Cennet Cehennem
Gerçek Hayat Ahirettedir

www.dunyaahiret.imanisiteler.com
Ahiret için Kuran’da, “asıl hayat odur” şeklinde bildirilmiştir. Dolayısıyla şu anda yaşadığımız dünya sadece bir “oyalanma yeri”, insanlar için bir “denenme mekanı”dır. İnsan ahiret hayatına geçtiğinde dünya hayatına dair geriye kalan yalnızca zihnindeki kısa hatıralar olacaktır. Dünya hayatının ahiretin yanında “göz açıp kapaması” kadar kısa sürede geçen bir yaşam olduğu, Kuran’da şöyle haber verilmiştir:
Dedi ki: “Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor.” Dedi ki: “Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz,” (Müminun Suresi, 112-114)
Dünyadaki Güzellikler Eksik ve Kusurludur

Dünya hayatında ise, yalnızca hayatta kalabilmek için dahi pek çok eksiklikle mücadele etmek gerekir; istisnasız her gün yemek yemeye, uyumaya, hastalıklardan korunmaya, temizlenmeye, bakıma ihtiyaç vardır. Aynı şekilde nefsin kötülüklerinden arınmak ve güzel bir ahlak gösterebilmek için de her an vicdan ve akıl kullanılması gerekmektedir.
Kuran’ın “O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24) ayetiyle bildirildiği gibi, Allah’ın yaratışı kusursuzdur; Rabbimiz herşeye güç yetiren, dilediği her şeyi yaratmaya kadir olandır. Ancak Allah, dünya hayatında bazı eksiklikler ve kusurlar yaratarak kullarını düşünmeye sevk etmektedir.
Tek tek düşünüldüğünde ve cennet hayatının kusursuzluğuyla kıyaslandığında, dünya hayatındaki eksikliklerin hikmetleri çok daha açık bir şekilde anlaşılabilir. Örneğin bir kişi ne kadar istese de, en fazla 2-3 gün uykusuz kalabilir. Bu sürenin ardından yavaş yavaş şuur kaybı başlar ve kişi kendini bilmez bir hale gelir. Aynı şekilde 1 gün bile yıkanmayan bir insan, hemen kirlenir, bir süre sonra da vücudunda rahatsızlık verici durumlar oluşur. Ayrıca, yaşamını sürdürebilmek ve sağlığını koruyabilmek için düzenli olarak beslenmek ve kendisine iyi bakmak zorundadır. Aynı şekilde hastalanmak da ciddi bir eksikliktir. Çünkü, insan o kadar acizdir ki, gözle görülmeyecek kadar küçük bir mikrop ya da virüs bile, onu bir anda hasta edip haftalarca dinlenmekten başka birşey yapamayacak hale getirebilmektedir. Böyle bir durumda kişi pek çok işe güç yetiremez ve pek çok şeyden zevk alamaz; başkalarının yardımına ve bakımına muhtaç bir duruma düşer.

