Harun Yahya

Canlıların Savunma Amacıyla Kullandıkları İletişim Yöntemleri


Hayvanlar, bazen tehlikeyi haber vermek, yaşam bölgelerini korumak amacıyla çeşitli iletişim yöntemleri kullanırlar. Her canlı  türünün kendine has olan bu iletişim yöntemi Allah’ın onlara bahşettiği önemli bir nimettir.

www.darwinistleresorun.com


Ses Kullanarak Kurulan İletişim Yöntemi




 Bazı hayvanlar keskin bir homurtu ile tehlike sinyali verirler. Bazıları ise, örneğin Afrika antilopları sessiz bir sinyale sahiptirler. Bu hayvanlar otlarken sürekli hırıltı çıkarırlar. Yırtıcı bir hayvan yaklaştığında antiloplar hırıldanmayı keserler. Ani sessizlik, sürüyü herhangi bir hırıltı kadar etkili bir şekilde uyarır, özellikle de gecenin sessizliğinde.

 Filler gibi birbirinden çok uzaklarda yaşayan hayvanlarda “iletişim” çok önemlidir. Bir yavru fil uyumak istediğinde çok geniş bir alana dağılmış sürü bireylerinin hepsi durup onun uyanmasını beklerler. Bu iletişimin sebebi sadece fillerin koku alma duyularının çok keskin olması değildir. Filin alnında, 20 hertzin altında frekanslarda boğuk bir ses çıkartan bir organ bulunmaktadır. İşte bu organ sayesinde filler kendi aralarında, diğer canlıların anlayamayacağı gizli ve şifreli bu dili kullanarak konuşmaktadırlar. Fillerin çıkardıkları bu boğuk tonlar, yani çok uzun dalgalar, kısa dalgalardan çok daha uzaklara gidebilir. Bundan dolayı fillerin bu frekanstaki gizli dili uzun mesafeli görüşmeler için idealdir.

 Birbirinden tamamen farklı olan hayvanlar arasında, savunma nedenleriyle çeşitli ilişkiler kurulur. Örneğin antiloplar ve gergedanlar sırtlarına tutunan ve bağırıp çığlık atarak onları tehlikeye karşı uyaran küçük kuşlarla birlikte yaşarlar. Kuşların bu ortaklıktan çıkarı ise, bu memelilerin derilerinde kümelenen böcek larvalarını yemeleridir.

 Bazı hayvanlar düşmanlarını yanıltmak için seslerini çeşitli şekillerde kullanırlar. Örneğin ağaç deliklerinde yuva yapan birçok kuş rahatsız edildiğinde bir yılan gibi tıslar. Yuvaya saldıran yırtıcı hayvanlar da, delikte muhtemelen bir yılan olduğunu düşünerek bu deliği kurcalamazlar. Küçük tırtıllardan bazıları da tehlike hissettikleri anda tıslarlar ve vücutlarındaki sahte göz beneklerini şişirirler.

 Afrika’ya özgü canlılardan olan mirketler, 10-15 hayvandan oluşan koloniler halinde yaşar. Mirketlerin bu sosyal yaşantılarında kendilerine has iletişim yöntemleri vardır. Kokular yayarak, sesle ve vücut diliyle olmak üzere üç farklı yolla haberleşirler. Sayısı yirmiyi geçkin farklı sesleriyle kayıp haberlerini, yeni doğan bebek müjdelerini, nöbetçi sinyallerini ve daha birçok olayı birbirlerine iletirler. Bu canlılar yuvalarının güvenliğini sağlamak için etrafı gözetleme, çakal ve kartal gibi düşmanlarını kollama görevlerini paylaşır.

 Arılar ayrıca tehlikeyi haber vermek için daha yüksek sesle vızıldarlar (bir kovana yaklaşırsanız ses tonundaki değişimi fark edersiniz); “tehlike geçti” işaretini verip kovanı yatıştırana kadar saniyede 500 vuruşluk bir dizi gerçekleştirirler.

