Harun Yahya

Bediüzzaman Said Nursi'nin, deccalin, Darwinizm ile dünyayı aldatmasına işaret eden sözleri


1. Hz. Mehdi (a.s.)’nin üç vazifesinden.... Birincisi: fen ve felsefenin tasallutiyle (etkisiyle) ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu, (materyalizm, Darwinizm ve ateizm hastalığı) beşer (insanlık) içine intişar etmesiyle (insanlar arasında yayılmasıyla), her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini (materyalizm, Darwinizm ve ateizm gibi Allah'ı inkar eden dinsiz akımları) tam susturacak tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek (iman edenleri sapkınlıktan korumak)... (Emirdağ Lahikası, s. 259)

Bediüzzaman Said Nursi, Hz. Mehdi (as)'ın birinci görevinin "maddiyyun ve tabiiyyun taunu"nu yani Darwinizm, materyalizm ve ateizmi fikren tam anlamıyla ortadan kaldırmak olduğunu bildirmiştir. Hz. Mehdi (as)'nin, Bediüzzaman Hazretleri’nin belirttiği şekilde “herşeyden evvel” bu görevi yerine getirecek olması, Deccaliyetin en önemli fitnesinin Darwinizm olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bediüzzaman, Deccal'in "fen ve felsefeyi kullanarak” Darwinizm’i yayacağını söylemektedir. Deccal, insanları Allah inancından uzaklaştırmak, yeryüzünde kargaşa ve anarşiyi hakim kılmak için fen ve felsefe yoluyla Darwinizmi yayacak; Hz. Mehdi (as) da İslam ahlakını hakim kılmak, yeryüzüne barış, huzur ve adalet getirmek için ilmi bir mücadele ile Deccaliyetin Darwinizm putunu yıkacak, Darwinizm ve materyalizmi fikren tam anlamıyla susturacaktır. 





2. Hem deccalın rejimine ve teşkil ettiği komitesine ve hükûmetine ait garib halleri ve dehşetli icraatı, onun şahsıyla münasebetdar rivayet edilmesi cihetiyle manası gizlenmiş. Meselâ: "O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hazret-i İsa (a.s.) onu (onun fikir sistemini) öldürebilir, başka çare olamaz" rivayet edilmiş. Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, ... ancak semavî ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-ı Kur'aniyeye iktida (uyan) ve ittihad eden (birlik olan) bu İsevî dinidir ki, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur ölür (fikir sistemi yıkılır). Yoksa onun (deccalin) şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir. (Şualar, 5. Şua)

Bediüzzaman Hazretlerinin bu sözünde bahsettiği, deccal'in yırtıcı, yani tahrip edici, kan dökücü, kargaşa ve çatışma oluşturan rejimi Darwinizm'dir. Bediüzzaman, Darwinizm’in, bir fikir sistemi olarak yaygınlaşacağını, sapkın bir din haline geleceğini ve insanları aldatarak onları Allah inancından uzaklaştıracağını ifade etmektedir. Şu anda da, deccal sistemi ateist masonluk tarafından sapkın Darwinizm ideolojisi tüm dünyaya yayılmış ve sahte bir din haline getirilmiştir. İşte bu tehlike sebebiyle, önemli olan, deccalin sapkın fikir sisteminin ortadan kaldırılmasıdır. Zira Bediüzzaman, deccalin şahsını bir mikrobun bile yok edebileceğini, ancak asıl tehlikeli olanın deccalin yaydığı Darwinist fikir sistemi olduğunu belirtmektedir. Nitekim günümüze kadar Darwinist ve materyalist fikirlerin savunucusu ve öncüsü olanların tümü, Darwin, Marx, Stalin, Lenin, Trotsky, Malthus, Hitler ve bunun gibi diğer Darwinistler, aldatıcı ideolojilerini geride bırakarak son derece basit ve sıradan sebeplerle ölüp gitmişlerdir. Önemli olan, ateist masonların hakimiyeti altındaki deccalliyetin devam etmesine ve bütün dünyaya ulaşmasına sebep olacak olan, kitleleri dinsizliğe ve ahlaksızlığa yönelten sapkın ideolojinin, yani Darwinizm’in ilmi delillerle yerle bir edilmesidir.





