Harun Yahya

RAMAZAN 2009 - 23.Gün








İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.
(Meryem Suresi, 96)






"İmanı kamil olan, sevdiği kimseyi, ondan menfaat gördüğü için değil sırf Allah rızası için sever. Gerçek iman budur." (Taberani)







Putin, Grozni'de Ahmet Kadirov'un adı verilen 10 bin kişilik camiyi açılışı öncesi ziyaret etti

Putin dinler arası diyaloğun önemine vurgu yaptı. Putin, 'Dinler arası diyalog büyük önem taşıyor. Özellikle de içinde birçok dinleri ve milletleri barındıran bizim ülke için.' dedi. Cami açılışı ile birlikte yapılan 'İslam Barış Dini' adlı konferans hakkında da açıklamalarda bulunan Putin, 'Bu güzel bir çalışma olmuş. Cami açılışı ile birlikte böyle bir konferans yapılması yerinde bir çalışma. İslam barış dinidir. Bu konferansla tüm dünyaya iletilen güzel bir mesaj.' dedi.

Vladimir Putin'e yakınlığı ile bilinen Kadirov açılış konuşmasında yaptığı açıklamada Rusya başbakanını tüm dünya Müslümanlarının umudu olarak değerlendirdi. Kadirov şu şekilde konuştu; 'Çok yoğun olmasına karşın Putin camiyi ziyaret etti. Bu büyük bir jest. Ben de buradan kendisini tüm dünya Müslümanlarının umudu olarak gördüğümü açıklıyorum.'

Rusya'da 'Avrupa'nın en büyük camiisi' olarak tanımlanan külliye 2004'te bombalı saldırı sonucu öldürülen eski devlet başkanı Ahmet Kadirov'un vasiyeti üzerine inşa edildi. Konya'ya 90'lı yıllarda bir ziyaret gerçekleştiren Kadirov buradaki camilerden etkilenerek, Çeçenistan'a da benzer külliyelerin yapılmasını istemişti. Camiinin inşaatı 2006 yılında başlamıştı. Avlu ile birlikte camii toplam 14 hektarlık alanda yer aldı. İslam merkezi haline gelecek camiide İslam Enstitüsü, medrese, dini kütüphane, misafirhane ve öğrenci yurdu da yer alıyor.

Caminin açılışına 25 ülkeden 200'e yakın davetli misafir katıldı. Açılış nedeniyle Grozni'de geniş güvenlik önlemler alındı. Şehir içinde bulunan ana caddelerde trafik otomobillere ve toplu taşıma araçlarına kapatıldı. Ayrıca güvenlik için 2 binden fazla polis ve özel askeri birlik şehirde devriye geziyor. Rusya Federasyonu'nda 20 milyona yakın Müslüman yaşıyor.





Uyku Bedenimizi Nasıl Güçlendiriyor?


Uyku insan hayatının vazgeçilmez ihtiyaçları arasında yer alır. Çünkü vücudumuzun suya, oksijene ve gıdalara ihtiyacı olduğu ölçüde uykuya da ihtiyacı vardır. Ayrıca hayatımızın yaklaşık 1/3'ü uykuda geçtiğinden, dengeli bir hayat sürmek için uykunun kalitesi de hayati bir önem taşır. Ancak belirtmek gerekir ki; uyku, çoğu kişi tarafından zannedildiği gibi pasif bir dinlenme hali değil insan vücudu için önemli işlemlerin gerçekleştiği özel bir süreçtir.

Uyku Esnasında Yaşanan Yenilenme Süreci

Uyku uzmanları, kanımızdaki büyüme hormonu düzeyinin uykuya dalar dalmaz ani bir yükseliş gösterdiğini saptamışlardır. Bu nedenle yeterli miktardaki her uykudan sonra vücut olarak tazelenmiş bir şekilde uyanırız.