 Kırmızı sincaplar, düşman gördüklerinde kuyruklarını sallar ve heyecanlı sesler çıkarmaya başlayarak hemcinslerini tehlikeye karşı uyarırlar.


Koku Bırakma Yöntemi ile İletişim Kuran Canlılar



Bazı canlılar kendi yaşam bölgelerini belirlemek için “koku bırakma” yöntemini kullanırlar.


 Ceylanlar kendi bölgelerini belirlemek için uzun ince dallara ve otlara, hemen gözlerinin altındaki bezlerden salgılanan ve katran gibi kokan bir madde bırakırlar. Bu koku diğer ceylanların bölgenin bir sahibi olduğundan haberdar olmalarını sağlar.

 Ren geyiklerinin ise, arka ayaklarının ucunda koku bezleri vardır. Bu bezlerden salgılanan koku, bölgelerini işaretlemelerine yardımcı olur.

 Tavşanlar da çenelerindeki bezler ile bir koku bırakarak bölgelerini işaretlerler.


Boynuz ve Toynakları ile İletişim Kuran Canlılar




 Kuzey Amerika geyiği ve antilobu genellikle ürkek ve heyecanlı canlılardır. Fakat yavrularını tehdit eden tilki ve kurtlara karşı sivri, kesici toynaklarını kullanmakta hiç tereddüt etmezler.

 Bufalo ve misk sığırı gibi hayvanların da eğri ama son derece sağlam boynuzları vardır. Sürüleri kurt saldırısına uğradığında, hemen buzağılarının etrafını sararlar, başlarını eğerler ve boynuzlarıyla düşmana darbe vururlar.

 Dağ keçileri ise uzun, ince boynuzlarını hançer olarak kullanırlar. Yavrusu düşman tarafından tehdit edilen bir anne geyik de düşmana karşı cesurca savaşır. Örneğin bir ayıyı, boynuzlarını kullanarak öldürebilir.

 Afrika’da bir öküz başlı dişi antilopsa buzağısını kovalayan sırtlanları, çakalları veya vahşi köpekleri boynuzuyla yaralar. Bir gergedanın burnundaki sivri boynuzu, yavrusunu tehdit eden herhangi bir yırtıcı hayvana karşı kullanılacak kadar büyük ve tehlikelidir.


www.canlilararasindakidayanisma.beyazsiteler.com



Yüce Allah yeryüzünde mükemmel sistemler yaratmış, var ettiği her detayın içinde Kendi yüceliğinin ve kudretinin delilleri olan olağanüstü mucizeler yaratmıştır. Canlıların savunma amacıyla kendi aralarında kullandıkları haberleşme yöntemleri de her gün yeni detayları keşfedilen yaratılış harikalarından biridir. Ayetlerde Rabbimiz’in yaratma ilmi şöyle bildirilmiştir:

“Şüphesiz müminler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 3-4)


 



 



Vücut Dilini Kullanarak Savunma Taktikleri Geliştiren Canlılar




 Geyikler ortamın güvensiz olduğunu anladıklarında ön ayaklarından birini yere vurarak diğer geyiklere tehlikeyi haber verirler. Eğer tehlikenin çok yakında olduğunu anlarlarsa hem ön ayaklarından birini yere vururlar hem de kuyruklarını dikleştirerek sarkaç gibi sallamaya başlarlar.

 Virginia geyiği ilk tehlike işaretinde kuyruğunu yukarı doğru hafifçe vurur. Kuyruğunun alt tarafı tamamen beyazdır. Bu parça hayvanın tüm vücudu üzerindeki tek beyaz parçadır. Bu beyaz kısmın görünmesi sürüdeki bütün geyikleri aniden uyarır.