3. Maddiyyunluk (ateist, materyalist ve Darwinist felsefeler) manevi taundur (bulaşıcı bir veba hastalığıdır) ki, beşere şu müthiş sıtmayı tutturdu, gazab-ı İlahiye çarptırdı. Telkin ve tenkid kabiliyeti tevessü ettikçe (geliştikçe), o taun da (bulaşıcı veba hastalığı da) tevessü eder (gelişir). (Mektubat, s. 513)

Bediüzzaman, deccalin sapkın fikir sistemi olan Darwinizm’in adeta salgın bir hastalık gibi, deccalin ikna ve telkin yöntemiyle gelişeceğini ve tüm dünyaya yayılacağını haber vermektedir. Şu anda dünyada Darwinizm’in, ateist masonluğun tekelinde olan ve dünyaya hakim olan bir kısım basın tarafından sürekli olarak propagandası yapılmakta, bu büyük aldatmaca toplumlara ateist masonik yayınlar yoluyla durmaksızın telkin edilmektedir. Dolayısıyla Darwinizm’in pek çok insan tarafından cehaletle kabul edilmesinin sebebi ilmi deliller değil, ateist masonik yayınların yoğun telkinidir. Deccalin fikir sisteminin çökertilmesi için, bu sahte telkinin ortadan kaldırılması ve bu kitle aldatmacasının deşifre edilmesi gerekmektedir. Deccalin fitnesi olan Darwinizm, onu çökerten bilimsel delillerin tüm dünyaya gösterilmesi, bu sapkın ideolojinin temelindeki aldatmacanın dellileriyle ortaya çıkarılması yoluyla bozguna uğratılacaktır.





4. Tabiiyyun, maddiyyun (materyalizm, Darwinizm’den) felsefesinden tevellüd eden (doğan) bir cereyan-ı Nemrudane (isyankar bir cereyan), gittikçe âhirzamanda felsefe-i maddiye vasıtasıyla intişar ederek (yayılarak) kuvvet bulup, uluhiyeti (Allah’ın varlığını) inkâr edecek bir dereceye gelir. (Mektubat s. 57)

Darwinizm, ateist bir ideolojidir. Allah'ın apaçık olan varlığını inkar eder. Hatta, kör tesadüflere sözde ilahlık atfederek, insanları aldatmaya çalışır. (Allah’ı tenzih ederiz). Bu deccalin hadislerde belirtilen en önemli özelliğidir. Deccal, insanlara Allah’ın adını kullanarak yaklaşacak, ardından peygamberlik iddia edecek, hatta daha sonrasında kendisinin ilah olduğunu söyleyecektir (Allah’ı tenzih ederiz). Şu anda ateist masonların silahı olan Darwinizm’in konumu da aynı şekildedir. Darwinizm, insanları Allah’ı inkara yönelten, kör tesadüflere ilahlık iddiasında bulunan sapkın bir dindir. Dünya çapındaki ateist masonik yayınlar yoluyla yapılan Darwinizm telkininin asıl hedefi, insanları Allah inancından uzaklaştırabilmektir. Dolayısıyla deccaliyetin temelini teşkil eden Darwinizm’i herhangi bir teori olarak tanımlamak son derece yanıltıcı olur. Darwinizm, toplumları inkara sürükleyen deccalin en büyük silahıdır ve bu sebeple, temelinden yıkılması, yok edilmesi şarttır. Hz. Mehdi (as) da bu görevi yerine getirecek Darwinizmi tam anlamıyla susturarak, fikren ortadan kaldıracaktır.





