Harun Yahya

Mucize Protein: Hemoglobin


Hiç düşündünüz mü? Dakikada 20, günde 28.800, yılda 10 milyon, bir ömür boyu ise yaklaşık 700 milyon kez nefes alıyoruz. Her nefesimizde havadan aldığımız oksijen, vücudumuza kusursuz bir şekilde dağıtılır. Bu dağıtım çok önemlidir. Çünkü beyne 8 saniye oksijen gitmese bilinç kaybı yaşanır. Vücudumuzun 100 trilyon hücresi her günde 500 litre oksijene ihtiyaç duyar. Eğer bu oksijen ihtiyacı sadece kan sıvısının oksijen taşıma kapasitesiyle karşılansaydı dakikada 1000 kez nefes alıp vermemiz gerekirdi. Şüphesiz bu bizim için katlanılmaz bir hal alırdı. İşte bu sıkıntıyı yaşamamamız için Allah kanımızda özel bir oksijen taşıyıcı yaratmıştır: Hemoglobin molekülü

 www.kanvekalpmucizesi.imanisiteler.com

 Oksijene tüm hücrelerimiz ihtiyaç duyar. Vücudun en dışındaki hücreden en içindeki hücreye kadar oksijen iletilir. Bu görevi hemoglobin molekülü üstlenir. Hemoglobin kandaki kırmızı kan hücrelerinde çok sayıda bulunur. Özel yapısıyla oksijeni bütün hücrelere ulaştırır. Anne karnındaki bebeklerde de farklı bir hemoglobin bulunur. Buna fötal hemoglobin denir. Annenin hemoglobinindeki oksijenin bebeğe geçmesini sağlar. Bebeğin dokularının yeterli oksijen almasına yardım eder. Fötal hemoglobin doğumdan hemen önce yıkılmaya başlar. Bebek doğduğunda fötal hemoglobin yıkılırken erişkin hemoglobin artar. Bu düzen kusursuz ve tesadüfe yer olmayan bir yapıdadır. Allah’ın bu mükemmel yaratmasını şimdi de detaylı olarak inceleyelim.



 Hemoglobin, İhtiyacımız Olan Oksijenin %98’ini Dokulara Taşıyarak Hayatı Mümkün Kılar



Hemoglobin molekülü oksijeni tutarken demiri kullanır. Demirin hemoglobindeki  işlevi bir TIR’da yük taşımak için kullanılan konteynerlere benzetilebilir. Nasıl konteyner TIR’ın yükünü tutuyorsa, demir de hemoglobin molekülünün yükü olan oksijeni tutar. Günlük hayatta bizim için sorun olan paslanma yani oksijenin demiri etkilemesi kanda meydana geldiğinde insan için hayat verici olur. Aldığımız nefes ile akciğerlerimize doldurduğumuz oksijen kanımızdaki demir ile temasa geçerek tutunur ve oradan da sayısı 100 trilyonu bulan hücrelerimize taşınır. Yüce Rabbimiz Kuran’da oksijenin demirle taşınmasına (paslanmaya) 1400 sene önce şöyle işaret etmiştir:

“Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.” (Mutafiffin Suresi, 14)

 Demirin Vücuda Verebileceği Olası Zararlara Önlemler



Demir bu önemli görevi yerine getirirken bulunduğu yere son derece hassas bir şekilde yerleştirilmek zorundadır. Çünkü 3 değerli demir iyonu kimyasal reaksiyonlar yoluyla hücreye büyük zararlar verebilir. Demirin 2 değerli halinden 3 değerli hale geçmesi hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesini de azaltır. Hücre gözü, kulağı ve aklı olan bir kimyager gibi 2 değerli ve 3 değerli demiri ayırt edebilir. Hatta 3 değerli demir 2 değerliye çevrilir. Böylece hemoglobin oksijen taşır hale gelir.

