Harun Yahya

İran ve Suudi Arabistan'ın uzlaşması günün gereğidir




Geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan aralarında Şii azınlığının dini liderlerinden Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr’inde olduğu 47 kişiyi idam ettiğini açıkladı. İran uzun süredir Şii Ayetullah’ın idamını engellemeye çalışmaktaydı ama çabalar yeterli olmadı. İdam, Şii dünyasında büyük öfke doğururken kitleler kontrolden çıktı. Tahran ve Meşhet kentlerindeki Suudi Arabistan binaları saldırıya uğradı, ateşe verildi. Müslüman dünyasının iki önemli gücü, iki köklü Müslüman devlet ağır bir gerilimin ortasına düştü. Suudi Arabistan, Bahreyn ve Sudan İran’daki temsilciliklerini kapatırken, Birleşik Arap Emirlikleri ise İran ile ilişkilerini müsteşarlık düzeyine indirdi. Birkaç gün içinde de Suudi Arabistan İran uçuşlarını durdurdu, vatandaşlarının İran’ı gitmesini yasakladı. Ve en son olarak da İran’la tüm ticari ilişkileri dondurduğunu açıkladı.

Süreçte İran tarafından ise tansiyonu düşürmeye yönelik peş peşe adımlar geldi. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bölgedeki tüm ülkelerle kardeşlik, dostluk ve iyi ilişkiler istediklerini söyledi. İran mahkemelerine Suudi elçiliğin saldıran suçluların yargılaması çağrısında bulundu. Dış ilişkiler Bakanı Cevat Zarif ise İran’ın bölgede yeni gerilim istemediğini ve bölge ülkelerinin özellikle teröre karşı birleşmesi gerektiğini söyledi. Suudi Arabistan zaten uzun zamandır idamı beklemeye almıştı. Gerçekte yapılması gereken idamın dondurulması ya da cezanın ömür boyu hapse çevrilmesi idi.

Bugün karşılıklı bir öfke patlaması yaşanıyor. İnsanlar itidallerini kaybettiler, feraset ve basiretleri kapandı. Bu alevli ruh hali her iki ülkeye tamiri güç zararlar verecektir. Hiç kuşkusuz her iki tarafın da canı yanmıştır. Ama olan olmuştur, geri almak mümkün değildir. Bizlere düşen yaşananlardaki hayrı görmektir. Çatışmaların çapını büyütüp bölgeyi daha da karıştırmanın Müslümanlara faydası yoktur.

İran, Suudi Arabistan, Türkiye, Rusya gururuna düşkün milli hassasiyetleri olan ülkelerdir. Dünya derin devletleri bu ateşli mizacımızı bizlerin aleyhine kullanıyor gözükmektedir. Bilindiği gibi benzer bir kriz Türkiye ile Rusya arasında da yaşanmaktadır. Bu oyuna gelmemenin yolu soğukkanlılığımızı korumaktan geçmektedir. Bu krizler kolayca 1 ya da 2 ay dondurulabilir. Taraflar, sözgelimi 40 gün sonra bir araya gelip olayı yeniden değerlendirebilirler. Henüz olaylar sıcakken, alelacele alınacak kararlar çok tehlikeli olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav), öfkelendiğimizde hemen gidip abdest almamızı, namaz kılmamızı tavsiye etmektedir. Al-i İmran suresi 134. ayetinde yüce Allah, inananların öfkeyle imtihan olacaklarını ama öfkelerini yenerek insanları affedeceklerini belirtmiştir.

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)

Bazı karanlık mahfillerde yeni Ortadoğu haritaları çizilmekte, ülkeler yıkılıp, yeni devletçikler kurulmaktadır. Libya, Suriye, Irak, Filistin, Lübnan, Yemen fiilen bölünmüş durumdadır. Mısır, Fas, Tunus ve Ürdün ise fiilen iç savaş sınırında yaşamaktadır. Benzer bir parçalanma tehlikesi İran ve Suudi Arabistan için de geçerlidir. Her iki ülkenin vatanperverleri bu oyunu engellemek için var güçleri ile mücadele etmelidir.

