Harun Yahya

Dünyanın En Kaliteli İnsanları



Bahreyn’de Ramazan ayı Müslüman olmanın ne demek olduğu üzerine düşünmek için iyi bir vakit. Ne yazık ki, “Müslüman” kelimesi telaffuz edildiğinde, dünyanın birçok yerinde insanların kafasında darmadağın görüntüleri ve gerici tutumları ile fakir bir toplum canlanıyor. Müslüman dünyasının bazı kesimleri için bu görüntü gerçeği yansıtıyor olsa da, aslında hiçbir şekilde İslam’ın gerçek yüzünü temsil etmiyor.

Aksine bu durum İslam’ın özüne tamamen aykırı. Çünkü Allah Müslümanlara dünyanın en zarif, en bilgili, en kaliteli, en nezaketli ve en temiz insanları olmalarını bildirmiştir. Diğer bir deyişle tüm hayatları boyunca bakımlı, nazik, cömert, görgülü ve kibar olmak tüm Müslümanlar için dini bir sorumluluktur. Peki nasıl oluyor da İslam dünyasındaki mevcut durum bunun tam da aksi olabiliyor?

Bunun nedeni halihazırda Müslümanların çoğunluğunun Kuran’ı terk etmeleri ve Kuran yerine neredeyse İslam’ı tamamen değiştiren sayısız hurafeye ve dini geleneklere uymalarıdır. Bölgeye, tarihsel olaylara ve geleneklere göre pratik uygulamaları değişen bu yeni din İslam’dan olabildiğince uzaklaşmış durumdadır. Ancak dünyada birçok insan -birçok Müslüman da buna dahil- bilerek veya bilmeyerek gerçek İslam’ın bu hurafelerden oluştuğuna inanıyor. Burada önemle belirtilmesi gerekir ki, gerici bir görünümün yanı sıra radikalizm ve bundan kaynaklanan tehlikeler de Kuran’ın terk edilmesinin bir sonucudur.

Şimdi bu konuyu bir yönüyle ele alalım ve Kuran’da anlatılan gerçek İslam anlayışına göre hareket edilirse Müslüman bir toplumdaki insanların nasıl olacaklarını inceleyelim:

Eğer Müslümanlar Kuran’a tam uymuş olsalardı, aynı Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ve sahabeleri gibi gösterişli, şık ve zarif olurlardı. Çünkü Allah güzeldir, güzelliği sever ve kullarının da güzel, temiz ve huzurlu yaşamalarını ister. Kuran’ın birçok ayetinde Müslümanların temizliğine ve elbiselerine dikkat çekilmiş ve onlara her daim bakımlı, temiz ve kibar olmaları öğütlenmiştir.

Özellikle Allah’ı hatırlayıp anmak için bir topluluk olarak bir araya geldikleri zamanlarda en iyi kıyafetlerini giymeleri ve çok bakımlı olmaları gerekir. Allah bize “sadece müşriklerin kirli olacaklarını ve bu nedenle müminlerin temizliklerine ve kendi bakımlarına ekstra özen göstermeleri gerektiğini” bildirmiştir.

Peygamberimiz (sav) ve sahabeleri bu zarif davranış şekli için çok iyi örnek teşkil ediyorlardı. Zorlu çöl koşullarına ve baskın kabile kültürüne rağmen, Peygamberimiz (sav) sakin, nazik ve güvenilir kişiliği ve kusursuz görünüşü ve temizliği ile tanınıyordu. Elbiseleri her zaman için o dönemin en iyi modasını yansıtacak tarzdaydı. Örneğin, dönemin en kaliteli ve en pahalı kumaşlarından yapılan Bizans işi cübbeler giyerdi. Şu kesin bir gerçek ki eğer bugün yaşamış olsaydı, Peygamberimiz (sav) bu dönemin modasına uygun en kaliteli kıyafetleri giyerdi.

Kuran’daki açıklamalardan anlıyoruz ki, cennetteki moda bu dünyada bildiğimiz, tanıdığımız hiçbir şeye benzemeyecek. Bu hayatta her şeyin olduğu gibi modanın da bir sınırı var; oldukça özgün bir kıyafetin modası bile çok hızlı bir şekilde geçebiliyor.

Cennette tamamen yeni desenler ve kumaşların yanı sıra bu dünyada hiç bilmediğimiz yeni renkler olacak. Herhangi bir şey satın almaya da gerek kalmayacak, sadece hayal etmek, istediğimiz şeyi giyebilmemiz için yeterli olacak. Aynı zamanda hiçbir elbise kirlenmeyecek ve eskimeyecek.

Peygamberimiz (sav) cennette, aynı anda 70 farklı kıyafet giymenin mümkün olabileceğini bildirmiştir. Sanki 70 farklı bedendeymiş gibi bu kıyafetlerin her biri görünür olacaktır.

Tüm bunlar gösteriyor ki geri, medeniyetsiz bir tavır ve görünüm sadece dinimizle çelişmekle kalmıyor aynı zamanda onu tahrip de ediyor. Dünya çapında Müslümanlar Kuran’a dönüp, Rabbimizin emirlerine ve Peygamberimizin (sav) güzel ahlakına göre yaşamaya başlarlarsa her şey hızla daha iyiye doğru gidecektir.

Adnan Oktar'ın Gulf Daily News'de yayınlanan makalesi:

http://www.gdnonline.com/Details/96631/The-most-refined 

Masaüstü Görünümü