Harun Yahya

Hürriyet Daily News, Sayın Adnan Oktar’ın Sevim Songün'ün sorularına cevapları, 20 Şubat 2009

 
 
·        Evrim teorisine karşı hem Türkiye’de hem de dünyada çeşitli çalışmalar yürütüyorsunuz. Bunlar arasında çıkarılan kitaplar ve fosillerin sergilenmesi de var. Dünyada bugün yaratılışçılığın evrim teorisi karşısında daha da yüksek düzeyde inanana sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?
 
ADNAN OKTAR: Tabi ki, yapılan kamuoyu yoklamaları bunu açıkça ortaya koyuyor zaten. Darwinizm'e inananlar 30 yıl önce, %70-80 oranındayken, bugün dünyanın pek çok ülkesinde bu oran %20-30'lara düştü, ki bu gün geçtikçe daha da azalacaktır. Ama tabi Darwinist-materyalist fikir diktatörlüğünün baskı rejimini de görmezlikten gelmemek lazım. Çünkü Darwinistler adeta mafyavari bir dikta rejimi oluşturarak, bu sahte ideolojiyi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Dünya ülkelerinin neredeyse % 95’inin resmi himayesiyle korunmakta olan evrim teorisi, bilimsel olarak geçersizliği ispatlanmış, akla ve mantığa aykırı sahte bir teori olmasına rağmen, resmi bir ideoloji olarak insanlara dayatılıyor. Darwinizm'e inanmayan akademisyenler, bilim adamları işten atılıyor, okullarda çocuklar imtihanlarda evrimi destekleyen cevaplar vermeye mecbur ediliyor, bazı gazete ve dergiler "Atalarımız mikropmuş", "Yeni bir ara fosil bulundu" tarzında gerçek dışı haberlerle aralıksız Darwinist propaganda yapıyorlar. Darwinizm'in geçersizliğini ortaya koyan bilimsel bulgulara bilimle cevap veremedikleri için anti demokratik yöntemlerle, baskıyla dayatmayla evrimi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Ama artık bu dayatmaların Darwinistlere faydası olmaz. Çünkü hak ortaya çıktı.
 
Darwinistler 150 yıldır fosil kayıtlarını özenle saklıyordu, ama 100 milyon fosili getirip insanların gözlerinin önüne koyunca, ne olduklarını şaşırdılar. Bu fosilleri gören birine uzun uzun evrimin geçersizliğini anlatmaya da gerek yok. Mesela 150 milyon yıllık örümcek fosilini, yanına bir canlı örümcekle birlikte koyup insanlara sorduğumuzda, "ikisi arasında fark var mı?" diye, kendi gözleriyle görüp söylüyorlar fark olmadığını. O zaman nerede evrim? Hani tüm canlılar uzun zaman dilimleri içinde değişe değişe bugünkü hallerini almışlardı? O zaman neden 150 milyon yıllık örümcekle bugünkü örümcek tıpatıp aynı? Demek ki evrim diye birşey hiç yaşanmamış. Bunu ilkokul çağındaki çocuklar dahi kolaylıkla anlıyorlar, uzun, karmaşık, anlaşılmayacak birşey yok. İşte bu açık delillerin ortaya konulması Darwinizm'in sonu oldu.
 
Ben Yaratılış Atlası kitabım ilk Avrupa'ya ulaştığında söylemiştim, "Avrupa'nın asıl aydınlanması şimdi başladı, birkaç zaman sonra anketler yapılıp halka sorulduğunda Darwinizm'e inananların sayısının gün geçtikçe azaldığını göreceksiniz" demiştim. Tam da bu şekilde oldu. Örneğin Fransız Science Actualités tarafından yapılan ankette, insanların evrim ile oluşmadığına inananların oranı %92, evrime inananların oranı ise %5 olarak çıktı. Süddedeutsche Zeitung adlı ünlü Alman gazetesinin yaptığı ankete göre ise, insanın bir Yaratıcı'nın eseri olduğuna inananların oranı %85, evrim teorisinin geçerli olduğunu düşenenlerin oranı ise sadece %9'du. Die Welt gazetesi'nin yaptığı anket sonucunda ise halkın %86’sı "Size göre yaşam nasıl olmuştur?" sorusuna "Allah yarattı" şeklinde cevap verdi. Avrupa'daki fikri değişimi açığa çıkaran anketlerden biri de İsviçre'de yayınlanan Blick'in anketi oldu. Bu ankette, Yaratılış'a inananların oranı %85, evrim teorisine inananların oranı da %8 olarak çıktı. Belçika’da yayınlanan De Morgen gazetesi, "on kişiden sekizinin evrim teorisinin tamamen bir saçmalık olduğunu düşündüğünü" yazdı. Danimarka’da Ekstra Bladet gazetesi'nin internet sitesinin yer verdiği ankette "İnsanların maymundan geldiğini düşünüyor musunuz?" sorusuna Danimarka halkının %88’i hayır cevabını verdi. İsviçre Factum dergisinde yer alan haberde ise, İsviçre halkının okullarda Yaratılışın da okutulmasını istediği bildirildi. İngiltere'de öğretmenler arasında yapılan anketler, öğretmenlerin okullarda Yaratılış da okutulması gerektiğini düşündüklerini ortaya koydu.
 
