Harun Yahya

Kadınlar Yozlaşma Kültürünün Ortaya Çıkardığı Basit Modelden Sakınmalıdırlar

Şiddetin, nefretin, çatışma ve kavgaların sarıp kuşattığı günümüz dünyasında tüm manevi değerleri yerle bir eden ahlaki yozlaşma da günden güne artıyor. Muazzam bir dejenerasyonla birlikte, güzel ahlakın, maneviyatın ve erdemli davranışların terk edildiği çarpık bir toplum düzeni giderek dünyanın dört bir yanına hakim oluyor. Bunun yanı sıra uyuşturucu madde, sigara ve alkol kullanımı, fuhuş, homoseksüellik gibi ahlak dışı pek çok uygulama da milyonlarca insanı etkisi altına almış durumda.  

Ahlaka uygun olmayan  fiiller modernlik ve çağdaşlık adı altında kimi televizyon programlarında, filmlerde, yazılı, görsel ve sosyal medyada açıkça sergileniyor. Özgürlük, demokrasi ve insan hakları denilerek geniş çaplı dejenerasyon propagandası yapılıyor. Cinsi sapıklıklar ve gayri meşru ilişkiler eleştirilmediği gibi, sözde bir cesaret örneği gibi lanse edilip toplumlara dayatılıyor, sapkın davranışlar övülerek insanların gözünde çekici kılınmaya çalışılıyor. Bunun neticesinde de en başta çocuklar ve gençler olmak üzere toplumun tüm kesimleri bu yozlaşma kültüründen olumsuz şekilde etkileniyor. Kadınlar da bu kesimlerden biri...

Pek çok sosyolog ve kültür bilimci yozlaşma kültürünün meydana getirdiği basit hayat tarzının özellikle kadınlar üzerinde tahrip edici bir etkisi olduğu görüşünde hemfikir. Bu kültürün tüm dünyada, "Hem görünüm hem de davranış bakımından tıpatıp birbirlerine benzeyen, adeta benliklerini ve kişiliklerini yitirmiş, kalitesiz bir kadın modeli" ortaya çıkardığını savunanların sayısı da azımsanmayacak oranda.

Dünyaya açılan bir nevi pencere hükmündeki televizyondaki bazı programların yaşanan bu ahlak erozyonunda büyük bir etkisinin olduğu kesin. Kimi evlilik programları ve çeşitli yarışmalar çıkarcı, kavgacı, dedikoducu, entrikacı, asaletten uzak bir kadın portresi ortaya koyuyor. Bu gibi programlar değer yargılarından eğlence alışkanlıklarına, giyim tarzlarından insan ilişkilerine kadar pek çok olumsuz etkinin nedeni haline geliyor. Söz konusu programlara katılanların ettikleri kavgalar, aşağılayıcı sözler sarfetmeleri, maddi çıkarları tercih edip, tamahkar tavırlar sergilemeleri ve kendilerini küçük düşürmeleri kadınların toplum gözündeki imajını zedeliyor. Amaçsız, idealsiz, ruha değil maddiyata önem veren, kimseyi sevip-saymayan ve yalnızca kendi menfaatlerini gözeten kadın modelinin sunulduğu bu programlar nedeniyle toplumsal yapıda ciddi bir tahribat oluşuyor.

Oysa kadınlar bu dünyanın en büyük değerlerinden biri. Güzel ahlakları, derinlikleri, temizlik ve iffet anlayışlarıyla, ince düşünceli, fedakar, vefalı, yumuşak başlı mizaçlarıyla narin bir çiçeğe benzeyen çok kıymetli varlıklar.

