Harun Yahya

Papa Kendi Düşüncesine Değil Hristiyanlığa Uymalıdır


Papa Francis’in geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen konuşmaları, Hristiyanlık öğretisiyle ve İncil’de yer alan bilgilerle tamamen çelişmektedir. Hristiyanlık, Hz. İsa’nın ardından çeşitli bozulmalara maruz kalmıştır. Ancak her şeyi yaratanın Allah olduğu, Allah’ın tüm güç ve kuvvetin sahibi olduğu, her anın kaderde belirlenmiş olduğu İncil’de yer alan esaslardır. Bu esasların dışına çıkmış olan Hristiyanlığın dışına çıkmış, İncil’de olmayan kendine has bir yorum getirmiş olur. Milyonlarca Hristiyan evreni ve tüm canlıları Allah’ın yarattığına, hayatın her anının Allah’ın takdiriyle gerçekleştiğine, Allah’ın güç ve kudret sahibi olduğuna şartsız iman ederken, bu dinin manevi liderinin tam tersi yönde beyan vermesi kabul edilebilir bir durum değildir.

Papa’nın yaptığı açıklamalar cümle cümle incelendiğinde, bu beyanların Hristiyanlık ve İncil ile ters düştüğü daha açık görülecektir.

(Papa’nın cümlelerinde yer alan ifadelerden dini ve Allah’ı tenzih ederiz)

Papa: “Doğanın evrimi, yaratılış kavramına ters düşmüyor, çünkü evrim teorisi de evrimleşen varlıkların yaratılmış olmaları ön koşulunu gerektiriyor.”

Papa’nın bu cümlesi, kendisinin hem Darwinizm’in neyi savunduğu hem de bilimin ne söylediği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını ortaya koyuyor. Evrim düşüncesi Yaratılışa tamamen karşıdır. Evrim, evrenin ve canlılığın kör tesadüflerin ürünü olduğunu ve tüm hayatın tesadüfi bir şekilde ilerlediğini savunur. Canlılığın tesadüf değil akıl içerdiğini savunmak zaten üstün bir Aklın yani Allah’ın varlığını kabul etmektir ki, tüm evrimciler bu hakikate şiddetle karşı çıkar.

Bilim, “evrimleşen varlık” diye bir şey olmadığını ispatlamıştır. Fosiller canlılık tarihi hakkında bilgi veren en somut bilimsel bulgulardır. Şu ana kadar tespit edilen 400 milyondan fazla fosil bulunmaktadır. Ve bu 400 milyon fosil içinde canlıların evrimleştiğini gösteren tek bir tane dahi fosil bulunmamaktadır. Canlılar tüm sahip oldukları bütün özelliklerle birlikte bir anda var olmuşlar (yani yaratılmışlar)dır ve hiç değişmemişler (yani evrim geçirmemişler)dir. Herhangi bir canlı türünün değişim geçirdiğini gösteren tek bir tane dahi fosil olmadığına göre, “evrimleşen varlık” diye de bir şey yoktur. Papa’nın kendisine aktarılan bilgilere göre veya Darwinist diktatörlüğün yönlendirmesine göre değil, bilimsel delillere ve İncil’e göre konuşması gerekir. Bilim evrimin olmadığını ispatlamıştır. (Evrimin olmadığını ispatlayan fosilleri bu siteden inceleyebilirsiniz http://yaratilismuzesi.com)

Papa: “Yaradılış hikayelerini okuduğumuzda Tanrı’yı elinde sihirli değneği olan ve her şeyi yapabilen bir büyücü gibi hayal etme yanılgısına düşebiliyoruz. Ama öyle değil...”

Öncelikle Yaratılış asla bir hikaye değildir. Gerçektir. Astronomi, biyoloji, paleontoloji, astrofizik, kuantum fiziği gibi bilimin sayısız dalı da Yaratılışın hakikat olduğunu gözler önüne sermiştir.

Bir milyardan fazla insanın manevi lideri konumunda olan bir kişinin, dine ve dini değerlere gösterdiği saygıyla dünyaya örnek olması gerekir. Papa’ya yakışan da Yaratılış’tan bahsederken saygısını en güzel ve nezaketli şekilde göstermesidir. Papa’nın Rabbimiz olan Allah’ı anarken kullandığı üslup da saygıya uygun değildir. Dindar bir insanın Allah’ı anarken olabilecek en üst seviyede saygı içinde olması, Allah’a olan sevgisini en candan, en nezih, en güzel şekilde ifade etmesi gerekir. Kişinin üslubundaki hassasiyet imanının derinliğinin de güzel bir göstergesidir.

