Harun Yahya

Yağma olayları ahlaki çöküntünün boyutlarını gösteriyor






 

Son yüz yıldır tüm dünyayı saran büyük bir hastalık var. Bu hastalığın adı sevgisizlik! Materyalist öğretilerin insanlara empoze edilmesi sonucu oluşan bu hastalık toplumun her kesimine bulaşmış durumda. Sevgisizlik sonucunda baş gösteren acımasızlık ve umursamazlık ahlaki çöküntüyü de beraberinde getiriyor. Özellikle son aylarda yaşanan ve toplumsal olaylarda baş gösteren yağma olayları ahlaki çöküntünün ne boyutta olduğunu gözler önüne seriyor. Dünya genelinde insanlar kendi ülkelerindeki politikaları ve yönetim biçimlerini eleştirmek ve haklarını aramak için meşru ya da gayrimeşru protestolar ve gösteri yürüyüşleri düzenliyor. Fakat gösteriler sırasında yaşanan yağma olayları tüm insanlığı utandırıyor.

Bu utancın bir örneği ise geçtiğimiz ay Brezilya’da yaşandı. Geçen yıl haziran ayında başlayan olaylarda halk, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizi ve hükümetin sosyal politikalarını protesto etti. Özellikle Dünya Kupası’nın Brezilya’da oynanacak olması halkı sokağa dökmüş durumda. Brezilya halkının bir bölümünün, kamu hizmetlerinde harcanması gereken paranın dünya kupası projelerine aktarılmasının yanlış olduğu kanısında. http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/05/140516_brezilya_gosteri.shtml

Bu gösteriler sırasında çok büyük yağmalama olayları yaşanması da dikkat çekti. Polislerin greve gitmesiyle güvenlik zafiyetinin oluştuğu ülkede güpegündüz mağazalar ve dükkanlar soyuluyor. Yağmalama girişimlerine önlem almaya çalışan hükümet olayların yaşandığı bölgelere asker sevkiyatı yapıyor. http://www.cnnturk.com/haber/dunya/brezilyada-polis-greve-cikti-dukkanlar-yagmalandi

Aslında yaşanan bu yağmalama olayları tüm dünyanın içinde bulunduğu ahlaki çöküntüyü anlamak ve deşifre etmek için oldukça önemli bir örnek teşkil ediyor. Geçmişte birçok ülkede karmaşa ortamlarında, teknik aksaklıklarda ve emniyetin sağlanamadığı durumlarda yağma ve talan olaylarının yaşandığını biliyoruz.

Amerika ve Kanada’da 2003 yılında büyük çapta bir elektrik kesintisi yaşanmıştı. New York, Detroit, Cleveland, Ottowa ve Toronto gibi büyük metropollerde yaşanan elektrik kesintisi hayatı adeta felç etti. Gün batımında karanlığa gömülen ülkede güvenlik önlemlerinin yetersiz kalmasıyla yağmalama olayları yaşandı. Ülkede daha vahim ve düşündürücü olanı ise 1977 yılında yaşanmış.

New York’ta 13 Temmuz 1977’de 25 saat boyunca elektrikler kesilmiş. Kesintiden on dakika sonra Bronx, Manhattan, Brooklyn ve Harlem bölgelerinde yağmalanmadık mağaza bırakılmamış.tı Yiyecek, giyecek, mobilya mağazaları talan edilmiş ve yağmalar o gece ve ertesi gün elektrikler gelinceye kadar devam etmişti. Sonuçta 1 milyar dolarlık zarar ortaya çıkmış, iki kişi ölmüş ve 3700’den fazla yağmacı gözaltına alınmıştı. http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/229027.asp

Arjantin’de de 2013 yılında emniyet teşkilatının greve gitmesiyle birlikte ülke genelinde büyük bir yağmalama başlamıştı. Polisin 23 şehirden 17’sinde iş bırakmasıyla başlayan yağma olaylarında yüzlerce kişi de yaralanmış, ülke ekonomisi büyük zarara uğramıştı. http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/12/131210_arjantin_yagma.shtml

Arjantin ve Brezilya’daki olaylara benzer bir olay da 2011 yılında İngiltere’nin Londra kentinde yaşandı. 29 yaşında siyah bir gencin öldürülmesi ile birlikte olaylar çıktı ve yaşanan karmaşada birçok büyük mağaza yağmalandı. Londra’nın güneyinde yer alan Notting Hill ve Ealing gibi varlıklı semtler talan edildi ve yağmalandı. http://www.hurriyet.com.tr/planet/18446329.asp

Ahlaki yoksunluğun farklı bir örneği ise geçtiğimiz yıllarda Filipinler’de yaşandı. 2013 yılında ülkede meydana gelen tayfun sonrası birçok market ve yardım kuruluşlarının depoları yağmalandı. Dikkat çeken konu ise yağma olayları ile ilgili yapılan açıklamada; çaresizlik, açlık, susuzluk ve fırsatçılığın bu olaylara neden olduğu gibi son derece akıl dışı ve sığ görüşlere yer verilmiş olması. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/101682.aspx

Yaşanan olaylara bakıldığında son derece vahim bir tablo ortaya çıkıyor. Amerika, İngiltere, Kanada gibi ülkeler modernizm, barış, adalet, huzur ve güven dendiğinde parmakla gösterilen ilk ülkeler arasında. Ancak en ufak bir karmaşada veya küçük bir güvenlik zaafı oluştuğunda yasalar çiğnenebiliyor. Askeri gücün yeterli olması, teknolojik imkânların gelişmiş olması, hırsızlık, yağma, talan gibi insani değerlerin kabul etmediği sonuçların ortaya çıkmasına engel olmuyor.

Yağma vakalarının yaşandığı ülkelerde çıkan olaylar neden-sonuç ilişkisi içinde değerlendiriliyor. Eylemlerin, doğal afetlerin ya da teknik aksaklıkların yaşandığı ortamlarda bu tür yasa dışı olayların yaşanmasının doğal olduğu gibi son derece yanlış bir bakış açısı var.  Çaresizliğin, açlığın, susuzluğun ve fırsatçılığın bu tür vakalara neden olduğu söylenerek materyalist değerlendirmeler yapılıyor ve gayri ahlaki olan olaylar isteyerek veya istemeyerek meşru bir zemine oturtuluyor. Fakat hukuk dışı bu olayların ahlaki yoksunluktan ve sevgisizlikten kaynaklandığı dile getirilmiyor.

Oysa Allah insanlara adaleti, sevgiyi, merhameti, sabrı, sağduyulu olmayı tavsiye etmiştir. Allah’ın ahlakıyla donanmış bir insan açlık, susuzluk ve çaresizlik anında hiçbir zaman başkasının malını talan etmez. Yaşanan olayları ya da karmaşaları fırsat olarak değerlendirmez ve başkalarına ait eşyaları çalmayı meşru görmez. Bunun Allah Katında büyük bir suç olduğunu bilir.

Yapılması gereken tüm insanlığa bir Yaratıcının olduğunu ve insanların öldükten sonra mutlaka tüm yaptıklarıyla hesaba çekileceğini anlatmaktır. Allah sevgisine bağlı olarak toplumlarda insan sevgisi de yayılacak ve bu tür gayri ahlaki olaylar hiçbir zaman yaşanmayacaktır.

Adnan Oktar'ın MBC Times ve News Rescue'da yayınlanan makalesi:

http://www.mbctimes.com/english/incidents-of-looting-show-the-scale-of-moral-collapse

http://newsrescue.com/incidents-looting-show-scale-moral-collapse/#axzz389pvEhWy

Masaüstü Görünümü