Harun Yahya

Toplumda Yaygınlaşan Güvensizliğin Nedeni: İman Zafiyeti



Neden bazı toplumlardaki güven duygusu azaldı?

Eşler, aile bireyleri, kardeşler veya akrabalar arasında çoğu zaman büyük bir kopma, soğukluk, sevgisizlik yaşanıyor. Bunun nedenleri nelerdir?

Komşuluk ilişkileri, mahalleli kültürü gibi insanları birbirleriyle kaynaştıran, aralarında akrabalık bağı gibi güçlü sevgiye dayalı bağlar kuran o sıcak ilişkiler neden daha soğuklaştı?

Günümüzde birçok toplumda yaşanan tüm bu manevi kayıpların sebebi nedir?


www.harikabilgiler.com

Eskiden toplum ilişkileri çok daha sıcak, güvene dayalı ve sevgi doluydu. Ancak gittikçe bir gerileme yaşanmakta ve çoğu kişi bu gerilemeyi bizzat yaşayarak görmektedir. Geçmiş dönemlerde insan ilişkileri, dostluklar, kardeşlikler çok sıcaktı. Apartmanlarda herkes birbirini tanır, yazlıklarda herkes birbiriyle iç içe olur, birbirini sever, sayar ve korurdu. Birinin bir ihtiyacı olduğunda hemen komşusu, eşi, dostu devreye girer imece usulü bir yardımlaşma ile sorun çözülürdü. Herkes birbirine karşı daha saygılı, daha anlayışlı, daha sevgi doluydu. Arada tatlı sohbetler, muhabbetler olur, bir araya gelinir gülüp eğlenilirdi. Genel olarak herkesin üzerinde daha mazlum bir ahlak hakimdi. Ama şu an insanlar üzerinde soğuk, çok mesafeli, birbiri hakkında genelde iyi düşünmeyen, art niyetli, sevgisiz, acıma duyguları körelmiş, birçok konuyu sadece maddiyat gözüyle değerlendiren bir ahlak gelişti.

Elbette herkes bu şekilde değil, istisnalar var. Özellikle Batı kültürünün daha az etkisi altında olan bölgelerimizde, insanlarımızda; İslam ahlakını yaşamaktan vazgeçmeyen Anadolu halkının örnek ahlakını tüm güzelliğiyle görmek hala mümkün. Ancak genel olarak toplumda sevgisizlik ve güvensizlik mantığı çok yaygın hale gelmeye başladı. Bu ahlakın tehlikeli ve toplum için, insanlık için çok yozlaştırıcı bir durum olduğu da açıkça belli...

“Modern dünya görüşü” denen ama ahlaki çöküntü ile sonuçlanan bu davranış biçiminin toplumlara kaybettirdikleri şöyle özetlenebilir: 


İnsan kalitesi düştü.

Toplumlarda sanat anlayışı köreldi. Dünyada eski yüksek sanat anlayışı ve yetenekli sanatçılar artık yok denecek kadar az sayıda.

Sevgi, dostluk, anlayış, merhamet ve acıma duygularında gerileme oldu.

Menfaat duygusu öne çıktı.

Bencillik duygusu gelişti.

İnsanlar arasında öfke, gerilim ve nefret duyguları tırmanışa geçti. Alttan alma, karşı tarafın kusurlarını örtme gibi ince düşünce gerektiren davranışlara daha az rastlanır oldu.

Çoğu insan birbirine karşı önyargılı, sevgisiz, temkinli ve korkarak yaklaşıyor, çünkü kendisine zarar verileceğinden çekiniyor.

Bazı çevrelerce nezaket, ince düşünce, karşı tarafa saygı duyduğunu, sempati beslediğini ifade eden güzel tavırlar göstermek küçümsenecek, alaya alınacak tavırlar gibi değerlendiriliyor.

Başkalarına önem vermediğini, dikkate almadığını ifade edecek garip tavırlar göstermek sözde “havalı” hale geldi.

