Harun Yahya

Irak’taki bir cihat değil, doğal kaynaklar savaşı






Son bir yıldır iyice artan intihar saldırılarıyla sarsılan Irak, şimdi tam bir yangın yeri haline geldi. Ülke fiili olarak üçe bölünmek üzere. Hem de çok acımasız bir iç savaş ve asla kabul edilemeyecek bir kardeş kavgasıyla. İslam alimlerinin savaş fetvası verdiği bir ortam söz konusu. Barış çağrısı yerine savaş çığlıkları atılıyor. Oysa bir İslam aliminin yapması gereken her zaman barışa davet olmalıdır.

Sünnilerin çoğunlukta yaşadığı batı, orta ve kuzey kesimlerinin şehirlerini “Irak Şam İslam Devleti” adlı örgüt ele geçirmeye başladı. Ramadi’nin ardından Musul ve Tikrit’in de belirli bölgelerini ele geçiren örgüt şimdi Bağdat’a doğru ilerliyor. Bağdat’ın güneyinde ise Şiilerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler var.

IŞİD, ele geçirdiği şehirlerde Şiilere yönelik yoğun bir şiddet uyguluyor. Her geçen gün ülkenin farklı noktalarından vahşet ve zulüm haberleri geliyor. Böyle bir ortamda Şiilere cihad çağrısı yapılması doğru bir tutum değil. Bu çağrı ve fetvalar, Irak halkını daha fazla kan dökmeye sebep olacak bir ruh haline sürüklüyor. Her şeyden önce cihat fetvalarının hepsi kaldırılmalı. Müslümanları ve İslam ülkelerini ateşe atacak çağrılar yerine, barıştırmak, kardeşlerin arasını bulup uzlaştırıcı olmak önemli. “Birbirinizi kırmaya devam edin, daha çok kan dökün” demek yerine, “müsalaha edin, barışın ve uzlaşın” denmeli.

Fitne varken, öncelikli hedef fitneyi yatıştırmak olmalıdır. Bu amansız kardeş kavgasını sonlandırmak için girişimde bulunmak en doğru tutum. Çünkü çıkarları için Ortadoğu’da bulunanlar bir asırdır bu bölgenin paramparça olmasını istiyorlar. Irak’ın üçe bölünme fikirleri, daha Irak 2003’te işgal edilirken ortaya atılmıştı. Bunun nedeni de daha kolay kontrol edilebilecek, daha güçsüz, daha zayıf devletçiklerin var olmasının isteniyor olması. Oysa bırakın yeni sınırları, Ortadoğu’da sınırların aynı Avrupa’daki gibi kalkması gerekiyor. AB modelinde bir birlikte, dileyen dilediği inançla, eşitlik, adalet ve sevgi içinde yaşayabilmeli. Böyle bir modelin oluşması sadece bölge için değil AB, ABD, Rusya, Çin ve diğer tüm ülkeler için de en iyi çözüm.

Irak’ın mevcut yönetimi de, ülkeyi bugünlere sürükleyen soğuk, sert, asık suratlı, adalete ve hakkaniyete önem vermeyen sevgisiz politikalarla kardeşliği tesis edemeyenlerden. Baskılar, şiddet politikaları ve nefret, ülkedeki kutuplaşmaları da arttırıyor. Milleti dehşetle hizaya getirme anlayışı ters tepiyor. Dehşetin sonucunda kin ve nefret topluma hakim oluyor.

Peki Irak’ta yetersiz kaynakların paylaşımında mı sorun oluyor? Bu sorunun cevabı elbette hayır. Irak’a genel olarak göz atarsak;

Irak tarihiyle, zenginlikleriyle, kültürüyle herkese bol bol yetecek çok fazla imkanlara sahip. Fırat ve Dicle Nehirlerinin suladığı verimli topraklara sahip Mezopotamya Ovası, ülkenin büyük bir zenginliği. Bu iki nehrin birleştiği nokta olan, dillere destan Şattülarap ve Basra var. Asırlar boyu büyük devletlere başkentlik yapmış Ortadoğu’nun incisi Bağdat eşsiz güzelliklere sahip.

Hayalleri süsleyen Babil. İslam’ın 4. Halifesi Hz Ali’nin türbesinin bulunduğu Necef. Rafting ve dağcılık turizminin cazibe merkezlerinden biri olabilecek Erbil. Tarih kokan diğer kentlerden Süleymaniye, Musul, Kerkük.. Aynı zamanda bu kentler petrol açısından çok zengin. Özellikle de Musul.

Irak, dünya ham petrol rezervlerinde (çıkarılabilir rezerv) 143,1 milyar varille üçüncü sırada. (http://www.ydh.com.tr/HD8309_irak-petrolde-irani-gecti.html)  Doğal gaz potansiyeli ise 13 trilyon m3 seviyesinde. Şii’si, Sünni’si, Kürdü, Arabı, Türkmeni, Hristiyanı, Musevisiyle herkese fazla fazla yetecek kadar yer altı zenginliğine sahip Irak. Geniş yerleşim alanlarıyla herkesin kardeşçe, bir arada, huzurla yaşayabileceği imkanlara sahipken, çatışmalar ve kardeş kavgaları bölgeye hakim olmuş durumda. Savaş, işgal ve mezhepsel gerginlik derken çıkan kardeş kavgalarıyla ülkenin üzeri kara bulutlarla kaplanmış durumda. Bu kara bulutları dağıtıp kardeşliği ve en büyük eksiklik olan sevgiyi yeniden hakim kılmak hepimizin görevi. Yoksa bu ateş tüm bölgeyi sarabilir Allah korusun.





Adnan Oktar'ın The Jakarta Post, Muslim Mirror, Dhamir ve Riyadh Vision'da yayınlanan makalesi:

http://www.thejakartapost.com/news/2014/06/23/it-not-jihad-iraq-struggle-resources.html

http://muslimmirror.com/eng/iraq-turmoil-it-is-not-jihad-but-struggle-for-resources/

http://www.riyadhvision.com/2014/07/31/jihad-harun-yahya/

Masaüstü Görünümü