5. Bunun bir tevili (açıklaması) şu olmak gerektir ki: İsa Aleyhisselâm'ı nur-u iman ile tanıyan ve tâbi' olan (O'na uyan) cemaat-ı ruhaniye-i mücahidînin (ruhani mücahidler (ilmen mücadele edenler) cemaatinin) kemmiyeti (sayısı), Deccal'ın mektebce ve askerce ilmî ve maddî ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir. (Şualar, s. 588-589)

Bediüzzaman, “deccalin askerce ve mektepçe ilmi ordularına karşı” ifadesiyle, deccalin ilmi yöntemleri (fen ve felsefeyi) kullanarak bir mücadele yaptığına, dolayısıyla ona karşı da ilmi bir mücadelenin yapılmasının gerekliliğine işaret etmektedir. Deccali sistem ateist masonluğun tüm dünyaya yaydığı Darwinizm’e karşı, bu büyük fitne ve aldatmaca ortadan kalkıncaya kadar mutlaka ilmi ve güçlü bir mücadele verilmelidir. İman edenler, deccalin ordusuna karşı ne kadar az da olsalar, Yüce Allah’ın taraftarları olduklarından, mutlaka galip gelecek, deccalin bu sinsi oyunu Allah’ın izniyle Hz. İsa (a.s.)'ın ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişiyle bozguna uğrayacaktır.





6. Hem âlem-i insaniyette (insanlık aleminde) inkâr-ı uluhiyet (Allah’ın inkarı) niyetiyle medeniyet ve mukaddesat-ı beşeriyeyi (insanlığın mukaddes değerlerini) zîr ü zeber (darmadağın) eden Deccal komitesini, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın din-i hakikîsini (gerçek dinini) İslâmiyetin hakikatıyla birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaatı namı altında ve "Müslüman İsevîleri" ünvanına lâyık bir cem'iyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın riyaseti (liderliği) altında öldürecek (fikri sistemini yok edecek) ve dağıtacak; beşeri, inkâr-ı uluhiyetten (Allah’ı inkardan) kurtaracak. (Mektubat s. 441)

Bediüzzaman’ın tarif ettiği deccal komitesi, Darwinist ideolojinin tüm dünyaya yayılmasına önayak olmuş olan ateist masonların oluşturduğu sapkın bir komitedir. Darwin, Marx, Lenin, Stalin, Trotsky, Engels, Hitler, Mao gibi faşist, komünist ve Darwinist liderlerin tamamı masondur ve her biri, dünyaya Darwinist ideolojiyi yaymak ve insanları bu sapkın ideolojiyi kullanarak ezmekle görevlendirilmişlerdir. Her birinin hedefi toplumları Allah inancından uzaklaştırmak, ateizme sürüklemektir. Söz konusu deccal komitesinin faaliyette olduğu dönem boyunca dünya herc-ü merc içinde kalmış, dünya savaşları milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş, insanlık dünya tarihinin en büyük zulmünü, katliamlarını yaşamıştır. Allah’ın izniyle Bediüzzaman’ın belirttiği şekilde ahir zamanda Hz. İsa (a.s.)’nın gelişi ile, Hıristiyanlar Müslümanlarla ittifak edecek ve bu güçlü ve imanlı topluluk deccaliyete karşı hep birlikte mücadele edeceklerdir. Hz. İsa (a.s.)’ın ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın yeryüzünde zuhur etmesiyle, deccal komitesinin getirdiği Darwinist ideoloji tamamen susturulacak, deccalin aldatıcı fikir sistemi yok edilecektir.