Örneğin cildimizin pürüzsüz kalabilmesi, her gün 10 gram ölü deri hücresinin dökülmesiyle sağlanır. Bunun gerçekleşebilmesi için, her akşam derimizin en üst tabakasındaki hücreler bölünmeye başlar. Uyku esnasında ise büyüme hormonunun artmasıyla birlikte bu reaksiyon hızlanır. Gecenin sessizliği bunun için en ideal ortamdır. Çünkü gece ne güneş, ne rüzgar, ne de hareket hücre bölünmesini engelleyemez. İşte bu yenilenme saatlerinde cildin, başta oksijen olmak üzere, bir dizi besin maddesine ihtiyacı vardır. Alınan her solukta cilt, ihtiyacı olan oksijeni depolar. Bu nedenle uzmanlar akşamları yatmadan önce yatak odasının iyice havalandırılmasını tavsiye ederler. (www.AllahVar.com)

Uyurken, özellikle de rüya gördüğümüz saatlerde vücut ısısının 2 derece artmasıyla birlikte, organizma bol miktarda sıvı üretir. İşte bu nedenle sabahları uyandığımızda saçlarımız nemlenmiş, şekilleri bozulmuştur. Yağ bezleri de geceleri yenilendiğinden, uyku sırasında yağ salgılaması genelde azdır. Bu nedenle, cildi kuru olanların sabah iyice kurumuş bir ciltle uyandıkları görülür.







Sağlıklı Bir Yaşam İçin Günde Kaç Saat Uyumalıyız?

Günlük uyku süresi, kişiye ve yaşa bağlı olarak değişir. Genellikle yaş ilerledikçe uyuma süresi azalmaktadır. Ancak günlük ortalama 6 ila 8 saat arası uyku bir yetişkin için yeterlidir.

Uyku süresine dikkat etmek sağlıklı bir yaşam için önemlidir. Çünkü sık sık yeterince derin uyku uyuyamayan kişiler, bağışıklık sistemleri etkilendiği için hastalıklara karşı daha dayanıksız olmaktadırlar. Böyle durumlarda vücudun ritmi kontrolden çıkar. Bu dengesizlik cilde yansır: Cilt kurur, çatlar ve hücre bölünmesi düzenli gerçekleşemediği için cilt giderek incelir. Kuru cilt daha da kururken, pürüzlü cilt de iyice bozulur. (www.evriminsonu.com)

Uykuda Ruhun Alınması

İnsan yaşamı, uyku esnasında birçok tehditle karşı karşıyadır. O halde her sabah sağlıklı bir şekilde uykudan uyanmak şükredilmesi gereken mucizevi bir durumdur. "Ölüm benzeri" olarak belirtilen uyku süresi boyunca insan, bilincini ve dışarıyı algılama yeteneklerini kısmen yitirir. Uyku ile ölüm arasındaki bu benzerlik, Kuran'da da haber verilir. Bir ayette, "Sizi geceleyin öldüren ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten O'dur." (Enam Suresi, 60) şeklinde buyrulmaktadır.

Açıktır ki gece uyumak için yatağına yatan bir insan, her sabah sağlıklı olarak uyanacağından emin olamaz. Dolayısıyla uykudan şuurlu ve bir gün önceki haline kavuşmuş bir şekilde uyanmak, kusursuz bir şekilde görebilmek, duymak ve hissetmek üzerinde düşünülmesi ve şükredilmesi gereken mucizevi olaylardır.






Kuran’da Dikkat Çekici Sayılar-8


HZ. MUSA’NIN DOKUZ MUCİZESİ

“Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir.” (Neml Suresi, 12)

 “9 mucize” anlamına gelen “tis’i ayatin” ifadesinden sonra ibare sonuna kadar olan hece adedi 9.

 Ayette “tis’i ayatin” (9 mucize) ifadesine gelinceye kadar, “tis’i ayatin” ifadesindeki harfler 9 kelimede bulunmaktadır.

 “Tis’i ayatin” (9 mucize) ifadesinden itibaren ayet sonuna kadar olan kelime adedi 9.

 “Tis’i ayatin” (9 mucize), surede sondan başa doğru 9. sayfada bulunmaktadır.

 Ayette “9” anlamına gelen “tis’i” kelimesine gelinceye kadar kullanılan noktasız harf çeşidi 9.

 “Tis’i” (9) kelimesinden itibaren ibare sonuna kadar kullanılan noktasız harf adedi 9. (Besmele dahil.)

 “Tis’i” (9) ayette sondan başa doğru 9. kelimedir.

 Surenin mukattaa harfleri olan “ta, sin” harflerinin ebced değeri 9. (En küçük ebced hesabıyla)

ŞEHİRDEKİ DOKUZLU ÇETE

Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı. (Neml Suresi, 48)
 
“9 kişi” anlamına gelen “tis’atü rahtin” ifadesinden itibaren ayet sonuna kadar, “tis’atü rahtin” ifadesindeki harfler 9 defa geçmektedir. (Besmele dahil.)

 “Tis’atü rahtin” (9 kişi) ifadesinden itibaren ayet sonuna kadar olan noktalı harf adedi 9.

