Harun Yahya

RAMAZAN 2006 - 25. Gün





Mübarek Ramazan'ın 25. günü...  




 





 




 










 
Bir Ayet

De ki: "Herkes kendi yaratılışına göre davranır. Şu halde kimin daha doğru yolda olduğunu Rabbin daha iyi bilir."

(İsra Suresi, 84)












 




 


 


 




 










 
Bir Hadis

"(Ey mü'minler) israf etmeksizin ve kibirlenmeksizin yiyiniz, içiniz, giyiniz, sadaka veriniz!"

(Hz. Muhammed (sav))












 




 


İslam Ahlakı :


 




 



ALLAH'IN İNANANLARA VAADİ VE YARDIMI
. Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. (Nisa Suresi, 141)
Allah yukarıdaki ayetinde de bildirdiği gibi, herşeyi müminlerin lehine kılar ve onları çeşitli yollardan destekler. İnşirah Suresi'nde Müslüman için her zorlukla birlikte kolaylığın da yaratıldığı sırrı verilmektedir. Hastalığı yaratan Allah'ın şifayı da yaratması gibi, her zorluk da yanında kolaylığı ve çözümü ile beraber meydana gelmektedir. (İnşirah Suresi, 5-6)
Allah'ın bu desteğini ve yardımını sadece müminler bilirler. Ve onlar, hayatları boyunca ne ile karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Allah'ın daima inananların velisi ve yardımcısı olduğunu bilmenin getirdiği güven ve huzur duygusu ile hareket ederler.
İnkarcıların ve münafıkların ise pek çok korkusu vardır. Allah'a iman etmedikleri, O'na şirk koştukları, her olayı ve varlığı başıboş zannettikleri için daima bir korku ve tedirginlik içinde yaşam sürerler. İşte bu, Allah'ın müminlere karşı mücadele edenlerin kalplerine saldığı bir korkudur:
Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkar edenlerin kalplerine amansız bir korku salacağım." (Enfal Suresi, 12)
Allah'ın yardım ve desteği, Müslümanın hayatının tamamını kapsar. Tarih boyunca, Allah inananlara çeşitli yollarla yardımını ulaştırmıştır. Kimi zaman peygamberlerine mucizeler vermiş; kimi zaman Müslümanları görünmeyen ordular ve meleklerle, koruyucularla, hatta doğa olaylarıyla desteklemiş; kimi zaman gerçekleşmesi mümkün değil gibi görünen olayların gerçekleşmesini sağlamıştır. Allah Fetih Suresi'nde şu şekilde bildirmektedir:
Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 4)
Ayetlerde de görüldüğü gibi göklerin ve yerin ordularının sahibi olan Rabbimiz'in müminler üzerindeki desteği ve yardımı çok üstündür. Kuran'da Allah'ın müminlere yardımı şu şekilde haber verilir:
Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır. (Saffat Suresi, 172-173)
Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz. (Mümin Suresi, 51)
Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslama ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (Muhammed Suresi, 7)
O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek' istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir. Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir'de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah'tan sakının, O'na şükredebilesiniz. (Al-i İmran Suresi, 122-123)
Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160)




 




 


Darwinizm'in Sahtekarlıkları:


 




 




KÖRELMİŞ ORGAN PROPAGANDASININ GEÇERSİZLİĞİ
20 Yaş Dişi
Evrimciler, 20 yaş dişi olarak da bilinen üçüncü azı dişlerini "körelmiş organ" sayarak, klasikleşmiş bir evrimci yanılgıyı daha tekrar etmektedir.
Bu yaygın bir yanılgıdır. 20 yaş dişinin işlevsiz olduğu yönündeki evrimci telkinden etkilenen birçok hekim, günlük pratikleri içinde diğer dişlerin oluşturduğu problemlere daha ılımlı yaklaşım göstererek, bu dişleri korumaya çalışırken, 20 yaş dişinin çekilmesini adeta rutin hale getirmişlerdir. Oysa son yıllar içinde yapılan bazı araştırmalar bu dişin çiğneme fonksiyonunu üstlenmede diğer dişlerden hiçbir farkının olmadığını göstermiştir. Bu dişin diğer dişlerin yerleşimini bozduğu yönündeki inanışın da temelsiz olduğunu gösteren çalışmalar yapılmıştır. 20 yaş dişinde rastlanan ve ilaç uygulamalarıyla çözülebilecek problemlerde, bu dişin çıkarılması yoluna gidilmesi konusunda da bilimsel eleştiriler yayınlanmıştır.
Sonuçta, 20 yaş dişinin "yararsız" olduğu yönündeki inancın hiçbir bilimsel temele dayanmadığı ve bu dişin çiğneme fonksiyonunda diğer dişler gibi işlev gördüğü, bugün tıp dünyasının ortak görüşüdür.
Peki söz konusu dişin azımsanmayacak sayıda insanda rahatsızlık oluşturmasının sebebi nedir? Bu konuyu araştıran bilim adamları, 20 yaş dişi sorunlarının çeşitli dönemlerde yaşamış insan topluluklarına göre farklılıklar gösterdiğini saptadılar. Özellikle sanayi öncesi toplumlarda bu probleme çok az rastlandığı anlaşıldı. Bunun nedeni olarak da özellikle son birkaç yüzyıllık dönem içinde sert besin maddeleri yerine daha yumuşak besin maddelerinin tercih edilmesinin çene gelişimini olumsuz etkilediği görüldü. Dolayısıyla 20 yaş dişi problemlerinin de çoğunlukla, beslenme alışkanlıklardan doğan çene gelişimi sorunlarıyla ilgili olarak ortaya çıktığı tespit edildi.
Toplumların besin tercihlerindeki benzeri değişikliklerin diğer dişler üzerinde de olumsuz tesiri bilinmektedir. Örneğin son yüzyıl içinde şekerli ve asitli yiyeceklerin tercih edilir olması, diğer dişlerdeki çürüme oran ve hızını artırmıştır. Ancak elbette bu durum dişlerimizin yararsız ve körelmiş organlar olduğu gibi bir sonucu akıllara getirmez. Aynı durum 20 yaş dişi için de geçerlidir. Bu dişle ilgili sorunlar, herhangi bir evrimsel "körelme"den değil, günümüz insanlarının beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır.




 




 


Ahir Zamandan İşaretler :


 




 




YILDIZ FALINA İNANILMASI VE KADERİN YALANLANMASI
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in hadislerinde bildirdiğine göre, Müslüman olarak tanınan bazı şahısların yanlış bir kader anlayışına sahip olmaları, bazılarının da yıldızların geleceğe dair haber verdiğine inanmaları ahir zamanın göstergelerindendir:
Ahir zamanda ümmetim hakkında en çok endişe duyduğum: yıldızlara (inanmak), kaderi yalanlamak. (Ramuz-El Ehadis, 1/1540)
www.kiyametalametleri.com




 




 


Yaratılış Delilleri:


 




 




HAYVANLARIN ETKİLİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Doğadaki canlılardan çoğu kendi rahatsızlıklarını kendileri tedavi eder. Örneğin su aygırı, manda, fil ve gergedan gibi canlılar derilerindeki parazitlerden kurtulmak için çamurda banyo yaparlar. Bunun nedeni çamurda hiçbir mikrop ve parazitin yaşamamasıdır. Çamurun faydaları sadece bu kadarla sınırlı değildir. Özellikle killi çamur mikrop barındırmamasının yanında aynı zamanda yaraların kabuk bağlayıp kapanmasını da kolaylaştırıcı bir özelliğe sahiptir. Bütün hayvanlar içinde özellikle filler antiseptik yapıdaki killi toprak parçalarını büyük bir özenle yaralarına sürerler veya hortumlarıyla yaralarının üzerine kabuk bağlaması için toz atarlar. Killi toprağın başka bir özelliği de kaolin maddesi açısından zengin olmasıdır.
Hayvanların kendi kendilerini tedavi etmek için kullandıkları yöntemlerdeki dikkat çeken nokta hepsinin ne yapacaklarını çok iyi bilmeleri, hangi hastalığa neyin iyi geleceğini tespit etmeleridir. Bir gergedanın, bir filin ya da herhangi başka bir canlının toprakta bulunan bir maddenin antiseptik özelliğinin olduğunu bilmesine elbette ki imkan yoktur. Doğadaki tüm canlılar Allah'ın ilhamıyla hareket eder. Üstün ilim sahibi olan Allah gözetendir, yarattıklarını koruyandır.




 




 


Hadis Köşesi :


 




 



