Harun Yahya

RAMAZAN 2007 - 2. Gün














"Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız." (Bakara Suresi, 183)

"Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik ise cennete sevk eder. İnsan doğru söyleye söyleye Allah'ın indinde "Sıddık" yazılır. Yalancılık insanı fücura, fücur da cehenneme düşürür. İnsan yalan söyleye söyleye Allah'ın indinde "yalancı" yazılır." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)
















Allah herşeye güç yetirendir

Evrenin her noktasında, her an meydana gelen tüm olaylar, Allah'ın izniyle, O'nun bilgisiyle ve kontrolüyle gerçekleşir.

Herşeyin yaratıcısı olan, Allah, tüm varlıkların üzerinde tek tasarruf sahibidir. Bulutları sürükleyen, rüzgarları estiren, Güneş'e ısı ve ışık veren, kuşları havada tutan, tohumu yaran, insanın kalbindeki kanı pompalatan, bitkilere fotosentez yaptıran, gezegenleri yörüngesinde döndüren hep Allah'tır. Pek çok insan bu gibi olayların "fizik kanunlarıyla", "yer çekimiyle" ve benzeri maddi etkenlerle oluştuğunu sanırlar. Oysa insanların farkında olmadıkları bir gerçek vardır: Tüm fizik kanunlarının yaratıcısı Allah'tır. Kainatta tek kudret sahibi Allah'tır.
Biz uyurken, otururken, yürürken, aklımızın ucundan bile geçirmezken, Allah evrende var olan tüm sistemlere her an hakimdir. Attığımız adımdan, yerin çekim kuvvetine, iskelet, kas ve sinir sistemlerimizden beyin ve kalbimize, dünyanın dönüş hızından düşen bir yaprağa kadar herşey Allah'ın kontrolünde gelişir.
Evrendeki bu kusursuz düzenin varlığını tesadüflere bağlamak ise çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü söz konusu düzenler, tesadüflerle açıklanamayacak hassasiyete sahiptirler ve her biri bizlere bilinçli bir yaratılışı yani Allah'ın varlığının, gücünün delillerini göstermektedir. Örneğin Dünya, Güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki, her 29 km'de bir, doğru çizgiden yalnızca 2.8 milimetrelik bir sapma gösterir. Eğer bu sapma 0.3 milimetre az veya 0.3 milimetre daha fazla olacak olsaydı, yeryüzündeki canlılar donarak veya kavrularak ölürlerdi. Küçük bir bilyenin bile milim şaşmadan aynı yörüngede dönebilmesi neredeyse imkansızken, Dünya dev kütlesine rağmen böylesine hassas bir dönüşü milyonlarca senedir kusursuzca gerçekleştirmektedir. Allah'ın Talak Suresi'nin 3. ayetinde "... Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır" ifadesiyle bildirdiği gibi, çevremizde gördüğümüz muhteşem düzen, Allah'ın milyarlarla ifade edilen büyüklükteki sistemleri, muazzam ölçülere bağlı dengelerle koruması sayesinde ortaya çıkmaktadır.









Bir kısım insanlar da, Allah'ın "herşeyi yarattıktan sonra kendi haline bıraktığı" gibi sapkın bir inanca sahiptirler. Oysa evrenin her noktasında her an meydana gelen olaylar Allah'ın izniyle, O'nun bilgisinde ve kontrolünde gerçekleşir. Allah Kuran'da bu durumu şöyle haber verir:
"Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır." (Hac Suresi, 70)
Canlıların vücutlarında gerçekleşen ve her biri son derece kompleks olan sistemler de, Allah'ın kudretini takdir edebilmek için iyi birer örnektir.
Bir böbrek hücresinin yaptığı tarama ve ayrıştırma işlemini yapabilmek için, insanlar dev diyaliz cihazları kullanırlar. Bu diyaliz cihazları ise, tıp ve biyoloji konusunda uzman olan insanlar tarafından tasarlanmaktadır. Diğer taraftan ne gözü, ne bir başka duyusu, ne karar verme merkezi, ne de düşünme yeteneği olmayan böbrek hücreleri, büyük şuur gerektiren ve hayati önem taşıyan bu işleri kusursuzca yapmaktadır.
Canlıları incelediğimizde bunun gibi sayısız örneğe rastlamak mümkündür. Gerek evrenin gerekse vücudumuzun her noktasında gördüğümüz bu gibi şuur örnekleri, Allah'ın sonsuz akıl ve bilgisinin birer tecellisidir. Böbrek hücrelerini de, onlara fayda veren molekülleri de yaratan ve onlara yapacakları işleri ilham eden de Allah'tır. Allah, yaratmış olduğu varlıklara daimi olarak "emirler" indirdiğini bir ayetinde şöyle haber vermektedir:
"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12)
Kainattaki herşeyin yaratıcısı olan Rabbimiz, kıyamet gününde herkesi yeniden diriltecektir.