Sünni’siyle, Şii’siyle, Vahabi’siyle tüm Müslümanlar dünyada ve ahirette birbirlerinin kardeşleridirler. Allah, birleşmemizi el birlik hareket etmemizi emretmektedir. Sünni dünyası İran’ı dışlamamalı, bağrına basmalıdır. İran da Şii, Sünni ayırımı yapmadan tüm Müslümanların velisi, koruyucusu olmalıdır. Mezhep milliyetçiliği, Müslümanların birleşmesinin önündeki en büyük engeldir. Şiiler, Sünnilerin, Sünniler de Şiilerin düşmanı değildir. Birkaç radikalin sevgisizliği tüm Sünnilere mal edilmemelidir. Suudi Arabistan’a düşen de Müslüman kavramını netleştirmektir. La ilahe İllaAllah diyen herkesi Müslüman gördüğünü, Bektaşileri, Alevileri, Şiileri kardeş kabul ettiğini duyurmaktır. Kriz sürdüğü müddetçe Sünni yönetim altındaki Şii azınlıklar ve Şii yönetim altındaki Sünniler tedirginlik içinde yaşayacaklardır. İran’da 6 milyon Sünni, Suudi Arabistan’da 4,5 milyon Şii yaşamaktadır. Mezhep kavgaları iki devleti de hem içeride hem dışarıda güçsüzleştirecektir. Bu kavganın kaybedeni ise her durumda masum Müslümanlar olacaktır. 

Irak ve Rusya Suudi Arabistan-İran krizinin dindirilmesinde aracı olmaya taliptir, Türkiye de bu konuda aracı ülkelerden biri olmaya en uygun ülkelerdendir. Yaşananlar iki ülkenin müstakil krizi değildir. Bölgeyi hatta dünyayı yakından ilgilendirmektedir. Ortadoğu’da sıcak savaş hâkimdir. İki ülke arasında kavganın tırmandırılması dünyayı daha tehlikeli bir hale getirecektir. Dünya petrol rezervlerinin %25’i iki ülkenin topraklarındadır. İhtilafın etkisi dünya siyaseti kadar ekonomisini de etkileyecektir. Suriye ve Irak’ta barışın ve sükunetin sağlanması için de iki ülkenin dayanışmasına ihtiyaç vardır. Krizin tırmanması barışı geciktirecektir. Bu da daha fazla uluslararası terör, daha fazla göçmen, daha fazla masum kanı demektir

Gerilimi yatıştırmaya ABD, AB veya Rusya’nın tek başlarına gücü yetmeyeceği açıktır. Asıl olarak Müslümanların aktif desteğine ihtiyaç vardır. Bu kavgayı önlemek farz-ı ayn’dır, Allah bizlere müminlerin arasını düzeltmemizi emretmiştir. Müslümanlar kavganın tarafı değil yatıştıranı olmalıdır. Her iki taraf da takva Müslümandır. Bu fitnenin nereye varacağını bugünden tahmin etmek imkansızdır. Müslüman alimler herkesi barışa çağırmalıdır, dünya Müslümanlarını barışa çağırmalıdır.

Ne idamları ne de elçilik saldırılarını tasvip etmek mümkün değildir. Ama olan olmuştur ve Allah bir hayra binaen bunlara izin vermiştir. Her iki ülkenin yöneticileri, önde gelen aydınları, dini liderleri toplum önderleri öfkeyi ve savaşı kışkırtacak açıklamalardan kaçınmalıdır. İslam dünyasının acil ihtiyacı dayanışma ve birlikteliktir. Müslüman liderler bu konuda birbirlerine destekçi olmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki, Müslümanların birbirleriyle mücadelesi sadece şeytanı sevindirmektedir. Müminlere ise kardeşlerini barıştırmak emredilmiştir. Allah ayette şöyle bildirir:

“Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah'tan korkup sakının; umulur ki esirgenirsiniz.” (Hucurat Suresi, 10)

Adnan Oktar'ın Iran Daily & The Hans India & Riyadh Vision'da yayınlanan makalesi:

http://newspaper.iran-daily.com/Newspaper/Page/5262/3/49484/0

http://www.thehansindia.com/posts/index/International/2016-01-15/Iran-Saudi-reconciliation-need-of-the-day/200435

http://www.riyadhvision.com.sa/2016/01/20/iran-saudi-reconciliation-need-of-the-day/




Masaüstü Görünümü