 “Tis’atü rahtin” (9 kişi) ifadesinden itibaren ayet sonuna kadar kullanılan noktasız harf adedi 9. (Sin, ayn, elif, lam, ye, ra, vav, mim, he)

 “Tis’atü rahtin” (9 kişi) ifadesinde, surenin mukattaa harfleri olan “ta, sin”e ait harflerin ebced değeri 9. (te: 2, sin: 2, ayn: 1, ra: 2, he: 1, tı: 1) (En küçük ebced hesabıyla)

 Hz. Salih ve Semud kavmi kıssasındaki ayet adedi 9. (tı: 1, sin: 1)






Şükretmek Nefse Karşı Bir Kalkan Gibidir

Şükür, her türlü nimetin tek sahibinin Allah olduğunun ve insanın yalnızca O’ndan geldiğinin şuurunda olmak, bunu kalple ve dille ifade etmektir. Şükretmenin aksi ise Kuran’da, nankörlük anlamına gelen “küfür” terimiyle tanımlanır. Yalnızca bu tanım bile şükretmenin Allah Katında ne kadar önemli bir ibadet olduğunu ve bu ibadetten uzaklaşmanın insanı ne kadar kötü bir konuma soktuğunu göstermesi açısından yeterlidir.

Şükür, Kuran’da üzerinde en çok durulan konulardan biridir. Pek çok  ayette şükretmenin öneminden bahsedilir, müminlere şükretmeleri hatırlatılır, şükredenlerin ve şükretmeyenlerin örnekleri verilir, akıbetleri anlatılır. Şükrün Kuran’da bu derece önemle vurgulanmasının nedeni, bunun imanın ve tevhid inancının en büyük göstergelerinden biri olmasıdır.

Kuran’ın başka ayetlerinde ise şükretmek, şirk koşmanın zıttı olarak Allah’a kulluk etmekle birlikte zikredilmiştir.

Şeytan İnsanları Şükretmekten Alıkoymak İster

Kibir, haset ve kıskançlığından ötürü kıyamete kadar tüm yaşamını insanları saptırmaya adamış olan şeytan, insanın şükürden uzaklaşmasını kendisi için yeterli ve büyük bir başarı olarak görmektedir. Şeytanın ana hedeflerinden birinin insanları şükürden alıkoymak olduğu dikkate alındığında, şükretmeyen bir kimsenin nasıl büyük bir sapkınlık içinde olduğu daha iyi anlaşılır.

Şükür, imtihanın bir parçasıdır. Allah insana Katından sayısız nimetler verir, ona nasıl davranması gerektiğini bildirir ve onun bu nimetler karşısındaki tavrını dener. Bu durum aşağıdaki ayetlerde şöyle bildirilir:

Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. (İnsan Suresi, 2-3)

Allah, şükrün karşılığını vereceğini, şükredenlere nimetini artıracağını ve onları ödüllendireceğini Kuran’ın başka birçok ayetinde de bildirmiştir. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir.” (İbrahim Suresi, 7)






“Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız; gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Suresi, 18)
ayetinde bildirildiği gibi, Allah’ın nimetlerini tek tek sayabilmek hatta nimetleri sınıflara ayırarak saymak bile mümkün değildir. Nimetin sınırı olmadığı gibi şükretmenin de bir sınırı yoktur. O halde insan sürekli bir şükür halinde bulunmalı, Allah’ın nimetini anmalı, hatırda tutmalı, anlatmalıdır. (http://www.arastirma.org)

Her An Şükredici Olmak

Bazı kimseler şükretmek için kendilerine çok büyük, çok özel bir nimetin gelmesini, ya da çok büyük bir sorunlarının çözülmesini beklerler. Oysa biraz dikkat edildiğinde, insanın her anının nimet içinde geçtiği görülür. Hayatı, sağlığı, aklı, şuuru, beş duyusu, nefes aldığı hava ve bunlara benzer sayısız nimet kendisine her an kesintisiz bir şekilde sunulmaktadır. Bu nimetlerin ise herbiri ayrı şükür gerektirir. Allah’ı anmasında, tefekküründe eksiklik olan kimseler gaflet içinde oldukları için, bu nimetlerin değerini onlara sahipken bilmez, bunların şükrünü yapmaz; ancak bu nimetler ellerinden alındığı zaman değerlerini anlar, nankörlüklerinin sonucuyla karşılaşırlar.
 
