Harun Yahya

Hristiyanların Hz. İsa (as)'nın Haşa Allah'ın oğlu olduğuna dair inançları büyük bir yanılgıdır -2-


buradan okuyabilirsiniz.) Aynı şekilde Allah Kuran'da da, Hz. İsa (as)'ın tüm diğer insanlar gibi ihtiyaç içinde imtihana tabi bir beşer olduğunu haber vermiştir:

Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? (Yine) bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar? (Maide Suresi, 75)

Salih Hristiyanların bu konuda samimi davranmaları ve bir insana ilahlık atfetmenin Allah'ın adetullahı, Hz. İsa (as)'ın getirdiği Hristiyanlık dini, İncil ve Tevrat'ın hükümleri ile çeliştiğini; aynı zamanda akla ve mantığa aykırı olduğunu da anlamaları gerekmektedir. Gerçek ve hak İncil'e asırlar sonra eklenen böyle bir inancın ciddi bir tehlike olabileceğine ihtimal vermeleri ve bunun üzerinde derin düşünmeleri gerekmektedir. Allah’ın üstün vasıflarını bir insana yüklemeye çalışmanın ve acizliklerle yaratılmış olan bir insanı ilah olarak görmenin ve göstermenin nasıl bir anlamı ve faydası olabilir? Yüce Allah'ın buna kuşkusuz ki ihtiyacı yoktur. (Allah'ı tenzih ederiz.) Böyle bir yakıştırma, ALLAH’IN KUDRETİNİ VE BÜYÜKLÜĞÜNÜ GEREĞİ GİBİ TAKDİR EDEMEMEK ANLAMINA GELİR.

Bütün bunların ötesinde Yüce Allah’ın yeryüzünde insan olarak Zatı ile zuhur etmesi gibi bir fikri, zaten Hristiyanların da istememesi gerekir. Bunu, Yüce Allah’ın şanına yakıştırmamaları gerekir. Allah’ın büyüklüğü, yüceliği, ululuğu, kudreti ve sonsuz gücü Hristiyanlar için bir nimettir. Sonsuz güç sahibi bir Allah’a inanmak mı daha güzeldir, yoksa uyuyan, yemek yiyen, ihtiyaç içinde olan bir insanı ilah edinmek mi? Elbette bunun cevabını tüm Hristiyanlar hemen göreceklerdir. Allah’ın Kendi üstün zatını insanlara tanıtmak için ölümlü ve ihtiyaç içinde olan bir varlıkta yeryüzünde zuhur etmeye ihtiyacı yoktur. (Allah’ı tenzih ederiz) Hristiyan kardeşlerimizin İncil’e akılcı bakmaları ve bütün bunları Allah’ın şanına uygun şekilde değerlendirmeleri gerekmektedir.

Bu, Hz. İsa (as)'ın insani vasıflara sahip olması, onun bir peygamber olarak elbette ki değerini düşürecek bir durum değildir. Hz. İsa (as), Yüce Rabbimiz'in değerli ve çok mübarek bir peygamberidir. Allah'ın Katında tüm diğer peygamberler gibi en yüksek ve en kutlu konumdadır. Allah'ın sevgili dostu, yüce peygamberidir.

Önemli olan şey, Allah’a -bir ve tek olan Yaratıcımıza- iman etmektir. Allah insanlardan Kendisi’ne şirk koşmadan iman ve kulluk etmelerini ister. İnsanların kulluk edebilmeleri için Allah’ın yeryüzünde bir insan olarak zuhur etmesine ihtiyaç yoktur. Hristiyan kardeşlerimizin, eğer gerçekten samimi bir bakış açısı ile bu konuya yaklaşmak istiyorlarsa, şu soruyu kendilerine yöneltmeleri gerekmektedir: Allah'ın, Hz. İsa (as)’da Zatı olarak tecelli etmemesi Yüce Allah’ın vasıflarından neyi kaybettirir? (Allah’ı tenzih ederiz) İnsanda Allah'ın Zatı olarak tecelli etmemek Allah’ın vasıflarını, üstünlüğünü, güzelliğini eksilten bir şey değildir. Bilakis bu, Allah’ın güzelliğine güzellik katar, O’nun üstün vasıflarının daha iyi ve gereği gibi anlaşılmasını sağlar. Ölümlü, uyuyan, yemek yiyen, acizlikler ve ihtiyaçlar içinde olan bir insana Allah'ın Zatı olarak tecelli yakıştırması yaptıktan sonra, Allah’ın üstün vasıflarını gereği gibi takdir edebilmek nasıl mümkün olabilir? Elbette ki mümkün değildir.
 