 
·        Eğer öyleyse, yaratılışçılığa inananların sayısının artmasında sizin çalışmalarınızın katkısı ne ölçüde olmuştur? Türkiye dünya ölçeğinde bu anlamda ne durumdadır? Sizce evrim mi yoksa yaratılış mı daha öndedir?
 
ADNAN OKTAR: Açıkça söyleyeyim, Darwinizm konusunda en etkili, en vurucu, en somut deliller benim eserlerimdedir. Benim çalışmalarım dışında da bu derece akılcı, teknik ve bilimsel delile dayalı, reddedilmesi mümkün olmayan bilgiler ortaya koyan, bu kadar cesur, atak bir çalışma Türkiye'de de dünyada da pek yok. Zaten Darwinistlerin başka hiçbir çalışma karşısında da böylesine büyük bir panik yaşadıklarını görmedik. Amerika'da, Avrupa'da yıllardır Yaratılışı anlatan bazı eserler yayınlanıyor, belgeseller hazırlanıyor ama hiçbirinde Yaratılış Atlası kitabıma verdikleri tepki oluşmadı. O kadar şiddetli bir şok yaşadılar ki, bu etkili fikri nasıl engelleyebileceklerini şaşırdılar. Ama tabi bir kere Avrupa halkı gerçeği gördü, bunu artık geri çevirebilmelerinin bir yolu yok. Siz onlarca insanı bir odaya doldurup, perdeleri kapatsanız, "Güneş yok" deseniz ama içlerinden sadece bir kişi küçücük bir noktadan Güneş'in ışığını görmüş olsa bu iş artık bitmiştir. Kimseyi Güneş'in olmadığına inandıramazsınız. İstedikleri kadar "Atalarımız mikropmuş" haberleri yapsalar, istedikleri kadar yasaklar getirseler, istedikleri kadar iftiralarla, yalanlarla bu ilmi mücadeleyi yapanlar üzerinde baskı oluşturmaya çalışsalar da sonuç değişmez.
 
Türk milleti her zaman milli, manevi değerlerine bağlı olmuştur, Darwinizm'i de gerçek manada hiçbir zaman ciddiye almamıştır. Her ne kadar bir zamanlar, 1970'lerde, bazı çevrelerin etkisiyle evrime inandığını söyleyenlerin oranı %70'lere ulaştıysa da, bugün bu rakam %5-10'a düşmüştür. Hatta kanaatimce bu oran daha da düşüktür ama bazı kimseler özellikle akademisyenler ve bilim adamları, Darwinist baskıdan çekinerek asıl düşüncelerini ifade edemiyorlardır. Dünyada en az evrime inanılan ülke Türkiye'dir. Son 30 yıl içinde Türkiye'de evrim bitmiştir. Elbette, Allah'ın izniyle bunun vesilesi, konuyla ilgili yazmış olduğum onlarca kitap, Bilim Araştırma Vakfı'nın il il kasaba kasaba düzenlediği 2000'den fazla konferans, bilimsel sergiler, toplantılardır. Halkımız Darwinizm'in bilim tarihinin en büyük aldatmacası olduğunu görmüştür ve evrimci yalanlara inanması artık mümkün değildir.
 
 
·        Evrim teorisine inananların azalmasında sizin çalışmalarınızın katkısı ne ölçüdedir?
 