Kadını güzelleştiren ruhundaki derinliktir

Gerçek şu ki kadınların tüm güzelliği ruhlarındaki derinlikten, güzel ahlaklarından kaynaklanır. Kişiliklerini üstün hale getiren, tavırlarını etkileyici kılan ve karakterlerini sağlamlaştıran, kalplerinin temizliği, fedakarlıkları, onurlu ve vakarlı, saygıdeğer oluşlarıdır. Entrikalardan, alaycılıktan, dedikoduculuktan, kıskançlıktan, huysuz ve memnuniyetsiz tavırlardan, duygusallıktan, ikiyüzlülükten ve bunlara benzer çirkin ahlak örneklerinden uzak durmaları onları yücelten özelliklerdir. Nefislerinin isteklerine göre değil, nezaketin, asaletin, güzel ahlakın gerektirdiği şekilde hareket etmeleri onları üstün kılar. Basit tavırlara, yalana, küçük çıkarlara tenezzül etmemeleri, alaycı olmamaları, karşılarındaki kişinin kendilerinden üstün olan bir yönü varsa buna karşı kıskançlık duymak yerine onu onore edip övmeleri onları yüceltir.

Kısacası kadınlar her ortam ve şartta en güzel tavrı göstererek değer kazanırlar. Güzel davranışlar sözlerine ve tavırlarına yüzlerce güzel süs katar ve bu güzellikler hayatlarının her anına yansır.

Günümüzün yozlaşma kültürünün etkisinde kalmış olan kadınların hayatları ise baştan sona basitlik içinde geçer. Sıradanlık ve kalitesizlik tüm tavır ve konuşmalarında kendini gösterir. Aşağılanmışlığı adeta kabullenmiş bir ruh haliyle yaşarlar. Ruhları hiçbir şekilde tatmin olmaz, hayalini kurdukları sevgiyi bulamaz, istedikleri değeri göremezler. Neredeyse tümüyle sahte bir hayat içinde yaşarlar. Kendilerine gösterilen ilgi ve sevgi de hep sahtedir. Bu gibi insanlar sürekli aşağılanıp dururlar. Basit, çıkarcı, alaycı, kıskanç, saldırgan karakterleri yüzünden bulundukları ortamlarda saygı görmezler. El üstünde tutulmak, sevilmek isterler ama bunu hiçbir zaman elde edemezler çünkü basit ve sıradan insanlar toplumda saygı uyandırmazlar.

Basitlikten kurtulmanın tek yolu imandır

Her insan sevgi ve saygı görmek ister. Ancak bunun için sevgi ve saygıya layık bir ahlak gösterilmesi şarttır. Bir kişinin sevilmesi için sevgi dolu olması, saygı görmesi için saygın bir karaktere sahip olması, şefkat, merhamet, fedakarlık görebilmesi için şefkatli, merhametli, fedakar olması gerekir. Bu kadın-erkek ayrımı olmadan herkes için geçerlidir.

Basitlik birtakım suni çabalarla ve geçici tedbirlerle giderilebilecek bir eksiklik değildir. Basitlik yalnızca şekli değil, kişinin tüm ruhuna ve düşüncelerine hakim olan bir sorundur. Dolayısıyla basitlikten kurtulmanın yolu bozuk olan tavırları tek tek düzeltmeye çalışmak değildir. Kişinin asil olabilmesi için güçlü bir Allah korkusuna, derin bir imana ve güzel bir ahlaka sahip olması gerekir.

Allah Kendisi'nden korkan, Kendisi'ni seven, Kendi rızası için yaşayan bir insan üzerinde pozitif bir etki, derin bir manevi güç ve sağlam bir karakter meydana getirir. Böyle bir insana saygı gösterilir hatta hayranlık duyulur. Maneviyatı güçlü, imanlı, vakarlı, akıllı, kaliteli, iffetli, şefkatli, fedakar, cesur bir kadın da tüm toplum tarafından büyük bir ilgi ve sevgiye mazhar olur, tavırları örnek alınır, gittiği her yerde saygıyla, hayranlıkla karşılanır.

Bu konu, kişinin ruhunu kirleten her türlü karanlık kültürden arınmasına vesile olabilir, bu nedenle de çok iyi tefekkür edilmesi gerekir. Dünyevi, maddiyatçı, basit bir ahlakın zararlarını anlayan kişi bundan kurtulmak isteyecek, yoz düşünmekten, asil olmayan davranışlar sergilemekten sakınacaktır. Böylece, "Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz." (Al-i İmran Suresi, 139) ayetiyle bildirildiği gibi basitliğin kirlerinden arınıp üstün bir kişilik elde edecektir.

Masaüstü Görünümü