Şükür Nefse Karşı Bir Kalkan Gibidir

Şükür hem büyük bir ibadettir, hem de insanı “azgınlaşmaktan” koruyan bir kalkan gibidir. Çünkü insanın nefsinde, zenginlik ya da güç bulduğunda zalimleşmeye, zorbalaşmaya, vicdansızlaşmaya karşı bir eğilim vardır. Zenginleşir, güzel imkanlara kavuşursa, acizliğini unutmaya ve kibirlenmeye başlar. Şükür, işte bu “azgınlaşmayı” engeller.

Şükreden insan bilir ki eline geçen her nimeti kendisine veren Allah’tır. Bu nimeti de Allah’ın yolunda, O’nun istediği biçimde kullanmakla yükümlüdür. Kendilerine büyük makam, büyük mülk ve hakimiyet verilen Hz. Davud ve Hz. Süleyman'ın tevazu ve olgunluklarının bir nedeni de sürekli şükretmeleridir. Kendisine verilen mülk nedeniyle azgınlaşan Karun’un da yaptığı hata, şükretmeyi bilmemesidir.

Şükür, yalnızca Allah’a söz ile hamd etmekle değil, Rabbimiz’in verdiği tüm nimetleri Hak yolunda kullanmakla olur. Mümin, kendisine verilen her şeyi, Allah rızası için kullanmakla yükümlüdür. En başta da, Allah’ın kendisine verdiği bedeni O’nun rızasını kazanmak için kullanacaktır. (http://www.bilgilerdunyasi.net)






Gri Kurt Kafatası







Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yaş: 65 milyon yıl

Bölge: Çin







Darwinistlerin fosiller karşısındaki çaresizliğini gözler önüne seren bulgulardan biri de, resimdeki 65 milyon yıllık gri kurt kafatası fosilidir. Evrimciler söz konusu canlıların hayali evrim sürecini delillendirebilecek bir tane dahi bulgu ortaya koyamazken, sayısız fosil kuzey doğu kaplanlarının evrim geçirmediğini, yaratıldığını ispatlamaktadır. (http://www.darwinistlerinferyatsesleri.com)






HZ. MEHDİ (A.S.)'Yİ SAMİMİ İNSANLAR ALAMETLERİNDEN TANIYACAKTIR

İstidatlı insanlar onu kalkık burnu, kara kirpikleri, yanağındaki izden tanırlar. İsmi Muhammed (Peygamberimiz (sav)’in Hz. Mehdi (a.s.)’ye verdiği isimdir), boyu ortanın üzerinde, yüzü yakışıklı ve saçları güzeldir.

(Şeyh Kemalüddin Bin Talha, Yanubil Müvedde, Sayfa: 410)

Hadiste, özellikle samimi insanların Hz. Mehdi (a.s.)’yi tanıyacaklarına dikkat çekilmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin siyah saçları ve kirpikleri, sağ yanağındaki iz ve burnunun düzgünlüğü hadiste belirtilmiştir. Peygamberimiz (sav)in Hz. Mehdi (a.s.)’ye verdiği isim Muhammed’dir. Hz. Mehdi (a.s.) nurlu ve güzel yüzlü, bakımlı ve güzel saçlı, orta boylu bir insan olacaktır.