ADNAN OKTAR: Evrimin yenilgisinde en büyük pay bu çalışmalara aittir, başka çalışmaların etkisi olmuş olsaydı bunu çok önceden görürdük. Benim eserlerim Avrupa'ya ulaşmadan önce de Darwinizm gerilemeye başlardı, ama Yaratılış Avrupa'ya gidene kadar böyle birşey yoktu. Darwinistler diledikleri gibi halkla adeta alay etmeye devam ediyorlardı. Ama halk Yaratılış Atlası'nı görünce bir anda Darwinistler çelik bir duvara çarpmış gibi oldular. Ciddi bir uyanış, müthiş bir kültürel değişim başladı. Avrupa basınını biraz dikkatlice incelerseniz bunun izlerini rahatlıkla görebilirsiniz. Eğer bu konuda detaylı bilgi almak istiyorsanız www.dunyadanyankilar.com adlı internet sitesini inceleyebilirsiniz. Avrupa basınında Darwinizmle ilgili mücadeleyi anlatan tüm haberlerde Yaratılış Atlası anlatılıyor, The Guardian, The Independent gibi gazetelerde bu açıkça da ifade edildi defalarca. Vatikan'dan geçtiğimiz aylarda açıklama yapıldı, "Müslümanlara Allah inancını yeniden Avrupa'ya getirdiğiniz için teşekkür ederiz" dediler. Neden? Çünkü Vatikan da Darwinist diktatörlüğün baskısı altında, eli kolu bağlanmış hiçbirşey yapamıyordu. Ama Yaratılış Atlası, Allah'ın izniyle, Darwinistleri hiç beklemedikleri bir anda, en can alıcı noktadan vurdu. Çünkü Darwin'in kendisi söylüyor, "Eğer ara fosiller bulunamazsa, benim teorim çökmüştür" diyor. İşte biz bu gerçeği duyurduk. Tam da Darwin'in söylediği gibi, ara form bulunamadı ve evrim teorisi çöktü dedik, gerçeği halka açıkladık.
 
 
·        Evrim teorisinin İslam’da yeri var mıdır?
 
ADNAN OKTAR: Evrimin yaşandığına dair bir tane bile bilimsel bilgi ve delil yoktur. Darwin'in kitabını yayınladığı 1859'dan bu yana Darwinistler evrimi destekleyecek delil aramaktadır, ama 150 yıldır elleri boştur. Delili olmayan bir teoriye inanmanın mantığı nedir? Olabilirdi, Allah canlılığı evrimle de yaratmış olabilirdi, o zaman bunun delillerini görürdük ve derdik ki "Rabbimiz bizi evrimle yaratmış" ama böyle bir delil yok, Kuran'da da böyle bir ayet yok. İslam'da evrimin yeri olduğu iddiasında olanlar meleklerin nasıl yaratıldığını, cinlerin nasıl yaratıldığını açıklayamazlar. Kuran'da Hz. İsa'nın çamurdan kuş benzeri birşey yaptığı ve üflediğinde Allah'ın bir mucizesi olarak uçtuğu bildirilir, bunu evrimle açıklayamazlar. Uçan, nefes alan tam bir canlı nasıl oluşmuştur? Buna evrim diyebilirler mi, diyemezler. Hz. Musa'nın asasının nasıl yılana dönüştüğünü anlatamazlar. Sindirim sistemi olan, üreyen tam bir canlıya dönüşüyor asası, evrim bunu açıklayabilir mi? O yüzden evrimle İslam'ı bağdaştırmaya çalışmak beyhude bir girişimdir, bu konuda boşuna uğraşmalarına gerek yoktur.
 
 
·        Bir insan hem iyi bir Müslüman hem de evrim teorisine inanan biri olabilir mi?
 