3 değerli demir iyonları pimi çekilmiş el bombası gibidir. Çünkü bu iyonlar hücrede saldırgan moleküller oluşmasına neden olur. Bu saldırgan moleküller de hücredeki DNA, RNA, protein ve zar gibi yapılara saldırarak tahribata yol açar. Bu tahribat hücre için ölüm demektir. Ancak hücrelerimizin her birinde sayamayacağımız kadar çok bomba ile yaşamamıza rağmen bunları hiç fark etmeden rahatlıkla hayatımıza devam ederiz. Çünkü Allah bizi korumak için çok özel bir sistem yaratmıştır.

Heme molekülü yüzük şeklinde karbondan oluşan ortasında demir bulunan bir yapıdır. Bu yapı demirin çevredeki moleküllere zarar vermeden belli bir mesafede saklı tutulmasını sağlar. Bu saklama 2 değerli demirin 3 değerli demire dönüşmesini önlemek için önemlidir. Heme molekülünün bu harika mimarisi demiri oksijen taşımada verimli hale getirir.

 www.insanmucizesi.com

 

Kırmızı Kan Hücrelerindeki  Hemoglobin Proteini



Ortası dolu bir simit şeklinde olan kırmızı kan hücreleri çok sayıda hemoglobin içerir.  Kırmızı kan hücresinin şekli ve yapısı oksijenin en iyi şekilde taşınmasını sağlar. İki kutuptan bastırılmış yuvarlak şekli hücrenin yüzey alanını arttırır. Yüzey alanının artması hücre içine daha fazla oksijen alınmasını sağlar. Bu özel şekil hücrenin hacmini de azaltır ve bu sayede tek bir hücre kalınlığındaki kılcal damarlardan bile geçebilir. Aynı zamanda yapısı itibariyle esnektir. Damarlardaki sert dönüşlerde esneyerek kan akışının devamına olanak sağlar. Kırmızı kan hücreleri yüzey alanı, hacmi ve esnekliğiyle özel bir yapıya sahiptir.

Kırmızı kan hücreleri daha fazla hemoglobin molekülü taşıyabilmek için çekirdek, mitokondri, endoplazmik retikulum gibi organellerini atar. Çekirdek normalde hücrenin tüm işlevlerini düzenler. Hücrenin bölünüp çoğalmasına olanak verir. Mitokondri şekeri parçalayıp enerji üretir. Özellikle hücre bölünmesi için gereken muazzam enerjiyi üretir. Endoplazmik retikulum protein sentezinin son halkasını oluşturur. Proteinlerin özel şekilde katlanmasının yapıldığı yerdir. Bu kadar hayati organellerin atılması aslında hayret edilecek bir mekanizmadır. Çünkü çekirdek ve mitokondriyi atması kırmızı kan hücresinin bölünüp çoğalmasını ve birçok farklı işlev yapmasını engeller. 100 trilyon hücremize gerekli oksijeni taşımak için kendini adeta feda eden kırmızı kan hücreleri fedakarlığın hücresel düzeyde de olduğunu gözler önüne serer. DNA’mızda kırmızı kan hücresinin bu fedakarlığı kodludur. Şuursuz atomlardan oluşan hücrenin risk analizi yapıp kendi yaşamı pahasına bu fedakarlığı yapması bize bunu yaratanın Allah olduğunu da göstermektedir. Zaten evrime göre fedakarlık mekanizması yoktur. Evrime göre en güçlünün hayatta kaldığı vahşi bir savaş vardır. Hâlbuki gözle bile görülmeyen minicik hücreler bile fedakarlık örneği göstererek evrim teorisinin “survival of the fittest” (güçlü olanın hayatta kalması) öğretisini yalanlar.

