Harun Yahya

200 Milyon Yıldır Mükemmel Halleriyle Var Olan Deniz Kaplumbağaları

Deniz kaplumbağalarının en büyüğü olan deri sırtlı kaplumbağa (Dermochelys coriacea) 35 km hızla yüzebilir ve 900 metre derinliğe dalabilir. En derine dalan kaplumbağa çeşidi olan deri sırtlıların, diğer deniz kaplumbağalarından farklı olarak sert kabukları bulunmaz. Bunun yerine düz ve kauçuk benzeri koruyucu bir deri katmanına sahiptirler.

Deri sırtlı kaplumbağalar 1.85 cm uzunluk ve 637 kiloya varabilen bedenleriyle ısılarını, kas dokularında muhafaza ederler. "Termal durgunluk" olarak tanımlanan bu durum, mühendislerin enerji tasarrufu ve ısı muhafazası için kullandıkları bir terimdir. Kaplumbağalar bu ısı muhafaza şekliyle, vücut sıcaklıklarını çevrelerindeki sudan daha üst bir seviyede tutabilirler.96

Darwinistler kendilerince bu canlıların, karadaki kaplumbağaların suya dönmüş şekilleri olduğunu iddia ederler. Ancak elbette hiçbir Darwinist, kara kaplumbağalarının suya uyum sağlayacak özellikleri nasıl ve neden edindiklerini ve su kaplumbağalarının nasıl olup da basınç altında dalabilecek, soğuk sularda yüzebilecek olağanüstü özellikler kazanabildiklerini açıklayamaz. Darwinistlerin yaptığı şey genellikle gerçekleşmesi imkansız bir iddiayı ortaya atıp sonra "her şeyi tesadüfler yaptı" şeklindeki mantık dışı açıklamalar getirmektir. Çünkü Darwinizm, bilimle, akılla, delillerle değil, sahtekarlıklarla, hikayelerle, aldatmacalarla ortaya çıkmış ve insanlara zorla dayatılmış bir teoridir.

Evrimci bir biyolog olmasına rağmen Richard Ellis, söz konusu canlılarla ilgili Darwinistlerin içinde bulunduğu bu açmazı şöyle ifade etmektedir:

Günümüzde deniz kaplumbağalarının karada yaşayan fakat denize dönen sürüngenlerden geldiğine inanılır, fakat herhangi bir ara geçiş formu tespit edilememiştir. Fosilleşmiş kara kaplumbağaları bulunmaktadır, bunların sütun benzeri bacakları ve pençeli ayakları bulunur. Fosilleşmiş deniz kaplumbağalarının ise yüzgeçleri vardır, fakat fosil kayıtlarında yarı suda yaşayan kaplumbağalara benzer bir canlı bulunmamaktadır. (Richard Ellis, Aquagenesis: The Origin and Evolution of Life in the Sea, Penguin Books, 2001, s. 143)

Deliller çok açık göstermektedir ki kara ve deniz kaplumbağaları ayrı fizyolojik özelliklerle yaratılmış, tamamen farklı canlılardır. İkisi arasında ise herhangi bir geçiş yoktur. Nitekim evrimci paleontolog Robert Carroll da bunu şu şekilde kabul etmektedir:

"Kaplumbağaların kabukları kolaylıkla fosilleşmelerine ve küçük parçalar bile kolaylıkla fark edilmesine rağmen, şimdiye dek daha eskiye ait, daha ilkel bir kaplumbağa tanımlanmamıştır." (Richard Ellis, Aquagenesis: The Origin and Evolution of Life in the Sea, s. 144)

Burada şunu hatırlatmak gerekir ki, evrimcilerin ara fosil açmazı yalnızca deniz kaplumbağaları ile sınırlı değildir. 150 yıldan fazla süredir devam eden ve 350 milyondan fazla fosilin çıkarıldığı kazılarda, tek bir tane bile ara fosil bulunmamıştır, bulunması da imkansızdır. Fosil kayıtları aşama aşama evrimleşen değil, bugünkü mükemmel halleriyle ortaya çıkmış ve yaşamış canlılarla doludur. Deniz kaplumbağaları da 200 milyon yıldır tarih sahnesinde bugünkü kusursuz yapılarıyla yer almaktadırlar.

Masaüstü Görünümü