Hıristiyanlar, Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu söyleyerek milyonlarca insanın dinsiz olmasına sebep oluyor 

Adnan Oktar'ın 10 Aralık 2009 tarihli Çay TV ve Maraş Aksu TV röportajından


 

Bazı Hristiyanlar, Allah’ın bir insanda haşa İlah olarak tecelli etmesinin, Allah’a ulaşmak, yakınlaşmak ve dua etmek için bir vesile olduğunu iddia etmektedirler. Fakat bu anlayış da Allah’ın büyüklüğünü ve kudretini gereği gibi takdir edememekten kaynaklanmaktadır. Yüce Allah’ın, yarattığı insanlara ulaşmak için vesilelere ihtiyacı yoktur, ALLAH HER YERDEDİR. Allah bize ŞAHDAMARIMIZDAN DAHA YAKINDIR (Kaf Suresi, 16). Allah, İncil'de de bu gerçeği haber vermiştir:

Siz onlara benzemeyin! Çünkü Allah'ınız nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O'ndan dilemeden önce bilir. (Matta, 6:8)

Allah'ın görmediği hiçbir varlık yoktur. Kendisi'ne hesap vereceğimiz Allah'ın gözleri önünde herşey çıplak ve açıktır.(İbranilere Mektup, 4:13)

[Allah Katında] Belli olmayacak gizli hiçbir şey yoktur, bilinmeyecek ve aydınlığa çıkmayacak saklı birşey yoktur.(Luka, 8:17)

Yüce Allah, bizim içimizdeki her şeyi, gizlediklerimizi de açığa vurduklarımızı da bilir. Allah gizlinin gizlisini bilendir. Aklımızdan geçen düşünceleri, niyetimizi, isteklerimizi her an gören ve duyandır. Allah’tan gizli hiçbir şey yoktur. Allah Kuran’da belirtmiştir: "... gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim." (Bakara Suresi, 33) Yüce Allah bu gerçeği İncil'de de haber vermiştir:

... Yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen herşey –tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar– O'nda yaratıldı. Herşey O'nun tarafından ve O'nun için yaratıldı. Herşeyden önce var olan O'dur ve herşey varlığını O'nda sürdürmektedir. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1:16-17)

Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Allah'a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Allah sizi ödüllendirecektir. (Matta, 6:6)

Beş serçe iki meteliğe satılmıyor mu? Ama bunların bir teki bile Allah Katında unutulmuş değildir. Nitekim başınızdaki saçlar bile tek tek sayılıdır... (Luka, 12:6-7)

Dolayısıyla Allah’a ulaşmak için bir insanın içinden samimi bir dua etmesi yeterlidir. Her nerede olursa olsun, Allah kişiyi mutlaka duyar, görür ve dilediği takdirde onun duasına icabet eder. Allah, her yeri ve her şeyi sarıp kaplamıştır. O, her an bizimle beraberdir. Dolayısıyla söz konusu Hristiyanların bu iddiası –Allah'ın haşa uzakta göklerde olduğu, Hz. İsa (as)'da Zatı olarak tecelli ederek insanlara yakın olduğu iddiası-, Allah’ın kudretini gereği gibi kavrayıp anlamamaktan kaynaklanan ciddi bir yanılgıdır.

Her şeyi yaratan, her şeye ve her yere Hakim olan bir Rabbimiz var. Allah'ın izniyle, Hz. İsa (as)’ın tekrar yeryüzüne gelişi ise çok yakın. Hz. İsa (as) yeryüzüne gelecek ve tüm Hristiyanlar onu sevip bağırlarına basacaklardır. Her şey Hristiyanların lehineyken bu zorlama izahların gereği nedir? Allah’ı insan olarak nitelendirmenin Hristiyanlığa nasıl bir katkısı olabilir? Tam tersine Allah bu tanımlama için Kuran'da, “Neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp göçüverecekti” (Meryem Suresi, 90) diye haber vermektedir. Hristiyanlar, akılcı değerlendirmeli, Allah’ın yüce kudretine yaraşır bir din anlayışı benimsemelidirler. İncil’de olmayan, dayatma ve baskı ile toplumlara kabul ettirilmiş ve Allah’ın şanına uygun olmayan bir izahın gereksizliğini görmelidirler. Allah’ın oğul edinmeye, insanlarla iletişim için aracılar var etmeye ihtiyacı yoktur (Allah’ı tenzih ederiz). Allah kişi ile kalbi arasındadır, ona şahdamarından daha yakındır. Allah gökte, yerde, insanın yaşamını sürdürdüğü, gördüğü, görmediği her yerdedir. Samimi Hristiyanlar, Allah’ın şanını gereği gibi takdir etmeli, böyle mantıksız ve gereksiz izahlara Allah’ın izin vermeyeceğini bilmelidirler.
 

Hz. İsa'nın gelişini görmek isteyenler, Hıristiyanlıktaki üçleme inancının sonlanması ve tek Allah'a inancın yerleşmesi için çaba harcamalı.

Adnan Oktar’ın 26 Temmuz 2010 tarihli Adıyaman Asu TV ve HarunYahya.TV röportajlarından



 


Bu sitedeki Hristiyanlıkla ilgili yazıların asıl amacının, samimi Hristiyanlar tarafından doğru anlaşılması önemlidir >>>



 


Hristiyanların Hz. İsa (a.s.)'nın Haşa Allah'ın oğlu olduğuna dair inançları büyük bir yanılgıdır -1- >>>



 

Masaüstü Görünümü