Papa’nın bu ifadesinde anlattığı Allah inancı ile İncil’deki Allah inancı çelişmektedir. İncil’e, Tevrat’a ve Kuran’a göre Allah sonsuz güç ve kuvvet sahibidir ve her şeye hakim olandır. Hristiyanların dini lideri konumunda olan bir insanın, inandığı kitap olan İncil’e uygun olarak, Allah’ın yeryüzündeki her şeye tam hakim olduğunu, gizlinin gizlisini bildiğini, O’nun bilgisi ve kudreti dışında hiçbir şey olmadığını anlatması gerekir. Eğer Papa, -haşa- Allah’ın her şeye güç yetiren olduğunu düşünmek yanlıştır diyorsa, o zaman Papa’nın anlattığı Hristiyanlık değildir, kendisine has ayrı bir inanç, ayrı bir düşünce sistemidir.

Allah her şeyi yapandır. Allah her şeyin üzerinde hakimdir. Allah üstün güç ve kudret sahibidir. Papa da, söylediği her cümle de, çevresinde kendisine telkinde bulunanlar da Allah’a kuldur ve Allah’ın hakimiyeti altındadır. Hayatın ve evrenin hiçbir noktasında kendi kendine gelişme, tesadüfen ilerleme diye bir şey söz konusu değildir. Yaşamın her noktası, her saniyesi, her zerresi Allah’ın var etmesiyle vardır, her zerresi Allah’ın kudretiyle varlığını devam ettirmektedir.

Allah’ın üstün yaratma gücü ve her şeyin hakimi olduğu Kuran’da belirtildiği gibi İncil’de de detaylı olarak anlatılmıştır. İncil’den konuyla ilgili bazı bölümler şu şekildedir:

Her şeyi Kendi isteği doğrultusunda düzenleyen Allah'ın amacı uyarınca önceden belirlenip... seçildik. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 1:11)

... Allah'tan [Allah'a ait] olmayan yönetim yoktur. Var olanları Allah kurmuştur. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 13:1)

Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi olan Allah... Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren Kendisi olduğuna göre... Allah, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi. (Elçilerin İşleri, 17:24-25)

Bizim için tek bir Allah vardır. O her şeyin kaynağıdır, bizler O'nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var... Her şey O'nun aracılığıyla [Allah'ın emriyle] yaratıldı, biz de O'nun aracılığıyla yaşıyoruz. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 8:5-6)

Herşeyin kaynağı O'dur; herşey O'nunla ve O'nun için var oldu. Sonsuza dek O'na yücelik olsun. Amin. (Pavlus'tan Romalılara Mektup 11:36)

... Yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen herşey –tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar– O'nda yaratıldı. Herşey O'nun tarafından ve O'nun için yaratıldı. Herşeyden önce var olan O'dur ve herşey varlığını O'nda sürdürmektedir. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1:16-17) (Konuyla ilgili diğer İncil bölümlerini okumak için bu linke bakabilirsiniz http://www.harunyahya.org/tr/books/32665/Incilden-Guzel-Sozler/chapter/7952/5-Bolum-Incilde-Allahin-Sifatlari)

İncil’de her şeyi yaratanın Allah olduğu ise şu şekilde anlatılmaktadır:

Nitekim şöyle yazılmıştır: "İlk insan Adem yaşayan can oldu."... İlk insan yerden, yani topraktandır... (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 15:45-47)

İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Allah'ın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir. Çünkü biz Allah'ın yapıtıyız, O'nun önceden hazırladığı iyi işleri yapmak üzere... yaratıldık. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 2:8-10)

Arkadaşları bunu duyunca hep birlikte Allah'a şöyle seslendiler: "Ey Efendimiz! Yeri göğü, denizi ve onların içindekilerin tümünü yaratan Sensin." (Elçilerin İşleri, 4:24)

Çünkü Allah'a ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Allah [varlığının delillerinin] hepsini gözlerinin önüne sermiştir. Allah'ın görünmeyen nitelikleri –sonsuz gücü ve İlahlığı– dünya yaratılalı beri O'nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur. Allah'ı bildikleri halde O'nu Allah olarak yüceltmediler, O'na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar. Ölümsüz Allah'ın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:19-26)

(Konuyla ilgili diğer İncil bölümlerini okumak için bu linke bakabilirsiniz  http://www.harunyahya.org/tr/books/32665/Incilden-Guzel-Sozler/chapter/7966/19-Bolum-Incilde-yaratilis-ile-ilgili-aciklamalar)

Bu İncil hükümlerine rağmen Papa, “Hayır, canlılar kendi kendine gelişiyor, hayat tesadüfen ilerliyor, Allah her şeyin üzerinde güç sahibi değil” diyorsa, o zaman Papa’nın inancı Hristiyanlık değildir.

Papa: “Tanrı varlıkları yarattı ve onları kendisi tarafından her birine bahşedilen kurallar çerçevesinde gelişmeye açık halde bıraktı, gelişmeleri ve kendi bütünlüklerine erişmeleri için. Yaratılış süreci bu şekilde yüzlerce, binlerce yıl içinde ilerledi ve sonunda bizim bugün bildiğimiz haline ulaştı.”