 Güney Amerika’da yaşayan bir deve türü olan guanacolar, düzenli sosyal yaşama sahip olan hayvanlardandır. Guanacolar ailelerini, beraber yaşadıkları sürülerini ve yaşadıkları bölgelerini tehlikelerden uzak tutmak için birbirlerine mesajlar gönderir. Haberleşirken kulakla işaret gönderme, mırıldanma, çömelme, tükürme, göğse vurma, kuyruk sallama gibi pek çok hareketi kullanırlar. Guanacolar vücut duruşları ile de mesaj gönderirler. Zamanlarının çoğunu kendi yerleşim bölgelerinin sınırlarını belirlemekle geçiren yetişkin erkekler için vücut duruşu özellikle önem taşımaktadır. Yabancı bir erkek yaklaştığında o bölgeye hakim olan erkek, kuyruğunu havaya kaldırarak ani bir şekilde dimdik ayağa kalkar. Boynunu kıvrılmış bir S şekline getirir, kulaklarını arkaya doğru yatırır ve burnunu yukarı doğru kaldırır. Bu şekilde guanaco düşmanına gözdağı vermiş olur.

 Öküz başlı Güney Afrika antilopları görünüş olarak bufalolara benzer. Sürüler halinde yaşayan bu antilop türünün bazen 100, hatta daha fazla üyesi birarada bulunur. Son derece hızlı hareket edebilen bu antilop türü, düşmanları tarafından takip edildiğinde yarış atlarından daha hızlı koşabilir. Güney Afrika antiloplarının buzağıları da son derece hızlıdır. Öyle ki, sadece iki günlükken bile büyüklerinden geride kalmayacak şekilde hızlı koşabilirler. Zorlu koşullarda yaşayan bu canlılar, Allah’ın onlara verdiği bu özellikler vesilesiyle yaşamlarını rahat bir şekilde sürdürebilirler.

 Kediler, kendilerini savunacaklarını veya saldıracaklarını vücut hareketleriyle belli ederler. Saldıracağı mesajını, doğrudan göz teması, sıklıkla buna eşlik eden kısılmış gözbebekleri ve aniden saldırmaya uygun bir duruşla belli ederler. Baş ve bıyıklar öne yönelmiştir ve kulaklar rakibin arka kısımlarını görebileceği şekilde arkaya dikilmiştir. Korktuklarını çömelerek haber verirler. Bu, kedinin kendisini güvende hissetmediği durumlarda kullandığı hareket biçimidir.

Kedi eğer kendisini tehlike altında hissediyorsa, bunu bir yana yuvarlanıp diş ve pençelerini göstererek savunmaya hazır olduğunu bildirerek yapar. Ayrıca vücutlarındaki  tüm tüyleri dikleştirirler.

 Köpekler de savunmaya ve saldırmaya hazır olduklarını vücut dilini kullanarak gösterirler. Bu durumdaki bir köpek hırlar ve dişlerini gösterir. Baskın olduğunu ve korkmadığını anlatmak için kulaklarını ve kuyruğunu dik tutar, sırtındaki  tüylerini dikleştirir. Vücudu gergin ve her an atılmaya hazırdır. Eğer biraz korku içindeyse  yine dişlerini gösterir, hırlar, kuyruğunu yere paralel tutar, tüylerini dikleştirir. Ancak tehdit karşışında kendini üstün hissetmediği için kulaklarını yatırır.

 

 Zürafalar da tehlike anında iletişim için vücut dilini kullanan canlılardandır. Bu canlılar arasında gözlerini dikip bakma, en yaygın haberleşme biçimidir. Bu bakışlar, insanlardaki gibi dostça ya da düşmanca bir anlam taşıyabilmektedir. Geniş otlaklar olan savanlarda zürafa diğerine sabit olarak bakarsa bu bir aslanın yaklaştığını ve grupların yaklaşık 2 kmkarelik bir alana dağılmaları gerektiğini ifade eder.


Canlıların haberleşmek amacıyla kullandığı yöntemler bize Allah’ın sonsuz aklını, güç ve sanatını göstermektedir. Allah üstün ve güçlü olandır, benzersiz yaratandır. Karada ve denizde olan her şey, O’na aittir. Allah sonsuz bir akıl ve bilgi sahibidir. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulur:

“O Allah ki yaratandır, kusursuzca var edendir, şekil ve suret verendir...” (Haşr Suresi, 24)

Masaüstü Görünümü