Harun Yahya

Yeni İpek Yolu: Doğu ile Batı arasında Dostluk Yolu




Çin, doğuyla batıyı birbirine bağlayan tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandıracak yeni bir projeyi hayata geçirmek istiyor. Bu proje kapsamında yapılması planlanan demiryolu ve karayolu için 40 milyar dolarlık bir bütçe ayırıldığı bildirildi. Planın içerisinde aynı zamanda bir Asya-Pasifik serbest ticaret anlaşması, 50 milyar dolarlık Asya Altyapı Yatırım Bankası fonu da mevcut.

Proje kapsamında özellikle Orta Asya ülkelerinin topraklarına yatırımlar yapılacak. Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve İran üzerinden Türkiye’ye ulaşacak demir ve karayolları buradan Balkanlar üzerinden Moskova’ya ve Avrupa’ya uzanacak. Günümüzde sakin bir bölge olan Orta Asya böylece bir “enerji ve nakliyat” merkezi haline gelecek. Umarız ki bu gelişme, Orta Asya’yı da dünyaya bağlayacak önemli bir girişim olacak. Serbest ticaretin önünün açılması, serbest dolaşımla birlikte bölgenin canlanması demek.

Aynı şekilde denizyoluyla da Asya ülkelerinin ürünlerinin Kenya, Cibuti ve Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz üzerinden Yunanistan ve İtalya’ya ulaştırılması planlanıyor.

Çin’in hali hazırda kullanabildiği, Yiwu’dan Madrid’e uzanan 11 bin 483 km’lik bir demiryolu hattı bulunuyor. Yeni yapılacak İpek Yolu projesiyle ise özellikle Arap ve Ortadoğu ülkelerine ulaşmak isteyen Çin, böylece dünyaya yaptığı ihracatı birçok zorluğu olan denizyolundan karaya taşımayı hedefliyor.

Projenin ulaştığı tüm bölgelerde ticareti, kültür turizmini ve altyapı gelişimlerini arttırması bekleniyor. Çinli yöneticilerin dile getirdiği gibi “İpek Yolu, Ekonomik Bel Kemeri” hedefiyle, Pasifik Okyanusu’nu Baltık Denizi’ne, Doğu Asya’yı Güney Asya, Ortadoğu ve Akdeniz’e bağlayacak bir girişim hayata geçiyor.

Bu proje sadece Çin için değil, ABD, Rusya, AB ülkeleri, Asya ve İslam ülkeleri için de önemli menfaatler içeriyor. Ticaretin karşılıklı olarak güvenli ve akılcı yollar üzerinden yapılacak olması herkesin çıkarına. Nitekim Yeni İpek Yolu Projesi Türkiye ve Amerika tarafından da destekleniyor.

Diğer taraftan, Avrupa’yla ticaret yapmak isteyen Asya ülkelerinin Avrupa Birliği’nin kalite standartlarına uyma gerekliliği içine girecek olması da güzel sonuçlar doğurur. Avrupa Birliği kriterleri özellikle hukuk, insan hakları, yaşam standart kalitesi ve altyapı hizmetleriyle günümüz dünyasına çok güzel bir örnek. Asya’nın birçok ülkesinde ise üretimden teknolojiye, insan haklarından demokrasiye, hukuktan anayasal düzene kadar birçok eksikliğin olduğu herkesin malumu. Eğer Çin ve diğer Asya ülkeleri, dünyayla, Avrupa’yla ilişkilerini geliştirmek, ticaret yapmak istiyorlarsa –ki buna mecburlar- Avrupa tarzı bir demokrasinin bölgeye hakim olmasına da mecburlar.

Eski İpek Yolu günümüzün adeta uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı ve kara para aklama yolu haline gelmişken, Yeni İpek Yolu’nda buna karşı uluslararası önlemlerin alınması büyük önem arz ediyor. Avrupa’nın en büyük çekincelerinden biri de demokrasi kültürü gelişmemiş, hala baskıcı rejimlerin elinde kasıp kavrulan ülkelerle ticaret yapmak. Aynı şekilde bölgeye hakim olan mafyavari oluşumlar da bir başka tedirginlik nedeni. İşte bu yeni proje, bölgenin belki de dünyaya açılma zorunluluğu nedeniyle, demokrasi yolunda rahat ikna edilmelerine de vesile olabilir.

Yeni projenin en önemli ayaklarından birisi de Çin’in Sincan bölgesi. Çin’in bu projeyi sağlıklı bir şekilde hayata geçirebilmesi için Sincan bölgesindeki gerilimin sona ermesi çok önemli. Bu proje, Uygur Türkleri için de çok güzel kazanımların elde edilebileceği bir fırsata dönüştürülebilir. Bölgenin Yeni İpek Yolu içine girecek olması Uygurların da dünyaya açılması demek.

Diğer taraftan yapılacak yeni tesisler, yollar ve altyapı hizmetleriyle bölgenin çok modern bir şekilde imar edilmesi ve her açıdan verimli hale gelmesi söz konusu. Çin ve Uygur Türkleri, birbirine sevecen ve anlayışlı davrandığı takdirde uzlaşılmaması için hiçbir neden kalmaz. Çin’in oradaki Müslüman halkı dinlerini yaşamada, örf ve ananelerini yerine getirmede özgür bırakması, bölge halkının da resmi dil olarak Çince’yi öğrenmesi, Çin’in dış politikalarına ayak uydurması gerginliği azaltacaktır.

Bunun yanında, Çin’in de Avrupa tarzı ileri bir demokrasiyi benimsemesi, idam cezalarını kaldırması ve şeffaf hukuki kuralları benimsemesi kendisi açısından da önemli kazançlar sağlayacaktır. Batı tarafından tam anlamı ile güvenilen bir Çin demek, ekonomisini ve refahını kat kat arttırmış özgürlükçü bir ülkenin varlığı anlamına da geliyor.

 

SONUÇ OLARAK;

Yollar geçmişten beri ülkeleri, farklı halkları ve kıtaları bir araya getiren önemli bir araç olmuştur. Sosyal etkileşimlerle birlikte teknoloji, bilgi ve kültür akışına vesile olan 2.500 yıllık Eski İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması bu açılardan çok güzel bir girişim. Nitekim o devirlerde bu yol güzergahında bulunan Anadolu, Roma, Mısır, İran, Çin, Hint ve Mezopotamya medeniyetleri birbirine bağlanmıştı.

Yeni İpek Yolu’nun bir ‘dostluk ve sevgi yolu’na dönüştürülmesi bizlerin elinde. Huntington’ın sevgiden uzak medeniyetler çatışması tezi yerine, medeniyetlerin güzellikle ve sevgiyle kucaklaşması için devletlerin kültürleri kaynaştıracak mega projeler üzerinde uzlaşıp çalışması bu yüzden de çok önemli.

Adnan Oktar'ın Malay Mail'de yayınlanan makalesi:

http://m.themalaymailonline.com/what-you-think/article/the-new-silk-road-a-route-for-friendship-from-east-to-west-harun-yahya

Masaüstü Görünümü