ADNAN OKTAR: Eskiden bazı Müslümanların evrime karşı bir eziklikleri vardı, evrimi nasıl yenebileceklerini bilemedikleri için, mağlup olurum korkusuyla kendilerince evrimle İslamı bağdaştırmaya yönelik bir yol benimsemeye kalkmışlardı. Bu biraz bilgisizlikten biraz da Darwinist diktanın gücünden duyulan korkudan kaynaklanıyordu. Yapılan telkinler nedeniyle evrimin bilimsel olduğu zannediliyordu ve evrime karşı çıkmak bilime karşı çıkmak diye düşünülüyordu. Halbuki eğer bir insan bilimsel düşünüyorsa, evrimi kabul etmesi mümkün olmaz. Bilime sahip çıkan evrime karşıdır, çünkü evrim baştan aşağı bir sahtekarlıklar ve aldatmacalar dizisidir. Tek bir proteinin dahi nasıl oluştuğunu açıklamaktan acizdir. Evrimin canlılığın nasıl oluştuğu sorusuna verdiği tek cevap, bir çamur yığının içinde aradan geçen uzun zamanlardan sonra, yıldırımların, fırtınaların etkisiyle ilk canlı hücrenin çıktığıdır. Yani taşın, toprağın, çamurun kendi kendine canlı bir hücre yapmaya karar verdiğidir. Yeterince süre geçtikten sonra taşın toprağın, atomu inceleyen, uzaya giden, mekikler inşa eden, görkemli şehirler kuran insanlara dönüştüğüdür. Bunu çocuğa söyleseniz güler. Aklı başında, eğitim görmüş insanların böyle bir masala inanması çok şaşırtıcı bir durumdur.
 
 
·        Evrim teorisinin ders kitaplarında anlatılmasını nasıl karşılıyorsunuz?
 
ADNAN OKTAR: Ben özgürlükten yanayım ve tüm düşüncelerin rahatlıkla ifade edilebilmesini savunan bir insanım. Evrim de okutulsun okullarda tabi, gençler görsünler bir zamanlar insanlar nasıl bir komediye inanıyorlarmış, nasıl akıl dışı masallara kanıyorlarmış bir ibret olarak bunları görmeleri faydalı olur. Artık internet çağındayız, gençler okulda Yaratılış okutulsa da okutulmasa da, evrim doğruymuş gibi dayatılsa da, internet üzerinden gerçekleri öğreniyorlar. Kendilerine 1800'lerin ilkel masallarını anlatanları, ilginç bir vaka olarak dinliyorlar, halen evrimi savunabilen zihniyetler olmasını hayretle seyrediyorlar. Ama tabi doğru olan, demokrat olan evrimle birlikte Yaratılış'ın da okullarda öğretilmesidir. Ya da evrim öğretilirken, yapılan bilimsel çalışmaların, fosil kayıtlarının, bulguların, verilerin evrimi çürüttüğünün de gençlere anlatılmasıdır. Tek taraflı olarak sürekli bir yalanın dayatılması doğru değildir.
 
 
·        En önemli çalışmanız evrimin yanlış olduğunu kanıtlamak gibi duruyor. İslam’da öncelik sizce bu konu mudur?
 
ADNAN OKTAR: Ben daha lise yıllarındayken, dünyayı saran felaketlerin, savaşların ihtilallerin sebeplerini araştırdığımda, Darwinizm'in ne kadar büyük bir bela olduğunu görmüştüm. Darwinizm hiçbir zaman bilimin bir konusu olarak kalmamıştır. Zaten öyle olsaydı, bilimsel verilerin evrimi doğrulamadığı görüldüğünde, bütün yanlış teoriler gibi hemen rafa kaldırılırdı. Kimse de ısrarla evrimi savunmaya devam etmezdi. Darwinizm ideolojik olarak savunulmaktadır, materyalizmin ve ateizmin dayanak noktası olduğu için dayatılmaktadır. Darwinizm olmadan materyalizm olmaz, materyalizm olmadan komünizm olmaz, faşizm olmaz, vahşi kapitalizm olmaz, terör olmaz. Ama siz insanlara sürekli olarak sözde bir tür hayvan olduklarını telkin ederseniz, yaşamın amansız bir mücadele alanı olduğunu söyler bu mücadelede ayakta kalmak için acımasız olmaları gerektiğini anlatırsanız belanın önü arkası kesilmez. Sonra da yana yakıla teröre, anarşiye, katliamlara çözüm bulmaya çalışırsınız. Oysa bataklığı kurutmadan sivrisineklerle mücadele etmenin başarılı olmayacağı açıktır. Önce Darwinizm bataklığını kurutmak lazım, sonra göreceksiniz insanlar çok güzel, aydınlık, sevgi dolu bir dünyaya kavuşacaklar.

Masaüstü Görünümü