Harun Yahya

Amerikan Rüyası geri gelmeli!






Amerikan rüyası, Birleşik Devletler Bağımsızlık Bildirgesinden ortaya çıkmış bir kavramdır. Buna göre bütün insanlar eşit yaratılmıştır ve Yaratıcıları tarafından ellerinden alınamayacak haklarla donatılmışlardır. Bu hakların en önemlileri, yaşam, özgürlük ve mutluluğu arama hakkıdır.

Amerikan rüyası işte bu gerekçelerle daima hem Amerikan halkının hem de diğer kıtaların özgürlük sembolü haline geldi. Yıllardır askeri vesayetler, diktatörler veya demir perdeler ardında kalan ülkelerin sistemleri Amerikan demokrasisine ulaşma özlemi içinde oldu. Bu ülkelerin halkları Amerikan halkının sevincini ve özgürlüğünü yaşamayı istedi hep. Çünkü Amerikan halkı, insanın haklarıyla birlikte yaratıldığını kabul eden, özgürlükler içinde mutlu bir halktı. 

Peki ya şimdi?

Zincirle kuşatılmış ülkeler için Amerika, geçmişte bir rüyayken şimdi bu rüya gitgide bulanıklaşıyor. Amerika’ya öfke, özellikle MENA bölgesinde şiddetle artarken, Amerika’nın müttefiki olan ülkelerde bile bu öfke güçleniyor. Amerika’nın demokrasi getireceğine artık kimse inanamıyor; demokrasi vaadi artık herkese daha fazla kan, şiddet ve bölünmeyi çağrıştırıyor.

O güzel Amerikan rüyası, doğu için etkisini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Fakat burada asıl üzerinde durulmak istenen Amerikan halkının üzerindeki etkisi. Mutlu, ümitvar, şevkli insanların ülkesi olarak bildiğimiz Amerika nasıl ve neden şu an intihar, saldırı, protestoların ülkesi oldu? Ülke halkı acaba neden mutsuz?

Bu konuyu araştıran Batılı pek çok yazar halkın mutsuzluğunun sebebini ekonomik çöküntülere bağlamış durumda. Oysa ekonomik çöküntü mutsuzluğun sebebi değildir; mutsuzluk ekonomik çöküntünün sebebidir. İnsanlar mutsuz, güvensiz ve tedirgin oldukları zaman saklar, paylaşmaz ve yatırım yapmazlar. Kriz böyle zamanlarda gelişir.

Dolayısıyla Amerikan halkını mutsuzluğa sürükleyen gerekçeler farklıdır. Bunu anlamak için yönetim politikalarına yakından bakmak gerekir. Geçtiğimiz haftalarda açıklanan CIA işkence raporu, Amerika’nın Ortadoğu politikaları ile ilgili uzun zamandır çok iyi bilinenleri resmiyete dökmekten başka bir şey değildi. İnsanlar ne Ebu Garib’de olanlardan habersizdiler, ne de Ortadoğu’nun hemen her yerinde bulunan CIA işkence karakollarından. “Bunlar geçmişte kaldı” söylemleri ise sadece bu coğrafyadan uzak Amerikalıları teskin edebilmek içindi. Ortadoğu’nun sıcak bölgelerindeki herkes, Irak işgali dönemindeki kadar olmasa da, CIA karakollarının hala aktif durumda olduğunu, Guantanamo gibi hukuktan uzak sayısız esir kampının hala var olduğunu çok iyi biliyor.

Bu, Amerika’da lidere göre değişen bir politika değil. Bu, her Amerikan liderinin uygulaması zorunlu olan bir derin devlet politikası. Amerika’nın yönetimi, yıllardır, bu politikaların mimarı olan derin devletin tekelinde.