7. Deccal'ın şahs-ı surîsi (görünüşü) insan gibidir. Mağrur, firavunlaşmış, Allah'ı unutmuş olduğundan; surî (sureti, görünümü), cebbarane (zorla) olan hâkimiyetine, uluhiyet namını vermiş bir şeytan-ı ahmaktır ve bir insan-ı dessastır (aldatıcı insan). Fakat şahs-ı manevîsi olan dinsizlik cereyan-ı azîmi (büyük dinsizlik akımı), pek cesîmdir (büyüktür). Rivayetlerde Deccal'a ait tavsifat-ı müdhişe (dehşet verici vasıflandırmalar) ona işaret eder. (Mektubat s. 270)

Deccalin şahsı, herhangi bir insan gibidir. Deccal, kendini büyütmüş, kendisine ilahlık payesi vermiş (Allah’ı tenzih ederiz) olduğundan, aldatıcı görünümlü, Bediüzzaman’ın tarifiyle ahmak bir şeytandır. Tehlikeli olan ve asıl ezilmesi gereken onun getirdiği saptırıcı fikir sistemidir. Bu fikir sistemi yani Darwinizm ile deccali sistem olan ateist masonluk, insanlığı dinsizliğe sürüklemekte, kitlelere sapkın fikirleri yayılmakta ve şeytani yöntemlerle şeytani amacına ulaşmaktadır. Bu yolla, okullar, Darwinizm’in yuvalandığı merkezler haline getirilmiştir. Darwinizm telkini ile deccal, okullarda anarşist, komünist, ateist, Darwinist, Marksist, Leninist, faşist, satanist bir gençliğin yetişmesine sebep olmuştur. Bunun sonucunda da Allah inancından uzaklaşmış, manevi değerlere önem vermeyen, gününü gün etmeye çalışan, dejenere ve amaçsız bir gençlik ortaya çıkmıştır. Dünyada zulüm artmış, insanlar birbirlerine karşı saldırganlaşmış, katliamlar çoğalmış, dünya büyük bir karmaşanın içine sürüklenmiştir. İşte bunlar, deccali sistem olan ateist masonluğun ortaya attığı fikir sistemi olan Darwinizm’in doğurduğu sonuçlardır. Ortadan kaldırılması, yok edilmesi gereken, dünyayı hakimiyeti altına almış olan, bu aldatıcı fikir sistemidir.





8. Alâmet-i Kıyametten olan Deccal hakkında hadîs-i şerifte "Birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü eyyam-ı saire (diğer günler) gibidir. Çıktığı zaman dünya işitir. Kırk günde dünyayı gezer." rivayet ediliyor.

Allahu a'lem, bu rivayetler tamamen sahih olmak şartıyla tevilleri şudur: Bu rivayetler mucizâne haber verir ki, "Deccal zamanında vasıta-i muhabere (haberleşme yolları) ve seyahat o derece terakki edecek ki (ilerleyecek ki), bir hadise bir günde umum (bütün) dünyada işitilecek. Radyo ile bağırır, şark-garp (doğu-batı) işitir ve umum ceridelerinde (bütün gazetelerde) okunacak. Ve bir adam kırk günde dünyayı devredecek ve yedi kıt'asını ve yetmiş hükûmetini görecek ve gezecek" diye, zuhurundan on asır evvel telgraf, telefon, radyo, şimendifer, tayyareden mucizâne haber verir. Hem Deccal, deccallık haysiyetiyle değil, belki gayet müstebit (diktatör) bir kral sıfatıyla işitilir. Ve gezmesi de her yeri istilâ etmek için değil, belki fitneyi uyandırmak ve insanları baştan çıkarmak içindir. (Şuâlar, s. 496)

Deccali sistem olan ateist masonluk, Darwinizm’i, kendi tekelinde bulunan dünyaya hakim bir kısım basının propagandalarıyla tüm insanlığa yaymıştır. Darwinizm, tümüyle bir aldatmaca olmasına karşın, masonik basının yönlendirmeleriyle, bütün dünyaya bir anda tanıtılmış, bir aldatmaca olmasına rağmen neredeyse bütün dünya tarafından kabul edilebilir hale getirilmiştir. Tarihin en büyük kitle aldatmacası, atesit masonik yöntemlerle, bir anda okullara, çok sayıda askeri tesislere girmiş, bir anda bütün dünyaya hakim edilmiştir. Öyle ki, bu sapkın düşünce, adeta itiraz edilemez, karşı gelinemez şekle dönüştürülmüş, devletlerin kanunlarıyla korunur hale gelmiştir.