 

Hemoglobinin Vücuda Oksijen Taşıması



Hemoglobinin oksijen alıp vermesi ortamdaki oksijen basıncına bağlıdır. Hemoglobinin mimarisi havadaki ve dokudaki oksijen basıncına göre özel yaratılmıştır. Havada oksijen basıncı yaklaşık 100 torrdur. Hemoglobin de 100 torr basınçta tüm oksijen depolarını doldurabilir. Şuursuz atomların basınç hesabı yapıp ona göre şekil alması tabii ki mümkün değildir. Allah hemoglobini havadaki basınca özel şekilde yaratmış, “şekil ve suret” vermiştir. Dokularımızda da oksijen basıncı ortalama 20 torrdur. Hemoglobinin, şaşırtıcı olarak, dokuda bulunan 20 torr oksijen basıncında oksijene ilgisi çok düşer. Böylece dokulara gelen hemoglobinin oksijen depoları boşalır.

Hemoglobin toplam dört oksijen molekülü taşır. Hemoglobine oksijen bağlanmasıyla şekli değişir. Böylece her oksijen diğerinden daha kolay bağlanır. Bu mekanizma dört tekerlekli bir kamyona benzetilebilir. Sadece bir tekerlekle çok zor giderken; iki taneyle zor; üç taneyle daha kolay; dört taneyle en kolay şekilde yol alır. Hemoglobinin şekil değiştirmesi oksijenin iki kat daha verimli taşınmasını sağlar.

Hemoglobinin mimarisinin detaylı analizleri iki farklı şekli (R –relaxed- sakin ve T –tense-  sıkı) olduğunu gösterir: Sakin durumdaki hemoglobin çok rahat oksijen bağladığından oksijen depoları dolar. Sıkı durumdakiyse oksijensizdir. Bu müthiş yapı hemoglobini oksijen taşımada çok verimli hale getirir. Dokulardaki oksijensiz durumda hemoglobin oksijen depolarını boşaltır. Sıkı duruma geçen hemoglobin dokuya verdiği oksijeni böylece geri almaz. Akciğerde ise oksijenle karşılaşan hemoglobin rahat duruma geçer. Hemoglobinde gerçekleşen şekil değişikliğiyle oksijen depoları kolayca dolar. Sıkı durumu kamyonun kasasını kaldırıp yükünü boşaltmasına; rahat durumu da kamyonun kasasının yük dolu olmasına benzetilebilir. Kamyon kasayı kaldırdığında yük tamamen boşalır ve geri gelemez. Kasa yük dolu ve yatay pozisyondayken de yük sabit şekilde kasada durur.

Sıkı durumdan (T durumu); rahat duruma (R durumu) geçen hemoglobinde meydana gelen şekil değişikliği oksijenin kusursuz olarak vücuda dağılmasını sağlar. Öyle bir dağıtım sistemi ki gece gündüz, her dakika, her saniye durmadan çalışır. Oksijenin bağlanmasına göre şekil değiştiren hemoglobin bir yaratılış mucizesidir.

Yazının başından itibaren hemoglobinin çalışma mekanizması, oksijen taşınmasında hemoglobinin hayati işlevi, hemoglobinde meydana gelen 15 derecelik bir açı değişikliği sayesinde alınan nefesin vücudumuza sorunsuz bir şekilde dağıtılabildiğini kısacası Allah’ın üstün akıl ve detayla yarattığı mucizeleri inceledik. Ancak hemoglobin mucizesi bununla sınırlı değildir. Anne karnında da oksijene ihtiyaç duyulur. Peki, nefes almadan, akciğer kullanmadan anne karnındaki bebek nasıl oksijen ihtiyacını karşılıyor?

 www.imanhakikatleri.com

Anne Karnındaki Bebeğe Özel Yaratılan Fötal Hemoglobin Mucizesi



Fötal hemoglobin bebeğin kırmızı kan hücrelerinde üretilen özel bir hemoglobin türüdür. Fötal hemoglobinin oksijen depolarını doldurmaya olan ilgisi erişkin hemoglobininden daha fazladır. Anne ile bebek arasında gaz ve diğer maddelerin değişimini sağlayan plasentada bebek anneden oksijen alır. Plasentada toplam uzunluğu 550 km’yi bulan kılcal damarlarda bebek besin ve oksijenini anneden alıp karbondioksit ve bazı atıklarını anneye verir. Peki annenin hemoglobininden bebeğe oksijen geçişi nasıl sağlanır?

