Harun Yahya

Çünkü Her İnsan Ölecek Yaşta...


Karşıdan karşıya yürüyerek geçen bir insan bir dakika sonra bir arabanın altında kalıp öleceğinden ya da ömür boyu sakat kalacağından habersizdir. Doktora giden bir insan organlarının kanser hücreleriyle sarılmış olduğundan habersizdir. Dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebek birkaç dakika sonra melekler tarafından cennete götürüleceğinden habersizdir. Koltuğunda sakince oturan bir insan bir saniye sonra kalp krizi geçirip kalbinin duracağından habersizdir. Kafasında bambaşka düşüncelerle dolu olan bir aile yemek dönüşü trafik kazası geçirip bir adım sonra ölümle tanışacaklarından habersizdir...

 www.yaklasanolumani.imanisiteler.com

Ölüm bu, ne yaş dinler, ne mevki, ne gençlik, ne de para. Eğer bir insanın eceli geldiyse, tam vakti geldiğinde hiç kimse ama hiç kimse ölüm meleklerini durduramaz. Çünkü melekler Allah’a boyun eğmiş bir şekilde emredildikleri işi yapar ve gelip o kişinin canını alırlar. Dünyada o kadar kibirlenen, kendisini yücelten, olmadık şeylere saatlerce kafa yoran insan aslında ne kadar da acizdir. Çünkü bir adım sonra bambaşka bir dünyaya geçeceğinden, bir daha da dünya ile hiçbir şekilde bağlantı kuramayacağından habersizdir. Kafasında büyüttüğü şeyler bu dünyada kalacak, kendisi ise sonsuz ahiret hayatına adım atacaktır.



Hiçbir Beşer Ecelini Erteleyemez

“Hele can boğaza gelip dayandığında,  Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.” (Vakıa Suresi, 83-85)

Dünyada hiçbir insan çok büyük bir hikmetle ecelini yani ölüm anını bilmediği gibi, erteleyemez, öne alamaz ya da yıllar sonraya erteleyemez. Çünkü Allah yarattığı her insanın kaderinde bir ölüm vakti belirlemiştir. Kader her gün tüm detaylarıyla işler, insan sakince yaşamına devam eder, günlük işleriyle uğraşır, dostlarıyla sohbet eder, güler, yer, içer, eğlenir. Halbuki o gün belki de dünyada yaşayacağı son gündür. O günden sonra dünya hayatı ile bağlantısı sonsuza kadar kesilecek, dünya hayatı ile ilgili ne varsa geride kalacaktır. Bu gerçek Kuran’da şu şekilde bildirilmiştir:

Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir; (Vakıa Suresi, 60)

Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş kalelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: “Bu, Allah’tandır” derler; onlara bir kötülük dokunsa: “Bu sendendir” derler. De ki: “Tümü Allah’tandır.” Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar? (Nisa Suresi, 78)

 Ölümü Unutmadan Yaşamak Daha Hayırlıdır

Unutmayın ki milyonlarca kör, sağır ve yolun sonunu göremeyen insanın arasında son derece şuurlu yaşayan, yolun sonunda kendisini bekleyen mezarın ve sonsuz hayatın farkında olan insanlar da var. Onların sayılarının çok az olması ve fark edilemiyor olmaları sizi sakın yanıltmasın. Onlar imanla ve akılla hareket ediyor, bu dünya hayatını terk edip ahiret için yaşıyorlar. Her nerede olursanız olun, siz de bu hayırlı, imanlı, onurlu ve takva insanların arasına katılın. Ve onlarla aynı kapılardan girip Adn cennetlerinde ağırlanın. Allah’ın güzel selamıyla ve bağışlamasıyla sonsuz ahiret hayatını kazanmanın onurunu ve mutluluğunu yaşayın.

Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?

Allah’a ve O’nun Resulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. (Saff Suresi, 10-11)

 www.Allahayakinolmak.imanisiteler.com

 Her İnsan Ölecek Yaşta ise O Zaman İnsanın Ölümü Hiç Unutmaması Gerekmez mi?

Ölüm melekleri biz uyurken, yolda yürürken, bir işe dalmış oyalanırken, sohbet ederken tam yanıbaşımızda bekliyorlar. Biz onları göremiyoruz, duyamıyoruz ama onlar bizi görüyorlar ve her yaptığımızı kaydediyorlar. Eğer ölen insan iman ederek hayatını geçirdiyse, salih amelleriyle, ibadetleriyle, sabrettikleriyle, tevekkülüyle amel defterini süslediyse, Allah için yaşayıp Allah için öldüyse, işte o zaman melekleri tüm güzellikleriyle görecek ve cennetle müjdelenecektir. Artık onun için hiçbir korku yoktur, çünkü artık sonsuza kadar Allah’ın razı olduğu cennet ehlinin arasındadır.