Çünkü deccal, fitnesini, en etkili ve insanlara en rahat ulaşan bir yöntemle yani basın yayın yoluyla yaymış, her yere ulaşmış, fikren tüm dünyayı istila etmiş, fitnesini, insanlara hissettirmeden sinsi bir şekilde hakim etmiştir. Dünyanın her yanına bu fitneyi sokmuş, ardından bunun korunmasını da sağlamıştır. Deccal sisteminin başındaki ateist masonik odaklar, bu büyük kitle aldatmacasının dünya hakimiyetinin devamı için ellerinden gelen her türlü dayatmayı ve zorbalığı yapmaktadırlar. Fakat elbette deccalin fitnesi, içinde bulunduğumuz ahir zamanda Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhuru ile ortadan kaldırılacaktır.





9. Beşinci Mes'ele: Rivayette vardır ki: "Âhirzamanda Deccal gibi bir kısım şahıslar, uluhiyet (ilahlık) dava edecekler ve kendilerine secde ettirecekler."

Allahu a'lem, bunun bir tevili şudur ki: Nasılki padişahı inkâr eden bir bedevi kumandan, kendinde ve başka kumandanlarda, hâkimiyetleri nisbetinde birer küçük padişahlık tasavvur eder. Aynen öyle de: Tabiiyyun ve maddiyyun (materyalizm, Darwinizm) mezhebinin başına geçen o eşhas (şahıslar), kuvvetleri nisbetinde kendilerinde bir nevi rububiyet (terbiye edicilik) tahayyül ederler (hayal ederler) ve raiyetini (saygısını) kendi kuvveti için kendine ve heykellerine ubudiyetkârane (kulluk ederek) serfüru ettirirler (baş eğdirirler), başlarını rükûa getirirler demektir. (Şualar, s. 584)

10. Deccâl-misâl Haşiye dehâ-i a'ver (tek gözlü deccal), bir dâr ile bir hayatı anlar, maddeperest olur ve dünyaperver. İnsanı yapar birer canavar.

Evet, dehâ sağır tabiata tapar. Kör kuvvete fermanber (itaat eder). Fakat Hüdâ (Allah) şuurlu san'atı tanır, hikmetli kudrete bakar. Dehâ (deccal), zemine küfran perdesi çeker. Hüdâ, şükran nurunu serper. (Sözler, 654)

Deccali sistemi yayan ateist masonlar, silah olarak kullandıkları Darwinizm’i, bütün dünyada yaygınlaştırarak sapkın bir din haline getirmişlerdir. Deccal bu yolla, kendisini adeta ilahlaştırmıştır (Allah'ı tenzih ederiz) ve Darwinizm’i kullanarak bütün dünyada insanların beyinlerine hükmederek büyük bir kitleyi adeta canavara dönüştürmektedir. Dindarları bile etkilemekte, Hıristiyanları, Musevileri ve Müslümanları çaprazlama olarak birbirine düşürmeye çalışarak, onlar arasında ayrılık ve nifak çıkarmaya uğraşmaktadır. Bu yöntemle deccal, bir kısım insanları kendi yandaşı haline getirmektedir. Böylece dindarların, bir araya gelerek güçlenmesine ve deccalin başlattığı zulmü ortadan kaldırmalarına engel olmayı hedeflemektedir. Deccal bu aldatmacasıyla, bazı iman edenlerin birbirlerine karşı suni bir mücadele içine girmesini, bu sırada kendisinin de hakimiyetini sürdürüp güçlendirmesini amaçlamaktadır.








