Harun Yahya

Ramazan 2014, 2. Gün









A9'u izlemek için

Uydunuzu Nasıl Ayarlayacaksınız?







"Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz. " (Bakara Suresi, 185)

Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükafatını da ben vereceğim". Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: 'Ben oruçluyum' desin. Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır." (Buharî, Savm 9; Müslim, Sıyam 163)



Müslüman zaten 5 vakit namazını kılar, orucunu, tutar, zekatını verir ama bir; ilmini artırmak, iki; İttihad-ı İslam için var gücüyle gayret etmek, iman hakikatlerini anlatmak, insanların iman etmesi için gayret etmek, yobazlığa karşı mücadele etmekle yükümlüdür.(A9 TV; 23 Mayıs 2012)

Dünya acizliklerle dolu, insanın kendini dünyaya kaptırmaması gerekir.





Allah'ı anmada gevşeklik göstermemek

Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. (Haşr Suresi, 19)

İnsanın, Allah'ı anmada gösterdiği gevşeklik O'na olan yakınlığını azaltır. Din ahlakını yaşamayan insanlar Allah'ı hiç anmadıkları, günlerce akıllarına bile getirmedikleri için helal-haram demeden günahın her türlüsünü işlemeyi, Allah'ın emirlerine riayet etmemeyi bir yaşam biçimi haline getirmişlerdir.

Müminler ise gerek sözleriyle gerekse zihinlerinden geçirdikleri düşünceleriyle hayatlarının her anında Allah'ı anıp zikretmelidirler. İnsanın kimi zaman gafletle Allah'ı aklından çıkarması, imanlı bir kişinin dahi bilerek ya da bilmeyerek çeşitli hata ve günahları işlemesine sebep olabilir. Çünkü Allah'tan gafil olarak geçirilen bir süre içinde, insanın olayları doğru algılayıp değerlendirmesinde, iyiyi kötüden ayırt etmesinde, hareket, davranış ve konuşmalarında Kuran'ın sınırlarını gözetecek bir bilinci korumasında önemli aksaklıklar meydana gelir.

Kuran ahlakına uygun olmayan her türlü tavır bozukluğunun altında yatan neden Allah'ı anmada gösterilen gevşekliktir. Allah'ın hükümlerine karşı duyarlılığını yitiren kişi bazen öyle olmayacak hatalar yapar ki, sonradan durumunu düzeltince, bunları nasıl yaptığına kendisi de şaşırır. Bu tür olmadık hatalar, Allah'ı unutmanın önemini hatırlatan uyarı ve işaretlerdir. Gafletin süresi ve derecesi arttıkça yapılan yanlışların sayısı ve büyüklüğü de artar. Allah'ı anma konusunda gösterilen gafletin sıklığı ve sürekliliği ise kişinin imanı için büyük bir tehdittir.

Oysa, Allah'ı her an akılda tutmak, O'nun ayetlerini tefekkür etmek insanın aklının ve şuurunun sürekli açık olmasını sağlar. Böyle olunca da, kişi Kuran'ın emirlerine ve yasaklarına uymada büyük titizlik gösterir. Allah'ı sürekli zikreden bir insan kendi aczini daha iyi idrak eder, hiçbir konuda kendine ait bir güce ve iradeye sahip olmadığını daha iyi fark eder. Bunun sonucu olarak, Allah'a sürekli dua eder ve talep içerisinde olur. Yalnızca Allah'tan ister, her konuda Allah'a başvurur, kendini tamamen Allah'a teslim eder. Hiçbir konuda kendine müstakil ve bağımsız bir kişilik verip, büyüklenmez. Hareketleri, davranışları, konuşmaları Allah'ın koruması altında olur. Böylece Allah ona her an nasıl, ne şekilde davranması gerektiğini, en doğru hareketi, en güzel sözü ilham eder. Ona, "insanlar arasında yürüyeceği bir nur verir." (Hadid Suresi, 28) Güzel bir ahlaka kavuşmasını sağlar.