Aile bağları zayıfladı. Kardeşler arasında eskiden olduğu gibi sevgi, koruma-kollama yaşanmıyor. Güzel huylu anne-babaya karşı saygı sevgi duyma hissi zedelendi. Çıkara dayalı bakış açısı daha fazla öne çıktı.

Zora düşen insanın halinden anlama, hastaya şefkat, merhamet gösterme, onu koruyup kollama, ihtiyaçlarını hissettirmeden temin etme inceliği neredeyse kayboldu. Bu tip yaklaşımlar saflık, akılsızlık gibi cahiliye terimleriyle adlandırılıyor hatta aşağılanır hale geldi.

Dürüstlük anlayışı yani yalan söylememek, sahtekarlık yapmadan doğrusu ne ise onu söylemek adeta tarih oldu. Dürüst insan sayısı çok azaldı.

İnsanlar birbirlerinin yüzüne bile bakamaz hale geldiler, güzel bir ifadeyle yüzünüze gülümseyen, “hayırlı akşamlar” diyerek yanınızdan geçen bir insan neredeyse hiç yok.

Bir asansöre bindiğinizde orada bulunan insanlara “Hayırlı günler” demeyi bir deneyin. Genelde hiç kimse size cevap vermeyecektir. Lafınız havada kalacak ve oradaki hemen hiç kimse bu durumdan vicdanen rahatsız olmayacaktır.


Bunlar kimi zaman zarar vermeyen davranışlar gibi görülse de toplumlarda büyük yıkıma neden olurlar. Bu durumun çözümü ise Kuran ahlakının yaşanmasıdır. Örneğin selam verildiğinde daha güzeliyle selam vermek farzdır. Ayette şöyle buyrulur:

Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin... (Nisa Suresi, 86)

Sıcak, nezaketli, karşı tarafı onore eden, dostluk, sevgi dolu bir ahlakın esas olduğu ayetten hemen anlaşılıyor. İşte Allah kulları için bu tavrı beğeniyor. Sıcakkanlılığı, güzel sözlü olmayı, sevgiye saygıya açık bir kişilikte olmayı, karşı tarafı her zaman güzellikle ağırlamayı seviyor. Zaten güzel olan, vicdana uygun olan, insanın fıtratına uygun olan da budur. Ama işte durum günümüzde farklı bir noktaya geldi. İnsanlar din ahlakından uzaklaşmaya dolayısıyla da din ahlakından uzak bir kişilik geliştirmeye başladılar. Bunun kendilerini çok modern, rahat özgür kılacağını zannederek bunu yaptılar. Oysa hiç tahmin edilen gibi olmadı. Bu yanlış seçim toplumlara sevgisizlik, yalnızlık, güvensizlik getirdi. İnsanlara Allah korkusu Allah sevgisi öğretilmediği için dolayısıyla her türlü kötülüğü rahatlıkla yapabilecek fıtratta, vicdanı güçlü olmayan bir model gelişti. Bunun sonucunda da bir kısım insanlar, kendi fıtratlarına uygun olan güzel davranışlardan, güzel sözlerden, güzel eylemlerden bir şekilde uzaklaştılar. Kiminin ailesinden aldığı olumsuz eğitim, kiminin sosyal hayatın içinden aldığı kötü ahlak özellikleri, kimilerine televizyon dizilerinden, filmlerden, “Uzay çağında insanlık böyle olacak” denilerek verilmeye çalışılan buz gibi, ruhsuz, robot rol modeller yıllardır insanlara gelişmiş bir model gibi empoze edildi.

Oysa bizim modelimiz asla bunlar olamaz. Bizim için en hayırlı, en mutlu, huzurlu, ruhumuza uygun olan bizi yaratan Yüce Rabbimiz’in bizim için beğendiği ahlaktır.

www.bagnazlik.com

Allah’ı çok seven, Allah’tan çok korkan, her şeyde Allah’ın tecellilerini gören insanlar yani iman edenler Allah’ın yarattığı maddi manevi tüm nimetlerden büyük zevk alırlar. İnsanlara karşı kalplerinde hissettikleri sevginin kaynağı da, yine, Allah’a duydukları coşkun sevgidir ve bu sevginin sonu yoktur. Sevgilerinde azalma olmadığı gibi bu sevgi tam tersine günden güne artar ve derinleşir. Karşılarındaki kişinin kendilerine olan sevgisinden de şüphe duymazlar. Çünkü onların da kendileri gibi Allah’ı çok sevdiklerini ve kendilerine duydukları sevginin Allah sevgilerinden kaynaklandığını ve zamanla azalmadığını, tam tersine sürekli arttığını bilirler.


