Harun Yahya

Oregon Saldırısı Bize Ne Düşündürmeli?




İnsanların canına kastetmek dehşet verici bir eylemdir.  Bu vahşeti bizzat tecrübe etmek elbette çok daha korkutucudur. Geçenlerde Amerikan halkı Oregon eyaletinde yaşanan kitle katliamının  şiddetiyle sarsıldı. Daha da kötüsü, bu olay aynı eyalette ikinci defa yaşanıyordu ve Joseph Kaney isimli polis memuru yine öğrencileri hedef alan bir okul saldırısına şahit olmuştu.

Geçen Perşembe sabahı 26 yaşındaki Chris Harper Mercer Oregon’da bulunan Umpqua Koleji’ndeki sınıflardan birini rastgele hedef alarak ateş etti. 10 kişinin öldüğü ve birçok kişinin de yaralandığı bu trajik olayda tetikçi polisle girdiği silahlı çatışmada kendini öldürdü. Bir önceki olay ise 2006 yılında meydana gelmişti ve genç bir katil 16 yaşındaki Joe Monti adlı öğrenciyi hedef almıştı. Neyse ki Joe bu feci olaydan sonra sağlığına kavuştu.

Yaşanan bu acı olay Amerika’nın başına gelecek son olay mı bilemiyoruz ancak bu yıl içinde  Amerikan halkı günde ortalama birden fazla toplu katliam vakası yaşadı. 

Başkan Obama Oregon’daki bu trajik olaydan hemen sonra sevdiklerini kaybeden ailelere başsağlığı diledi ve gelecekte benzeri olayların yaşanmaması için dua etti. Ancak bu tür olayların yeniden yaşanmayacağının bir garantisini veremediğini ve bundan son derece rahatsız olduğunu da sözlerine ekledi. Bu konuda oldukça haklı;  çünkü buna benzer pek çok olay Connecticut, Colorado, Arizona, Texas ve Güney Carolina gibi Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde yaşandı.

Oregon halkı geçen sene Haziran ayında bir öğrencinin öldüğü ve bir öğretmenin de yaralandığı bir okul faciası daha yaşamıştı. Obama konuşmasında yaşananlarla ilgili üzüntüsünü  şöyle dile getirdi; “Başkan olarak en büyük hayal kırıklığım şudur; toplumumuz, potansiyel suçluların ellerindeki silahların alınmasına yönelik düzenleme getirilmesini onaylamıyor. Oysa bu tarz olayların yaşandığı tek gelişmiş ülke biziz ve bunlar neredeyse her hafta yaşanıyor.” Bu tür olayların arttığını vurgulayan Obama sözlerine şöyle devam etti; “Bir şekilde bu durum rutin bir hal aldı. Bunu raporlamak dahi rutin bir hal aldı.  Burada yaptığım konuşma bile bu tip şiddet olaylarından sonra yapılan bir başka rutin.  Maalesef bunlara karşı hislerimizi kaybetmeye başladık.”

Konuyla ilgili yapılan istatistikler Amerika’daki katliam vakalarının korkutucu gerçeğini ortaya koyuyor. Yaşanılan son Oregon faciası sadece 2015 yılında gerçekleşmiş kırk beşinci okul saldırısıdır. Everytown for Gun Safety hareketi tarafından Newsweek’e verilen bilgiye göre Ocak 2009 ile Temmuz 2015 yılları arasında en az 134 adet  kitle katliamı vakası bulunmaktadır.

Bir çok kişi peşpeşe meydana gelen şiddet olaylarının silahlanmayla ilgili düzenlemelerle çözüleceğine inanıyor. Elbette alınacak bazı önlemler insanların güvenli bir ortama kavuşmasına  ve şiddet içerikli bazı olayların önlenmesine yardımcı olacaktır. Ancak Harper Mercer’ın yasal yollarla satın aldığı tam on dört adet silahı bulunduğu düşünülürse, alınacak bu önlemler kısmen etkili olacak, silah satışlarını pek de değiştirmeyecektir. Oysa bu dehşet verici olayların arkasındaki en temel neden psikopat kişilikteki bazı insanların içinde yeşerttikleri nefret tohumlarıdır. Yaşanan son olayı incelediğimizde katilin Hristiyanlara karşı beslediği nefret duygusunu görüyoruz.  Kurtulan öğrencilerden birinin babası olayı anlatırken katilin hedef aldığı kişilere Hıristiyan olup olmadıklarını sorduğunu ve “evet” cevabı aldığında başlarından vurduğunu; “hayır” cevabı aldığında  ise sadece yaraladığını bildirmiştir.

Bu olayda da görüldüğü gibi pek çok problemi sevgisizlik yüzünden yaşıyoruz. Bencillik sevgisizliğin temelinde mevcut.  Kalbinde sevgi olmayan bir insan sadece kendi rahatını ve çıkarını düşünmektedir. Başka insanlara sevgi ve merhamet göstermek yerine insanların sadece kendisiyle ilgilenmesi ve fedakarlıkta bulunması beklentisindedir.  Asla o iyiliğin karşılığını da vermeyi düşünmez. İnsan hayatına değer vermeyen bu insanların vicdanları nefret ve bencillikle kirlenmiş olup, bu ahlak bozukluğu tıpkı bulaşıcı bir hastalık gibi tüm toplumda yayılıp durmaktadır.

İşte bu hastalığı barındıran toplumlarda Harper gibi nefret duygularıyla yaşayan, farklı inançlara veya ırklara mensup insanlara karşı düşmanlık besleyen katiller ortaya çıkmaktadır. Medyada bu tür haberleri sıklıkla görmekteyiz. Bazı toplumlar kendilerinden uzakta meydana gelen olaylara karşı adeta uyuşmuş gibidir. Kendileri ve sevdiklerinin bir gün aynı olayı tecrübe etme olasılığını hiç düşünmezler. Oysa bir gün, kilometrelerce uzak ülkelerde yaşayanların başlarına gelenleri görmezden geldikleri gibi, onlar da kendileriyle ilgilenecek birilerini bulamamanın acısını yaşayabilirler.

İmandan uzak, ahlak kurallarını yok sayan bazı kişiler kalplerinde daimi bir endişeyle yaşarlar. Amerikalılar Orta Doğu’da yaşananları haberlerde seyrederken endişe duyuyorlar çünkü Amerika bir şekilde bu bölgedeki olayların içinde yer alıyor. Yine de hükümetlerinin sahip olduğu gücün kendilerini koruyacağı gibi yanlış bir kanaate kapılıyorlar. Oysa Oregon’da yaşanan bu olay, Amerikan hükümetinin ne denli aciz olduğunu, on masum sivilin hayatını dahi koruyamadığını göstermiştir.

Sevgi ve merhamet duyguları toplumların kalbinde bulunmadıkça hiçbir hükümet kendi halkını koruma gücüne sahip değildir. Ancak temelinde sevgi olan bir yaklaşım insanlar arasında uyum ve barışın elde edilmesine vesile olur. Tüm insanların fıtratı sevgiye açıktır. Güzel ahlakın yaşandığı bir toplum bu sebeple bir hayal değildir. Dolayısıyla insanlara sevgimizi ve merhametimizi göstererek, onları affederek, ihtiyaç içinde olanlara yardım ederek ve fedakarlık yaparak güzel ahlakın büyüklüğünü anlatmak en temel görevimizdir. 

Adnan Oktar'ın Tehran Times & MBC Times'da yayınlanan makalesi:

http://www.tehrantimes.com/Index_view.asp?code=249954

http://www.mbctimes.com/english/what-the-oregon-shooting-tells-us


Masaüstü Görünümü