isimli bir İngiliz araştırmacı, İngiltere'nin güneyindeki Piltdown taş ocağı çukurunda bazı kafatası parçaları ve üzerinde iki diş bulunan bir çene kemiği bulduğunu açıkladı. Kafatası insansı, çene kemiği ise maymunsu özellikteydi ve bu özellikleriyle, insanın evrimi düşüncesine büyük destek olduğu düşünüldü. Fosilin yaşı 500.000 yıl olarak tahmin edilerek, ünlü British Mueum'da tam 40 yıl sergilendi.

Gerçekte ise büyük bir evrim sahtekarlığıyla karşı karşıya olunduğu ancak 1949 'da ortaya çıktı. 1949'da aynı müzeden paleontolog Kenneth Oakley çene kemiği ve kafatasına o yıllarda yeni keşfedilmiş bir yaş tayini yöntemi olan "flor testi"ni uyguladı. Sonuç hayret vericiydi. Çene kemiği ancak birkaç sene toprak altında kalmıştı. Kafatası ise en fazla birkaç bin yıllıktı. Bu, fosillerin başka yerlerden çıkarılarak Piltdown'a getirildiğinin ve kesinlikle kafatası ve çenenin aynı varlığa ait olmadığının ispatıydı.

Ortada açık bir sahtekarlık vardı. Ancak olay bununla bitmiyordu. C.Dawson'un fosillerin yanında bulduğunu iddia ettiği ilkel araçların çelik aletlerle yontulmuş adi birer taklit olduğu da ortaya çıkarıldı. Çene kemiği ise kafatasıyla olan uyumsuzluğunu örtbas etmek için eklem yerlerinden tahrip edilmişti. Çene üzerindeki iki diş ise yıpranmış görüntüsü vermek için eğelenmişti. (Le Recherche, Kasım 1972)

Charles Dawson'un yaptığı diğer bir sahtekarlık ise fosillere eski görünümü vermek için üzerlerini özel olarak lekelendirmesiydi. 1953'te Oxford Üniversitesi Anatomi Bölümü'nden Le Gras Clark ve J.S.Weiner, kafatası ve çene kemiği üzerindeki araştırmalarıyla, fosillerin kimyasal bir madde (potasyumdikromat) ile özel olarak lekelendirildiğini ortaya çıkardılar. Bu lekeler, kemikler asitle yıkandığında tamamen kaybolmuştu.

"1953'de kemiklerin kimyasal analizle tarihlendirilmesiyle bilimadamları Piltdown Adamı'nın dahiyane bir sahtekarlık olduğunu buldular. Kafatası modern bir insanın, çene kemiği de modern bir orangutanındı."(Collier's Encyclopedia, "Scientific Haoxes", cilt. 12, sf. 164)

Ancak Evrimciler yılmadılar; ne olursa olsun, nasıl olursa olsun kabul ettirilmesi gereken teoriyi, yeni sahtekarlıklarla desteklemeye giriştiler.

2- Java Adamı Sahtekarlığı



Eugène Dubois isimli Hollandalı bir anatomist, 1891 yılında Java'da alınsız bir kafatası, ertesi yıl bu kafatasının 15 metre uzağında 1 adet uyluk kemiği buldu. Kafatası maymunsu, uyluk kemiği ise insansı karakterdeydi.

İki ayrı yerde bulunmasına ve aralarında bir bağlantının olduğunu gösterir en ufak bir kanıt olmamasına rağmen kafatası ve uyluk kemiği aynı varlığa aitmiş gibi tanıtıldı. Fosilin, yarı maymun yarı insan bir varlığa ait olduğu ileri sürüldü ve "dik duran maymun adam" manasına gelen Pithecanthropus Erectus adı verildi.

Dr. Dubois sadece maymun ve insan fosillerini birleştirerek bir insan-maymun varlık oluşturmakla kalmamıştı. Dr. Dubois Java Adamı olarak tanıttığı fosilleri bulmadan 2 sene önce 1889'da, aynı devire ait iki modern insan kafatası bulmuştu. Bu kafatasları o devirde yeryüzünde insanların yaşadığını ispat ediyordu. Dolayısıyla Java Adamı'nın insanın atası olma ihtimali kalmıyordu.

Dr. Dubois hayatı boyunca gizlediği bu fosillerin varlığını 1920'de açıkladı. Dahası Java Adamı'nın kafatasının gerçekte büyük bir gibona ait olduğunu da itiraf etti.

3- Nebraska Adamı Sahtekarlığı



1922'de ABD'nin Nebraska Eyaleti'nde bulunan bir dişe dayanılarak bunun maymun ve insan arası bir canlıya ait olduğu iddia edildi. 5 sene boyunca evrimin önemli delilleri arasında gösterildi. Tanınmış dergi ve gazeteler tek bir dişten aldıkları ilhamla hayali çizimler yaptılar. Hatta Illustrated London News'de Nebraska Adamı'na bir de eş çizilmişti. Ancak 1927'de fosilin nesli tükenmiş bir domuz türüne ait olduğu anlaşıldı!