Papa’nın bu cümleleri de hem bilimsel hem dini açıdan büyük yanlışlar içermektedir. Canlıların ilk var oluşlarında, fiziki yapılarında ve anatomilerinde kendi kendine gelişen hiçbir süreç yoktur. Her şeyi yoktan var eden Rabbimiz, yarattığı her varlığın her anını da takdir etmiştir. “Bir canlı var oldu ama sonra kendi kendine gelişmeye devam etti” demek, o canlının kendine ait bir akılla, kendi ihtiyaçlarına göre sistemler geliştirdiğini iddia etmektir. Bu ise hem bilimsel olarak mümkün değildir, hem de akla ve mantığa uygun değildir. Zürafalar, kuşlar, kediler, tavşanlar, karıncalar, yunuslar, balinalar, kelebekler, güller, karanfiller, çilekler, muzlar kendi kendilerine bir gün “biz şöyle olsak daha iyi olur” diye düşünüp kendilerini geliştirmiş değillerdir. Her biri Allah’ın takdir ettiği özelliklerle var olmuş ve Allah’ın takdir ettiği şekilde yaşamını sürdürmüştür. Kaldı ki bir canlının, “ben biraz şu şekilde davransam” deyip kendi kendine bir organ, uzuv, özellik geliştirdiğine inanmak, ilkokul çocuklarının dahi komik bulacağı bir mantık çöküntüsüdür.

Eğer Papa’nın iddia ettiği gibi bir canlı binlerce yüzlerce yıl içinde bugün sahip olduğu özellikleri kazanıyorsa, o zaman bizim bu değişim sürecini fosil kayıtlarında görmemiz gerekirdi. Örneğin örümcek fosillerini incelediğimizde, örümceğin bugünkü haline gelişinin aşamaları ve izleri olmalıydı. Fosil kayıtlarına baktığımızda, bol miktarda yarım ayaklı, kafası tam gelişmemiş, ağ yapmayı yeni öğrenen, organları eksik örümceklerle karşılaşmalıydık. Ancak yüz milyonlarca yıllık örümcek fosillerinde gördüğümüz tek somut bilgi var: Tüm diğer canlı örneklerinde olduğu gibi, örümcekler de hiç değişmemiş, Papa’nın anlattığı gibi bir süreç hiç yaşanmamıştır.

Papa’nın anlattığı düşünce yapısı Allah’ı her şeye hakim olan, üstün kuvvet ve güç sahibi olarak görmemektedir. Oysa Kuran’da olduğu gibi İncil’de de her şeyin Allah’ın dilemesiyle olduğu ve tek kudret sahibinin Allah olduğu bildirilmiştir:

İsa onlara bakarak, "İnsanlar için bu imkansız, ama Allah için her şey mümkün" dedi. (Matta, 19:26)

... Gücü herşeye yeten Rab Allah, senin işlerin büyük ve şaşılacak işlerdir... (Vahiy, 15:3)

Siz onlara benzemeyin! Çünkü Allah'ınız nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O'ndan dilemeden önce bilir. (Matta, 6:8)

Beş serçe iki meteliğe satılmıyor mu? Ama bunların bir teki bile Allah Katında unutulmuş değildir. Nitekim başınızdaki saçlar bile tek tek sayılıdır... (Luka, 12:6-7)

[Allah Katında] Belli olmayacak gizli hiçbir şey yoktur, bilinmeyecek ve aydınlığa çıkmayacak saklı birşey yoktur. (Luka, 8:17)

... Yeryüzü ve içindeki herşey Rab'bindir. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 10:26)

Papa’nın yaptığı açıklamalarla insanlara şüphe değil güç veren olması gerekir. Hristiyanlık alemi son yıllarda maddi manevi çok büyük sıkıntılar içindedir. Bu sıkıntıları aşmanın yolu, Darwinist diktatörlüğe ve dinsizlerin telkinine boyun eğmek değil, Allah’ın hükümlerine sıkı sıkıya sarılmaktır. Allah’ın gücüne ve kaderine teslim olmaktır. Hz. İsa Mesih (as)’a sevgiyle bağlanmak, o güzel kutlu insanın geliş vaktinde olduğumuzu inananlara müjdelemektir.

Din ile dinsizlik arasında orta bir yol seçmek, Allah korusun inananların çok büyük bir yenilgiye uğramasına sebep olur. Kurtuluş, Allah’ın gösterdiği yoldadır. Papa ve Vatikan Hristiyan aleminin yeniden can bulmasını, gençlerin inanca yönelmesini, maneviyatın topraklarına hayat vermesini istiyorlarsa bunu Darwinistlerden değil üstün güç ve kuvvet sahibi olan Allah’tan istemelidir. 

Masaüstü Görünümü