Sayın Adnan Oktar Güvensizliğin ve Sevgisizliğin Artmasının Nedenlerini Anlatıyor





 Her yerde iman zafiyetinden sıkıntı çekiliyor. Oysa iman nereye gitse orayı güzelleştiriyor, imansızlık nereye gitse orayı mahvediyor. İman zafiyeti olduğunda orada bir ızdırap, güvensizlik ve acı kol geziyor. (A9 TV; 1 Eylül 2015)

“ Sevgisizlik insanı karartır. Şeytan kadınlar ve şeytan erkeklerde sevgisizlik çok yoğun oluyor. Ağızlarından nefretten başka bir şey çıkmıyor. Onun için Allah bunların yüzlerini simsiyah karartıyor. (A9 TV; 6 Temmuz 2015)

“ Düşmandan korkmak, bir şeyden korkmak Allah’a sevgisizlik alametidir, uzaklık alametidir. (A9 TV; 13 Haziran 2015)

“ Dünyada sevgisizlik hakim. Sevgisizlik hakim olduğu için bölünme istiyorlar. Ayrılmak istiyor, ülkesinden bile nefret ediyor. Hemşeriler birbirlerinden nefret ediyor. Aileler birbirinden nefret ediyor, insanlar birbirinden nefret ediyor. Herşeyden önce bu sevgisizlik sorununun halledilmesi lazım. (A9 TV; 5 Ocak 2015)

www.kadinsevgisi.com


Rabbimiz Beğendiği Ahlakı Kuran’da Bildirmiştir



Nasıl bir çiçeğe su yerine başka bir sıvı verilse o çiçek kısa sürede soluyorsa işte insan da ancak kendisini yaratan Allah’ın istediği ahlaka uyduğunda mutlu olabilir. Aksinde mutlaka çiçek gibi solar, kısa sürede tüm canlılığını, güzelliğini, mutluluğunu yitirir.

Hayat ancak Allah’ın rızasına uyulduğu, onun emirlerine, beğendiği ahlaka uyulduğu zaman güzel olur. Aksinde kesinlikle ve kesinlikle akıllı, dengeli bir insan kişiliği oluşması mümkün değildir. Gerçek dostluğun, gerçek sevginin gerçek samimiyetin tek yolu Allah’a samimi olarak inanmak ve Allah’ın en yakın dostumuz olduğunu fark etmektir. 

Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar... (Bakara Suresi, 257)


Bazı İnsanlar Neden Sevgiden Kuşku Duyarlar?



Bazı toplumlarda yaşanan ve menfaate dayalı olan sevgi türünde insanlar sevgi adı altında kendilerini ve başkalarını kandırmakta, bunun neticesinde son derece sıkıntılı, yalnız ve mutsuz bir hayat sürmektedirler. Maddi çıkarlara dayalı olan bu sevgi her iki taraf için de sıkıntılıdır. Bu karanlık dünyada yaşayan insanlar, dost sandıkları kişilerin bir gün mutlaka kendilerini yalnız bırakacaklarını, özellikle sıkıntılı zamanlarında, örneğin hastalandıklarında ya da maddi imkanlarını kaybettiklerinde kendilerinden yüz çevireceklerini içten içe bilirler. Bu nedenle hiçbir zaman gerçek anlamda mutlu ve huzurlu olmaz, sevildiklerini hiçbir zaman gerçek anlamda hissedemezler. Başka insanların sevgilerinden sürekli olarak kuşku duymalarının sebebi de budur.

Masaüstü Görünümü