KABID (Sıkan, daraltan)
 
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Yaratıcısı olan Rabbimiz, evrendeki herşeyin tek sahibidir. Allah, tüm varlıkları yaratmış ve dünyayı da insan için pek çok nimetle donatmıştır. Dolayısıyla insanların sahip olduğu her türlü zenginlik gerçekte Allah'a aittir ve mülkün tek sahibi Allah'tır.
Allah dünyada dilediği insanı zengin, dilediğini de fakir kılar. Eğer kişi bu gerçeğin farkına varmaz ve elindeki herşeyi kendisinin zannederek cimrilik yaparsa ve Allah'ın razı olacağı şekilde harcamazsa, o zaman Allah bu kişinin elindeki imkanları daraltabilir. Ancak sahip olduğu herşeyi kendisine Allah'ın verdiğini bilerek, O'nun rızasını kazanacak bir harcama yapan kimse ise dünyada Allah'ın bereketini, ahirette de en güzel karşılığı umacaktır. Allah bu gerçeğe Kuran'da şöyle dikkat çekmektedir:
"Allah'a karşılığını çok artırma ile kat kat artıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz." (Bakara Suresi, 245)









"Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. Eğer Allah'a güzel bir borç verecek olursanız, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar..." (Teğabün Suresi, 16-17)


Sakın unutma
ALLAH'IN KURAN'DA SEVMEDİĞİNİ BİLDİRDİĞİ BAZI ÖZELLİKLER
Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez
"Allah, faizi yok eder de, sadakaları arttırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez." (Bakara Suresi, 276)
Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez
"Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez." (Nisa Suresi, 107)
Allah, aşırı gidenleri sevmez
… "Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez." (Bakara Suresi, 190)
Allah, bozguncuları sevmez
… "Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez." (Maide Suresi, 64)
Allah, israf edenleri sevmez
… "Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (Enam Suresi, 141)
Allah, haddi aşanları sevmez
"Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez." (A'raf Suresi, 55)
Allah, müstekbirleri sevmez
"Şüphesiz Allah, onların saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarını bilir; gerçekten O, müstekbirleri sevmez." (Nahl Suresi, 23)
Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez
"Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez." (Hac Suresi, 38)
Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez
… "Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez." (Kasas Suresi, 76)
Allah ihanet edenleri sevmez
"Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez." (Enfal Suresi, 58)


Balkuşları
Balkuşları adı verilen bir kuş türü daha çok Avustralya ve Yeni Zelanda'da yaşar. Bal özü emerek ve çiçeklerin arasında buldukları küçük böcekleri yiyerek beslenirler. Balkuşları çiçeklerden kolaylıkla bal özü alabilecek özel bir gaga yapısına sahiptirler. İnce uzun ve hafifçe aşağıya doğru kıvrık olan gagalarını çiçeklerin içine daldırır ve ucunda fırça gibi sert kıllar bulunan çatallı dilleriyle bal özlerini toplarlar.









Bu kuşların en ilginç türlerinden biri de siyah-beyaz tüylü kanatları, altın sarısı çizgilerle süslenmiş olan kırçıl balkuşudur. Özellikle ökseotunun meyvelerine çok düşkün olan bu kuş, bitkinin ince sürgünlerini, örümcek ağıyla ve ökseotu meyvelerinin yapışkan salgısıyla birbirine tutturarak, yaprakların arasında asılı duran bir yuva yapar. Yuva o kadar ince dokuludur ki, alttan bakıldığında kuşun pembe renkli yumurtaları kolaylıkla görülebilir. Balkuşları, Allah'ın benzersiz yaratma sanatının delillerinden sadece biridir.


Mükemmel bir kaplama malzemesi: KİTİN
İdeal bir kaplama malzemesi olan kitin maddesinin benzeri 21. yüzyıl teknolojisi ile üretilmeye çalışılmaktadır. Ancak burada dikkat çekici olan bu maddenin ilk ortaya çıktıkları andan itibaren böceklerde var olmasıdır.
Kitin isimli madde son derece hafif ve incedir. Bu nedenle böcekler kabuklarını oluşturan bu malzemeyi taşımakta hiç zorlanmazlar. Bu madde böceğin bedenini dışarıdan sarmasına karşın, iskelet işlevi görecek kadar sağlam, aynı zamanda da son derece esnektir. Bu tabaka, böceğin vücudunun içinden uçları kendine bağlı olan kasların kasılıp esnemesi ile hareket edebilir. Bu özellik, böceklere hareketlerinde hız kazandırdığı gibi, dışarıdan gelecek darbelerin de etkisini azaltır.
Bunun yanı sıra, kitin tabakasının üzerindeki özel kaplama maddesi sayesinde dışarıdan içeri su geçirmez. Vücut içindeki sıvıların da dışarı çıkmasına izin vermez. En zor şartlardan, örneğin yüksek sıcaklıktan hatta radyasyondan bile etkilenmez. Bu tabakanın bir özelliği de yandaki resimlerde örnekleri görüldüğü gibi çoğu zaman etrafa tam uyum sağlayacak renkte olmasıdır. Bu sayede böcek bulunduğu ortamda düşmanları tarafından fark edilmeden yaşamını sürdürebilir. Bu tabakanın renkleri, bazen de çevredeki avcı düşmanlara caydırıcılık sağlayacak kadar parlak olabilir. (Harun Yahya, Allah'ın Renk Sanatı)









Pek çok böceğin dış kabuğunu oluşturan bu madde, sağlamlığı, esnekliği ve izolasyon özelliğiyle her yönden mükemmel bir malzemedir. Kuşkusuz bu kadar dikkat çekici özelliklere sahip olan bir madde insanın aklına, "Eğer uçaklar ve uzay gemileri kitinin özelliklerine sahip bir maddeden yapılsalardı nasıl olurdu?" sorusunu getirecektir. Nitekim bu malzeme havacılık uzmanlarının hayalini kurdukları bir yapıya sahiptir. Ancak insanlar teknoloji alanındaki olağanüstü gelişmelere rağmen, henüz böyle bir başarıya ulaşamamışlardır.
Oysa ki, böcekler, 21. yüzyıl teknolojisi ile benzeri üretilmeye çalışılan kitin maddesine, yeryüzünde ortaya çıktıkları ilk andan beri sahiptirler. Ve bu madde, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bir böceğin sahip olabileceği en ideal kaplama malzemesidir.
Canlıyı her türlü tehlikeden koruyacak böylesine özel bir maddenin, tesadüfen ortaya çıkması ise elbette ki imkansızdır. Hiçbir böcek ne kendi kendine kararlar alıp bunları uygulayacak irade ve akla, ne de böylesine ideal bir koruma malzemesi üretecek bir bilince sahip değildir. Çok özel bir tasarıma sahip olan kitin maddesi, doğadaki taşın, toprağın eseri de olamaz. Bu madde, Allah'ın eşsiz yaratma sanatının örneklerinden biridir.
"Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O'nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir." (Şura Suresi, 29)

Masaüstü Görünümü