İşkence raporu ile ortaya çıkan şiddete dayalı politika gerçekte sadece Ortadoğu’ya özel bir politika değil. Amerika’da insani hak ve özgürlükler hep gündemde tutulsa da aslında iç yönetimde de Amerikan halkı benzer bir şiddet politikasına maruz kalıyor. Ülkenin bazı eyaletlerinde ırkçılık şaşılacak şekilde yaygın. Halk silah taşıma özgürlüğüne, polis de şüpheli bulduğu her durumda ateş etme özgürlüğüne sahip. Söz konusu şiddet politikasının bir gereği olarak polisin ateşi, pek çok zaman caydırma veya yaralayarak karşı tarafı etkisiz hale getirmek yerine doğrudan öldürmeyi hedefliyor. Ferguson’da yaşanan olaylar, bunun sadece bir örneği.

Irak’a demokrasi amacıyla giren ABD, ilk olarak idam cezalarını kaldırırken, ABD’nin pek çok eyaleti idam cezasını halen aktif olarak uyguluyor. İntiharlar ise Amerika’nın hiç beklemediği bir anda yüz yüze kaldığı dehşetli bir sorun. Ortadoğu’dan dönen her 6 Amerikan askerinden biri depresyonla boğuşurken, her 84 dakikada bir asker yaşamına son veriyor. Geçtiğimiz 10 yılda intihar eden asker sayısı, Afganistan ve Irak’ta yaşamını yitiren Amerikan askeri sayısından daha fazla. Amerikan Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Lloyd J. Austin’in konu hakkındaki açıklaması dikkat çekici: "37 yıllık meslek hayatımda ordu içindeki en büyük sorun intihar vakalarıdır."1

11 eylül saldırıları nedeniyle ABD’nin gözü Ortadoğu’ya çevrilse de; rehine krizleri, çocukların öğretmen ve arkadaşlarını katlettikleri okul katliamları, seri cinayetler Amerika’nın kendi içinde köklenmiş sorunlardır. Ülke, manevi tabanından da uzaklaşmış, pek çok eyalette dindar insanlar baskı görür hale gelmiştir. 270 milyon Hristiyan barındıran Amerika’da sadece 35 milyon kişinin kiliselere gidiyor oluşu vahim bir göstergedir.

Şu bir gerçektir ki, uzun zamandır ABD derin devleti tarafından izlenen ve ısrarla sürdürülen şiddet yoluyla ders verme politikası Amerikan halkının kendisini ciddi şekilde vurmuştur. Sevgiyi önemsiz gören yönetim stratejisi, Amerikan halkı gibi güzel ve sevecen bir halkı bile karamsarlığa ve öfkeye sürüklemektedir. Materyalist eğitim dini değerlerden uzaklaştırdıkça, çözüm yolu olarak sadece şiddet gösterilince, yetiştirilen gençler Ortadoğu’da para karşılığı işkence yapmaya gönderilince bu vahim sonuçla karşılaşmak kaçınılmaz olmuştur. Amerikan halkının büyük bir kısmı şu an, uğruna çaba sarf edilmesi gereken bir Amerikan rüyasına inanmamaktadırlar.

Amerikan rüyası mutlaka geri dönmeli! Derin devletler etkili oldukları her ülkede zalim politikalar peşinde olmuşlardır; bunun ne o devletlere ne de Amerika’ya zarar vermesine izin verilmemeli. Amerika’da işkencelere, savaşlara, öfke ve nefrete hararetle karşı duran sağduyulu bir çoğunluğun var olduğu bilinmeli ve mutlaka onlarla birlikte Amerikan Rüyası’nın geri dönmesi için çaba gösterilmeli. Çünkü Amerika değerli bir ülke, halkı güzel bir halk, bu ülkü de güzel bir ülküdür. Dünya yakın bir zamanda tüm insanların, Yaradan’ın bahşettiği haklarıyla eşit olarak yaşadığı; özgürlük ve demokrasiyi en mükemmel şekilde uyguladığı ve gerçek anlamda mutlu olduğu bir güzellik diyarı olacaktır. Fakat önce bunun için ittifak halinde çaba göstermemiz gerekmektedir.

1. http://www.ehlibeytalimleri.com/-amerikan-ordusu-nda-intihar-rekoru_d1119.html

Adnan Oktar'ın Arab News'de yayınlanan makalesi:

http://www.arabnews.com/columns/news/677041

Masaüstü Görünümü