Deccali sistem olan ateist masonluk, Bediüzzaman’ın da işaret etmiş olduğu gibi, ilmi yolları aldatıcı şekilde kullanarak okulları ve kışlaları ele geçirmekle işe başlayacaktır. Nitekim bunu gerçekleştirmiştir de. Deccal, okulların ardından, dünya üzerindeki askeri tesislere de girmiş, sinsi aldatma yöntemi ile insanları felakete sürüklemiştir. Buralarda deccalin oyunundan etkilenen insanlar, dünyaya zulüm getiren deccalin askerlerine dönüşmüşlerdir. Bu kişileri kullanarak deccal, söz konusu askeri tesislerde kan dökücü, zalim ve acımasız bir sistem geliştirmiştir. Hitler, Mussolini, Stalin, Mao ve bunun gibi Darwinist diktatörler, bu sapkın deccal sisteminin, yani ateist masonların askerleridir. Onların döneminde kan dökmek, masum insanları öldürmek hemen herkes tarafından normal karşılanmıştır. Günümüzde de deccaliyetin fitnesi sebebiyle, Irak’ta camiler bombalanmış, Müslümanlar ibadetlerini yaparken katledilmiştir. Filistin’de küçük çocuklar başlarından hedef alınarak kurşunla öldürülmektedir. İnsanlar evlerinin kapılarını açtıkları anda suratlarına ateş edilmiştir. Doğu Türkistan’da yüzlerce insan savunma yapmalarına izin verilmeden, uluslararası kanunlara aykırı biçimde idam edilmekte, binlercesi bir gecede ortadan kaybolmaktadır. Dünyanın pek çok ülkesinde, kapıyı açan kişi, konuşmasına dahi imkan tanınmadan alnına kurşun sıkılarak öldürülmektedir. Afganistan'da doğumevleri, hastaneler sık sık bombardımana maruz kalmaktadır. Bugün Çin Ordusu, Rus Ordusu gibi birçok ordu, tek tek iyi insanlardan oluştukları ve normal koşullar altında zulme rıza göstermeyecekleri halde, deccaliyetin yoğun telkinleri ve eğitimi neticesinde, emir komuta zinciri içerisinde din ahlakına karşı, kan dökücü hale gelmişlerdir. Pek çok ordu bu zalimane sistemin bir parçası olmuştur. Zalimliğin bu derece yaygın olması ise, Darwinist telkinlerle adeta normal gösterilip, rahatça uygulanabilir hale gelmesi ile olmuştur. Çünkü bu zulmü yapanların tümü Darwinist eğitimden geçmiştir. Darwinist telkinin etkisiyle bu kişiler, üst düzey ateist masonların emirlerine uyan, Darwinist ve kan dökücü birer canavar haline getirilmişlerdir. Gerçek düşünceleri böyle değildir, ama deccal sistemi olan ateist masonların etkisiyle böyle bir kan dökücü sistemin parçası olmuşlardır. Onları yönlendirenler, dünyaya Darwinizm’i yayan, deccalin ordusu olan ateist masonlardır. Kitle psikolojisini kullanan deccal, zulmünü ateist masonları kullanarak çok rahat yerine getirmektedir. Dünyanın pek çok yerinde askerler, bu ateist masonik liderlerin etkisiyle zulmü, baskıyı, kan dökmeyi öğrenmiş, acımasız ve zalim hale getirilmişlerdir.
Ancak bu fitneden bir tek kahraman ordumuz ve dünyadaki çok az sayıda ordu kurtulmuştur. İmanlı ordumuz bu belanın içine girmemiş, güçlü imanı vesilesiyle deccalin fitnesine kanmamıştır.

Fert fert iyi insanlar olmalarına rağmen, ateist masonların yönlendirmesiyle acımasız bir yok ediciye dönüşen bu kişiler, ateist masonların dünyaya yaydığı deccal fitnesi olan Darwinizm’in ne kadar büyük bir tehlike olduğunun ispatıdır. Üstad’ın belirttiği gibi tabiiyyun ve maddiyyun (materyalizm, Darwinizm) mezhebinin başına geçen ateist masonluk, dünyada en büyük fitneyi başlatmış ve masum insanları buna sürüklemiştir. Allah’ın izniyle Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) dönemi, dünyanın bu fitneden temizlendiği, tüm iman sahiplerinin huzur içinde ve hep birlikte ibadet ettikleri barış ve rahatlık dönemi olacaktır.