İSLAM DÜNYASINA BÖLÜNMEYİN ÇAĞRISI





Ne Demişti

Kaçkar TV, 8 Ocak 2009

Adnan Oktar: ... Dünyada toplam yirmi, yirmi beş milyon adet mason var fakat birbirlerini çok iyi koruyup kolluyor bunlar. Yani birbirlerine çok iyi destek veriyorlar. Hatta Said Nursi diyor ki, müminlerin diyor şikak ve adaletinden istifade ile diyor koskoca İslam alemini esir alır diyor deccal diyor. Yani şikak birbirleriyle mücadele etmeleri, bölünüşleri, bölünmüşlükleri ve adaletlerinden dolayı diyor yani bunu kullanarak koskoca İslam alemini az bir kuvvetle Deccal esir alır diyor. Şu anlamda da görüyoruz bunu, bu oluşmuş durumda yani İslam aleminde bu anlam oluşmuş durumda. Buna karşı Müslümanların yapacağı şey, birlik ve beraberliktir. Bölünme, Müslümanlarda bölünme haramdır, birleşmek de farzdır. Hem bu haram işleniyor, hem bu farz yerine getirilmiyor. Bu farzın çok iyi gündemde tutulması gerekiyor. Türk İslam Birliği oluştuğunda böyle çoluk çocuğu öldürüp sırayla yere kimse dizemez, yani öyle bir olay olmaz. Kimse buna cesaret edemez, tahayyül de edemez. Ama Müslümanlar kolunu bir yere vermiş, parmağını bir yere vermiş, ayaklarını bir yere vermişler kıpırdayamayacak haldeler. Halbuki elini kolunu çözüp, birlik ve beraberlik olup bir lider etrafında toplanıp, toplu hareket etmeleri lazım. Masonlar bunu nasıl beceriyorlar? Mesela bak yirmi beş milyon mason bütün dünyayı yönetiyor, başlarında da bir liderleri var Deccal ve hepsini yöneterek bütün dünyayı esir alabiliyor bir avuç kuvvetle. Müslümanlar, milyarlar hesabıyla Müslüman var, fakat ittifak etmedikleri için, birleşmedikleri için, bölünmüş oldukları için, ayrı ayrı hareket ettikleri için rahatça Deccaliyet onları ezebiliyor ve katledebiliyor. Ama bu ahir zamanda bu kalkacak işte. Allah Mehdi’yi gönderecek, Mehdi’nin etrafında Müslümanlar toplanacaklar, sonra da Hz. İsa Aleyhisselam inecek, Hz. İsa Aleyhisselamın etrafında da Hıristiyanlar toplanacaklar, iki büyük din birleşip ittifak edecek, Hıristiyanlar da Müslüman olacaklar ve tek din İslam kalacak ve dünyaya bütün nurunu ve güzelliğini İslam yaymış olacak inşaAllah.



Ekin TV, 12 Şubat 2009

Adnan Oktar: Tabi, bunun sebebi var ama Müslümanların birlik olmaması da bunun sebeplerinden bir tanesi. Yani Müslümanlar birlik olsa bunun olmayacağı açık. Yani mesela, ben tek şu küçük parmağımla ben bir şey kaldıramayabilirim. Ama beş parmağımla birden tuttum mu tutar havaya kaldırırım. Müslümanlar tek parmakla hareket ediyor. Böyle olmaz, 5 parmakla pençeyle hareket edecekler. Tuttun mu, söküp alacaklar. Birleşmek farzdır, bölünmek haramdır. Müslümanlar şu an bu haramı işliyorlar bölünme ile. Ve bu farzı da yerine getirmiyorlar, birleşme farzını yerine getirmiyorlar. Allah’ın emridir birleşmek. Allah, şeytandan Allah’a sığınırım, kurşunla kaynatılmış binalar gibi birleşerek mücadele edenleri Allah sever, diyor. Ayrılıp dağılmayın, diyor Allah, ayet var.





Ne Oldu



Türkiye, 16 Nisan 2004





Bahreyn'e ziyarette bulunan Gül, dün meclise hitabında, herkesin ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretinde verdiği mesajların, dünyada bir iyimserlik havası estirdiğini görmesi gerektiğini söyledi. İslam dünyasına da beraber hareket etme çağrısında bulunarak, "Arap dünyasının, İslam dünyasının kendi tezlerini BÖLÜNMEDEN SESLENDİRMESİNİN tam zamanıdır.'' dedi.










Şirk Tehlikesi 



Birçok insan şirkin büyük bir sapkınlık olduğunu duyar, ama bunun kendisiyle de ilgili olabileceğini hiç düşünmez. Müşriklerin, yani şirk koşanların, sadece taştan ya da tahtadan oyulmuş totemlere secde eden insanlar olduklarını sanır. Ona göre müşrikler, sadece Peygamberimiz (sav)'den önce Kabe'deki putlara tapan cahiliye Arapları ve onlara benzer ilkel putperestlerdir.

Oysa şirk, sadece tahtadan oyulmuş putlara tapmakla sınırlı bir kavram değildir ve sanılanın aksine pek çok toplumda yaygındır. İnsanın Allah'ın rızasına muhalif olarak medet umduğu, rızasını aradığı her varlık, Allah'ın rızasına tercih ettiği her şey Allah'tan başka edindiği birer ilahtır aslında. Bu nedenle şirki uzak görmemek, aksine insanın çok yakınında olabileceğine ihtimal vermek gerekir. Bununla birlikte şirk, insanın kaçınması gereken günahların en başında gelmektedir. Bu sitede bu önemli konu çeşitli yönleriyle ele alınmaktadır.


Masaüstü Görünümü