Bunun tersine insan Allah'ı anmaktan uzaklaştıkça, kendi başına, yapayalnız ve yardımcısız kalır. Doğru düşünebilme, doğru karar verebilme yeteneğini kaybeder. Yaptığı işler başarısız olmaya başlar. Çünkü Allah'ın yardımı, desteği olmadan hiç kimse hiçbir sorunun üstesinden gelemez. Hiçbir sorunu Allah'tan bağımsız olarak kendi gücü ve iradesi ile çözemez. Kuran'da övülen, takva sahibi bir mümin haline gelemez. Çünkü o daha başta Allah'ı unutarak en büyük hatayı yapmış ve gafillerden olmuş olur.

Bir mümin için Allah'ı anmak önemli bir ibadettir. İman eden bir insan günlük hayatın hiçbir anında Allah'ı asla aklından çıkarmaz, Allah ile olan manevi bağlantısını bir an bile koparmaz. Böyle bir durumu vicdanı kabul etmez, Allah'a olan sevgisi ve bağlılığına asla bunu yakıştırmaz.

Kuran'da bildirilen Allah'ın Hz. Musa (as)'a olan hatırlatması şu şekildedir:

Sen ve kardeşin ayetlerimle gidin ve Beni zikretmede gevşek davranmayın. (Taha Suresi, 42)

Allah, Firavun'a giderek onu hak dine davet edecek olan Hz. Musa (as) ve kardeşi Hz. Harun (as)'a Kendisi'ni zikretmede gevşek davranmamalarını bildirmiştir. Zira yukarıda da anlatıldığı gibi onları Firavun'un karşısında asıl başarılı kılacak olan Allah'tır.

Bunun yanında Allah'ı az anmak münafıkların bir özelliğidir. Bu durum Kuran'da şöyle bildirilmiştir:

Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. (Nisa Suresi,142)



Fetih Suresi'nin 1-3. ayetlerinde ahir zaman ve Hz. Mehdi (a.s.)'a işaretler vardır

ŞÜPHESİZ SANA APAÇIK BİR FETİH VERDİK. ÖYLE Kİ ALLAH, SENİN GEÇMİŞ VE GELECEK  (HER) GÜNAHINI BAĞIŞLASIN, ÜZERİNDEKİ NİMETİNİ TAMAMLASIN VE SENİ DOSDOĞRU BİR YOLA YÖNELTSİN. VE ALLAH, SANA 'ÜSTÜN VE ONURLU' BİR ZAFERLE YARDIM ETSİN. (FETİH SURESİ, 1-3)

1.

Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik...

Allah’ın Kuran’da indirdiği ayetlerde içinde bulunduğumuz ahir zamanda insanlara rahmet olarak gönderilen Hz. Mehdi (as)’nin şahsına ve onun hüküm süreceği döneme yönelik işaretler bulunmaktadır.

Allah Peygamberimiz (sav)’e, Müslümanlara düşmanlık yapan kişilere karşı o dönemde açık bir fetih vermiştir. Fakat Allah bu ayetlerle aynı zamanda, Ahir zamanda inanmayanlara karşı Hz. Mehdi (as)’ye büyük bir üstünlük ve galibiyet vereceğine de işaret etmektedir. (Allah en doğrusunu bilir).

Özellikle 18. yüzyıldan itibaren, Darwinizm ve onu temel alan materyalizm, komünizm, faşizm gibi dinsiz felsefe ve akımlar toplumlar arasında hızla yayılarak insanların Allah’a olan inançlarının zayıflamasına ya da tamamen yok olmasına neden olmuştur. Ancak 20. yüzyılın sonlarından itibaren Allah Mehdiyet’in gücünü tüm dünyada hissettirmeye başlamış, Darwinizmin geçersizliği her geçen gün daha da net bir şekilde gün ışığına çıkmış, böylece insanların yalan ve aldatmacalarla uyuşturulmaya çalışılan beyinleri, Allah’ın varlığı ve yaratılış gerçeği ile bir daha kararamayacak şekilde aydınlanmıştır. Evrim teorisi bilim dalı olarak tarihe karışmıştır, bu teoriyi hala savunanların olması ancak nostaljik ya da ideolojik sebeplerle açıklanabilir, ancak teorinin geçersizliğini hiçbir şekilde ortadan kaldırmaz. Nitekim akıl sahibi vicdanlı insanlar artık gerçeği görmüştür ve bu aşamadan sonra bir daha geriye dönüş olamaz.