11. Yedinci Mesele: Rivayette var ki, "Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar." Ve'l-ilmu indaAllah (ilim Allah katındadır), bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle (çabuk kavrama) ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder (emri altına alır), etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri (öğretmen) kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden (soyutlanan) maarifi (eğitimi) rehber edip tâmimine (yayılmasına) şiddetle çalışır, demektir. (Şualar, s. 461)

Deccalin fitnesi sinsidir. Deccaliyet, yani ateist masonluk, Darwinizm’i tüm dünyaya makul göstermiş, bu fitne ile tüm dünyayı sarmış ve insanların büyük çoğunluğu bir anda farkında olmadan deccal sisteminin parçası haline getirilmişlerdir. Ateist masonlar, özellikle dünya üzerinde okullarda kendi sinsi yöntemleriyle bazı eğitmenleri, profesörleri Darwinizm taraftarı haline getirmişlerdir. Şu an dünyada pek çok eğitmen bu büyük fitnenin savunucusu ve destekçisi haline gelmiştir. Deccaliyetin etkisiyle eğitmenlerin yetiştirdiği çocuklar da, aynı Darwinist eğitimin parçası olmakta ve aynı fitnenin içine düşmektedirler. Deccal, kendi sahte ilmini kullanarak, ilim sahibi gibi görünerek alimleri etkilemekte, onları da fitnesinin içine düşürmektedir. Darwinist eğitim aldıklarından insanların çoğu, deccalin bu büyük fitnesinin savunuculuğunu yapmaya başlamıştır. Darwinizm fitnesinin boyutlarını bilmediklerinden, deccal onları kendi askerleri haline getirmiştir. İnsanlar ancak deccalin bu büyük fitnesinin boyutlarını anladıklarında, Darwinizm tehlikesini açıkça gördüklerinde aldatılmış olduklarını, farkında olmadan deccale uyduklarını anlayabilirler. Bu yüzden Darwinizm aldatmacasının tüm delilleriyle ortaya koyulması, tarihin en büyük sahtekarlığı olduğunun çok iyi anlaşılması son derece büyük önem taşımaktadır.





12. Büyük Deccal, şeytanın iğvası (telkinleri) ve hükmüyle şeriat-ı İseviyenin ahkamını (İseviliğin hükümlerini) kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini (sosyal hayatlarını) idare eden rabıtaları (birleştiren unsurları) bozarak anarşistliğe ve Yecüc Mecüc'e zemin hazır eder... Şeriat-ı Muhammediye'nin (a.s.m.) (Peygamberimiz (sav)'in getirdiği Kuran ahlakının gereklerini) ebedi bir kısım ahkamını (hükümlerini) nefis ve şeytanın desiseleriyle (aldatmacalarıyla) kaldırmaya çalışarak hayat-ı beşeriyenin (insan yaşamının) maddi ve manevi rabıtalarını (birleştiren unsurlar) bozarak, serkeş (inatçı) ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesat-ı müteaffine (nefsi tutkular) bataklığında birbirine saldırmak için cebri (zorla) bir serbestiyet (özgürlük) ve ayn-ı istibdat (baskı) bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar. (Şualar, s. 592)