Dünya hayatında bu gibi maddi eksikliklerin yanı sıra, bir de manevi zorluklar vardır. İnsanın kalbinin sıkıntıya kapılması, çeşitli korku ve endişeler yaşaması, bu manevi zorluklara dair birkaç örnektir. Ayrıca nefis her şeyden çok çabuk bıkar; büyük bir hevesle başladığı bir işten bir süre sonra sıkılır. Tüm bunlar Allah’ın dünya hayatında özel olarak yarattığı eksikliklerdendir.
Ancak burada şunu da eklemek gerekir ki, dünya hayatında yaşanan bu manevi sıkıntılar iman etmeyen kimseler için büyük bir azaba dönüşürken, müminler tüm bunlardan uzak bir yaşam sürerler. İnsan, nefsindeki pek çok kötü özellikle birlikte yaratılmıştır; ancak iman ve Allah korkusu kişiyi bu kötülüklerden ve nefsinin zaaflarından uzaklaştırır. Allah’a samimi bir iman ve tevekkülle bağlanmak insanların endişe, bıkkınlık, yılgınlık ya da üzüntü gibi manevi sıkıntılar yaşamalarını engeller. Bu nedenle bahsi geçen manevi sıkıntılar asıl olarak inkar edenler için bir zorluğa dönüşmektedir.
Allah, yarattığı tüm bu kusur ve eksikliklerle, insanlara dünyanın sahte yüzünü göstermektedir. Böylece insan, hiçbir eksikliğin olmadığı, herşeyin tam ve kusursuz olduğu bir hayatın; cennetin özlemini çeker. Cennette insanlar sonsuza kadar hiçbir sıkıntı duymadan yaşayacak, hiçbir şeyden bıkkınlığa ve yorgunluğa kapılmayacaklardır. Allah Kuran’da şu şekilde buyurmaktadır:
(Cennet halkı) Derler ki: “Bizden hüznü giderip yok eden Allah’a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir.” Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz. (Fatır Suresi, 34-35)
Kuran’da ahiret hayatının “asıl hayat” olarak tanımlanması, tüm insanların üzerinde düşünüp öğüt almaları gereken bir konudur. Kuran’daki bu ifade, dünya hayatında gerçek sandığımız herşeyin sanılandan çok daha farklı olduğunu ortaya koymaktadır. Yaşadığımız bu hayat, insanların bir ömür boyunca peşinden koştukları değerler, elde etmeye çalıştıkları tüm güzellikler ahiret ile kıyaslandığında “asıl olan” değil “sahte olan”dır; yani bu dünya Allah rızasını aramayan insanlar için sahte metalar, sahte hırslar, sahte başarılar, sahte sevgiler, sahte dostluklarla doludur. Müminler ise dünyada, cenneti ummanın mutluluğunu yaşayacak, ahirette de neşe, sevinç, mutluluk gibi duyguların “gerçeği” ve “eksilmeyeni” ile mükafatlandırılacaklardır.

www.onemligercekler.imanisiteler.com
Rüyanın Gerçek ile Kıyaslanması Gibi, Dünya Hayatı da Ahiret Hayatı ile Kıyaslandığında Çok Kısa ve Geçicidir

Allah bir başka ayette de, yağmurla birlikte filizlenip sonra kuruyup çer-çöp olan bir ekin örneği gibi, dünya hayatının da “aldanış olan bir meta olduğunu” ve bir gün mutlaka sona ereceğini bildirerek insanları uyarmıştır:
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ‘(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama’, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ‘çoğalma-tutkusu’dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kurur, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp olmuştur. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka birşey değildir. (Hadid Suresi, 20)
O halde Kuran’da haber verilen bu gerçeği bilerek, dünya hayatının geçici nimetlerini elde etmek için hırsa kapılmak, bunların sıkıntısını yaşamak büyük bir yanılgı olur. İman edenler, dünya nimetlerinin Allah’ın kendilerine bir lütfu olduğunu ve tüm bunları Allah’ın rızasını kazanabilmek için birer araç olarak kullanmaları gerektiğini bilirler. Allah, bu ihlaslı tavırlarına karşılık, iman edenlerin yaptıkları her işi bereketli kılar ve onları ahiret hayatında sonsuz cennetiyle ödüllendirir.

Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde artırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur. (Şura Suresi, 20)
Evet, Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi. Fakat şimdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde, üstün gelenler onlar mı? (Enbiya Suresi, 44)
... De ki: “İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın.” (Zümer Suresi, 8)
Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalasın. İleride bileceklerdir. (Hicr Suresi, 3)
Ahirette böyle bir durumla karşılaşmamak için, bu ayetler doğrultusunda herkesin düşünüp öğüt alması gerekmektedir.
www.cehennemcennet.imanisiteler.com
Sayın Adnan Oktar Diyor ki;

➢ Ne güzel oluyor sadık insan, vefalı insan ne güzel oluyor. Kalleşlik riski yok, oyun oynama riski yok, vefasızlık riski yok, haline şükretmemesi diye bir konu yok. Hırsı yok, dünyadan bir beklentisi yok, bütün amacı ahiret. (A9 TV; 24 Ağustos 2014)
➢ Dünya ağlama yeri değil, gülme yeridir. Dünya cehennem yeri değildir, cennet yeridir. Biz dünyada da cenneti istiyoruz, ahirette de cenneti istiyoruz. Dünyada cehennem isteyen ahirette de cehennemin içinde kalır. (A9 TV; 1 Temmuz 2014)