 2.

Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.

Allah, Hz Mehdi (as)’yi çok zorlu bir ortama göndererek imtihan etmektedir. Dünyanın sonuna yani Kıyamete çok yakın olan bu dönemde, insanlar arasında her türlü azgınlık ve ahlaksızlık önlenemeyen bir hızla artmış, türlü sapkın inanış ve uygulamalar dünyada geçerlilik kazanmış ve en önemlisi de Darwinizm gibi mantık ve bilime aykırı bir teori geniş şekilde kabul görerek büyük kitleler arasında ateizmin benimsenmesine vesile olup dünyada genel bir karmaşa ortamının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Ancak Allah Hz Mehdi (as)’yi mükemmel bir ahlak, bilgi, hitap gücü ve hikmetle donatmış; onun Allah’a olan derin ve içli imanına, İslamı ve Allah’ın kesin varlığını insanlara anlatma yönündeki samimi çabalarına karşılık olarak Ahir zamanda Darwinist inancın temelinden yıkılmasına ve böylece insanların Allah’a ve dine yönelmelerine olanak tanımıştır. Allah’ın Hz. Mehdi (as) ve onunla birlikte olan Müslümanların üzerindeki nimetini tamamlayıp onları dosdoğru yola yöneltmesi ise, İslami değerlerin tüm dünyada geçerlilik kazanması ve Kuran ahlakının tüm yeryüzüne hakim olmasıyla mümkün olacaktır.

3.

Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yardım etsin...

Allah’ın yukarıdaki ayetlerde dikkat çektiği başka bir nokta, elçilerine “üstün ve onurlu” bir zafer verdiğidir. Söz konusu ayet yine Mehdiyet konusuyla bağlantılı olarak yorumlandığında, Allah’ın Hz. Mehdi (as) ve onunla birlikte hareket eden, onun talebeleri olan samimi Müslümanlara büyük ve şerefli bir başarı bahşedeceği anlaşılmaktadır. Müslümanların bu galibane konumu, günümüzde kendini giderek daha net hissettirmektedir. Bu konumun mükemmeliyet noktasına ulaşması ise Hz. Mehdi (as)’ın bizzat zuhuru ve tüm Müslümanları biraraya toplayıp Türk-İslam Birliği’ni kurarak her yerde İslam ahlakının yaşanması ve yaşatılmasına vesile olmasıyla olacaktır.

Müslümanlara karşı savaşan, Allah inancına karşı var güçleriyle direnen ve bu uğurda Darwinizmi bilimsel değil ideolojik nedenlerle ayakta tutmaya çabalayan insanların içinde bulunduğu durumu tasvir edecek en doğru kelimelerden biri “zavallılık”tır. Bilimin gelişmemiş olmasından ve kitlelerin bilgisizliğinden faydalanarak Darwinizm adına türlü uydurma senaryoları ortaya atan şahıslar, bilimin tahmin edilemeyecek hızdaki gelişimi karşında hazırlıksız yakalanmışlar ve yalanlarının aniden ortaya çıkmasıyla kendilerini gülünç bir konuma düşmekten alıkoyamamışlardır. Dolayısıyla yukarıdaki ayetlerde de belirtildiği gibi, Allah hem Müslümanlara güzel bir fetih vaadederek onları ezici bir galibiyetle mükafatlandırmış ve İslamın dünya hakimiyetini onlara nasip etmiş, hem de inanmayanları aşağılatıcı ve küçük düşürücü bir yenilgiye uğratmıştır.



Darwinistler kaçmaya çalışsalar da gerçekler açıktır

Darwinistlerin “susturma politikalarıyla” kaçmaya çalıştıkları gerçek şudur:

Proteinler hücre içinde birbirinden oldukça farklı görevler yapar. Her protein oluştuğu anda nereye gideceğini ve ne yapacağını bilir. Birisi DNA’yı sarar, biri protein sentezinde şifrenin yerini işaretler, biri hormon olur haberleşmeyi sağlar, diğeri enzim olur reaksiyonları katalize eder... İşte Darwinistler, hücre içindeki binlerce proteinden bir tanesinin görevini laboratuvarda dahi yapmayı başaramazlar. DAHASI, TEK BİR PROTEİNİN NASIL OLUŞTUĞUNU ANLATAMAZLAR. İnsanın yeteneklerini aşan böyle bir yapı tek kelimeyle mükemmeldir.

DNA bir sanat eseridir. Yaklaşık 2 metrelik bir sarmal, 46 kromozoma bölünerek, dünyanın en kompleks sarma metoduyla 1-2 mikronluk hücre çekirdeğinin içinde sarılı durumdadır. Bu sarma işlemini yapanlar enzimler ve proteinlerdir. Eğer Darwinistler bunda mükemmellik olmadığını iddia ediyorlarsa, bunun benzerini, en azından bir kopyasını oluşturabilmeleri gerekir.

Bir yaprağın içindeki kloroplast, insanların mekanizmasını dahi tam olarak çözemediği olağanüstü fotosentez işlemini hayranlık uyandırıcı bir ustalıkla yapar. Eğer bu sistem Darwinistlere göre mükemmel değilse, bunun bir benzerini veya kopyasını yapabilmeleri gerekir.

Antartika’da yaşayan bir ayı balığı -56 derece soğukta yaşayabilir ve çok derinlere dalabilir ancak yoğun ve ani basınç değişimi yüzünden oluşan vurgundan etkilenmez, çünkü solunum borusu diğer birçok memelinin aksine yuvarlak değil, düz-oval biçimlidir ve yüksek basınç altında hemen kapanabilmektedir. Ayrıca ciğerlerini de kapatma imkanına sahiptir. Bu özellik, mükemmeldir.

Bir tohum; bir çiçeğe, bir meyveye, bir ağaca ait tüm bilgileri depolama ve asla unutmama yeteneğine sahiptir. Eğer Darwinistler bunda bir mükemmellik olmadığını iddia ediyorlarsa, o tohumun içinde nasıl bilgi saklanabildiğini, bunun nasıl olup da yıllarca hatta yüzyıllarca muhafaza edilebildiğini açıklamalıdırlar.

Bir sinek kuşunun kalbi gün boyunca saniyede 500 ila 1200 kez çarpar. Gece ise kuşun kalbi öylesine yavaşlar ki nabzı adeta durur, hatta kuş nefes almıyor gibidir. Bu kuşlar boylarına göre bir jetten daha fazla yakıt harcarlar. Eğer biz bu oranda enerji harcayacak olsaydık, vücut ısımız 400 dereceye yükselirdi ve bu enerjiyi karşılamak için, her gün 45 kilo şeker tüketmek zorunda kalırdık. İnsan için imkansız olan bir işlemi bu minik canlının gerçekleştiriyor olması muhteşemdir.

Bir yarasanın sonar sistemini, arıların yön bulabilme kabiliyetini, bakterilerin ayrıştırma yeteneklerini, bir akrebin ultraviyole ışınlara dahi dayanıklı yapısını, semenderin kendi organlarını yenileyebilmesini ve canlıların istisnasız her birindeki farklı yetenekleri Darwinistlerin evrimin iddialarıyla açıklamaları gerekir. Bunları yapamadıklarına göre, canlılar, insanlardan daha üstün yapılara sahiptir ve bunlar hayranlık uyandırıcı özelliklerdir. İşte bu da bize “mükemmellik, muhteşemlik ve kusursuzluk” olduğunu gösterir.

Evrim aldatmacasına karşı en etkili çözüm iman hakikatleridir





ADNAN OKTAR: ...canları istediklerinde saldırı yapabiliyorlar. Bu büyük bir tehlike. Çok ciddi bir tehlike. Yapılacak şey bütün milleti tek bir ülkü etrafında toplamak. İttihad-ı İslam ülküsü, Türk İslam Birliği ülküsü etrafında toplamak. Hangi partiden olursa olsun bu ülküde ittifak milli mesele. Mehdiyetin de bir mecburiyet olduğunu Allah bize gösteriyor. Başka da hiçbir çözüm yok. (A9 TV, 19 haziran 2012)

Müslümanların birlik olmalarıyla ilgili ayet açıklamaları



 

Masaüstü Görünümü