4- Orce Adamı Sahtekarlığı



İspanya'da 1990 yılında bulunan bu fosilin Avrupa'da yaşayan en yaşlı insana ait olduğu öne sürüldü ve bulunduğu yerin adı verilerek "Orce Man" (Orce Adamı) denildi. Ancak Fransız uzmanlar yaptıkları karşılaştırmalı çalışmalardan sonra kafatasının gerçekte 6 aylık bir eşeğe ait olduğunu ispatladılar!

Bunlar, Evrimcilerin ortaya attıkları sahte delillerdir. Ancak tüm bu tecrübeler, bu sahte delillerin pek işe yaramadığını, zaman içinde gerçeğin ortaya çıktığını göstermiştir. Öyle ya, bir insan kafatasına bir yıllık bir orangutan çenesi monte edip bunu "500 bin yıllık fosil" olarak insanlara yutturmaya kalkmak, ya da bir domuz dişinden yola çıkarak maymun-insan arageçit formu çizmek oldukça tehlikelidir. Bu sahtekarlıklar kolayca ortaya çıkıp birer skandala dönüşebilir.

Bu nedenle çoğu Evrimci bu tür tehlikeli numaralara girişmektense ufak sahtekarlıkları tercih etmiştir. Yapılan şey gayet basittir: Elde edilen farklı fosiller üzerinde biraz oynayınca, Evrimi sözde ispatlayan deliller üretmek mümkün olabilmektedir. Ufak rakam ya da şekil oyunları ile, en azından "zararlı" (yani Evrimi yalanlayan) deliller göz önünden uzaklaştırılabilir.

Haeckel isimli bilimadamı da Evrim Teorisi'ni ispatlamak için sahtekarlık yapmaktan kaçınmayanlardandır.

Haeckel'in iddiası, 'Bireyoluş, soyoluşun tekrarıdır' cümlesiyle özetlenmektedir. Embriyolojik gelişimin, evrimsel gelişimin bir tekrarını içerdiği şeklinde de tanımlanabilecek bu iddiayı ispatlamak için Haeckel, maymun ve insan embriyolarından üçte birlik bölümü çıkarıp atmakta bir sakınca görmemişti.

Haeckel, Evrim'i ispatlamak uğruna yaptığı bu tür "ufak" sahtekarlıkları itiraf ederken, diğer meslektaşlarının da aynı yolu izlediğini şöyle açıklıyor:

"İtiraf etmeliyim ki benim birçok şeklimden küçük bir bölümü % 6'sı veya % 8'i yalanlanabilir. Doğru olarak kalanlar ise geçişlerdeki büyük farkları, geçiş formlarındaki yoklukları tamamlamaya ve basitten komplekse doğru eksiksiz bir Evrim modelini ileri sürmeye yetmez...

Bu yaptığım sahtekarlık itirafından sonra kendimi ayıplanmış ve kınanmış olarak görmem gerekir. Fakat benim avuntum şudur ki; suçlu durumda yanyana bulunduğumuz yüzlerce arkadaş, birçok güvenilir gözlemci ve ünlü biyolog vardır ki, onların çıkardıkları en iyi biyoloji kitaplarında, tezlerinde ve dergilerinde benim derecemde yapılmış sahtekarlıklar, kesin olmayan bilgiler, az çok tahrif edilmiş şematize edilip yeniden düzenlenmiş şekiller bulunuyor."(The Neck of the Giraffe: Where Darwin Went Wrong, Francis Hitching, sf. 204, New York 1982)

Bu itiraftan da açıkça anlaşıldığı gibi, Evrim, "bilim aşkı" uğruna üzerinde kafa yorulan bir teori değildir. Tam tersine, ne olursa olsun ispatlanmaya çalışılan bir tür inançtır. Gerektiğinde çeşitli sahtekarlıklar kullanılarak, gerektiğinde sahte deliller üreterek, "birileri" mutlaka ve mutlaka bu çürük teoriyi gerçekmiş gibi insanlara kabul ettirmek istemektedir.

Çünkü bu teorinin yanlışlanmasını asla kaldıramazlar. Çünkü bu durumda (eğer ortaya yeni bir safsata daha atmazlarsa), tüm evrenin ve insanın "yaratılmış" olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklardır. Bu ise, din-dışı dünyanın meşruiyetinin ortadan kalkması ve yeni bir dünya kurulması anlamına gelir.

"Müstekbir"ler bunu kabul edemezler kuşkusuz. Onlar ayette dendiği gibi, "...gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) insanların Allah'ı inkar etmelerini ve O'na eşler koşmalarını.." (Sebe, 33) emretmeye devam edeceklerdir.

Bunun en iyi yöntemi de medyadır.

 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü