Bebeğin Cinsiyeti

Doğrusu, çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur. Bir damla sudan (döl yatağına) meni döküldüğü zaman. (Necm Suresi, 45-46)
Kuran'da verilen bu bilginin doğruluğu, genetik ve mikrobiyoloji bilimlerinin gelişmesiyle birlikte bilimsel olarak da ispatlandı. Cinsiyetin tümüyle erkekten gelen sperm hücreleri tarafından belirlendiği, kadının ise bu işte hiçbir rolünün olmadığı anlaşıldı.

Kuran'da, insanlara genlerin keşfinden 14 yüzyıl önce bu batıl inanışı reddeden bir bilgi verilmiş, cinsiyetin kökeninin kadın değil, erkekten gelen meni olduğu bildirilmiştir. Bu gerçek, Kuran'ın Allah kelamı olduğunun delillerinden birini oluşturmaktadır.
X kromozomu dişilik, Y kromozomu ise erkeklik özelliklerini taşır. Anne yumurtasında yalnızca dişi cinsiyeti belirleyen X kromozomu bulunur. Babadan gelen menide ise hem X hem de Y kromozomu taşıyan spermler bulunur. Dolayısıyla bebeğin cinsiyeti annenin yumurtasını dölleyen spermin X ya da Y kromozomu taşımasına bağlıdır. Yani ayette belirtildiği gibi, bebeğin cinsiyetini belirleyen etken, babadan gelen menidir. Kuran'ın indirildiği asırda kesinlikle bilinemeyecek olan bu bilgi, Kuran'ın Allah sözü olduğunu kanıtlayan delillerden biridir.
Elektrik Akımı Üreten Hücreler
Herhangi bir beyni veya karar mekanizması olmayan hücreler biraraya gelerek vücudumuzda sistemler oluştururlar. Bunlardan biri olan sindirim sisteminde görev alan hücrelerden bir kısmı sistemin işleyebilmesi için mikrosantral vazifesi görerek elektrik üretirler.
İnsan vücudunda hormonlar nereye hangi emri ulaştırmaları gerektiğini bilir, sindirim sistemi de hormonların kendilerine emirleri ilettiği dili bilir. Bu konu bile bize, insanın tesadüfler sonucu oluşamayacağını açıkça kanıtlar.
İnsan vücudundaki birçok mucizevi yapılardan biri de sindirim sistemidir. Sistem içindeki organellerin olağanüstü özellikleri vardır. Sindirim sisteminin diğer sistemlerle olan uyumu, birbirleri arasında kurmuş oldukları iletişim bunlardan yalnızca bir tanesidir. Örneğin sindirim sistemi, dolaşım sistemi ile tam bir uyum içinde olmak zorundadır, çünkü sindirilen besinlerin kan yoluyla, hücrelere taşınması gerekir. Sindirim sistemi ayrıca hormonlarla da çok iyi iletişim halindedir. Vücuda hangi maddelerin gerektiği beyin tarafından belirlenir ve sindirim sistemine ne yapması gerektiği hormonlarla bildirilir. Bu iletişim sisteminin kusursuz işlemesi için, hormonların nereye hangi emri ulaştırmaları gerektiğini akıl etmeleri, sindirim sisteminin de hormonların dilinden anlaması ve verilen emre göre organize olmaları gerekir.
Sindirim sistemi birçok bölümden oluşur ve bu bölümlerin hepsinin çok farklı mekanizmaları vardır. Besinlerin sindirim kanalı boyunca ilerlemesini sağlayan mekanizmalar buna bir örnektir. İstem dışı düz kasların ritmik kasılmaları sayesinde besinler tek yönlü bir hareketle ileriye doğru giderler. Ancak burada merak konusu olan, besinlerin neden hep ileriye doğru hareket ettikleridir. Kanada'da McMaster Üniversitesi'nde, Dr. Jan Huizinga Başkanlığı'ndaki bir ekip, bu tek yönlü hareketi sağlayan hücreleri araştırdılar. Çalışmalarında sindirim kanalı boyunca yerleştirdikleri mikroelektrodları kullandılar. Bu mikroelektrodlar "Cajal Hücreleri" adını verdikleri bazı hücrelerin sürekli ve düzenli bir elektrik akımı oluşturduğunu saptadı. İşte bağırsak çeperindeki halka biçimli kasların peşpeşe kasılmasını sağlayan, bu tek yönlü hücrelerin oluşturduğu elektrik akımıydı. Ancak bu mekanizmanın kusursuz işlemesi için sadece elektrik akımının oluşturulması da yeterli değildir. Aynı zamanda akımın hatasız bir ritmle oluşturulması da gerekir. Bu hücreler, bu nedenle bağırsaklarda bir ağ oluşturmuşlardır. Bu ağ onların aynı ritmle elektrik akımını boşaltmalarını sağlar. (Science et Vie, Eylül 1998)