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: “Selam size” derler. “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin.” (Nahl Suresi, 32)

Eğer ölüm bir adım ötesinde bekliyorsa işte o zaman insanın değil bir gününü, değil bir dakikasını, bir saniyesini bile boş geçirmemesi gerekir. Sabahları her uyanış müminin yepyeni sevaplar kazanması için Allah tarafından verilen çok güzel bir imkandır. O gün de Allah rızası için yaşanacak, o gün de duayla, ibadetlerle, sevaplarla ve salih amellerle süslenecektir. O gün içinde müminin gösterdiği güler yüzden, tevazusuna kadar, nefsini eğitmesinden, her an gösterdiği güzel ahlaka kadar yaptığı her tavır çok değerlidir. Çünkü mümin dünyada yaptığı tüm iyiliklerin karşılığını fazlasıyla cennette bulur. Dünyada aşkla, şevkle infak ederken bir yandan cennetin en güzel köşkleri kendisi için hazırlanır.

Dünya adeta bir nefesi alıp veriş kadar kısadır. O son gün gelmeden “her an ölecek yaşta” olduğunu bilmek ve bu şuurla yaşamak yapılacak en doğru hareket olacaktır...

Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. (Al-i İmran Suresi, 185)

Güzellik, hırs, kariyer, para ve ardından mezar...

Dünya hayatı çok ama çok kısa, adeta bir göz çarpması gibi gelip geçer. Bu büyülü hayata gözlerini açan insan eğer iman etmemişse, kendisini yaratan Rabbimizin farkında değilse, işte o zaman çok büyük bir oyalanma içine sürüklenir. Büyük işlere girer, en iyi üniversiteyi bitirir, üne, şöhrete kavuşur, bağlar, bahçeler yapar, evler, köşkler kurar. Onların içini göz alıcı mobilyalarla, marka kıyafetlerle süsler. Altını, gümüşü, paraları kasalarda biriktirir. Kendisi gibi arkadaşlar, dostlar edinir, evlatlar yetiştirir. Gözünün gördüğü, elinin ulaşabildiği hiçbir şeyi kendinden esirgemez. Bir yandan malları biriktirirken, bir yandan da gönlünü eğlendirir. Gece gündüz demeden, bu yolun bir de sonu olduğunu hiç düşünmeden yaşar...

Bu çıkmaz yol aslında hiç de kolay bir yol değildir. Nefsinin peşine düşmüş milyonlarca genç bu çetrefilli yolda yavaş yavaş gençliğini, güzelliğini kaybeder, bedeni yıllar geçtikçe çöker, güzelliğinden eser kalmaz. Çok büyük bir mücadele ile kariyer sahibi olur, paraya kavuşur. Malı, mülkü yığar, ama yaşlandıkça yaşlanır. Bir süre sonra öyle bir an gelir ki o güzel, ihtişamlı kıyafetleri giyse de bir şey fark etmez. Yaşlı bedeni artık ilaçlarla ayakta durmaktadır. Ne güzelliğinden eser kalmıştır, ne çekiciliğinden, ne de sağlığından. Ünü, şöhreti adeta esen bir rüzgar gibi uçup gider. Yeni nesiller onun ne ismini bilir, ne eserlerini. Bu arada artık o da çıkmaz yolun sonuna gelmiştir. Yaptığı bunca işlere, bunca verdiği emeklere bakar ki hepsi boşmuş, yaşadığı hayat adeta bir rüyaymış, sabah filizlenen hayat akşam vakti solup kuruyan bir çer çöp olmuş...

Allah ayetlerinde dünya hayatını birçok örnekle tarif etmiş, geçiciliğini, çekiciliğini hatırlatmıştır. Asıl varılacak gerçek yurdun ise ahiret olduğunu bizlere şöyle haber vermiştir:

Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ‘süslü ve çekici’ kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır. (Al-i İmran Suresi, 14)

Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En’am Suresi, 32)

 www.pismanolmadanonce.imanisiteler.com

Milyonlarca insan düşünün, bu dünyaya yapayalnız, hiçbir şeyleri olmadan gözlerini açıyorlar. Ve hepsi aynı çıkmaz sokağın önünde tek başına duruyor, bakıyor, bakıyor ama yolun sonunu bir türlü göremiyorlar. Çıkmaz bir sokağın başında durup da yolun sonunu göremez mi insan? Ama göremiyor, fark edemiyor ve bir türlü kavrayamıyorlar. O çıkmaz yolun sonunda milyonlarca insan için bekleyen ölüm var ve ölümün ardından herkesin girmesi için hazırlanmış mezarlar. Bu mezarlar o insanların çürümüş bedenlerinin evleri olacak. Herkes dünyadaki kısacık ömrünü bırakıp, adeta hiç yaşamamış gibi bu dünya hayatını arkasında bırakacak...

Masaüstü Görünümü