Deccali sistem olan ateist masonluk, en büyük fitnelerinden birini, kendisini dindar göstererek ve dindarların arasına fitne sokmaya çalışarak, Allah’a samimi inanan dindar Müslüman, Hıristiyan ve Museviler arasında ayrılık çıkarmaya çalışarak gerçekleştirmektedir. Onlara dindar görünümü ile yaklaşarak, birbirlerini deccalmiş gibi göstermeyi hedefleyerek, kendi inançlarına fitne karıştırmaya çalışarak, tüm dindarları birbirine düşürmeye çalışmaktadır. Ateist masonlar, böylelikle, kendilerine karşı galip olacak en büyük gücü etkisiz hale getirmeyi amaçlamaktadır. Dünyada samimi iman eden Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin bir arada kardeşçe Allah’ı yüceltmeleri ve din ahlakının yayılması için gayret göstererek deccale karşı birlik olmaları, elbette deccaliyetin sonunu getirecektir. İşte bu sebeple deccal sistemi olan ateist masonluk, tertemiz Müslümanları, Hıristiyanları ve Musevileri birbirlerine deccal gibi göstererek, onları birbirine muhalif hale getirmekte, hatta birbirlerine saldırtmaktadır. Bu büyük fitneyi ortadan kaldıracak olanlar samimi iman edenlerdir. İman sahiplerinin, birbirleriyle çekişerek değil, birlikte Allah’ı anıp yücelterek güçlenecekleri ve galip olacakları açıktır. Deccalin bu büyük fitnesini durdurabilmek için bu tehlikenin tam anlamıyla farkına varmak ve asıl fikri mücadeleyi deccal sistemi olan ateist masonluğun en büyük silahı olan Darwinizm’e yöneltmek gerekmektedir.





13. "Şahs-ı İsa Aleyhisselam'ın kılıncı ve maktul olan (yok edilen) şahs-ı Deccal'in, teşkil ettiği dehşetli maddiyunluk (maddecilik) ve dinsizlik azametli heykeli ve şahs-ı manevisini mahvedecek ancak İsevi ruhanileridir ki; o ruhaniler, din-i İsevinin hakikatini (Hristiyanlığın esaslarını) hakikat-i İslamiye ile mezcederek (katarak) o kuvvetle onu dağıtacak, manen öldürecek. Hatta "Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir. Hazret-i Mehdi'ye namazda iktida eder (uyar), tabi olur." Diye rivayeti bu ittifaka ve hakikat-i Kuraniyenin mutbuiyetine ve hakimiyetine (Kuran esaslarının hakimiyetine) işaret eder." (Şualar, s. 493)

İçinde bulunduğumuz ahir zamanda, deccalin en büyük fitnesi olan Darwinizm, bütün dünyaya yayılmış durumdadır. Dünyada kendisini gösteren dinsizliğin, zulüm ve katliamların, ahlaksızlığın, savaşların, merhametsizliğin, acımasızlığın temel kaynağı budur. Darwinizm fitnesi, deccal sistemi olan ateist masonluk tarafından basın ve yayın yoluyla yaygınlaştırılmış, telkin yoluyla, insanların büyük kısmı farkında dahi değilken beyinlerine girmiş, onları insani vasıflardan uzaklaştırmış, tüm dünyayı hakimiyeti altına almıştır. Ahir zamanın en büyük fitnesi, deccaliyetin yani ateist masonluğun en büyük silahı Darwinizm’dir.

Allah’ın izniyle, Hz. İsa (a.s.)’nın gelişi çok yakındır ve hadislerden ve büyük İslam alimlerinin açıklamalarından anlaşıldığı üzere Hz. Mehdi (a.s.) gelmiştir ve ilmi mücadelesini yerine getirmektedir. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.), deccalin bu büyük fitnesine karşı birlikte mücadele edecek ve bu sapkın fikir sistemini ortadan kaldıracaklardır. Bu dönem, tüm insanlar için huzur, sevgi, barış, adalet ve bereket çağı olacaktır. Deccali sistem olan ateist masonluğun, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Museviler arasında oluşturmaya çalıştığı fitne de bu dönemde son bulacak, tüm iman edenler bir arada kardeşçe, ibadetlerini huzur içinde yerine getireceklerdir. İnsanlar, deccal fitnesinden kurtulmuş olmanın rahatlığını yaşayacak ve dünya tüm görkemi ile Altın Çağı karşılayacaktır. Huzurun, mutluluğun ve güzelliğin hakim olduğu Altın Çağın gelişi, Allah’ın izniyle, çok yakındır.

Masaüstü Görünümü