Bunu mıknatıs örneğiyle açıklayalım. Erişkin hemoglobiniyle fötal hemoglobini mıknatısa; oksijeni demir bilyeye benzetelim. İki mıknatıs da demir bilyeyi çeker. Ancak annenin mıknatısı bebeğe göre daha güçsüzdür. Anne mıknatısı demir bilyeyi taşırken anne karnındaki bebeğin mıknatısıyla karşılaşınca demir bilye anneden çocuğa geçer. Böylece demir bilye sorunsuz bir şekilde çocuğa da iletilebilir. Tersini düşünelim; eğer anneyle karnındaki çocuğun mıknatıs gücü aynı olsaydı demir bilyeyi iki mıknatıs da aynı kuvvetle çekeceği için demir bilye çocuğa çok daha az geçebilecekti. Bu durumda da çocuk yeterince oksijen alamadığından ağır sinir sistemi hasarları oluşur ve ölü doğma riski artardı.

Fötal hemoglobininin yapısı erişkin hemoglobininden farklıdır. Erişkinde hemoglobin 2alpha 2beta alt-parçacıklarından oluşur. Fötal hemoglobinse 2alpha 2gamma alt- parçacıklarına sahiptir. DNA’da bilgiler o kadar detaylı kodlanmıştır ki; gamma alt parçacıkları üretilince bebeğin sağlıklı gelişeceği bilinir. Böylece anne karnında geçen süre boyunca gamma üretilir. Bebeğin doğumu yaklaştığı zaman gamma alt parçacık üretimi hız keser ve beta alt parçacık üretimi başlar. Allah kusursuz çalışan bu mekanizmayı harika bir düzende yaratmıştır.

Çünkü anne karnındaki bebekte hemoglobin üreten hücreler; 1) anneden oksijen almak için fötal hemoglobin üretilmesi gerektiğini, 2) doğumun ne zaman gerçekleşeceğini, 3) doğumdan sonra akciğerlerdeki havadan oksijen alınmaya başlanacağını, 4) erişkin hemoglobininin havadan oksijen almaya daha uygun olacağını bilir. Böylece hem doğumdan önce hem doğumdan sonra bebeğin oksijen ihtiyacını karşılayacak hemoglobin türlerini kusursuz bir biçimde üretir. Elbette bunun tesadüfen oluşması mümkün değildir. Bu mekanizmanın zaman içinde kör tesadüflerle oluşması imkânsızdır. İlk bebekten itibaren kusursuz şekilde çalışan bu mekanizma bize Allah’ın üstün yaratma sanatını kanıtlar ve gücünü gösterir.

“Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır. O, herşey üzerinde vekildir. Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Allah’ın ayetlerine (karşı) inkâr edenler ise; işte onlar,  hüsrana uğrayanlardır.” (Zümer Suresi, 62-63)



 www.evrimyok.imanisiteler.com

 Kana kırmızı rengini veren hemoglobin, insan bedenini oluşturan moleküllerden sadece bir tanesidir. Görevi ise hayatidir: Vücudun her hücresini o yaşatır. Vücudun yaşamasını sağlayan oksijen onun sayesinde dağılır, vücuttan atılması gereken karbondioksit onun sayesinde toplanır. Yaşamamız için sırf nefes alıp vermemiz yeterli değildir. Bedende saniyeler içinde gelişen bir hareketlenme ile alınan oksijenin yaklaşık 100 trilyon hücreye teker teker dağıtılması, dışarıya verilecek karbondioksitin ise teker teker toplanması gerekmektedir. Hayatta kalabilmemiz, tümüyle kompleks olan bu mikro sistemin faaliyetine bağlıdır. Yeryüzünde yapılan hiçbir bilimsel çalışma, hemoglobin gibi oksijen taşıyabilen bir mekanizmanın geliştirilmesini sağlayamamıştır.O ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır, ölümünden sonra da yeri diriltir. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız. (Rum Suresi, 19)

Masaüstü Görünümü