MÜMİNLERE KARŞI DÜŞKÜN VE ŞEFKATLİ DAVRANMAK
Allah, "Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü'minler için de (şefkat) kanatlarını ger" (Hicr Suresi, 88) ayetiyle müminleri merhameti yaşamaya davet etmiştir.
Allah müminlerin merhametini "şefkat kanatlarını germek" olarak tanımlamıştır, çünkü onlar merhameti sadece belirli olaylar karşısında değil, hayatın her anını kapsayan bir ahlak modeli olarak yaşarlar. Dolayısıyla da onların merhametlerini yansıtan pek çok güzel ahlak özelliği ortaya çıkar.
Kuran'da, gerçek merhametin nasıl olması gerektiği, merhametli bir insanın özellikleri, merhamet duygusunun bir insanın ahlakında ne gibi farklılıklar meydana getirdiği açıklanmıştır. Allah ayetlerinde, merhameti ve şefkatin eksikliğinden kaynaklanan zalimliği tarif etmiştir. Bunun sonucunda iyiler ve kötüler, zalimler ve şefkatliler birbirlerinden açıkça ayırt edilmişlerdir.
Bir toplumun rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat sürebilmesinin tek yolu, Kuran'da tarif edilen gerçek merhamet anlayışının o toplumun insanları tarafından yaşanmasıdır. Kuran'da belirtilen bu model yaşanmadığı sürece insanlar hangi yolu denerlerse denesinler kargaşadan, huzursuzluktan ve adaletsizlikten kesinlikle kurtulamazlar. Çünkü merhametin olmadığı yerde zulüm vardır. Zulmün hüküm sürdüğü bir toplumda ortaya çıkan model ise insanların hem maddi hem de manevi yönden ciddi zararlara uğramasına neden olur.
Allah korkusuna ve Allah sevgisine dayanan, Kuran'a uygun bir merhamet olmadığında, geriye insanları kötülük yapmaktan alıkoyacak hiçbir sebep kalmaz. Merhamet duygusunun tam anlamıyla yaşanmadığı bir toplumda kadınların eziyet görmesinin, çocukların ezilmesinin, fakirlik korkusuyla sokağa terk edilmelerinin, hırsızlık için yol kesen insanların çoğalmasının önünde hiçbir engel kalmamış olur. Böyle bir toplumda zalim ve merhametsiz olanlar, zayıf ve güçsüz olanları istedikleri gibi ezerler. Kurani merhametin ve din ahlakının yaşanmadığı bir ortamda her zaman huzursuzluk, sıkıntı ve zulüm hakimdir.
İslam ahlakının benimsendiği bir toplumda ise hem maddi hem de manevi açıdan büyük bir rahatlık ortaya çıkar. İnsanlar yardım gerektiğinde çevrelerindeki insanlardan kesin olarak yardım geleceğini bilirler. Fakirlere, evleri olmayan yoksullara, imkanları olanlar sahip çıkarlar. Küçük çocuklar sevgi ve itina gördükleri sağlıklı ortamlarda yetiştirilirler. Maddi adaletsizlik ve bundan kaynaklanan haksızlıkların tümü ortadan kalkar. Zalimler azalmaya ve zulüm ortadan kalkmaya başlar. Kimse maddi imkanları yeterli olmadığı için sağlıklı, temiz, rahat bir ortamdan mahrum kalmaz. Dinsizliğin getirdiği kargaşa ve zulüm ortamından kurtulmanın tek yolu, Allah'ın Kuran'da öğrettiği merhamet anlayışını tam anlamıyla yaşamaktır. Peygamber Efendimiz (sav) ashabına da merhametli olmalarını hatırlatmış ve onlara örnek olmuştur:
"Allah refikdir (merhametli ve şefkatli), rıfkı sever ve rıfka mükabil verdiğini başka hiçbir şeyle vermez." (Kütüb-i Sitte, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, s. 293)







 


Yaşayan Fosiller Evrimi Yalanlıyor:


 




 




25 MİLYON YILLIK MANTİS AMBERİ
Evrimciler, ele geçirdikleri sayısız fosil örneği içinden sadece tek bir ara geçiş formuna rastlasalardı -ki böyle bir şey imkansızdır-, kuşkusuz bunu sayısız yerde en büyük delil olarak kullanır, sayısız kitaba konu yaparlardı. Evrimcilerin fosil kayıtları konusunda suskun kalmalarının tek nedeni vardır: Tüm fosil örneklerinin 'Yaratılış Gerçeği'ni ilan etmesi.
Bir amberin içinde saklanmış her bir fosil, Allah'ın milyonlarca yıl boyunca sergilediği üstün sanatın birer tecellisidir.



www.yasayanfosiller.com






 


Günün İnternet Sitesi


 




 




KAVİMLERİN HELAKI . COM
www.kavimlerinhelaki.com

Bu sitede Allah'a isyan ettikleri, O'nun gönderdiği peygamberleri tanımadıkları için helak olmuş bazı eski toplumlar incelenmektedir.
İngilizce, Almanca, Bulgarca, Endonezyaca, Fransızca ve Rusça olarak da hazırlanan siteyi incelediğinizde, Kuran ayetlerinin dış dünyadaki tecellileri ile karşılaşacak, Allah'ı ve elçilerini inkar eden geçmiş kavimlerin başlarına gelen belalardan ibret alacaksınız.





Masaüstü Görünümü